| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Emniyet eski Genel Müdürü Celalettin Lekesiz'in 15 Temmuz darbe girişimine ve Fetullahçı terör örgütüne ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .11.2016 |
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Değerli Komisyon üyeleri, yani şimdi ben 15 Temmuz gecesini hatırlıyorum. Biz Meclise geldik, bomba 10 metre yana düşmüş olsa benim çocuğum babasız, eşim dul kalacak. Onun için, böyle herhangi biri gibi sormuyorum. Burada canına kastedilmiş biri olarak soruyorum. Anlıyorum, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sayın Lekesiz'e veya herhangi bir konuğa nezaketsizlik etmemiz düşünülemez ama tarihe "Büyükler, küçüklerden daha iyi düşünür; soğuk havalarda, sıcak havalardan daha çok üşünür." tarzında bir yaklaşım... Sayın Lekesiz değil, benim gözümde Efkan Ala ve Süleyman Soylu cevap veriyor şu an itibarıyla ve ben canına kastedilmiş biriyim. Beni ilgilendirmez siyasi, şu, bu... Elbette ki politik bir yanım var ama ben bunu öğrenmek zorundayım. Kime soracağım? Emniyet Genel Müdürü, Genelkurmay Başkanı, İçişleri Bakanı ya da kime soruyorsak bilmiyor. "Aa, nasıl olmuş?" "Rapor var mı?" "İşte, sorunuz." "Ya, siz Emniyet Genel Müdürüsünüz." "Sorunuz." Elbette ki soracağım. Yani, Genelkurmay başkanları geldi, dedi ki: "Bizim istihbarat yapma şansımız yok. İki kurum istihbarat yapar, biz kışlanın dışına çıkamıyoruz. İki kurum; MİT ve Emniyet. Sonra onların söylemediği de Jandarma Genel Komutanlığının istihbarat meselesi varmış.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Bu ifadeden de çok tatmin olmadık ama.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hangisinden?
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Yani, bu sadece...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya, tatmin olmadıysak onlara da soracağız.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Sorduk yani bu ifadeleri kanun hükmü değil ya da yani...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Jandarma Genel Komutanlığı da İçişleri Bakanlığına bağlı.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yo, yo, Belma Hanım, onu...
BAŞKAN - Evet, Aykut Bey sözünü tamamlasın arkadaşlar. Bakın, Aykut Bey diyecek ki hep bana geldiğinde sözüm kesiliyor. Aykut Bey lütfen sözünü tamamlasın.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Buna hiçbir itirazım yok. Bakın, bizim şöyle bir kaygımız yok: Şu kurum, bu kurum, bilmem ne. Dürüst, namuslu, temiz insanlar; benim pusulam o yönde. Bunu söylemişse, onun dışında istihbarat yapıyorsa o zaman orada şunu sorsaydınız: "Kardeşim, madem böyle bir şey yapılmıyor, Bülent Arınç'ın evinin önünde subayın ne işi vardı, adres yutan subayın? Onu sorsaydınız da Bülent Arınç'a suikast meselesi doğru mu, öğrenseydik mesela.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Biz sormamız gereken soruları sorduk.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Çünkü Bülent Arınç'a suikast meselesi üzerinden gidildi, ordunun kozmik odası basıldı. Hani, sorulacak onca soru varken muhatabı ben değilim. Yani, haklısınız, eğer böyle bir şey diyorsa da gelsin hesap versin Genelkurmay başkanları. Ama, şunu söylüyorum: Sonuçta ben sivil bir parlamenterim. Bütün bu arkadaşların maaşını ödeyen halk beni seçmiş göndermiş, bu insanlar vergi veriyor.
BAŞKAN - Parlamenterlerin hepsi sivil zaten Aykut Bey.
Buyurun.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Efendim, aksini söylemedim ki. Ben de parlamenterim. Bütün kuşlar kanatlıdır.
Yani, şimdi, şunu anlatmaya çalışıyorum: Şimdi, bakın, çok önemli yani şimdi Sayın Lekesiz buraya geldi. Eğer bu sorulara cevap alamazsak da şeyi toplayıp gidelim. Şimdiye kadar biz Komisyonda ilerleyemiyoruz. Basın gayret gösteriyor, işte, içinden bir şey çekmeye çalışıyor, insanları aydınlatmaya çalışıyor; Komisyonun havası da şu basın mensuplarının çalışması üzerine. Kimse bir şey söylemedi ki, hiç kimse hiçbir şey söylemiyor. Çok net bir soru soruyorum: Siz, Sayın Lekesiz, Genelkurmaya ordudaki FETÖ'yle ilgili yapılanma konusunda bir rapor verdiniz mi?
BAŞKAN - Evet, Sayın Lekesiz, cevabınızı alalım.
Buyurun.
EMNİYET ESKİ GENEL MÜDÜRÜ CELALETTİN LEKESİZ - Efendim, aynı soruya aynı cevabı vermek durumundayım: Devlet olmak neyi icap ettiriyorsa onun gereği yapılmıştır Sayın Vekilim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Evet, o devlet olmanın gereği dolayısıyla da ben Mecliste bombalandım. O kutsal devlet nasıl yerleştirdiyse ben de bombalandım yani. O devlet benim devletim, ben de milletim o zaman yani ne diyebilirim?
Şimdi, şu açıdan, kayıtlara geçsin: Anladığım kadarıyla, Genelkurmaya bir rapor sunulmamıştır, sunuluyorsa buraya göndersinler ve bu en hafif ihtimalle görevi suistimal suçudur çünkü böyle bir şey... Yani, normalde 2004 tarihinden sonra, MGK kararından sonra, siyaseten de 17-25'ten sonra, bu kadar takip edilmesi gereken bir suç örgütünün imamı serbest bırakılıyor, bütün ordu ele geçiriliyor, bilmem ne. Youtube'daki yayınlardan izliyorum, vallahi bir tek biz bilmiyormuşuz darbe olacağını, işin içindekiler bayağı biliyormuş, bayağı bayağı herkes biliyormuş darbe olacağını. Bir tek Emniyet Genel Müdürlüğümüz ile Millî İstihbaratımız bilmiyormuş. Saat dokuz buçuk, on bir olmuş, Sayın Cumhurbaşkanımız da eniştesinden öğrenmiş. Sonuçta geldik 246 tane can gitti, paramparça olmuşlar. Ben tankın altındaki görüntüde "Ağabey, çek, tankı çek." diyor, benim içim gitti ya, paramparça insanlar. Benim seçmenim olmuş olmamış önemli değil ama şunu söyleyeyim: Bu darbe girişiminin kendisine zarar vereceğine inanan askerden, polisten benim seçmenim var, aktif olarak çatışmış. Bunlara da hiç ihtiyacım yok, kendim geldim Meclise ya, kendim geldim.
BAŞKAN - Bütün vatandaşlarımızın tepkisi, evet.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Efendim, şunu anlatmak istiyorum: Benim meşru bir hakkım var, bunu öğrenmek istiyorum. Ama yine söylüyorum: Bir gizli el bu darbenin gerçeklerinin açığa çıkmasını engelliyor. Bugün Emniyet Genel Müdürü bu cevapları veriyorsa bu Hükûmetin sorunudur. Sayın Başbakan bu cevapları vermiyordur, Sayın İçişleri Bakanı bu cevapları vermiyordur. Böyle bir şey varsa gereğini yapsınlar, cevabı verecek bürokratı göndersinler, Genel Müdür Yardımcısını göndersinler çünkü Celalettin Bey'in döneminde ciddi bir şekilde poliste yapılanma devam ediyor. Emniyetten en kritik kurum, en ağır silahları alan kuruma bilgi gitmiyor. Mehmet Dişli, Mehmet Partigöç gibi darbenin önündeki generaller terfi ediyor bu sayede. Genelkurmay MİT'i suçluyor, MİT ona bir şey demiyor, o ona bir şey demiyor. Bir darbe gerçeği ortaya çıkıyor.
Şimdi "FETÖ'yle en üst düzeyde mücadele." Yani, ben bunu samimi görmüyorum, kayıtlara geçsin istiyorum ve eğer Cumhuriyet Başsavcılığı da bu şeyi izliyorsa bu konuda bunu soruşturmaya dâhil etmelerini rica ediyorum. Soruşturma sadece Bank Asya'da hesabı olan, 9'uncu sınıfın 4'üncü derecesindeki bir öğretmenle gitmez, soruşturma böyle gider. Yani, Emniyet Genel Müdürlüğünde bu araştırma yapılmış mı? MİT Müsteşarlığında yapılmış mı? Niye yapılmamış? Her şeyi biliyorlar. Gezi'de "tweet" atılmış. Ben size 2 tane Zaman gazetesi manşeti gönderdim.
Gezi'de ben parktaydım, 11 milyon insan vardı. İyi niyetle çıktık. Öyle bizim Fetullah'la falan işimiz olmaz, bizim başka devletlerle işimiz olmaz. 11 milyon insana bir anda bilmem ne şeyi söyleniyor, bir anda Samanyolu televizyonunda o bed sesli bir adam sabahtan akşama kadar "Camide içki içtiler, yok bilmem ne yaptılar, yok şunu yaptılar." diye iftira atıyordu, şimdi siyasal konjonktür değişti diye... Ya, yazıktır, orada o gençlere yazık ya. Kötü niyetle çıkmadılar ki. Ha, dükkân yağmalayan, bilmem ne işine girmiş bir sürü şey de vardı ama 11 milyon insanın tamamına bu şey yapılamaz. O insanlar da demokrasi için sokağa çıktı ama bizde öyle bir hava oluşuyor ki benim taraftarım çıktıysa...
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Yakıp yıktılar, Beşiktaş'taki Başbakanlık ofisine saldırdılar. Bu nasıl bir demokrasidir, anlamıyorum yani.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Haklısınız, bakın, şunu söylüyorum: 11 milyon insanın tamamı Başbakanlık ofisine saldırsaydı Başbakanlık ofisi dayanamazdı.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Ya, o günleri hepimiz yaşadık.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Belma Hanım...
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Arabalarımızı taşladılar. Yani, yapmayın Allah aşkına.
BAŞKAN - Aykut Bey, toparlıyoruz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bakın, şu haksızlığı yapmayın: Halkın...
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Başkanım, bunlar da zapta geçsin, lütfen yani. Gezi olaylarında Başbakanlık ofisini bombaladılar, bizim arabalarımızı bombaladılar, köprüler kapandı.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya, rica ederim, ne demek "Bombaladılar." ya?
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Aynen öyle, aynen öyle. Ben köprüye girecektim, benim aracım küçücük çocuklar -sizin masum dediğiniz çocuklar- silahladılar. İsterseniz...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Şikâyetçi oldunuz mu efendim? Eğer böyle bir şey yapıldıysa bu ahlaksızlıktır.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Yanımdaki korumayla beraber... Demek ki size başka şey yaptılar, bize başka şey. Biz bunları yaşadık.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bakın, Belma Hanım... Ben bitiremedim ki ya.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Başbakanlık ofisine gitmedi mi bu insanlar?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Efendim ama siz söz alın da ben...
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Ama öyle bir anlatıyorsunuz ki sanki biz farklı dünyada yaşıyormuşuz gibi.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ama, bakın, şimdi... O zaman şöyle derim.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Lütfen yani aklımızla da alay etmeyiniz. Siz de biz de İstanbul'daydık o günlerde.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hanımefendi, siz, beyefendinin cevap vermemesini savunmak için mi bu kadar...
BAŞKAN - Aytun Bey, sorun yok ki. Bakın, Aykut Bey'in sözünü kesmedim ama yedi dakika hakikaten sadece...
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Hayır, ben, Aykut Bey'in Gezi olaylarını çiçek böcek muhabbetine çevirmesindeki rahatsızlığımı ifade ediyorum. Bu kadar basit.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bir vicdan varsa -vicdan omuzda mıdır- böyle bir yerine koyup insanın... Ya konuşamadım ki, ne desem...
BAŞKAN - Şimdi, bakın, hiç sözünüzü kesmedim, lütfen. Yedi dakika...
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - O zaman konuşmalarınızı müdahale edilmeyecek şekilde yapın.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Efendim, o zaman bana izin verin, okuyayım yani.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Karşınızdakiler de saf değil yani.
BAŞKAN - Belma Hanım, bir saniye...
Bakın, sırf bu sözleri bir itiraz, eleştiri olarak söylememeniz için de ben burada dakika tutuyorum. Yedi dakika hiç sözünüzü kesmedim. Bir soru sordunuz, araştırma komisyonuyuz, konuğumuz cevabını kendine göre verdi. "Efendim, yetersiz." dediniz, yorumunuzu da yaptınız yedi dakika. Ben de size başka sorunuz var mı Aykut Bey diye soruyorum. Başka sorunuz yoksa, sizden sonraki üyemize söz vereceğim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Başkan, meseleyi germemek istiyorum ama bilirsiniz ben gözümü de budaktan sakınmam. Germemi istiyorsanız gererim.
Ben Belma Hanım'a hiçbir zaman nezaketsizlik etmeyeceğim ama...
BAŞKAN - Ama burada gerçekten, siyasi bir propaganda niyetine soru sormadan...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ben siyasiyim. Propaganda yapacağım. Eşyanın tabiatına aykırı bir şey...
BAŞKAN - Ama beş dakika yine onu da yaparsınız. Yedi dakika ben sizin sözünüzü kesmedim. Rica ediyorum, sorunuz varsa konuğumuza sorun Aykut Bey, buyurun, yoksa da devam edelim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - O ricayı o zaman kabul edeyim.
Sadece şunu söyleyeyim: Yani Belma Hanım bir sürü şey söylediği için de bir cevap hakkım doğdu.
Halkın bir kısmının sokağa çıkmasını kutsayıp diğer kısmına "terörist" derseniz bu halkı bölersiniz. Böleriz, hep beraber böleriz.
Bakın, biz nezaketle ve saygıyla... Hatta içinde bizim de tabanımızdan -belki sizin kadar olmasa bile- bu darbeye müdahale eden, Gezi Parkı'na çıkan 11 milyon insanı... Köprüde bilmem ne olmuş. Umarım ki Belma Hanım ondan şikâyetçi olmuştur. Bekliyorum yani böyle bir şikâyeti var mı diye silahlı bilme ne falan filan.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Kabataş gibi oldu.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - İçinde, evet, hiç tasvip etmediğimiz şeyler de oldu ama düşünün ki 1 milyon insan sokağa çıkmış. Bu kitleyi provoke etmek isteyen bir sürü şey de işin içine girdi. Bunların detaylarını anlatmayacağım. Orada duyduğumuz, şüphelendiğimiz. Oradaki gençler güvenlik önlemi almak zorunda kaldı. Oraya bira servisinden uyuşturucu servisine kadar dışarıdan müdahalelerin de bilincindeyiz.
Bunu niye söyledim? Sayın Genel Müdür getirip getirip darbe konusunda meseleyi Gezi'ye bağlayarak siyasi göz kırpmalar içerisinde bulundu ve sorularımıza hiçbir cevap vermedi.
BAŞKAN - Tutanaklara geçmiştir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Kayıtlara geçmesi açısından şunu söylüyorum: En kritik pozisyonda olan Emniyet Genel Müdüründen darbeyle ilgili bu Komisyon bilgi alamamıştır ve bu konudaki belgeler hakkında da bir bilgi verilmemiştir. Eğer bu Komisyonun bundan sonra olacak kötü olaylara engel olma gibi bir görevi varsa Sayın Emniyet Genel Müdürünün bu beyanları dolayısıyla da bu görev yerine getirilmemiştir.
Adliyedeki adli görevlilerin bu tip görevi ihmal, suistimal, hatta belki daha ileri boyutlardaki suçlarda da soruşturma başlatması hukukun gereğidir.
Teşekkür ediyorum.