| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/775) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 02 .11.2016 |
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli Komisyon üyeleri, sevgili katılımcılar; ben de ülkemizde yaşanan, demokrasimiz açısından çok önemli bir kırılma noktası olan 15 Temmuzla ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Evet, aslında çok konuşuldu, çok söylendi, 15 Temmuz gerçekten demokrasimiz için kara bir gün, kara bir gece. Şimdi, bunu hep birlikte söylüyoruz, herkes söylüyor 15 Temmuzun kara bir gün olduğunu, kara bir gece olduğunu ve buradan çıkışın da ortak bir iradeyle gerçekleştiğini, gerek Mecliste gerek Meclisin dışında, sokaklarda, meydanlarda, ortak iradeyle demokrasiye sahip çıkıldığını, cumhuriyete sahip çıkıldığını, parlamenter sisteme sahip çıkıldığını söylüyoruz ve doğru söylüyoruz, böyle oldu çünkü daha önceki konuşmacı arkadaşlarımın söylediği gibi darbe girişimi bir partiye, bir kişiye karşı yapılmadı. O gün insanlar da gerek Meclise gerek alanlara bir kişiyi korumak, bir partiyi korumak için çıkmadı. Elbette Hükûmet olması dolayısıyla, Cumhurbaşkanı olması dolayısıyla işin muhatabı gibi görülebilir ama insanlar bu ülkedeki demokrasiye, cumhuriyete, cumhuriyet değerlerine, Atatürk ilkelerine, Atatürk'e sahip çıkma anlayışla hareket etti. 15 Temmuza gelindi. Bir daha 15 Temmuzlar yaşanmasın. Peki, nasıl yaşamayacağız 15 Temmuzları? Bizi 15 Temmuzlara getiren şartları, koşulları, eksiklikleri, hataları oturup samimi olarak değerlendireceğiz, öz eleştiri vereceksek vereceğiz. Yani bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı af diledi milletinden. Niye af diledi? Demek ki yanlışlıklar var, demek ki eksiklikler var, demek ki o sürece gelene kadar yanlış yaptıklarını, yapıldığını kabul ediyor. Peki, kabul etmek yetiyor mu? Yetmiyor. Bundan sonra o yanlışları yapmaması gerek, yapılmaması gerekiyor. O nedir? İşte, ortak iradenin ülke yönetimine hâkim olması, ortak aklın hâkim olması. 15 Temmuz kara bir gün ama 16 Temmuzda Türkiye'de aslında insanlar umutlandı, o ortak akılla, ortak iradeyle mesele cumhuriyet, demokrasi, Parlamento olunca siyasi görüş farklılıklarının bir tarafa bırakılıp bir araya gelinmesi ülkede bir umut yarattı. Ama giderek o umut şimdi yerini umutsuzluğa, karamsarlığa, yarın ne olacak endişesinin yoğunlaşmasına yol açıyor. Neden? 15 Temmuzdan önceki yönetim anlayışının; tek başına, ben bilirim, bir kişinin iradesi anlayışının giderek ülkeye hâkim olma veya hâkim etme çabasından kaynaklanıyor.
Değerli arkadaşlar, Sevgili Başkanım, sayın üyeler, Sevgili Bakanım; gerçekten 15 Temmuz akşamında gördük ki biz bu ülkede aynı gemide giden insanlarız; bu gemi batarsa kaptan köşkündeki de batar, makine dairesinde kömür atan işçi de batar. Bu anlayışla ortak aklı, ortak iradeyi ortaya koymamız gerekir, samimi olarak koymamız gerekir. Cumhuriyet değerleri, demokrasi, parlamenter sistem, Atatürk, bunlar sadece laf olsun diye veya ihtiyaç duyulduğunda kullanılıp o tehlike atlatıldığında bir tarafa konulacak değerler olmamalı çünkü değil. Bu ülkenin ortak aklı bunlar eğer ortak akıl arıyorsak Sevgili Başkanım. Yani belki uzatmış gibi olacağım ama şunu da söylemek durumundayım: Aslında herkes bu ortak aklın farkında. O darbe girişimini yapanlar ve ülkeye o kara geceyi yaşatanlar, okunan bildiride demokrasiden, cumhuriyetten, Atatürk'ten -hiçbir eksik falan yok değil mi- parlamenter sistemden, barıştan, kardeşlikten söz ediyor, darbe girişiminde bulunanlar. Hükûmet de darbenin ertesi günü aslında hiç de görmediğimiz bir manzara sergiliyor. Örneğin AKP genel merkezine boydan boya Atatürk'ün fotoğrafını indiriyor. Neden? Çünkü biliniyor ki Atatürk bu ülkenin ortak değeri, ortak aklı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Her zaman indiriliyor, her bayramda asılıyor.
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Yok, yok, dışarıda yok.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Her zaman öyle.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Her zaman var.
BAŞKAN - Her zaman varmış ya.
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Yahu, dışarıda yok, Ali Bey yani bunu biliyoruz, hepimiz biliyoruz.
Şunu söylemek istiyorum: Demokrasiden ve cumhuriyetten bolca söz edilmeye başlandı. Şimdi Sevgili Başkanım, böyle bir polemiğe girmek istemiyorum, "iki ayyaş" laflarını bu ülke duydu, duydu yani. Evet, yani aslında farkında herkes demokrasinin, parlamenter sistemin, cumhuriyet değerlerinin, Atatürk'ün bu ülkenin ortak aklı olduğunun. Ama ihtiyaç duyulduğunda kullanalım, ihtiyaç bittiğinde bir tarafa koyup yine cumhuriyet değerlerini ayaklar altına almaya da devam edelim. 15 Temmuz akşamı için övündüğümüz, bütün partilerin bir araya gelerek, silahların gölgesinde, kurşunların altında demokrasiyi savunuyor diye övdüğümüz, adını bir defa daha "gazi" koyduğumuz Parlamentoyu da devre dışı bırakmak için bütün çabalar sarf ediliyor, bütün çabalar. O nedenle 15 Temmuzun samimiyetle değerlendirilmesi, bir daha yaşanmaması için de gerçekten ortak aklın, ortak iradenin bu ülkenin yönetiminde hâkim olması gerekir.
Yasayla ilgili, tekrar etmek istemiyorum, 13 tane yasayı ilgilendiren, 13 yasa içinde değişiklik yapan bir tasarıyla karşı karşıyayız. Her bir madde değişikliğini getirdiği yasayla ilgili diğer maddeleri etkileyebilir, ilgilendirebilir ki ilgilendirir, ayrı ayrı ele alınıp çok ciddi bir şekilde tartışılması gereken bir tasarıyla karşı karşıyayız. Aceleyle iş yapıyoruz Sayın Başkanım. Milletvekili olarak Adalet Komisyonunda bulunmak gerçekten benim için bir ayrıcalıktı, bir onurdu, bir keyifti ama buradaki çalışmalarda bu keyfi yaşayamıyoruz. Bir aceleyle yasa geliyor, bir aceleye yasa çıkıyor. Yine örnek vereceğim: Bu Kişisel Verileri Koruma Kanunu'yla ilgili acele etmeyelim, yapmayalım, etmeyelim, tartışalım. Bakın, Avrupa Birliğinden bu konuyla ilgili yeni ölçütler geliyor, yeni değerlendirmeler geliyor. Buradaki hâkim görüş "Aman Avrupa Birliğinden geleceği şu süre zarfında hemen çıkaralım." Çıkardık, daha yasa yürürlüğe girmeden, biz kişisel verileri korumayla ilgili kurulu oluşturmadan Avrupa Birliğinden "Bu yasayı değiştirin." diye talep geliyor. Bu duruma düşmeyelim.
Teşekkür ediyorum.