KOMİSYON KONUŞMASI

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Şimdi, öncelikle, tabii, oranın ne olması gerektiği konusu teknik bir konu ama ondan önce şunu söyleyeyim, belki de şu süreci anlatmak lazım: Türkiye'de 5018 sayılı Kanun'la getirilen bütçe hazırlama sürecinde aşağıdan yukarıya değil, yukarıdan aşağıya doğru bir bütçe hazırlama sürecimiz var. Ne demek istiyorum? Kamu kurumları bütçe tekliflerini sunarlarken kendi amaçları ve hedeflerine göre ihtiyaçları olan kaynakları belirleyerek bütçe teklifinde bulunmuyorlar. Bunun yerine, ekonomide bütçe disiplinini sağlamak açısından ödenek tavan belirleme sistemimiz var. Yani, kamu kurumları... Orta vadeli programı açıklıyoruz, bir ekonomi politikası edinip belirliyoruz, sonra aynı dokümanla beraber orta vadeli mali planı açıklıyoruz. Orta vadeli mali planda da her bir kamu idaresine toplam bütçe ödenek tavanını belirliyoruz. Bununla yetinsek gene iyi, bununla da yetinmiyoruz, o kurumun yerine geçiyoruz, toplam bütçe ödeneği içinde personel gideri bu kadar, mal-hizmet bu kadar, yatırım bu kadar, cari transfer bu kadar, sermaye transferi bu kadar diyoruz. Biz diyoruz yani, yukarıdan. Kurum orta vadeli mali planda belirlenmiş olan bu tavanlara uymak zorunda. Yani, bütçe teklifini... Kendisinin bir stratejik planı var, stratejik hedefi var, kendisine söyleseniz hazırlayacağı bir bütçe var ama bu yöntem kamu maliyesinde disiplini sağlamaya dönük, harcamaları kontrol etmeye dönük bir sistem olduğu için bu defa kurum bizim kendisine verdiğimiz... Aslında, orta vadeli mali planda siz onu birinci düzeyde görüyorsunuz yani mal-hizmet. Hâlbuki, biz, Maliye Bakanlığı olarak kurumlara dönüp E-Bütçe Sistemi'nde onu dördüncü düzeyde veriyoruz. Yani, diyoruz ki "A üniversitesine gelecek sene hizmet alımlarında şu kadarlık rakam verdik, 100 bin lira verdik." Dolayısıyla, kurum bu mevzuata göre bizim kendisine verdiğimiz tavanın dışında bir bütçe teklifi yapamıyor. Böyle olunca, kurumların başlangıçtaki hedef ve amaçlarıyla belki bizim ekonomi yönetimi olarak verdiğimiz tavan bakımından farklılık oluyor. Aslında bu bir taraftan iyi, bir taraftan kötü. İyi olan tarafı şu: Biz böylelikle kurumların harcama büyüklüklerini yönetiyoruz. Yani, kurumlara istedikleri kadar bütçe vermiyoruz, ekonominin imkânları kadar bütçe veriyoruz. Bu, iyi taraf. Kötü taraf ne? Kurumlar kendi bütçelerini harcamakta serbestiyet içerisinde olmadıkları için, Maliye Bakanlığının kendilerine verdikleri rakamları kullandıkları için yıl içerisinde -bir taraftan da kendi amaçları var, hedefleri var, varmak istedikleri noktalar var- bu defa ne yapıyorlar? Bu bütçe tavanları içinde yani bu dördüncü düzey detaylarda bütçeyi yönetmeye çalışıyorlar. Diyelim ki hizmet alımlarında bir miktar ödenekte gayret edip tasarruf sağlıyor, kendisinin önem verdiği bir başka yerde bunu kullanmak istiyor. Bu kullanmak istediği zaman, yüzde 20'ye kadar olan esneklikte bu marjı kullanıp kendi bütçesinin içerisinde bir manevra alanı üretmeye çalışıyor ama bazen bu yüzde 20 limitine sığamıyor. Bu tür durumlarda Maliye Bakanlığı olarak ancak yetkimizi şu hâlde kullanıyoruz: Bir kurum "Yolluklar için ödenek öngördünüz ama ben oradaki ödenekleri kullanmayayım da gideyim onu kırtasiye alımında kullanmak istiyorum, benim kendi önceliklerim böyle." dediği zaman Maliye Bakanlığı olarak o yüzde 20'nin üzerindeki etkimizi kullanmıyoruz. Maliye Bakanlığı olarak bir bütçe politikası uyguladığımız için sadece şunu söylüyoruz: Yüzde 20'nin üzerinde bir kurum içi aktarma talebiyle geliyorsanız bu sizin kontrolünüz dışında, öngörmediğiniz, daha önce tahmin etmediğiniz, yıl içinde zorunlu olarak ortaya çıkan ihtiyaçlar için olmalı. Bir anda, bir tane belediyemiz, sağ olsun, yani konutlara uyguladığı elektrik fiyatının 5 katını kamu kurumlarına uygulamış, bu da belli bir bölgede nasıl oluyorsa? Bir anda fatura gelmiş; kamu kurumunun elindeki o andaki fatura için ödenek yetersiz, onu da ödemesi lazım. Biz bütçeden nereden bilelim o belediyenin elektrik faturalarını 5 kat artıracağını? Bu sefer kurum sıkıntıda kalıyor. Dolayısıyla, bakın, Maliye Bakanlığının aktarma yetkisini kullanırken, inanın, yapmış olduğumuz, sadece ve sadece kurumların öngöremediği, zorunluluktan kaynaklanan yer değiştirmelerine imkân sağlamak. Yoksa, hiçbir şekilde yasama organı olarak... Sayın Bülent Kuşoğlu Vekilimiz çok güzel söyledi, "Yani biz sizin iyi işler yapmanızı isteriz, yoksa bu detayların hiçbirine bakmıyoruz." dedi, doğru yani. Yasama organı olarak bakmıyoruz ama Maliye Bakanlığı olarak bizim görevimiz bu bütçeyi hem toplam büyüklüğü itibarıyla hem kurumsal düzeyinde hem de harcama düzeyinde... Bakın, bir üniversite kalkıp kendiliğinden 10 tane personel aldı, taşeron firma elemanı aldı. Biz ona ne yapıyoruz? Yani, gel sen, burada ilave harcama yapmışsın, sana bu parayı verelim mi diyoruz? Asla vermiyoruz, hatta en son, kural getirdik, yasaklar getirdik. Yani, Maliye Bakanlığının bütçe uygulamasında kilit bir rolü var. Maliye Bakanlığının buradaki hesap verme sorumluluğu ne? Bu bütçeyi başlangıçtaki hedefine uygun bir şekilde gerçekleştirmek, kamu kurumlarının harcamaları üzerinde kontrol yapmak, olabildiğince onları sınırlamak. Dolayısıyla, bu kadar detaylı bir bütçe hazırlamamızın arkasında yatan neden de aslında, Parlamentonun da önem verdiği harcamaların kontrol etmesine yardımcı olmak. Onun için, burada, ortaya koyduğumuz oranlar bütçenin bu kadar detaylı olmasından kaynaklanıyor ve Maliye Bakanlığı olarak, yapmakta olduğumuz uygulamada, hiçbir şekilde, yani, bu yetkiyi alalım, Parlamentonun öngördüğü bütçenin dışında bir bütçeyi uygulamanın yolu olarak kullanalım demiyoruz. Sizin kadar sahip çıkıyoruz. Hiçbir kuruma... Bir kurum geliyor "Ya, ben şuradan şuraya aktarmak istiyorum." Getir bakalım, gerçekten zorunlu mu bu?

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen toparlayalım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok, şunu söyleyeceğim...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama bu kadar kişisel bir mesele değil, yasa çıkarıyoruz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır, sisteme ilişkin...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Başka bakan gelir öyle yapar...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Öyle değil, sistemde Maliye Bakanlığının 5018'den gelen görev ve sorumluluğu bu.

BAŞKAN - Sayın Bakan, yarın uzun bir maraton bekliyor bizi.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Dolayısıyla, şunu söyleyeyim, Sayın Bülent Kuşoğlu Bey söyledi, bunu doğru bulmuyorum: Yani, yüzde 90'ında... Bakın, yüzde 10, yüzde 90. Bir bütçe çıkarıyorsunuz, yüzde 90'ına yürütme organı olarak dokunamıyoruz. Yani, yüzde 90 var, hiçbir şekilde değiştiremediğimiz bir yüzde 90 var. 90 mı büyük, 10 mu büyük? 90, 10'un 9 katı.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya ama yapmayın, detaylar kadar...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok, şunu söyleyeceğim: Kurum içinde gelince, bakın, kurum içi ödenek aktarmalarında yüzde 20 olmasının temel nedeni bütçenin bu kadar detaylı olması. Gelin tartışalım. Üniversitelerin bütçelerini bu kadar detaylı yapmayalım, daha global yapalım. Aslında, bunu üç dört yıl önce yaptık. Üniversite bütçelerinde, gittik mesela -arkadaşlar rakamları da çıkarsın- hepsini rektörlüğün altında topladık. Eskiden fakülte düzeyinde ödenek veriyorduk. Eczacılık fakültesinin dekanı ödeneklerini edebiyat fakültesinin dekanından kıskanıyordu, "Vermem ödeneğimi." diyordu. Dedik ki bu işle böyle olmayacak...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, artık...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok, şunu söylüyorum...

BAŞKAN - Tamam, söylediğinizi anlıyoruz biz ama.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu kadar anlatmamın sebebi, Maliye Bakanlığı olarak bu yetkileri isterken inanın, bütçe politikasında etkinliği, verimliliği, kamu kaynaklarının kullanımında tasarrufu sağlamak için yapıyoruz.

Bir son örnekle bitireyim. Diyelim ki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2016 yılında genel sigortası primi ödemek için bütçesinde tahminen, diyelim ki 10 milyar lira ödenek öngörmüşüz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bir çalışma yapmış, genel sağlık sigortası primi ödenen kişi sayılarıyla ilgili kapsamlı, güzel bir çalışma yapmış ve bakmış ki "Aslında, Sosyal Güvenlik Kurumuna ödemem gereken prim tutarı bu kadar değil." Yaklaşık, sanıyorum, orada, 2 milyar lira ödenekten daha az kullanım gerçekleştirmiş. Yani, rasyonel bir şekilde bütçesini yönetmiş ve orada kaynak üretmiş. Peki, şimdi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu parayı ödemedi de her şey bitti mi? Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ödemeyince Sosyal Güvenlik Kurumunun açık finansman ihtiyacı arttı mı? Arttı. Yani orada o para gelmediği zaman kurumun bütçesi açık verdi. Peki, bu parayı nereden karşılayacağım? Maliye Bakanlığı bütçesindeki açık finansman ödeneğinden karşılayacağım. Sizden hiç ilave kaynak istemiyorum. Diğer Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesinin içerisinde 2 milyar liralık az harcanmış bir para var, o parayı oradan alıyorum, getiriyorum Maliye Bakanlığının açık finansman ödeneğine koyuyorum, açık finansmanını Sosyal Güvenlik Kurumuna veriyorum. Ne oldu? Günün sonunda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının... Bu sene mesela Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesinin rakamları daha düşük gelecekse Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesinde 2 milyar liralık az harcama oldu, Maliye Bakanlığı bütçesinde 2 milyar lira fazla oldu ama bunun arkasında bir harcama fazlası üretme gayreti yok. Tamamen yıl içerisinde ortaya çıkan ve bütçe tekniğinden kaynaklanan, finansmandan kaynaklanan bir şey. Defalarca, size onlarca böyle değişik örnekler verebilirim. Bunların hepsi, bütçenin yıl içerisinde, kullanımında esnekliği zorunlu kılan hâller. Yoksa ben size gelip o zaman "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2 milyar az harcadı, Maliye Bakanlığı bütçesinde ödenek yok, 2 milyar lira ödenek verir misiniz?" demek durumunda kalırım.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, lütfen toparlayın.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Son cümle.

Bütün ülkelerde aktarma kuralı vardır, bütçe hakkının olduğu bütün ülkelerde vardır.

Teşekkür ediyorum.