| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/775) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 02 .11.2016 |
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Sayın Bakanım, Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarımız ve çok saygıdeğer misafirler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuz darbe girişiminden sonraki, herkesin söylediği gibi, ilk toplantımız. İnşallah Mehmet Âkif'in dediği gibi millete bir İstiklal Marşı daha yazdırılmayacağı gibi, bir 15 Temmuzu bir daha yaşamayız. Gerçekten o gecenin tamamında, sabaha kadar Ankara'nın sokaklarında olan, helikopterden atılan uçaksavarla yanındaki insanlar şehit edilen, bombayla öldürülen bir insan olarak nasıl bir felaketle karşı karşıya kaldığımızı kelimelerin ve cümlelerin ifade edebileceğini düşünemiyorum. Tabii, bu insanlar çok acı bir durum ki kendilerine "dindar insan" diyen kişiler ve onların öncülüğünde yapılan büyük felaket. İnsan aklının kendisinden alınıp neredeyse köleleştirildiği bir durumda ne büyük felaketleri yapabileceği, diplomaların insan aklını her zaman bağımsızlaştırmadığının da çok somut bir örneği. Türkiye'nin ve dünyanın en iyi okullarında, eğitim müesseselerinde yetişmiş, diplomalar almış, doktoralar almış, profesörlük payelerine gelmiş, generallik, valilik, hâkim savcılık yapmış insanların kendi vatanına, kendi milletine, kendi ülkesine nasıl ihanet yapabildiğini gördük, yaşadık.
Az önce söylendi, tabii, onu öyle algılamak doğru değil, "15 Temmuz Allah'ın lütfu" gibi asla kabul edilemez. 15 Temmuzun sonucu bu terör örgütüyle her şeyiyle yüzleşmemiz ve bu örgütü bu milletin ve bu devletin bütün kademelerinden temizlememiz açısından sonucu itibarıyla bizim için bir imkândır. Aksi hâlde, "Yargıtaydaki Yargıtay üyesinin, Anayasa Mahkemesi üyesinin, şu kadar hâkimin terör örgütü üyeliği nedeniyle atılması gerekir." dediğimizde dünyada hiçbir akıl sahibi bunu kabul edemezdi. Ama yaşadığımız süreç gösterdi ki insanlar unvanları ve sıfatlarının dışında farklı şekillerde yer alabiliyorlar.
İnşallah, bu süreci hızlı bir şekilde atlatırız. Evet, tutuklamalar oldu, yargılamalar oldu. Bir büyük felaket yaşandığı zaman o felaketin bir an önce durdurulması için zecrî tedbirler almak zorunludur. Berlin'de 6 kişinin öldüğü bir terör saldırısı sonucu bölgesel olağanüstü hâl ilan edildi. Biz geçenlerde Serap Yaşar Hanımefendi'yle beraber ve Meclis Başkanımızla beraber gittiğimizde bugün Paris'te olağanüstü hâl devam ediyor. Avrupa'nın birçok ülkesinde de benzer tedbirler devam ediyor. Onların yaşadığı belki bizim yaşadığımızın yüzde 1'i, 2'si, 5'i mertebesinde bir olay. Onlar bunu yaşadığı hâlde daha ileri tedbirler alırken bizim tedbir almamamızı veya aldığımız tedbirlere çok eleştirel yaklaşmamızı doğrusu mantıklı bulmuyorum. Tedbirde bir hata varsa o da her zaman gözden geçirilen bir kavram.
Ben bu kanun tasarısını okudum bütün arkadaşlarımız gibi. Çok büyük bir yargılama yapacağız. Bu yargılamayı yaparken mümkün olduğu kadar hızlı, seri, doğru ve adil bir yargılama yapmamız lazım. Adil yargılama yapmamız için de gerektiği zaman usul kurallarında bir kısım değişiklikler yapmamız zorunlu. Burada davanın nakli değil, mesela az önce söylenen, duruşmanın bir başka yerde görülmesi. Şimdi geçmişte birçok davada avukatlık yaptık. Yüzlerce sanığın olduğu bir yerde normal duruşma salonları bunu karşılamıyor. O kadar çok sayıda sanığın nakli, getirilmesi, götürülmesi büyük problem. O zaman bugün Sincan Cezaevinde çok büyük bir kampüsün içinde duruşma salonu yapıp güvenlik tedbirlerini çok daha hızlı alıp seri bir yargılama yapması açısından son derece doğru, mantıklı bir fikir.
Sayın Bakanım, benim burada şahsi olarak bir önerim: Burada iki önemli suç var; birinci suç Türk Ceza Kanunu 309 anayasal düzene karşı suç, 311 Meclise karşı, 312 Hükûmete karşı darbe suçları, ana suç bu, bu suça bağlı öldürme vesair var. Diğer suç, Türk Ceza Kanunu 314 silahlı terör örgütü yöneticiliği, kuruculuğu, üyeliği. Ana suçu her şeyi ortada. Yargılamasını hızlı bir şekilde diğer suçtan ayırarak yapmanın ve seri bir şekilde yapmanın kamuoyunun ve toplumun bizden beklediği bir husus, bir beklenti olarak görüyorum. Darbe suçunun kim üyesidir, kim yöneticisidir, hangi kademede yöneticisidir, terör örgütü üyesi midir, üye olmamakla birlikte yardım eden midir, hiyerarşik yapıya dâhil olmakla birlikte yardım edenler gerçekten bunlar binlerce belki klasörleri, dijital verileri vesaireleri inceleyerek ortaya çıkacak bir konu. Çok yoğun şekilde hâkim, savcının tutuklandığı, polisin, adli kolluğun tutuklandığı bir ortamda bunlar süreç alacak. İkiye ayrılırsa millete de bize de bütün topluma da devlete de çok daha faydalı bir hayırlı iş yapmış oluruz diye düşünüyorum. Bu getireceğimiz usul kurallarındaki değişiklik de bu süreci daha hızlandırır ve biz de milletin beklediğini gerçekleştirmiş oluruz.
Bu meşum darbe girişiminin birinci hedefinin Türk vatanı olduğunu kabul etmemiz gerekir. Çünkü bu bir darbeden çok işgal hareketiydi. Hiçbir darbede doğrudan halka kurşun sıkılmadı; hepsinde belki felaketler yaşadık, idamlar oldu ama bu darbede hiçbir gözaltı olmadan doğrudan insanlar öldürüldü. Kimse yöneteceği bir ülkeyi -belki- halkını öldürmez. Dolayısıyla bu bir darbe değil, bu bir işgal hareketiydi. Birincisi Türk vatanı ve devleti, ikincisi de doğrudan Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsıydı bana göre, diğerleri de üçüncüsü, dördüncüsüdür.
Bunu böyle okuduğumuzda ve bunun arkasındaki güçleri gördüğümüzde inşallah hep beraber bu süreci atlatacağız. O gece çok kahramanlık yapanlar oldu; aziz milletimiz bunun başında, Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız, siyasi partilerimiz, vekillerimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve teşekkür etmemiz gereken kuruluşların başı da cumhuriyet savcılarımız. O gece saat on bir gibiydi ben Ankara Başsavcımızla görüştüğümde. 23.00-23.30 gibi gözaltı kararlarını verdiler ve başladılar. Türkiye'deki bütün başsavcılarımız gözaltı kararı verdi. Üzerine kurşun yağarken gözaltı kararı vermek bir cesaret işidir. Bu arkadaşlarımızı da ayrıca tebrik ediyoruz, teşekkür ediyoruz. İnşallah, bu felaketi bir kez daha yaşamayız diyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum.