KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakan Yardımcılarım, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinize saygılar sunuyorum.

Sayın Başbakan Yardımcılarım, sunumlarınıza küresel piyasalardaki gelişmeleri, daha doğrusu olumsuzlukları anlatarak başladınız. Maliye Bakanlığının bütçe sunumunda da benzeri bir durum söz konusuydu. Çok fazla girmeyeyim o konuya ama şöyle bir şey var: Küresel piyasalar sonuç olarak diyor ki gelişmiş ülkeler için: "Faizlerin artırılması gerekir -kendi ülkeleri için, gelişmiş piyasalar için- ve kamu harcamalarının artması gerekir." Tamam, bu gelişmiş piyasalar için böyledir, Japonya'nın, Amerika Birleşik Devletleri'nin böyle yapması gerekir kendileri açısından, özellikle finans kuruluşları bunu böyle istiyor ama Türkiye için de mi bu geçerlidir? Biz neden kamu harcamalarımızı çok fazla artırıyoruz onu anlayamıyorum çünkü bizim bütçemize bakıyorsunuz, geçen yıla göre çok önemli bir artış söz konusu kamu harcamalarında, kamu gelirlerinde de aynı şekilde bir artış söz konusu. Bu kamu gelirlerinin tahsilatı nasıl yapılacak onu anlamakta zorluk çekiyorum. Özellikle varlık barışını çıkardık, ilave olarak vergi tahsilatı yapılacak. Sosyal güvenlik ve vergiyi bir araya getirin, faizleriyle birlikte 250 milyar liralık bir yükten bahsediyoruz özel sektör için, hani 2017 için tümü değil ama önemli bir kısmı devreye girecek. 100 milyarı devreye girse bunun, ilave olarak da yeni vergi yüklerinin tahsilatının nasıl yapılacağını gerçekten merak ediyorum, anlayamıyorum.

Şöyle bir rakam var, birkaç kere kullandık: Eylül ayı itibarıyla dâhilde alınan katma değer vergisi tahakkuk/tahsilat oranı ne biliyor musunuz? Yüzde 48. 47,9 eylül itibarıyla dâhilde alınan KDV'nin tahakkuk/tahsilat oranı. Şimdi, bunu KDV gibi, aslında Hazineye ait olan, Maliyeye ait olan bir vergiyi tahsil etmek de bu kadar başarısız olan bir Maliyenin geri kalan bu ilan ettiği vergileri nasıl tahsil edeceğini merak ediyorum ve dâhilde alınan KDV de 57,1 milyar liraya çıkmış vaziyette, yani bunu tahsil etmek mümkün değil. Onun için, ben bütçe hedeflerinin ve OVP hedeflerinin gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Bunu Merkez Bankasının dünkü enflasyon, Aylık Fiyat Gelişmeleri Raporu da teyit etmiş görünüyor. Bakıyorsunuz, şöyle bir ifade var: "Çekirdek göstergelerin ana eğilimleri ise hizmet fiyatlarına bağlı olarak yavaşladı. Dayanıklı mal grubunda ise Türk lirasındaki değer kaybına bağlı olarak başta otomobil olmak üzere tüm alt gruplarda fiyatlar yükseldi. Temel mal grubu yıllık enflasyonu üzerindeki birikimli döviz kuru etkileri zayıflamaya devam etse de son dönemde Türk lirasında gözlenen değer kaybı yıllık enflasyondaki iyileşmeyi sınırladı." Yani enflasyon hedefi şimdiden tutmaz diyor Merkez Bankasının raporu, bu önemli.

Bir haber göstereceğim, bir banka genel müdürünün "İflas ertelemeye yasak geldi OHAL'le ve icra dosyası sayısı kabardı. Firmalar birbirleriyle alacaklarını daha önce tahsil etmek için rekabet ediyor, önemli bir sıkıntı var piyasada." Şimdi, evet, küresel piyasalarda sıkıntılar söz konusu ama bizim kendi kendimize yaptığımız, verdiğimiz zararı da kimse vermiyor. Yani, özellikle dövizdeki bu yükselmenin çok önemli sebebi iktidarın son icraatlarıdır, ekonomiyle ilgili olmayan icraatları; bunların ne anlama geldiğini biliyorsunuz. Sayın Şimşek'in Amerika'daki son açıklamalarını da çok doğru buluyorum, Türkiye'nin reformdan başka seçeneği yok ama gerçekten reformlarını yapması lazım, gerçek anlamda vergi reformunu yapması lazım, sosyal güvenlik reformunu yapması lazım; öyle gelir ve kurumlar vergisinin birleştirilmesini reform olarak addetmek mümkün değil. Gerçek anlamda bu reformları yapacağız. Özellikle bütün iş yerlerinin ortak bir numarayla otomasyona alınması lazım, yoksa hiçbir zaman sosyal güvenliğin ve maliyenin kayıtları birbirini tutmayacak, kayıt dışılığı önleyemeyeceksiniz, ondan sonra "Tahsil yapacağız.", böyle bir şey mümkün değil. Oradan başlamak üzere buna ihtiyacımız var.

Bu konuya kısaca girdikten sonra, biraz önce Sayın Günal söyledi, Sayıştayın çok güzel bir raporu var Hazineyle ilgili olarak, hakikaten güzel bir rapor hazırlamışlar. Orada enteresan bulgular var Hazineyle ilgili olarak. 3 bulgu var, 17 bulgu da denetim görüşünü etkilemeyen bulgular. Bunlardan bir tanesi, 2015 yılı sonu itibarıyla fiilî menkul varlık stokuyla 217 no.lu Menkul Kıymet Varlıklar Hesabı tutarı arasındaki farklılıklar. Sayın Canikli, siz bunu bileceksiniz. Bakın, şöyle bir ifade var, gitmişler Sayıştay denetçileri: "Altın deposunda toplam -değerli arkadaşlar, izler misiniz- 99 adet mühürlü çuval olduğu, her bir çuval içerisinde çeşitli ebatlarda ortalama 40-50 kese bulunduğu ve söz konusu keseler içerisinde irili ufaklı altın, gümüş gibi değerli maden ve taşlardan yapılmış takı ve ziynet eşyası, külçe hâlinde altın, çubuk hâlinde gümüş, tarihî değer taşıyan madeni paralar ve benzerlerinin bulunduğu; söz konusu menkul kıymetlere ilişkin adetsel tutarların, her biri adına açılmış dosyalar içerisinde bulunan yazışmalardan tespit edilmesi gerektiği, ayrıca çuvallarda bulunan altın, kolye, bilezik, gerdanlık ve benzeri menkul malların niteliklerinin tespit edilmesinin mümkün olmadığı ve bu nedenle sayımının yapılamadığı..." diyor. Bu, Hazinenin menkul kıymetlerinin muhafaza edildiği altın ve gümüş depolarında olan bir hadise, burada sayım yapılamıyor. Ve "Gümüş deposunda muhafaza edilen gümüşlerin eritilmiş külçe ve sebike yani çubuk şeklinde bulunduğu, külçelerin her birinin yaklaşık 30-35 kg arasında olduğu Saymanlık Müdürünce ifade edildiği, gümüş deposunda tartı ya da kantar bulunmadığı, söz konusu depoda -rezalete bakın- takriben 150-200 adet gümüş külçe bulunduğu, bu külçelerin tartı ya da kantar bulunmaması, taşıma ve tartma için yeterli eleman bulunmaması nedeniyle sayımlarının yapılamadığı..." Böyle bir şey olabilir mi ya? Bu, Hazinemizde olan bir hadise, böyle bir şey olamaz. Yani, biz bunun, kendi hazinemizdeki altının, gümüşün, menkul kıymetin, değerli eşyaların sayımını yapamayacağız, kayıtlarla bunlar arasında bir uygunluk sağlayamayacağız, yani bu tam bir skandaldır, cumhuriyet tarihinde görülmüş müdür bilmiyorum ama gerçekten skandal. "Yapılan inceleme sonucunda Darphane ve Damga Matbaası Muhasebe Birimine çeşitli yollarla teslim edilen menkul varlıkların mevcut durumda muhafaza edilmesinin zorlaştığı görülmüştür. Bu nedenle söz konusu menkul varlıkların ekonomiye kazandırılması için yasal düzenleme yapılmasının gerektiği değerlendirilmektedir." "Yasal düzenleme gerekir." diyor.

"Fiilî menkul varlık stokuyla 217 no.lu hesap tutarı -2015 yılı için 15 milyon 990 bin lira- arasında farklılık olduğu hususuna 2013-2014 yılı denetim raporlarında da yer verilmesine rağmen, bu konuda herhangi bir ilerleme sağlanamadığı ve uygulamaya 2015'te de devam edildiği görülmüştür." diyor. Yani bu sadece o yıla ait değil maalesef. Böyle bir sıkıntı var. Yasal düzenleme de gerekiyor ve uzun zamandan beri de maalesef bu durum devam ediyor.

Bulgu 2: Hazine Müsteşarlığında tahsisli taşınmazların muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmemesi vesaire. Onlara girmeyeceğim, çok fazla vaktimiz kalmayacak.

Bir de, müsaadenizle, TMSF konusuna girmek istiyorum. TMSF'yle ilgili Sayıştay raporunda da, ana raporda 5 bulgu var, 3 bulgu da denetim görüşünü etkilemeyen bulgular. Şimdi, orada, ki Merkez Bankası raporunda da benzeri konular söz konusu. Mesela, bu TMSF artık Türkiye'nin geçenlerde medyada yer aldığı en büyük holdingi değil mi aşağı yukarı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Çabuk bitiyor süre, biliyorum.

Buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Dolayısıyla Sayın Bakanın demin söylediği gibi TMSF'ye devredilmesi değil, bu TMSF tarafından buradaki devredilen kuruluşların sürdürülebilirliğinin esas olması lazım. Bunun nasıl yapılacağı soru işareti. Bakın, ticari ve iktisadi bütünlük oluşturarak yapılan cebrî icra satışlarında katma değer vergisinin tahsil edilmemesi nedeniyle vergi kaybına neden olunuyor. Basit bir konu ama 4,8 milyon dolar; 10,3 milyon TL'lik bir vergi kaybı söz konusu. Çok basit hatalar yapılıyor. Ticari ve iktisadi bütünlük oluşturarak yapılan satışlarda ipotek bedelinin KDV matrahına dâhil edilmemesi nedeniyle vergi kaybına sebep olunuyor ve 6 milyon 490 bin; 6,5 milyon liralık orada da bir kayıp söz konusu. Mevzuata aykırı ödemelerde bulunulması vesaire.

Şimdi, bunun haricinde Sayın Başbakan Yardımcım, şöyle denetim görüşünü etkilemeyen tespitler TMSF'yle ilgili olarak, şöyle bir bulgu var: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu personeli ve bunların bakmakla yükümlü oldukları kişilerin tedavi ve ilaç giderlerinin bütçeden ödenmesi, TMSF bütçesinden.

Sayın Başkanım, bu yeni bir bulgu değil. Bakın, bu bulgu geçen yıl da vardı, ondan önceki yıl da vardı. Hep söyledim, bu konunun bizim tarafımızdan... Bakın, Sayıştay diyor ki: "Bizim görüşümüz budur, bu bütçeden ödenmemesi gerekir. Buradaki insanlar kamu çalışanları, onlara belli bir maaş veriliyor, sosyal güvenlikle ilgili hakları da belli. Onun için, bakmakla yükümlü oldukları kişilere ve kendilerine ait tedavi ve ilaç giderlerinin bütçeden ödenmemesi gerekir." Sayıştayın görüşü bu. Kurum da, TMSF de "Hayır, öderiz." diyor. Bir anlaşmazlık söz konusu yıllardan beri. Bu bizim tarafımızdan çözülmesi gereken, Meclis tarafından çözülmesi gereken bir konu. Sayın Başkan, bizim adımıza denetim yapan Sayıştay diyor ki: "Görüşümüz budur." ve ısrar ediyor yıllardan beri. Bu konuyu oturup bir türlü karara bağlamadık. Öyle olunca da yıllardan beri bu devam ediyor. Bu sıkıntı olarak sürekli önümüze geliyor. Bunun karara bağlanması lazım. Onun için, bizim oturup bu kesin hesapla ilgili ayrı bir oturum yapmamız, bunları değerlendirmemiz lazım. Bu konuyu bu yıl da değerlendirmezsek önümüzdeki yıllarda da tekrar önümüze gelecek. Bu Merkez Bankasıyla ilgili olarak da var. Merkez Bankasında da biliyorsunuz benzer şekilde harcamalar yapılıyor.

Yine, borçlulardan mevzuata aykırı olarak "vekâlet ücreti" adı altında para tahsil edilerek fon personeline dağıtılması. Bu da yıllardan beri benzeri şekilde sıkıntılı. 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle belirlenen üst sınırın aşılarak ücret ödenmesi. Bu da öyle yani sadece bir yılla ilgili değil, birçok yıldan beri bunlar yapılıyor.

Dediğim gibi, Merkez Bankasında da var, tekrar ona girmiyorum ama Merkezî Finans ve İhale Birimiyle ilgili olarak da, Sayın Başbakan Yardımcım, benzeri önemli konular var, tekrar girmeyeyim. Performans raporunda da 13 bulgu var, o konuya girmiyorum ama Sayın Başkan, bu konularla ilgili, müsaade ederseniz, Sayıştay denetçileri burada, bu incelemeyi yapanlar bilgi versinler. Konuyla ilgili olarak bir karar verelim. Başka türlü olmayacak. Bu konuyu karara bağlayamayız. Bu, yıllardır devam ediyor. Beş dakikada bununla ilgili bir karar verelim müsaade ederseniz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Bildiğim kadarıyla herhâlde bir komisyon oluşturuyorlar.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kim oluşturuyor?

BAŞKAN - Hazine.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hayır, Hazine tarafından değil, siz talimat vereceksiniz, burada karara bağlanacak. Komisyon nasıl oluşacak? Yani Hazine, TMSF bununla ilgili cevap vermiş. Merkez Bankasının da cevabı var, kamu görüşü ve yıllardır o görüşü devam ettiriyorlar. Sayıştayın görüşü de belli. Onun için, biz karar vereceğiz.