KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Şimdi, bir şeyi söyleyeyim: Biz Komisyonuz. Siz idari olarak, yargısal olarak konuşuyorsunuz ama bu Komisyonun önemi, dünyaya anlatabilecek en iyi yer bu Komisyon. Bu Komisyon nereyi araştırmalı sizce? Yani, siz bütün gündüz gece bununla uğraşıyorsunuz diğer işlerinizle birlikte. Yani, siz Komisyon üyesi olsaydınız neresiyle çok uğraşırdınız? İlginç olan veya şey yapılan yer neresi olmalı?

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - Şimdi ben absürt bir şey söyleyeceğim. Aslında, birtakım hakları dağıtırken çok adil olalım diye çok sıkı dağıtım sistemleri kuruyoruz. Ne demek istiyorum? KPSS. Ne demek istiyorum? Orduda kurmaylık. Fakat, bu sistemler aynı zamanda birkaç kişinin sevk ve idare edebildiği sistemler. İşte, bunu ele geçirirseniz o çok adil dağıtım mekanizması çok zalim, adam kayırma mekanizması hâline dönebiliyor ki bunu da Fetullahçılar KPSS'de, kurmaylık sisteminde, sınav sisteminde, hepsinde başarmışlar. Esas tekrar gözden geçirilmesi gereken yapının bu olduğunu düşünüyorum.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Tabii, bizim ilk aydınlatmamız gereken -işte, bu kriptolu meselesi de var ya- Parlamento çatısı içerisinde belki de... İşte, şeyi de duyuyoruz, adli ekibin çekindiği, biraz şey olduğu iddianamede yazıyor. Bu işle mücadele eden birçok insanın da hafif korkuları var. Parlamento bunun en güçlü yeri. Bu anlamda hani beraber çalışmanın, memleketin faydasına beraber çalışmanın çok büyük şeyi var, o anlamda sordum ben size. Mesela, siz Mehmet Partigöç... Herkes diyor ki: "Başında o var."

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - "Başında" demedim, Genelkurmayda çok etkili olduğunu, generalleri hep onun belirlediğini...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Generallerin terfi listesini falan mı?

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - Evet.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Anladım.

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Genelkurmay Başkanı baypas mı oldu burada yani?

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - Hayır, onu söylemiyorum.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Görevi personel başkanlığı değil mi zaten?

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - Evet.

Bu adı ben çok duydum mesela.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Peki, hızlı hızlı sorayım da birkaç sorum var.

İçeridekilerden veya tutuklulardan çözülme başladı mı ifadelerde? Yoksa, hâlâ bir katılık da... Sürekli namaz kıldıklarını falan duyuyoruz yani çözülmediklerini.

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - Böyle çok beklediğimiz düzeyde çözülme olmadı. Mesela, çok zeki adamlar olduğu falan söylenir bunların ama ne hikmetse iki sene önce gittiği evi hatırlayamıyorum diyor, görüştüğü adamın ismini hatırlayamıyorum diyor ama ilkokul mezunu bir örgüt mensubuna yirmi sene önce uğradığı bir evde ne yediğini sorarsanız teker teker anlatıyor.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Anladım.

İmamları tespit edebildiğiniz mi? Mesela, Jandarma imamı kim? Deniz Kuvvetleri imamı kim?

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - Yani, böyle bir üzüm salkımı şematik yapılanma hâlâ çıkmadı. Yani, bu bilgiler var ama toparlayamadık daha.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Anladım.

Galip Mendi bir VIP minibüsten bahsetti Sayın Müdürüm. Bu VIP minibüs önünde duruyor ve içindeki Konya'dan gelen Timurcan isimli general o VIP minibüse gidip bilgi veriyor. O VIP minibüsün içinde daha sonra...

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - Konya Jandarma Bölge Komutanı değil mi, adını bilmiyorum da?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Konya Jandarma Bölge Komutanı.

O VIP minibüste bu generalin hesap verdiği iki sivil, biri saçlarını yan tarıyormuş, astsubayı görmüş. Tespit edebildiniz mi onlar kimdir?

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - Yok, duymadım ben. Galip Paşanın bu ifadesini...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Galip Mendi'nin, Jandarma Genel Komutanının önünde arabayı durdurup Akıncı'ya kadar giden çünkü...

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Akıncı'ya tam girmiyor, girmeden önünü kesmiş.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yani, bu Kemal Batmaz ve Adil Öksüz'ün kıyafetlerine bakıyorum, ikisi de takım elbiseli ve sivilmiş. Yani, ne Adil Öksüz ne Kemal Batmaz eşkal tanımına ve kıyafet tanımına uymuyor. O zaman biz not alalım da bu minibüsün kaydı bile çok önemli. Kimin üzerine kayıtlı bu minibüs, bu içindekiler kim?

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Konya Jandarmasının arabası.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - "Önde bir VIP araba buna eşlik etti." dedi ya, doğru söylüyor. "Önünde giden VIP araba var." dedi.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Tamam da "O Jandarmanın arabası." dedi Galip Paşa.

BAŞKAN - Ama, şöyle olabilir: Ankara Başsavcılığı bu konuda soruşturma başlatmış ve Galip Mendi Bey de yanındaki koruması da ifade vermiş. Belki bu konuda savcılıktan bilgi alabiliriz.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Tamam, o zaman siz iletişim kurarsanız çünkü iki sivil, bunlar takım elbiseli ve şey olan önemli isimlerdir diye düşünüyorum.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Sayın Milletvekilim, tutanakları da takip ediyorlar, bilginiz olsun.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Tamam o zaman, iyi bir şey o. Tutanakları da takip ediyorlarsa iyi bir şey. "Dikkatli takip edin." diye not alırsanız.

Şimdi, bu Adil Öksüz ve Kemal Batmaz'ın -Kemal Batmaz ismi de bugün çıktı- üzerinde bir GPS cihazı var. Bu GPS cihazı sadece MİT'in kullandığı cihaz mıdır?

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - Ben cihazı görmedim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Çok özellikli bir şey olduğu söyleniyor.

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - Cihazı görmedim, sadece o tutanakta böyle bir cihaz yazıyor ama cihaz tanımlanmıyor, sadece seri numarası yazıyordu. Onu da o Adil Öksüz'ün kaybolmasından sonra incelediğimde gördüm.

Kazan'da bu Adil Öksüz'ün yakalanması olayı şöyle oldu, onu da açıklayayım: Orada Jandarma bunları gözaltına aldı. Hatta, o zamanki İl Jandarma Komutanı, şu andaki Hakkâri Jandarma Komutanı. 110 kişi kadar dedi yanlış hatırlamıyorsam o zaman Vali Bey'e. Çok detayları hatırlamıyorum ama "Bizim yerimiz yok, koyacak nezaretimiz yok." dedi, o zaman Batı Adliyesindeki nezarethanelere koyabileceklerini söylediler. Oraya koydular. Ben ilk gün Adil Öksüz adını falan duymadım. Adil Öksüz adını ben, Adil Öksüz serbest bırakıldıktan üç gün sonra Ankara Başsavcısı Harun Bey'den duydum. Şöyle duydum: Başsavcı Bey beni aradı, "Adil Öksüz adında bir adam Batı Adliyesi tarafından serbest bırakılmış, çok önemli bir adammış. Aman, tekrar aramaya alın." dedikten sonra ben Adil Öksüz adını duydum. Daha önce nasıl yakalandı, nasıl sevk edildi adliyeye, detayları bilmiyorum.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Anladığım kadarıyla, siz de çok mağdur edildiğiniz için... Şimdi, Adil Öksüz gibi kilit bir ismi serbest bırakan hâkim ve savcıyla ilgili bir işlem yapılmıyor.

BAŞKAN - Yapılıyor şu anda. Biz yazıyla da sorduk, açıktalar. Bize resmî cevap da verecekler. Her ikisi açığa alındı ve Adil Öksüz'ü serbest bırakan hâkimlerle ilgili, HSYK'ya yazılı...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Benim süremin uzamasının sebebi sizin bu müdahaleleriniz, onu not düşeyim de. Sonra demeyin "Çok uzun konuştu."

BAŞKAN - Yok, hayır.

Biz çalışmaya başlamadan açığa alındılar, kamuoyuna da bir bilgi açıkladı HSYK. İşte, isimler hatırımda değil, 2'nci Daire tarafından soruşturma yapılıyor yani o bilgiyi vereyim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Şimdi, şu anlamda: Anayasa Mahkemesi üyeleri tutuklandı, Bank Asya'da hesap açanlar içerdeyken bu kadar önemli bir kişiyi yani bu darbenin bir numarası olduğu söylenen bir kişiyi bırakan hâkim ve savcıyı dışarıda tutup hiçbir şey yapmamak şöyle bir soruyu akla getiriyor: Adil Öksüz'ün serbest bırakılmasında bir telefon talimatı ve çok etkili bir telefon talimatından bahsediliyor. Bunu netleştirmek istiyorum. Şimdi, bu şüpheyi bu Komisyon dağıtamazsa Adil Öksüz'le ilgili -gerekirse o hâkim ve savcıları da burada dinleyelim- dağıtamadığımız sürece içeride ve dışarıda darbeyle ilgili en büyük karanlık nokta olarak kalacak.

BAŞKAN - Son derece önemli bir konu tabii.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Müdürün söyleyecekleri çok önemli. Bu VIP minibüsteki iki kişi de... Belki sonradan gündeme gelecek ama hissiyatım, ben de denetim kökenli biriyim, bürokraside de çalıştım, en az onlar kadar önemli olacağını düşünüyorum. Akıncı Üssü'nün video kameralarını izlettiğinizde başka hangi siviller vardı Müdür Bey Akıncı Üssü'nde, Adil Öksüz ve Kemal Batmaz dışında?

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - Şimdi, ben Akıncı Üssü'ndeki görüntüleri izlemedim. Oraya önce bir askerî savcı gitti. Hatta, askerî savcı kendisi el koymaya çalıştı, oradaki arkadaşlara talimat verdim, "Askerî savcıyı uzaklaştırın oradan. Eğer sizi dinlemezse onu da gözaltına alın." dedim. Sonradan da Batı Adliyesinden bir savcı gitti, kim gitti ismen bilmiyorum ama. Sonradan da o askerî savcı tutuklandı bildiğim kadarıyla, ihraç oldu.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkanım, bu Akıncı Hava Üssü, Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarmadaki görüntü kayıtlarını dijital olarak isteyebilir miyiz? Uzmanlarımız izlesinler. Çünkü, şöyle bir şey: Kuvvet komutanları ve diğerleri burada, ben samimiyetlerine inanıyorum ama o görüntüleri görmemiz gerektiğine de inanıyorum.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bunu resmen istedik, acaba yazıldı mı?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bilmiyorum, tekrar tekrar söylemek belki...

BAŞKAN - Yazdık.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Çünkü, "soruşturmanın gizliliği" diyoruz, Hürriyet gazetesinde Kemal Batmaz'ı izledik. Komisyona gizli, Hürriyet'e, Sabah'a gizli değil gibi bir şey çıkıyor.

BAŞKAN - Nasıl?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yani, biz her şeyde böyle çok dikkatliyiz, yargısal gizlilik... işte, Sabah gazetesinde var Akıncı'nın görüntüleri. Orada subaylar Kemal Batmaz'a selam vererek geçiyor falan filan. Hani, onun için, biz de alırsak iyi olur.

BAŞKAN - Şimdi, tabii ki onu değerlendirelim. Çözümlenmiş hâli belki bizim için çok daha önemli çünkü yargı da onlara el koymuş durumda, bizim edindiğimiz bilgi.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Yargıya o kadar çok güvenmeyelim. Onlar kendi işini yapsın, biz kendi işimizi yapalım. Yargının ne hâle düştüğünü gördük geçmişte. Bu kadar çok "Yargı da yapılıyor." demeyin. Kendi işimizi yapalım onların işine müdahale etmeden. Biz de kendi kanaatimizi ortaya çıkartalım. Onların kanaatlerine bağlı kalmayalım. Sonuçta kimseyi suçlamayacağız, bir kanaat ortaya koyacağız, Genel Kurula sunacağız. Yargı bundan önce neydi? 3 bin yargıç ihraç edildi.

BAŞKAN - Şimdi, teknik konularla ilgili tabii...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sezgin Bey'e katılıyorum. Sayın Başkan, her şeyi yargı yapacaksa böyle bir Komisyona gerek yok.

BAŞKAN - Şimdi, ben elbette ki görüntülerin de izlenmesi, oradaki hakikatlerin çıkması görüşlerine aynen katılıyorum. Sadece, belki mesleğim icabı, -sizin denetim elemanıyım dediğiniz gibi- başsavcılıktan geldiğim için, şu anda...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Mesleki deformasyon oluyor işte, biz sivil halktan geldiğimiz için sizlere çok fazla güvenmedik, onu söyleyeyim, açık söyleyeyim. Hâkim ve savcılara hep böyle şey baktık.

BAŞKAN - Hayır. Şimdi, o konuya girersen avukatın cennet cehennem hikâyesini anlatırlar, onu geçelim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ben sunumumu bitireyim, sonra "Yirmi beş dakika soru sordun." diye muhasebede hep bana yazıyorsunuz. Siz de muhabbet ediyorsunuz ama...

BAŞKAN - Aykut Bey, bitirin.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Soru soruyorum yani harbiden ben merak ediyorum.

BAŞKAN - Elbette merak ediyoruz.

O zaman siz devam edin.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Şimdi, TBMM'de o gece, işte, hanımefendiyle beraberdik. Benim Türkiye Büyük Millet Meclisinde gördüğüm... Birincisi, şöyle bir korkumuz oldu bizim, onu da bilin isterim: Kim Fetullahçı, kim değil? Benim de elimde bir silahım vardı -başıma da bir şey gelirse- ceketime sardım, öyle geziyorum. Toplama polis gelmiş, kimisinde makineli tüfek var. Bizi de koruyan TBMM'de Tayfun diye bir çocuk vardı, 6-7 polis. O Tayfun, kahraman bir çocuk, onu da söyleyeyim de yani silah sesini duyduğunda üstüne koşan bir çocuk.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Hepsi öyleydi.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ben Tayfun'un adını biliyorum, diğerlerinin değil ama Tayfun gerçekten o gece önemli şey yaptı.

Ben şunun için sordum: Anlıyorum, bir anda ortalık karmakarışık oldu ama en kilit yer Meclis. Bir de tabii CHP ve sonrasında MHP'nin girmesiyle darbeye en şiddetli karşı darbeyi vuran Türkiye Büyük Millet Meclisi oldu ve bu yüzden bombalandı. Çünkü, millî birlik sarayda veya başka bir yerde oluşmadı. Mecliste oluşunca ölümüne bombalandık biz o sırada. Hatta, indirme yapmaya çalıştılar. İşte, oradaki çocuklar ateş etti, biz de silahlarımızı alıp bekledik, bir şey olursa biz de bir şey yapabilir miyiz diye. Ben organize bir Meclis savunması görmedim. Bir de polisler toplanmış, kim Fetullahçı, kim değil; onu da bilemediğimiz için sıkıntı oldu.

Son sorum şununla ilgili: Bizde şöyle bir kural vardır, "Parayı izlerseniz suçu bulursunuz." diye. Yani, paranın takibi en önemli şeydir ve şimdiye kadar gerek basına yansıyan bilgilerden, yürütülen soruşturmalardan anladığım kadarıyla paranın izlenmesiyle alakalı çok büyük bir eksiklik görüyorum. Çünkü, dünyadaki bu kadar okulları falan bu halk finanse etti. Yoksa, yoktan var edilmiş bir şey yok. Mali yapıyla ilgili yürüttüğünüz bir çalışma var mı?

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - Var.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Buradaki kilit bilgiler nelerdir? Mali yapıdaki kaynakların da...

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - Yani, şu anda hazırlık soruşturması aşamasında. Takdir edersiniz ki her şeyi açıklayamam ama o konuda savcılık koordinesinde çok ciddi çalışmalarımız var.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Peki, bu uluslararası kara para aklanmasıyla ilgili bir tespitiniz oldu mu, onu söyleyebilir misiniz? Uçaklarla para getirilme, para götürülme konusuyla ilgili.

ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ MAHMUT KARAASLAN - Yani, şu an delilli bir bilgi veremeyeceğim, bilmiyorum yani.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - O zaman biz de Emniyete şöyle yardımcı olalım Sayın Başkan: Kamu İhale Kurumunda tespit edilmiş Fetullahçı olan şirketlerin... İşte, Kamu İhale Kurumu 2005 yılından itibaren kayıt tutuyor. "2005" dememin sebebi de vallahi, billahi partizanlıkla ilgili sormuyorum, o da kayıtlara geçsin. Kamu İhale Kurumundan elektronik ortamda Fetullahçı şirketlere verilen kamu ihalelerinin bir dökümünü isteyelim. Yani, bu kapsamda Fetullahçı olduğu tespit edilen bu şirketlere hangi ihaleler verilmiştir? Bunlar hangi genel müdürlüklerde yığılmıştır? Yani, mesela, diyelim ki: "Bu, Bayındırlık Bakanlığı şu genel müdürlüğünde yığılmıştır." diye. En önemli şey, bu Kamu İhale Kurumundaki...

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Kamu İhale Kurumu sadece itirazları mı inceliyor yoksa...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yok, Zekeriya Bey, hiç merak etme.

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Demek istediğimi anladın mı?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Tabii. Kaydını biliyorum, kayıtlarını bildiğim için söylüyorum.

BAŞKAN - İhaleyi kendi yapmıyor da itirazları...

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - İtirazlar üzerineyse...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Şimdi, Kamu İhale Kurumu bütün ihale kayıtlarını tutar. Mesela, ihale numarası vardır, "İKN" denir, onun karşısında teklif edenden sonucuna kadar bir "Excel"dir o ve üç beş gün içerisinde de temin edilebilir. Bunu hassaten istiyorum, hemen uzmanlarımız yazarsa. Bu bize şunu çıkaracak: Birincisi, bu Fetullahçı yapılanmanın -kripto diyoruz ya- hangi kurumlarda yoğunlaştığını göreceğiz. Mesela, bu Kaynak Holding meselesi de size de yardımcı olmak açısından söylüyorum: 4+4+4 yasasıyla Kaynak Holdingin bir paralelliği vardır. O Kaynak Holding kitapları basan, şeyi yapan... TELEKOM'la bağlantıları vardır bu meselenin. Onun için, bu mali yapısını ortaya çıkarmadan mücadele edemeyiz.

Bir de Maliye Bakanlığından sorulmasını ve Maliye Bakanlığında özellikle bu vergi barışı, vergi affı kesimlerinde özel düzenlemelerde vergileri alınmayan bu şirketlerin vergileriyle alakalı düzenlemelerin sorulmasını rica ediyorum. Bu şirketlerle alakalı vergi raporları nelerdir ve bunlar uzlaşma tutanağına bağlanmış mı? Onda da şunu rica edeceğim: "Mükellef gizliliği" diyebilir Maliye Bakanlığı ama böylesine 240 kişinin öldürüldüğü bir şeyde "vergi aleniyeti" deyin söylerseler. Bunu bize muhakkak iletsinler ki o mali yapılanmasını görebilelim.

Bir şey daha vardı ama çok önemliydi mali yapısıyla alakalı.

BAŞKAN - Onu da hatırınıza gelince söylersiniz. Ayrıca söz veririz.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Tamam, öyle yapalım. Vaktinizi almayalım.