| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Millî Eğitim Bakanlığı b) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı c) Yükseköğretim Kurulu ve üniversiteler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .11.2016 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar, değerli hocalar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, yeni göreviniz de hayırlı olsun, ilk defa Millî Eğitim Bakanı olarak buraya geliyorsunuz, hayırlı olmasını dilerim, başarılar dilerim.
Ben Sayın Temizel'in bıraktığı yerden devam edeyim isterseniz. Kendisiyle konuşmadık ama çok önemli bir konuya değindi. Bir 15 Temmuz yaşadık, çok önemli bir hadise. 15 Temmuz sonrası "at izi, it izi" meselesi ayrı bir şey, çok kapsamlı bir suçlama başladı, çok kişiyi devletten attık, özel sektörde işinden çıkardık, çok şirket kapandı, el konuldu vesaire büyük bir operasyon yapıldı Türkiye çapında. Ama böyle bir hadiseden sonra yani bir darbe teşebbüsünden sonra bunun kamudaki, devletteki ayaklarıyla ilgili, bir daha bunun tekrar etmemesiyle ilgili yapılması gerekenler yapılmadı yani bunlara karşı bir önlem alınmadı, bir 15 Temmuzun yaşanmaması için bir önlem alınmadı. Siyasi ayak ayrı, siyasi ayağıyla ilgili olarak da bir şey yapılmadı ama bir daha böyle bir hadise yaşanmaması için bir şey yapılmadı. Nedir bu hadise? İşte yıllardan beri bir birikim, sınavlarla ilgili olarak yapılan istismarlar, kadro oluşturmak vesaire.
Şimdi, millî eğitimle ilgili olarak geleyim o noktaya. Bakıyoruz, özellikle tabii ki millî eğitimle ilgili olarak yapıldı birçok şey. Geçen yıl bütçe görüşmeleri sırasında -tabii o zaman henüz 15 Temmuz hadisesi de yaşanmamış- Sayın Bakana bu TÜRGEV meselesini soruyoruz, "Eğitimle ilgili olarak neden çok büyük bir imtiyaz tanınıyor TÜRGEV'e?" diye soruyoruz. Şöyle bir cevap veriyor: "Ya, o kadar değil, çok büyük bir imtiyaz değil." diyor Sayın Bakan. "Bakın, onların da yükümlülükleri var -TÜRGEV'in- bir protokol imzaladık Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile TÜRGEV arasında. O protokolde, Madde 7/4'te şu şekilde yükümlülükleri var: 'Öğrencilerin sosyal, kültürel, sportif, mesleki ve teknik kurslara katılmasını sağlar.' Demek ki sosyal, kültürel, sportif ve mesleki ve teknik kurslar açacak, onları TÜRGEV açacak. Eğitim verilecek, fiziki ortamın eğitime hazır hâle getirilmesi sağlanacak. Ortamı da onlar sağlayacak. 'Kursta öğretim için gerekli olan makine, teçhizat, malzeme, takım, uygulama araçlarını ve diğer ekipmanları temin eder. Kurslarda ihtiyaç duyulan kitap, ders notu ve eğitim materyallerini kursiyer sayısı kadar çoğaltarak kursiyerlere dağıtılmasını sağlar. Kursiyer ve kurs bilgilerinin e-yaygın sistemine işlenmesinde Hayat Boyu iş birliğinde -iş birliği içerisinde çalışır diyecekti herhâlde- çalışır. Uygulama raporunu hazırlayarak yılda en az bir kere Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne gönderilmesini sağlar.'" Protokol bu. "Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ne yapıyor? Onun yükümlülüğü de şu: Protokole göre, valiliklere, millî eğitim müdürlüklerine bildirir. Bir aksama olur, bir sıkıntı olursa Millî Eğitim devreye girer, önünü açar." diyor.
Sayın Bakan, daha düne kadar bu cemaatle ilgili olarak kimsenin herhangi bir şüphesi yoktu, özellikle eğitim alanındaki çalışmaları herkes tarafından övgüyle anılıyordu, bahsediliyordu ve destek olunuyordu. TÜRGEV'le ilgili olarak da aynı şeyler söylenebilir. Ben, olumsuzdur, olumludur demiyorum ama hiçbir şekilde Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili olarak bu şekilde bir çalışma yapılması doğru değil. Bu iktidarlar değiştiği zaman benzeri protokollerin farklı ideolojilerle, ideolojik kurumlarla, derneklerle, vakıflarla imzalanacağı anlamına gelir, onun yolu açılır. Bir öyle, bir böyle bu işi götürürüz.
Ha, bunun ne şeyi olur yani TÜRGEV'le imzalanmasının? Ben, etkili olanın tüm dünyada teknoloji olduğuna inanıyorum. Ben yetişen nesli çok fazla bu şekilde ideolojik kılmanın mümkün olmadığını biliyorum, çok fazla etkilemenin mümkün olmadığını biliyorum. Sonuç olarak dünyadaki gelişmelerden daha fazla etkileneceklerdir. Bir aile olarak biz çocuklarımızı istediğimiz gibi nasıl yetiştiremiyorsak, çevre maalesef onları daha fazla şekillendiriyorsa çocuklarımız için de dünyadaki gelişmeler, teknoloji vesaire oradaki genel ahlak, genel kurallar etkili olacaktır ama bütün bunlar bize maliyet olarak geri dönecektir, sıkıntı yaratacaktır.
Tabii ki kendi değerlerimizi, millî, manevi değerlerimizi vermemiz gerekiyor çocuklara, bunları vereceğiz ama bu şekilde belli dernekler ve vakıflar aracılığıyla sadece çocuklarımızı siyasileştirebiliriz, onları irfan sahibi yapamayız. Bunu unutmamamız lazım, irfan ayrı bir şey. Bu, siyasileştirmektir; bu, irfan sahibi yapmak değildir, kültür sahibi yapmak değildir, eğitmek demek değil bunlar. Eğitimin görevi, işte, Millî Eğitim Bakanlığı, adı üzerinde "millî eğitim" bu Bakanlık yapacak, bunu siz yapacaksınız. Neden böyle bir protokol yapıp... Yine, önümüzdeki dönemlerde darbelerin önünü açacak -burası yapacak demiyorum bakın ama- protokollerdir bunlar. Daha başka yerlerle de yapılmış. Hiç gerek yok, hiç anlamı yok bütün bunların ve çok da görev yükleniyor. Bir süre sonra daha olur. Yani bir darbe yaşadık. Evet, darbeye katılanları, katıldığını düşündüklerimizi, destek olduğunu düşündüklerimizi cezalandırıyoruz bir şekilde ama o darbenin nasıl yapıldığıyla ilgili mekanizmaları unutuyoruz. İşte, mekanizmalar bunlar, bu şekilde yapıldı; herkes önünü açtı, devlet kurumları önünü açtı, destek oldu, böyle oldu ve aynı şeyi devam ettiriyoruz, tekrarlıyoruz. Bu büyük bir yanlışlıktır, handikaptır, sıkıntıdır diye düşünüyorum. Yani bunun sizin tarafınızdan önünün kapatılması lazım, zor da olduğunu biliyorum ama yapılması lazım.
Eğitimin önemini ve durumunu sizlere, buradaki hazıruna anlatmaya gerek yok ama şunu söyleyeyim: Daha fazla yatırım ayrılması lazım, yatırım bütçesinin daha fazla olması lazım. Yani bizde öğretmen sayısı, öğrenci sayısı çok arttığı için bütçe de tabii ki artıyor ama yatırım bütçesinin de aynı paralelde büyümesi lazım. Geçmiş yıllarda devlet çok daha büyük bir yatırım bütçesi ayırırdı Millî Eğitim bütçesi içerisinde ya da yatırım bütçesi içerisinde Millî Eğitim yatırımlarına ayrılan pay çok daha fazlaydı, bunun yapılması lazım. Biraz önce arkadaşlarım da değindiler; Türkiye'deki en zengin yüzde 10'luk dilim ile en fakir yüzde 10'luk dilim karşılaştırıldığı zaman, harcamaları arasındaki fark 7 kat Sayın Bakanım. En fakir yüzde 10 ile en zengin yüzde 10 arasındaki harcama farkı 7 kat ama eğitim harcaması farkı ne kadar biliyor musunuz? En az 50 kat.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 78.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bekaroğlu Hoca onu 70 küsur dedi ama en az 50 kat bir harcama farkı var. Bunu tabii, tam olarak da tespit etmek belki zordur, bazı anketlerle, kamuoyu yoklamalarıyla bunlar tespit ediliyor. Ama bu dönemde bizim okuduğumuz, bizim öğrenci olduğumuz dönemlere göre çok çok daha fazla harcama yapıldığı ortada. Ben çok şükür bir devlet memurunun çocuğu olarak hep devlet imkânlarıyla, kamu imkânlarıyla okudum, başka türlü okumam da mümkün değildi ama kendi çocuklarımı hiç kamu imkânlarıyla okutamadım, hep kendi imkânlarımla okutmak zorunda kaldım.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Tercihiniz o oldu, devlet okulu kabul etmeye hazır.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Tercih etmek zorunda da kaldım aynı zamanda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Ek süre veriyorum.
Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre uzun yıllardan beri sosyal yardım alanlar, sosyal destek alanların durumu da değişmiyor. Onların durumunun değişmesi de ancak eğitimle mümkün, ancak eğitimle bir şeyleri değiştirmek, yoksulluğun belini kırmak ancak o şekilde mümkün.
Sayın Bakanım, 2015'le ilgili olarak bir miktar değindiniz ama çok fazla girmediniz, bazı önemli konular var. Şimdi Sayıştay raporu Bakanlığınızla ilgili olarak, özel hesapları da denetlemiş -özel hesaplar sizin Bakanlığınızda çok fazla- bunlarla ilgili olarak çeşitli başlıklar açmış ama önemli olan şu: 7'nci maddedeki özel eğitim ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine ilişkin hesaplar. Ve burada şundan bahsediyor, "Özel hesaplar için belirlenmiş bir muhasebe sistemi bulunmamaktadır." diyor. Özel hesaplar mesela ne kadar biliyor musunuz 2017 için? Sadece mobil eğitim, yiyecek ve diğer kalem için 1 milyar 284 milyon lira. Birçok bakanlığın bütçesinden çok daha fazla sadece özel hesapla yaptığınız harcama. Ve "Bununla ilgili belirlenmiş bir muhasebe sistemi bulunmamaktadır. Özel hesapların gelir ve giderleri bankalar nezdinde açılmış banka hesaplarında izlenmektedir." Sadece orada izleniyor, karar defteriyle birlikte tutulan işletme defteriyle de takip ediliyor. Harcamalar, faturalar ve banka makbuzlarıyla dosyalanıp arşivleniyor ve Sayıştay denetçileri mali tabloları ve muhasebe sistemleri bulunmadığından, mali tablosu da üretilemediğinden bu özel hesapların herhangi bir denetim görüşü vermemişler, verememişler çünkü, yani denetleyememişler. 1 milyar 284 milyonluk bir harcama olacak 2017 için, 2015 de öyle, bayağı bir meblağ tutuyor ve denetlenemiyor. Bunların denetlenmesi lazım, bir usulünün, esasının olması lazım, nasıl kayda alınacağının belirlenmesi lazım, denetlenebilir hâle gelmesi lazım. Yine 2016 için de denetlenmesi mümkün değil görünüyor.
Bakanlığınızla ilgili olarak da şartlı görüş vermiş Sayıştay denetçileri; önemli tespitleri var, denetim görüşünü etkilemeyen 7 bulguları var, performans denetim raporunda da 12 bulguları var. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkeziyle ilgili olarak da şartlı görüş verilmiş. Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili olarak şey yapmadım ama özellikle bununla ilgili olanları dikkatinize sunmak istiyorum, 1'incisini ve 3'üncüsünü çok önemli görmüşüm. "Koordinatörlükler tarafından toplanan paraların bütçeleştirilmeden harcanmış olması..." Harcanıyor, bu, usulüne uygun değil, 5018'e uygun bir şekilde yapılmıyor harcamalar ve çıkarılan yönetmelik de 5018 sayılı Kanun'a uygun değil, öyle bir tespitleri var. Yine, 3'üncü bulgu: "Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezinin Kamu İhale Kanunu ve bu kanun gereğince yürürlüğe konulan ikincil mevzuat kapsamında gerçekleştireceği ihale ve satın almalar için hizmet ihalesi yoluyla mali danışmanlık hizmeti işi satın alınması..." Mesela bunlar da gereksiz harcamalar, yapılmaması gereken harcamalar, bunlar da Sayıştay tarafından tespit edilmiş.
YÖK'le ilgili olarak da faaliyet sonuçları tablosunun detayı yok burada, bilmiyorum. Sayıştay denetçilerinin bununla ilgili uygun görüş vermemeleri gerekiyordu. Bana göre yanlış yaptılar.
Müsaade ederseniz, bir de, Ölçme ve Yerleştirmeyle bazı kesin hesapları 2015'le ilgili olarak sormak istiyorum. Çünkü onlarla ilgili bazı bilgileri de bulamadım. Hem kendi özel hesaplarında 2014'ten 2015'e gelirlerde bir miktar azalma var. Biraz önce Sayın Bakanın söylediği gibi, 11 milyon sınav yapılıyor ama gelirlerde azalma var. 300 küsur milyonluk bir gelir var, orada da bir miktar -yüzde 10'a yakın- düşüş söz konusu 2014'e göre. Nereden kaynaklanıyor bu para? Kaç kişiden, hangi meblağlar alındı, ne kadarlık bir ücret tespit edildi? Neden yükseliyor, neden düşüyor? Hiç detayı yok bütün bunların. Bunlarla ilgili bilgi alamıyoruz. Hâlbuki bunların, yani burası Plan ve Bütçe Komisyonu...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bilgi verelim, ÖSYM Başkanımız burada.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Lütfen... Bunları görebilmemiz lazım, bunlarla ilgili olarak yorum yapabiliyor olmamız lazım. Kesin hesap cetvellerinde de bunlarla ilgili hiçbir bilgi yok.
Yine, YÖK'le ilgili olarak da gelir hesaplarında detay bulamadım, onunla ilgili olarak da benzeri şekilde bilgi alabilmemiz lazım.
Bir de, Maarif Vakfıyla ilgili olarak 2017 bütçenizde bir meblağ ayırdınız mı acaba, onu da göremedim? Maarif Vakfına herhangi bir bütçe rakamı ayrıldı mı acaba, ödenek ayrıldı mı? Bulamadım onu da.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - 90 milyon Bakanlar Kuruluyla aktardık, dolayısıyla...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - O, kuruluşta aktarılan. Daha sonra 2017...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yok, ayırmadık ama talep olduğu anda bırakacak değiliz, mutlaka aktaracağız.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama şeyde yok...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Özellikle ayrılmış bir kaynağımız yok.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet, şu andaki bütçenizde yok, görünmüyor. Orada bulamadım, evet. Ama 90 milyon, görünmesi lazım. Yani, sonuçta yasal bir düzenleme, dolayısıyla burada da görünebilmesi lazım.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Doğrudur.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - T cetveline de değinecektim ama girmeyim, vaktimiz çok azaldı.
Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum bütçelerinizin.
Çok sağ olun.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.