KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, değerli bürokratlar ve değerli Komisyon üyeleri ve değerli katılımcılar; ben de saygıyla selamlıyorum. Bütçemizin başarılı sonuçlar vermesini temenni ediyorum.

Evet, bir vekilimiz ilk oturumda bir cümle kurmuştu, maalesef, onunla başlayacağım. Cumhuriyetin yetiştirdiği eğitimli nesillerle 15 Temmuzu gerçekleştiren -sanırım- cahilleri bağdaştıran bir cümleydi, tam olarak neyi kastettiğini anlayamadık. Burada cumhuriyet değer ve kazanımlarını yok etmek için o girişimi gerçekleştiren ve özellikle, özen ve itinayla devletimizin ordu, eğitim, adalet sistemi gibi çok stratejik alanlarına yerleştirilen, "Ne istediniz de yapmadık?" diyen, Millî Güvenlik Kurulu (MGK) kararlarını o belgelerle kanıtlanmış o tehlikeyi yok sayan, maalesef, iradedir ve itinayla o cahil kesimleri belli noktalara yerleştiren, onlara imza atan asıl sorumlulardır, bunu belirtmek istedim.

Bütçe sunuşunuza gelecek olursak, bütçede -beni kaygılandıran- özelleştirmeye doğru bir gidiş var yani eğitimde kamusal alandan çekilindiğine dair tespitler vardı. Temel, niteliksel, yapısal sorunlarla ilgili çok ayrıntı ve onları çözecek somut sonuçlar yoktu. Özelleştirme gerçekten çok kaygı verici çünkü bizim ülkemizde en yüksek gelir grubu ile en alt gelir grubu arasındaki fark 12,5 kat ve giderek açılan bir makas var. Maalesef en alt gruptaki kesim eğitime çok az bir pay ayırıyor. Yani burada, en zengin yüzde 20'lik grup yüzde 70 eğitim harcaması yaparken en yoksul yüzde 20'lik grup, Sayın Bakanım, sadece 1,6 düzeyinde harcama yapıyor. Eğer özelleştirmenin daha fazla yolunu açarsak eğitimde adaletsizliğin de yolunu açmış olacağız.

Kitap, içerik, müfredat sorunlarını maalesef sadece ücretsiz kitap dağıtımı konusuna indirgiyoruz. Bu da çok tehlikelidir ve hâlâ o kitapların, yayınların içeriği, dağıtımı çok tartışmalı, çok sorunlar yaşadık geçen dönemlerde, bunları dile getirdik zaman zaman.

Ve eğitimdeki, maalesef son on dört yıl daha hızla yayılan o cemaat yapılanması... Zaten 15 Temmuz sonrası girişimde de en çok darbeyi yine eğitim sistemimiz gördü ama Sayın Bakanım, o arındırma sürecinde yeni sıkıntılar da bizi kaygılandırıyor. İşte, öğretmen atamaları, sözleşmeli öğretmenlerin mülakatındaki o sorunlar, ortaya çıkan, açığa çıkan sorunlar, protokoller, yurt, vakıf, Sayın Kuşoğlu'nun belirttiği -geçen yıl çok büyük bir tartışma olmuştu burada Sayın Bakan Nabi Avcı'yla- oradaki suiistimaller, istismarlar, bunlar çok açık; sürem kısıtlı olduğu için söylemiyorum. Sizden tek isteğimiz bizim, eğitimdeki bu yeni yapılanmalara izin vermeyiniz. Bu vakıf-yurt ilişkilerini lütfen olabildiğince uzak tutunuz. Devletin temel sisteminde sizin yönetiminizde, sizin iradenizdeki kurumların etkinliğini artırmaya çalışalım.

Dinsel eğitim noktasında da tartışmalar oldu. Ben şu noktaya vurgu yapmak istiyorum: Sizinle görüşmemizde de dile getirmiştim, TEOG Sınavı'nda başarısız olan öğrenciler zorunlu olarak imam-hatip liselerine yerleştiriliyorlar. Bu çok büyük bir sıkıntı Sayın Bakanım. Doğal olarak, bu, imam-hatibe sanki bir talep varmış gibi artıyor ama imam-hatip liseleri ile o çok tartıştığımız, gündemde tuttuğumuz proje okullarına yerleşenlerin o TEOG puanlamalarına baktığımız zaman gerçekten sadece adını, soyadını yazan bir öğrenci bir imam-hatip lisesine yerleştirilmek durumunda kalıyor. Yani biz asıl burada proje okullarını mı tartışacağız? Yoksa, bu imam-hatip liselerindeki kaliteyi, niteliği, nasıl o proje okulu olarak belirlediğimiz okulların seviyesine getireceğiz? Öğretmenlerin, eğitmenlerin kalitesi, niteliği, eğitim fakültelerinin durumları, zaman zaman Sayın Yekta Hocamıza da bunu dile getiriyoruz. Kalite kurulları noktasında çalışmalar var ama hâlâ çok büyük sorunlar var eğitim fakültelerinin müfredatında, çağdaş, bilimsel nitelikten çok çok yoksun ve dünyanın çok gerisindeyiz.

Nitelikli insan kaynağı, kişisel, bireysel gelişimi, müfredatı bu yönde ya da küresel rekabette yarışacak, genel kültür, sanatsal, spor, dil... "Teknoloji" dediniz, teknoloji sadece FATİH Projesi'nden ibaret değil, teknoloji yöneten, üreten, kullanan, uyarlayan nesillere ihtiyacımız var çünkü hâlâ 4 gençten biri işsiz ve bu işsizlik sarmalından nasıl kurtaracağız bu gençleri? Bu kadar bakanlığın bütçesini dinledim, bununla ilgili bir stratejimiz maalesef henüz yok.

Eğitim harcamaları konusuna çok değinildi, yatırım harcamaları çok stratejik çünkü... Hep 2002'ye atıfta bulundunuz ama hep yatırım harcamaları noktasında bir düşüş var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdemir, toparlayın.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Son bir dakika.

Öğrenci başına kamu harcamaları verisi de çok önemli Sayın Bakanım, Türkiye'de 3.590 dolar ortalama, OECD ortalaması neredeyse 10 bin dolara yakın. Bu da çok önemli.

Bütçenin yüzde 70'i personel giderlerine gidiyor. Biz bu kadar sorunu, bu kadar kaosu çok az sınırlı bütçeyle nasıl çözeceğiz?

Bir de sunuşunuzda, sayfa 24'te, 15 Temmuzun müfredatlara eklenmesi konusunda bir şeyler var. Ben bazen Meclise gelirken öğrencileri görüyorum, sohbet ediyorum. 15 Temmuz sonrası Mecliste yaşananları görmek adına ziyaretler var sanırım. Şöyle bir şey var: Evet, cumhuriyetimizin temel değer ve ilkeleri ve evrensel değerleri olan demokrasi, insan hakları, düşünce, ifade özgürlüğü, eşit yurttaşlık, hukukun üstünlüğü, güçlü ve bağımsız adalet sistemi, laik, modern, bilimsel, sorgulayan bireyler olmakla ilgili, evet, bu müfredatta yeri olması önemli ancak Sayın Bakanım, gerçekten çocuklarımıza bu belirttiğim önemli değerleri, evrensel değerleri öğretmek, evet, ama çocuklarımızı bu değerleri özümsemiş, içselleştirmiş bir ülkede yetiştirmemiz çok çok daha önemli. Bildiğimiz üzere, evrensel kabul görmüş değerleri, hukuku hiçe sayan, antidemokratik uygulamalardan, hukuksuzluklardan -tırnak içinde söylüyorum- yaratılan fiilî durumlardan biz nasıl güçlü nesiller yaratacağız ya da onları nasıl içselleştireceğiz? Bu konunun da önemli olduğunu düşünüyorum.

Çok teşekkür ediyorum.