KOMİSYON KONUŞMASI

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın milletvekilleri, Maliye Bakanlığının ve bürokrasimizin, kurumlarımızın değerli mensupları, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle 2015 yılı bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını ve Maliye Bakanlığı bütçesinin de başarılar getirmesini baştan diliyorum.

Ben öncelikle Sayın Bakanın sunumundan bazı hususlara dikkati çekerek konuşmama başlamak istiyorum. Sayın Bakan konuşmasının başlarında hazine taşınmazlarının etkin kullanımı ve yönetimine ilişkin çalışmalara devam ettiklerinden bahsetti ve buna ilişkin 2/B'yle ilgili, bazı değişik taşınmaz satış işlemleriyle ilgili bilgileri verdi. Ben burada daha önce de birkaç kez gündeme getirdiğimiz o meşhur Başbakanlık genelgesini hatırlatmak istiyorum. Malumunuz, 2012 Haziranında, hatırladığım kadarıyla da 15 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nde devlete ait gayrimenkullerin, taşınmazların satışı, kirası, devri, irtifak hakkı, tesisi gibi işlemlerin Başbakan iznine tabi olduğu belirtilmişti ve o gün bugündür de bu tür işlemler Başbakanın iznine tabi. Bu genelge neticesinde acaba Maliye Bakanlığından kaç talep Başbakanlıkta beklemektedir? Bu genelgenin gerekçesi nedir? Çünkü bu aynı zamanda 17-25 Aralık yolsuzluk hadiselerinden sonra da daha dikkat çekici hâle gelmişti. Bu Başbakanlık kaç adet talebe izin verdi, şu anda kaç talep beklemektedir ve bu Başbakanlık Genelgesi'nin kaldırılması gerektiği konusundaki düşünceleriniz nedir? Hatta ben şunu da iddia ediyorum: Eski Başbakan şimdiki Sayın Cumhurbaşkanı acaba bu genelgenin sevk ve idaresiyle hâlâ ilgileniyor mu? Sanki ilgileniyor gibi çünkü "İdareyi de bırakmayacağım, Bakanlar Kuruluna da başkanlık yapacağım." dediğine göre ve bu tür işlemlere de önem verdiğine göre bana göre bu genelgenin idaresini hâlâ şimdiki Başbakan mı yapıyor, mevcut Cumhurbaşkanı mı yapıyor, bu konuda aydınlatılmamız lazım.

Bir diğer husus: Sayın Bakan, "Kamu kaynağıyla topluma sağlanan yararlar arasındaki ilişkiyi güçlendiren, vatandaşa yönelik daha şeffaf ve anlaşılır bütçeler hazırlamayı hedefliyoruz." dediniz. Şimdi, bu Sayıştay raporunda da bulgu olarak tespit edilen yedek ödenekle ilgili açıklamalar neden yanlış yapıldı? Bu şeffaflıktan bir uzaklaşma değil mi? Başlangıç ödeneği 2,5 milyar lira, gerçekleşmesi 38 milyardan fazla ve Maliye Bakanlığınca yedek ödeneğin kullanımına ilişkin bilgi kamuoyuna açıklanırken de ekonomik koda ait 949 milyon liralık kısım...

Sayın Başkan, Sayın Aydemir'i uyarır mısınız?

BAŞKAN - Sayın Aydemir, size bir maliyeci olarak yerinizde söz vereceğim biraz sonra.

Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bir diğer husus bu şeffaflıkla da ilgili gördüğümüz: Yine, 17'nci bulgu olarak iç kontrol sistemine ayrıntılı olarak temas ediliyor. Maliye Bakanlığının tüm kamu kurum ve kuruluşlarındaki iç kontrol sisteminin uygulanmasıyla ilgili örnek olması beklenir çünkü Maliye Bakanlığı, tarihi itibarıyla teftiş ve denetim geleneğini de başlatan, bu konuda bütün kurumlara da örnek olan bir Bakanlıktır fakat maalesef bu iç kontrol sisteminin uygulanmasını -üstelik 5018 sayılı Kanun'un âdeta motoru olan bir Bakanlığın- ihmal etmesini kabul etmemiz mümkün değil.

Bir diğer husus: Yine, "Başarıyla uyguladığımız teşvik sisteminin kapsamını genişlettik, AR-GE'yi güçlü bir şekilde desteklemeye devam ediyoruz." diyorsunuz. Şimdi, "başarıyla" veya "güçlü" şekilde demeseniz inanın hiçbir şey söylemeyeceğim Sayın Bakan ama burada bir iddia olduğu için mecburen söylemek zorunda kaldım. Başarıyla ve güçlü bir şekilde eğer bu teşvik ve AR-GE'yi uyguluyorsanız o zaman 2015 yılı programının -şimdi kitap yanımda değil ama tablo da aklımda- 178'inci sayfasında sanayi ve imalat sanayisindeki üretimlerde 2002 ile 2013 yılları itibarıyla yüksek teknoloji yoğunluğunun payının ciddi oranda düştüğünü görüyoruz. Ya teşvik sisteminizde bir yanlışlık var ya da ifade ettiğiniz gibi güçlü ve başarılı bir şekilde uygulanmadığını da görüyoruz, bunu da hatırlatmak isterim. Ayrıca, bunlar hazırlanırken Kalkınma Bakanlığının ve diğer bazı bakanlıkların bütçelerinde de dile getirildi. Şimdi, devletin resmî dokümanları var, bunlar Orta Vadeli Program, yıllık program, bütçe gibi. Şimdi, tabii, sizin için söylemiyorum, Maliye Bakanlığı için ifade etmiyorum ama yani pek çok Bakanlık kendi bütçe sunumlarını bir önceki sunumlarından kes, kopyala, yapıştır yaparak -ve buna Başbakanlığın bütçe sunumu da dâhil, İçişleri Bakanlığının sunumu da dâhil- bazı yanlış, uyumsuz söylemler geliştiriyorlar. Aslında bunun devletin resmî dokümanlarına bağlı olarak yapılması gerekir, bu sunumların, ben öyle gördüm ki bazı bakanlıklar bu bahsettiğim dokümanlara göre, onu kaynak alarak bu bütçe sunumlarını hazırlamamışlar. Ezcümle, bu teşvik ve AR-GE teşvikleri sisteminizi yeniden gözden geçirmenizde fayda var.

Bir diğer husus: "Çevreci düzenlemeleri hayata geçiriyoruz." diyorsunuz. Ben tebrik ediyorum, Maliye Bakanlığı olarak bu konuda üç, dört başlık hâlinde... Bunları, tabii, destekliyoruz, bu konuda bu çalışmaların yapılması gerekir, yalnız bunları, bu Orman ve Su İşleri Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı ve Enerji Bakanına da bildiriniz çünkü bu 3 bakanlık çevreyi katlediyor Hükûmet adına Sayın Bakan, bir koordinasyon yok. Ülkenin kalkınma planları var, Orta Vadeli Program'ı var yani el birliği etmişçesine gerek bu madenlerin işletilmesinde, kullanılmasında gerekse bu çevreyle ilgili hassasiyetleri yok, bilakis çevreyi koruyucu tedbirler alıp bu konuda irade ortaya koyması gerekenler tam çevre katliamcısı hâline gelmişler. Yani Orman ve Su İşleri Bakanına da dedim, işte, sunumunda da böyle yeşil ormanlar, ağaçlar filan var ama Manisa Çaldağı nikel madeni tam aksi bir çevre katliamını gösteriyor. "Uzun ip belimizde, baltalar elimizde, biz gideriz ormana." şarkısıyla bunlar çevreye, yeşile dalıyorlar.

Bir diğer husus: Sayın Bakan, "Tahsilatın etkinliğini artırıyor, kamu alacağını güvence altına alıyoruz." diyorsunuz. Ben bu konuda da Maliye Bakanlığına başarılar diliyorum. Yalnız, bir hususu hatırladım. Tabii, bu ibare...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akçay, ek süre veriyorum.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - 29 Ağustos tarihinde bir Bakanlar Kurulu kararı yayımlandı. Bakanlar Kurulu kararı yayımlandığına göre sizin de imzanız var. Bu karara göre, özel elektrik şirketlerine -malumunuz, özelleştirme yapıldı ve elektrik şirketleri özelleştirildi- elektrik borcu bulunan çiftçilerin, bu borçlarını ödememeleri hâlinde çiftçilere yani kendilerine ödenecek tarım desteklemelerinden bu borcun mahsubu yapılacak, mahsup edilen bu tutar da özel elektrik şirketlerine ödenecek devlet tarafından. Para artarsa tarım desteklerinden verilecek. Yani bu, peki o zaman özelleştirme neden yapıldı?

Şimdi, kamunun alacağı varsa, devletin vergi alacağı varsa 6183 sayılı Kanun'la tahsil edersiniz ama bir özel şahıssa çiftçi, elektrik şirketi de bir özel firmaysa artık özel hukuk kurallarına tabidir. Sayın Bakan, buradaki en vahim hata şu: Böylelikle Hükûmetiniz devleti özel elektrik şirketlerinin tahsildarı durumuna getirmiş oluyor. En vahim olay bu. Bunun yapılmaması lazım. Yani, Osmanlı'daki mültezim sisteminden de kötü ve vahim bir durum. Madem özelleştirdiniz, özel hukuk kuralları neyi gerektiriyorsa ona göre tahsil edecek özel şirket. Siz özel şirketin tahsildarı mısınız Hükûmet olarak, devlet olarak? Bunu yapamazsınız, bundan derhâl vazgeçilmesi gerekir.

Bir diğer husus, şimdi, daha evvelki bütçe sunumlarında...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akçay, tamamlayabilirseniz...

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ek süre verdim, bir daha veriyorum.

Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Tabii, bitince tamamlayabiliyoruz biliyorsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ama tamamlayın derken bitirmeniz dileğiyle, toparlayın lütfen.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim, toparlıyoruz.

Şimdi, döner sermaye kanun tasarısının hazırlıklarının tamamlandığı ifade edilmişti birkaç gün evvel. Şimdi, biz bunun Başbakanlıkta beklediğini öğrendik. Tabii, hangi aşamadadır, bu döner sermaye mevzuatını ne zaman getirmeyi düşünüyorsunuz? Bunları ifade ediyorum.

Bir de tabii, Hükûmetin söylem ve propagandalarından birisi de "Faizleri düşürdük." diyor. Bütçe giderlerindeki önemli kalemlerden birisi de faiz giderleri ve bu faiz harcamaları Hükûmetin söylem ve propagandalarında da kullandığı bir durum. Dolayısıyla, ekonomik, mali olmanın ötesinde siyasi bir anlamı da var, işte, faiz lobisi söylentileri vesaire var. Eğer söylediğimde farklı rakam varsa Sayın Bakan, onları değerlendirelim. Fakat, benim tespitlerime göre Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri on bir yılda 548 milyar Türk lirası faiz ödemiştir. 57'nci Hükûmet döneminde ise 113 milyar lira faiz ödenmiştir. Buna göre AKP yıllık ortalama 49,8 milyar faiz öderken 57'nci Hükûmette yıllık ortalama 37,5 milyar liradır ve 2015 bütçesinde de bunu 54 milyar lira olarak görüyoruz. Bu rakam 2014-2016 Orta Vadeli Program'ın 2015 yılı tahminlerine göre 1 milyarlık bir artışı ifade etmektedir.

BAŞKAN - Sayın Akçay...

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.

2014 yıl sonu gerçekleşme beklentisine göre ise 3 milyar 800 milyon liralık bir artış öngörülmektedir. Yani, faizleri düşürdük diye övünüyorsunuz ama mutlak borcu artırdığınız için ödediğiniz faizler de tutar olarak artmıştır.

Dolaylı vergilerde hiçbir iyileşme yok. İthalde alınan KDV'deki artış 2015 yılı bütçesinde dikkat çekici.

Şimdi, son cümle olarak da -Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum- Maliye Bakanlığında merkez ve taşra çalışma düzeni, başta özlük hakları olmak itibarıyla hâlâ çözüm beklemektedir. Özlük hakları sorununun kapsamlı ve hakkaniyete uygun bir şekilde masaya yatırılması ve çözülmesi aciliyet arz etmektedir. Sorunu olmayan hiçbir kadro neredeyse kalmamıştır. Bunları değişik vesilelerle dile getirdiğimiz için de tekraren söylemek istemiyorum. Bunların hepsi de bilinmekte. Bu konuda bir çalışma yapılıp yapılmadığını da merak ediyorum.

Bir de Gelir Uzmanlığı Yönetmeliği'nde malum bir değişiklik yapılmıştı 22 Ekim tarihi itibarıyla "...veya yalnızca sözlü bölümden oluşan sınavı" ibaresiyle bu sınavla ilgili de bir açıklama yapılırsa memnun oluruz.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum Sayın Başkan.