Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Sağlık Bakanlığı b) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu d) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu e) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 14 .11.2016 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Bakanlığımızın ve kurumlarımızın değerli temsilcileri, kıymetli basın mensupları; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, sunumunuz için teşekkür ediyorum, peşinden de bütçemizin sağlıklı ve hayırlı sonuçlar getirmesini diliyorum.
Bu arada, geçmiş dönemde Komisyonda beraber çalıştığımız Değerli Arkadaşımız Ahmet Baha Öğütken'in Bakan Yardımcısı burada bulunmasından, bu göreve gelmesinden ziyadesiyle memnun olduğumuzu da ifade etmek istiyorum.
Sayın Bakanım, Sayıştayla ilgili birkaç söz de ben söyleyeceğim.
Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarla ilgili Sayıştay raporları epey kabarık. Birçok bulgu ve öneri var, özellikle döner sermaye işletmesiyle ilgili çok önemli sorunlar var. Muhasebe kayıtlarındaki hatalar, eksiklikler, yanlışlıklar, kontrolde takipsizlikler, mevzuata aykırı uygulamalar raporlarda madde madde sıralanmış. Bu hesapların titizlikle kayıt ve takibi, mevzuata aykırı uygulamalara meydan verilmemesi konusunda Sayıştay raporlarında yer alan öneriler mutlaka yerine getirilmeli. Aslında, bu raporların -bütün bakanlık bütçelerinde genelde hep konuşuyoruz- ayrı bir gündem maddesi olarak görüşülmesi daha doğru olacak ama maalesef bu sözlerimiz hep sözde kalıyor, konuları derinlemesine irdeleme, inceleme, görüşme imkânımız olmuyor.
Ben, bu arada, Sayıştayımızın denetim elemanlarına da bu güzel raporlar için teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, sunumda bahsettiğiniz tüm hizmetler sağlık çalışanlarının fedakâr çalışmalarıyla yürütülmekte. Bu açıdan, ben sözlerime sağlık çalışanlarımızla başlamak istiyorum.
Biliyorsunuz, Sağlık Bakanlığı bünyesinde istihdam kargaşası var. 4/A'lı, 4/B'li, 4/C'li, 4924'lü, 209'lu, vekil ebe, hemşire, aile hekimliğinde sözleşmelilik, Kamu Hastane Birliklerinde sözleşmelilik, taşeron personeli gibi farklı mali ve sosyal haklara sahip 9 istihdam modeli var, bilmiyorum, belki daha da arttı, benim bildiğim bu kadar.
Şimdi de sözleşmeliler arasına başta Suriyeliler olmak üzere yabancılar için de bir statü getirildi. Geçtiğimiz aylarda çıkarılan bir kanunla Sağlık Bakanlığı tarafından eleman temininde güçlük çekilen yerlerde sözleşmeli sağlık personeli çalıştırılmasında Türk vatandaşı olma şartı kaldırıldı. Buna göre, başta tabip, ebe, hemşire, sağlık memuru gibi görevlerde Türk vatandaşı olmayanların sözleşmeli olarak çalıştırılmasının önü açıldı. O kanun görüşülürken de burada ifade etmiştik, özellikle Suriyeli doktor ve hemşirelere boş kadrolarda sözleşmeli olarak çalışma imkânı verildi.
Esasen, Hükûmet, bu yabancı iş gücüne sağladığı, özellikle Suriyelilere verdiği değeri kendi çalışanlarına vermiyor Sayın Bakanım. Sağlık çalışanlarının onca sorunu varken yabancılarla ilgili, özellikle Suriyelilerle ilgili özel olarak bir kanuni düzenleme yapıldı. Hükûmet, geçmişte birçok söz de vermiş olmasına rağmen, sağlık çalışanlarıyla ilgili verilen sözler hep kulak arkası ediliyor. Şimdi soruyorum Sayın Bakanın: Sağlık çalışanlarına yıpranma payı sözünü veren Adalet ve Kalkınma Partisi değil mi? Ben tarih de vereyim: 13 Mayıs 2014 tarihli "Sağlık Çalışanları Türkiye Buluşması"nda sağlık çalışanlarına yıpranma payı müjdesini veren, hem de "Yılda 90 gün, 4 yıl hizmeti olana 1 yıl yıpranma." diye açıklayan o günkü Sayın Başbakan, şu anki Sayın Cumhurbaşkanımız.
Sağlık çalışanları sağlık hizmeti sunumu sırasında çeşitli tehlike ve risklerle karşı karşıya kalmakta; kamuda güvenlik güçlerinden sonra ağır iş yükü ve risk altında hizmet verenlerin başında sağlık çalışanları geliyor. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak sağlık çalışanlarının hizmet sürelerine görev yaptıkları her yıl için 90 gün fiilî hizmet süresi zammı eklenmesini öngören kanun tekliflerimiz de maalesef gündeme alınmıyor. Bunun bir önce gündeme alınıp bir anlamda da verdiğiniz sözün yerine getirilmesi gerekir, sağlık çalışanlarının hakları olan yıpranma payına kavuşturulmaları gerekir.
Yine, Sayın Bakanım, döner sermayeden yapılan ek ödemelerin emekliliğe yansımaması nedeniyle sağlık çalışanlarının emekli aylığı ciddi oranda azalıyor. Sağlık çalışanlarının hem memnuniyetini artırmak hem de geleceğe güvenle bakmalarını sağlamak için döner sermayenin hekimlerde olduğu gibi diğer sağlık çalışanlarının da emekli aylığına yansıtılması için gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır. Bu konuda da bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz kanun teklifi maalesef gündemde bekliyor.
Sağlık çalışanları farklı istihdam modelleriyle birbirine küstürüldü ve iç barış bozuldu, sağlık camiasında meslekler arası saygınlık tüketildi. Aynı yerlerde ve hizmetlerde aynı işi yapmalarına rağmen statülerinin farklı olması nedeniyle çalışanlar arasında idari, mali ve sosyal haklar yönünden birçok farklılık bulunması Anayasa'yla güvence altına alınan eşitlik ve adalet ilkelerine aykırı olduğu gibi çalışanların motivasyonunu ve çalışma barışını olumsuz etkiliyor.
Temizlik işleriyle başlayan taşeronlaşma bugün acil servislere, ameliyathanelere kadar uzandı. İş güvencesiz, düşük ücretle, ehil olmadıkları işlerde taşeron firma çalışanları istihdam ediliyor. Kurulan bu düzen sadece çalışana değil yürütülen sağlık hizmetine de zarar veriyor. Bu nedenle, özellikle sağlık hizmetlerinde, aslında tümüyle taşeronlaşmaya son verilmeli ama özellikle sağlık hizmetlerinde taşeronlaşmadan vazgeçilmelidir.
Adalet ve Kalkınma Partisi bu konuda da seçimlerde söz verdiği hâlde henüz bu konuda bir düzenleme maalesef yapılmadı. Taşeron işçiler Hükûmetin verdiği sözün yerine getirilmesini bekliyor. Acaba Sayın Davutoğlu hemşehrim gitmiş vaatler bitmiş midir? Yani bir söz verildi ama bunun gereği bugüne kadar yerine getirilmedi. Bir önceki Hükûmetin Eylem Planı'nda da üç ay içinde gerçekleştirilecek vaatler arasında yer alıyordu ama yılın sonuna geldik hâlen bu konuda bir düzenleme yok.
Sayın Bakanım, sağlık araştırmacıları mevzusunu da biliyorsunuz, onlardan da bizlere gelen yoğun talep ve eleştiriler var ki bu kanunlar burada görüşülürken de çok tartışmıştık.
18 Ocak 2014 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanan 6514 sayılı Yasada görevden alınan bu müdür, müdür yardımcıları, hastane, hastane müdür yardımcılarıyla ilgili mali haklarında, araştırmacı kadrosuna atanan bu arkadaşların mali haklarında şube müdürlüğünün esas alınması öngörülmüştü ama aradan bir ay bile geçmeden tekrar çıkarılan bir başka kanunla, bu arkadaşlarımızın özel hizmet tazminatı, ek ödeme oranları müdür yardımcısı düzeyine indirildi. Gerçekten büyük mağduriyet yaşatıldı; geçmişte aldıkları ücretlere baktığımız zaman bin liraya varan kayıpları söz konusu Sayın Bakanım bu sağlık araştırmacılarının yani bu arkadaşlarımızın sorunlarıyla ilgilenilmesi ve çözüm getirilmesi gerekmekte.
Bu katılım paylarıyla ilgili de görüşümüzü ifade etmek istiyorum: Türk milleti tabii ki en kaliteli, en iyi hizmete layık ancak bedelini ağır maliyette ve pahalı bir şekilde de ödettirmememiz lazım Sayın Bakanım. Bugün baktığımız zaman muayene parası, reçete parası, kutu parası, ilaç parası, katılma payı, ek ödeme diye alınan paralardan vatandaşımız bunaldı artık hastanelere, özel hastanelere özellikle ilave ücret ödemeye takati kalmadı.
Bu sağlık hizmetleri yıldan yıla gittikçe paralı hâle geldi. Biliyorsunuz 2008 yılında SGK fiyatlarının yüzde 30'u idi özel hastaneye giden vatandaştan alınan para, 2010 yılında bu yüzde 90'a çıkarıldı, 2013 yılında da yüzde 200'e çıkarıldı. Bilmiyorum, detaylı tartışmak için zaman yok ama şehir hastaneleri bittiğinde o hastanelerimiz için uygulanacak tarife acaba nerelere varacak onu da ayrı tartışırız Sayın Bakanım.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak şunu diyoruz: Koruyucu sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve aile hekimliği sisteminin güçlendirilmesiyle birlikte vatandaşların katlanmak zorunda kaldığı bazı ek ücret ve bazı katılım paylarının kaldırılması görüşündeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Ek süre veriyorum, buyurun.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Öncelikle, koruyucu sağlık hizmetlerini yaygınlaştıralım, aile hekimliği sistemini güçlendirelim ve uygulamadaki bazı katılım paylarını ve ek ücretleri kaldıralım diyoruz.
Kısa kısa da bazı önerilerim olacak Sayın Bakanım.
İşte, ülkemizde son yıllarda kişi başına doktor sayısı artmış olmakla birlikte bölgesel dağılımda dengesizlikler var, belli bölgelerde sıkıntı çekiliyor. Bunu gidermeye yönelik olarak tedbirler alınmalı yani neler olabilir? Yani bu bölgelerde tatminkâr maaş verilebilir. Yine, bizim bir önerimiz olacak: "Zorunlu hizmet dışında o bölgede görev yapan pratisyen hekimlere yaptığı her yıllık görev için TUS'ta 1 puan verilebilir." diyoruz mesela ve bu 4'ü aşmamalı yani en fazla 4 puan verilebilmeli. Bu, hani bir anlamda teşvik edici, bölgede çalışmayı teşvik edici benzer modeller geliştirilebilir.
Bir başka konu, bugün vatandaşlarımızın hastanelerde yaşadıkları en önemli sorunlardan birisi kan ve kan ürünlerinin sağlanması konusu Sayın Bakanım. Yani bu anlamda bölgesel büyük kan merkezleri kurulması gerektiğini düşünüyoruz.
Yine, zamanım dolduğu için ayrıntılarına giremeden kısa kısa bahsedeceğim: Her ilimizde modern anlamda acil yardım ekipleri oluşturulmalı ve ayrıca, her üniversite ve eğitim hastanesinde acil tıp ana bilim dalı kurulması zorunlu olmalı.
Yine, bir başka önerimiz, yaşlı, yatalak ve engelli hastaların bakımı için büyük ve orta büyüklükteki her ilimize özel bakım hastaneleri "Hospice Care" kurulmalı.
Yine, kemoterapi ve diyaliz merkezi bulunmayan il ve büyük ilçelerimize bu merkezlerin kurulması ve aktif hizmet vermesi sağlanmalıdır. Biliyorsunuz, insanımız bulunduğu yerde bu hizmetleri alabilmelidir, başka il ve ilçelere gidip gelmesi zaten rahatsız olan insanımız için büyük sıkıntıdır.
Yine, Bakanlığımız kontrolünde merkezi kalite kontrol laboratuvarı kurulmalıdır ileri teknolojiye sahip. Eğitim hastaneleri, üniversite hastaneleriyle iş birliği içinde çalışacak bir laboratuvara ihtiyaç olduğu düşüncesindeyiz. Yani bu laboratuvar biyokimya, mikrobiyoloji, hematoloji ve patoloji laboratuvarlarıyla özel laboratuvarların iç ve dış kalite kontrollerini yapmalı.
Yine, bu laboratuvar bünyesinde kurulacak bir teknoloji merkezi tarafından laboratuvarlarda kitlerin, oto antikorların üretilmesinin yanı sıra kalite kontrollerinin sağlanmasıyla ülkemize önemli bir döviz tasarrufu sağlanacağını düşünüyoruz.
Son olarak, yardımcı sağlık personeli istihdamının artırılması gerektiğini, sağlık hizmetlerinin bu anlamda standart ve kalitesinin de yükseltilmesi gerektiğini "öksüz hastalık" denilen az görülen hastalıklarla "öksüz ilaç" denilen az bulunan ilaçlar konusunda ülkemizde yaşanan sıkıntılar en aza indirilmeli diyorum.
Ben teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.