KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanım, Sayın Bakan Yardımcım, değerli bürokratlar ve değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Uzun bir toplantının sonunda son konuşmacı olarak toparlamaya çalışacağım, tabii ki tekrarlardan kaçınmaya da çalışacağım, son konuşma biraz zordur.

Değerli arkadaşlar, yönetmek, harcamaktır, tabii para harcamak; adam harcamak değil öncelikle. Yönetmek için harcamak gerekir ama nasıl harcamak? Bütçe kanunu ilkeleriyle, hesap verilebilir bir tarzda, denetlenebilir bur tarzda harcama yapmak. Bu, bütçeyle mümkün, kamu mali mevzuatıyla mümkün tabii, bir hukuk çerçevesinde bunu yapmak mümkün. Bu da demokrasinin temelini oluşturuyor. Bunun bir ritüeli var, bir merasimi var. Hani, Sayın Bakan sizin iple bağlıyorsunuz ya bütçeyi, ondan başlayarak buradaki bütün işlevlere kadar... Ritüel dedim, bu çok önemli tabii. Ritüel ya da merasim, hangisini kullanırsak kullanalım, bu çok önemli bir konu. Burada bir gelenek oluşturmak, kural oluşturmak ve bunu devam ettirebilmek lazım. Ama bakıyorum, şimdi, biz -arkadaşlarım da söyledi- 2015'in kesin hesabını yani 2015 harcamalarını denetliyoruz, Hükûmetin yaptığı, yürütme erkinin yaptığı 2015 harcamalarını denetliyoruz. 2017 içinde evet, Hükûmet "Biz, şu şu şu harcamaları yapacağız bakanlıklar ve kurumlar bazında." diyor, onlara da cevaz veriyoruz Meclis olarak. Burada bir Komisyon çoğunluğu var, her hâlükârda bu geçecek, geçmesi gerekir. Mevzuat da ona göre düzenlenmiştir, her hâlükârda bu bütçenin geçmesi, yürütmenin erkinin de çalışmasına göre düzenlenmiştir, engellememiz mümkün değil, öyle bir niyetimiz de asla yoktur zaten ama bu sırada da yapılan harcamaların, 2015'te yapılan harcamaların mümkün olduğunca çok iyi didiklenmesi, eleştirilmesi, nereye harcandığının belirlenmesi lazım. 2017'yle ilgili olarak da, nereye harcanacağının mümkün olduğunca tek tek gösterilmesi, bilinmesi, amaç bu. Bu ritüeli, bu merasimi bizim olduğu gibi yerine getirebilmemiz lazım; dediğim gibi, gelenek oluşturarak, kurallarla bir hukuk dairesinde bunları yapabilmemiz lazım.

Şimdi, 2015'le ilgili olarak, sizin sunumunuzda -geçen yıllarda olduğu gibi- çok az bir bölüm 2015 yılına ayrılmış durumdaydı. Hâlbuki, 2015 çok önemli. Sonuçta, yapılmış 500 milyara yakın bir harcamanın denetimi söz konusu olacak.

Şimdi, bakın, değerli arkadaşlarım, Sayıştay mevzuatına göre bize 5 tane rapor geldi bu sene. Sayın Günal bahsettiği için çok detayına girmeyeceğim ama bunlarla ilgili olarak -Komisyon Başkanımız yok- Hocam ben Divanı da eleştiriyorum: Bunlar için, bu konuyla ilgili olarak bizim ayrı bir oturum yapmamız gerekirdi. Sayıştaydan gelen raporlardan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi -bakın, çok güzel bir çalışma yapılmış, tek tek birçok konu ortaya konmuş- ya da Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu diğer 3 raporla beraber -bazıları KİT'lerle ilgili olduğu için ya da biraz da istatistiki bilgi olduğu için onlara girmeye gerek yoktu ama- özellikle bu 2 raporun oturulup değerlendirilmesi lazımdı. Evet bize dağıtıldı, Komisyon üyesi milletvekilleri olarak biz bunları okuyoruz ama bunları değerlendirmek ayrı bir şey, okumak ayrı bir şey. Bunlar için ayrı bir seans yapılması lazımdı. Kesin hesap ayrı bir Komisyonda görüşülmesi gereken bir konu ama biz kesin hesap için ayrı bir oturum dahi yapmıyoruz; tek bir oturum yapmamız lazımdı, bunu bile yapmıyoruz. Bakın, bugün arkadaşlarımız, sizler, bizler ne kadarlık bir bütçe denetlendi, neler var, ne tür mahzurlar var, onları bilmiyoruz. Geçmiş yıllarda yapılan -Sayıştay bir yargı organı aynı zamanda- değerlendirmelerde Sayıştayın tespit ettiği hususlarla ilgili neler olmuş, bunları bilmiyoruz, bunun muhakkak yapılması lazımdı. Bu Meclisin bu denetim konusunu, vatandaşın bütçe hakkını ya da Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkını küçümsemesini, Sayın Bakanım başta sizden başlamak üzere, Komisyon Başkanımızın da küçümsemesini anlayamıyorum. Bu çok önemli bir konu hâlbuki. Bunun için en azından bir oturum yapabilmeliydik, bunu görüşebilmeliydik.

Bakın, burada 2015 kesin hesabıyla ilgili olarak -dediğim gibi, girmeyeceğim detayına ama- yedek ödenek olarak başlangıçta Maliye Bakanlığına 1 milyar 547 milyon lira bir hak tanınmış, 35 milyar 249 milyon olarak kullanmışsınız Sayın Bakanım bunu, 35 milyar. 1,5 verilmiş, 35 kullanmışsınız. Anormal bir şey değil mi? Yani, bunun burada konuşulması lazım. Neden böyle gerekti? Şimdi, tasarı getirdiniz, biz dün bir kanun maddesi geçirdik, bu konuları genişletiyorsunuz, artırıyorsunuz. Bunun gerekçesi... Dün de konuşamadık ama hiç olmazsa 2015 yılıyla ilgili olarak otururduk, konuşurduk, gerekçesini anlamaya çalışırdık. Bakın, 31 milyar 207 milyon lira bir ödenek aşımı var, 31 milyar ödenek aşımı var. Neden bütçeyi tutturamıyorsunuz, neden verilen yedek ödeneği; 1,5'u 35 milyar olarak kullanıyorsunuz, neden ödenek aşımını 31 milyar olarak fazladan yapıyorsunuz? Oturup bunların bir hesabını sorabilmemiz lazımdı. Bugünkü mevzuat bu, bizim böyle bir sorumluluğumuz var, sizin böyle bir sorumluluğunuz var ama bu sorumluluk yerine gelmedi değerli arkadaşlarım, yerine gelmedi. Böyle bir şey olamaz ve buna -görüyorsunuz- şu konuşmalarımız içerisinde çok az bir yer ayırıyoruz. Bunun gelenek olması, kurala bağlanması -dediğim gibi- başta siz olmak üzere... Maliye Bakanlığı devlet bakanlığıdır. Bakın, devletler kurulmadan önce maliye bakanlıkları kurulur. Öyle uydurma bir bakanlık değildir bugün adını değiştireyim, yarın başka bir şekle sokayım diyebileceğiniz. Maliye Bakanlığı temel bakanlık, bunu siz iyi bir şekilde biliyorsunuz oradan yetişmiş birisi olarak. Devletteki kuralları, hukuku, devletin hukukunu, kamunun hukukunu, kurallarını, geleneklerini en fazla gözetmesi gereken sizsiniz. Ben dün onu söylemeye çalıştım, hani, dün celallendiniz ya.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hocam, siz de celallendiniz, yapmayın ya.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hayır, celallenmiyorum ben, konuşma içerisinde bunları söylüyorum. Bakın, hiç şeyim yok.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben de rahatım yani.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani, bunlar sizin sorumluluğunuzda olan konular, onu söylemeye çalışıyorum. Bakın, bilmem ne bakanı bilmez ama siz devletten geldiniz, Maliyeden yetiştiniz, bunları bilip bu konularla ilgili olarak söz söylemesi, baskı yapması gereken kişisiniz, onu söylemeye çalışıyorum, dün de onu söyledim. Siz eleştirdiniz ya beni, bunu söylemeye çalıştım. Hâlbuki bu, sizin bu birikime sahip birisi olarak göreviniz, sorumluluğunuz, onu hatırlatıyorum, çok önemli bir konu. Bu konularla ilgili olarak, bakın, hepimiz sonu olan kişileriz, yarın birileri bakan olacak, başkaları gelecek, bunlar kuralsız bir şekilde yürümez ki, yürütemeyiz bunları, bu kuralları koymak zorundayız. Onun için, bu konularla ilgili olarak özellikle sizin daha fazla hassasiyet göstermeniz lazım. Kamu maliyesiyle ilgili, hukukuyla ilgili ve bütçeyle ilgili sizin çok daha fazla hassasiyet göstermeniz gerekiyordu. Detayına girmiyorum bu konuların, hâlbuki bunlara -dediğim gibi- ayrı bir oturum ayırmamız gerekirdi.

Şimdi, Sayın Bakanım sunumuza küresel gelişmelerle başladınız klasik olarak ama geçmiş yıllarda olduğu gibi küresel piyasalarla ilgili aynı makro rakamları söylediniz. Bir felsefesi, bir mantığı yoktu, yaptığınız bütçeyle o bağlantıyı da kurmadınız ve bazı yanlışlıkları da içeriyordu Çin ve Hindistan'daki büyüme oranı gibi.

Şimdi, dışarıdaki gelişmeleri çok kısa ifade edecek olursak değerli arkadaşlarım, dışarıda şöyle bir durum var: Biliyorsunuz, büyüme azalıyor, bütün dünyada büyümede bir azalma var, bütün dünya ülkelerinde öyle ve toplumun, özel sektörün ve kamunun, devletlerin borcu artıyor ve toplumlarda eşitsizlikler artıyor bu gelişmelerle birlikte, bir eşitsizlik söz konusu oluyor, bütün dünya, küre sıkıntılar içerisinde bu konularla ilgili olarak. Gelişmiş ülkeler bunları çözmek için genişletici para politikaları uyguladılar. Çok kısa geçiyorum. Bu "özelleştirilmiş Keynesçilik" denilen bir kavram var. Keynes'in bir sözü var "Kamu harcamalarını artıralım, vergi almayalım, borçlanalım, böylece piyasayı canlandıralım." şeklinde. Özelleştirilmiş Keynesçilikle bu mantık özel sektöre yansıdı, bugün bütün dünyada özel sektör ve hane halkı, kişiler çok borçlu bir vaziyette. Bundan yirmi yıl öncesine göre özel sektör ve şirketler çok borçlu vaziyete geldi. Bütün bunların sonucunda, bu Keynesyen politikalar sonucunda da aşırı finansallaşma bankacılık krizi yarattı, bir sıkıntı yarattı. Aşırı borçlanma da kamu maliyesi krizini doğurdu, kamu maliyesinde de bir kriz söz konusu. Bu aşırı finansallaşma ve aşırı borçlanma sonucu da reel ekonomik kriz ortaya çıktı. Bugün reel bir ekonomik kriz yaşıyoruz tüm dünyada. Büyümeyen, istihdam yaratmayan -bizdeki gibi- borçların geri dönüşüne de müsaade etmeyen bir yapı var. Bizde aşağı yukarı neyse dünyada da buna benzer bir sıkıntı var kaba hatları itibarıyla.

Değerli bankacılar var burada ama bankacılık ucuza para toplayıp daha pahalıya satmaktır biliyorsunuz, bankacılığın mantığı odur. Geçmiş dönemlerde, özellikle Amerika gibi, Japonya gibi gelişmiş ülkelerde, Avrupa Birliğinde faizler sıfır olunca bankalar da kâr edemediler, paralarını satamadılar, gelişmekte olan ülkelere yöneldiler, sıkıntılar tuttu. Hatta, nakit tuttular, paralarını satmadılar, özellikle alacaklarını tahsile çalıştılar, böyle bir ortam söz konusu oldu. Bugün geldiğimiz noktada kısaca şöyle bir şey var: Gelişmiş ülkelerde bankalar, bankacılar, bu finans piyasaları istiyorlar ki faizler artsın. "Artık, faizleri artırın." diyorlar piyasalara, gelişmiş ülkelere, bizim gibi ülkelere, kendi ülkelerine de bunu söylüyorlar ve "Fiskal tedbirler alıp harcamaları da artırın." diyorlar. Kamu harcamaları da artırsın, faizler de artsın ki bir hareketlenme söz konusu olsun. Küresel gelişmeler böyle Sayın Bakanım.

Bu gelişmeler içerisinde bizim durumumuz ne? Bizim OVP'miz ve bütçemiz buna uygun mu, buna uygun mu hazırlandı, bunlara hazır mı Türkiye? Geçmiş yıllarla kıyaslayınca bir hazırlık olmadığını görüyoruz. Şimdi, bu aşamada bizim için yapılması gereken özellikle reformların yapılmasıdır. Bazı yapısal reformlar var, bunların yapılması. Sayın Bakan sunumunda bu reformlardan çok fazla bahsetmedi, genel olarak bahsediyor reformlardan ama yapısal reformlar, bunların nasıl yapılacağıyla ilgili detaylı bir bilgi vermedi. Hâlbuki, geçmiş dönemlerde Maliye Bakanı olan ve bugün Başbakan Yardımcısı olan Mehmet Şimşek dün Amerika'daki konuşmasında "Bizim yapısal reformlar tek seçeneğimizdir, başka çıkışımız yok." diyor ama Sayın Bakan bu konuya girmedi. Hâlbuki, çok önemli bu yapısal reformların bir an öne hayata geçirilmesi ve güven ortamının yaratılması. Bu yapısal reform deyince de en önce güven ortamının yaratılması yani hukuki yapının oluşturulması gerekiyor, daha demokratik bir yapının, insanların gelip yatırım yapabilecekleri bir yapının oluşturulması gerekiyor. Dünya ekonomisinin durumu bize destek olmuyor, bundan sonra dünyadan çok rahatlıkla para bulamayacağız, onun için kendi önlemlerimizi almak zorundayız, onun için bu yapısal reformların bir an önce yapılmasına ihtiyaç var. Şimdi, bu yıl için OVP'deki tahmin 3,2'lik bir büyüme gerçekleşeceği; gelecek yıl için 4,4. Peki, bu sene 3,2; gelecek sene neden 4,4 olsun? Yani, yüzde 37'lik bir artış, yüzde 40'a yakın bir artış var. Niye yüzde 40 artış olsun büyümede? Bunu açıklayamıyorsunuz. Kamu harcamaları ile büyümeyi kamu harcamalarına, tarıma, tarımdaki büyümeye, kamu harcamalarına ve özel tüketim harcamalarına, özel yatırımlara vermiş. Şimdi, son yıllarda özel sektörün makine, teçhizat, imalat yatırımlarına bakın hep negatif. Peki, neden önümüzdeki yıl özel sektör yatırım yapsın, özellikle imalat sanayisine, makine teçhizatına yatırım yapsın da büyüsün, bu yüzde 40'a yakın büyüme gerçekleşsin? Bunu açıklayamıyor OVP. Böyle bir mantığı yok. Sizin bütçenizin de böyle bir mantığı yok.

Sayın Bakanım, geçen seneki bütçeyi, harcamaları oldukça artırmışsınız. Harcamaların artışını oradan gelen mesajlara göre anlıyorum, kamu harcamalarını artırıyorsunuz fakat aynı şekilde, hatta daha fazla vergi gelirlerini de artırıyorsunuz. Neye göre artırıyorsunuz? Yani, vergi gelirleri de artacak, rakamlar büyüyecek, kamu harcamaları da artacak. Gerekçesini anlamak mümkün değil. Özel sektörün neden yatırım yapması gerektiğini anlamamız mümkün değil.

Şimdi, bazı rakamlar vereceğim müsaadenizle. Sayın Bakanım, bakın, bazı şeyler söylediniz Türkiye'nin durumunun çok iyi olduğuyla ilgili olarak.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Aslında, keşke dağıtsaydınız.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Dağıttırayım da.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkan, Komisyonda dağıtamaz mıyız acaba?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdi, bu insani gelişme endeksine sahip seçilmiş ülkeler ve göstergeler.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Siz bize dağıtmıyorsunuz ki biz size dağıtalım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Biz dağıtıyoruz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Dağıttıracağım, dağıttıracağım.

Şimdi, insani gelişim endeksinde Türkiye 2014'te 69'uncu sıradaydı, 2015'te 72'nci sıraya düştü. Türkiye'nin önünde de çok geri olan ülkeler var maalesef. İnsani gelişim endeksi çok önemli bir konu, çok önemli bir konu, çok şeyi gösteren bir endeks ama Türkiye bunda geriliyor.

Bunu neden özellikle de söyledim? Sayın Bakanım, bakın, orta vadeli programın 173'üncü maddesnide KİT'lerle ilgili şöyle diyorsunuz: "KİT'ler sosyal amaçlı ve kamu yararına yönelik faaliyetler için mümkün olduğunca görevlendirilmeyecektir." Değerli arkadaşlarım, böyle bir şey olur mu? Orta vadeli plana, son yıllarda bütün OVP'lere girdi bu, daha önce, 2012'de yoktu ama son yıllarda girmeye başladı. KİT'ler, kamu iktisadi teşebbüsleri sosyal amaçlı ve kamu yararına yönelik faaliyetler için mümkün olduğunca görevlendirilmeyecekmiş. E, ne için görevlendirilecek? Kamu yararına görevlendirilmeyecek, sosyal amaçlı görevlendirilmeyecek. Ya, böyle bir mantık olur mu? İşte, OVP bu. Her sene kes, biç, böyle yapıştırılıyor, getiriliyor önümüze. Böyle bir mantalite olabilir mi? Neye yarayacak bu KİT'ler? Sosyal amaçlı değil, kamu yararına değil. Nasıl çalışıyoruz ya? Yani, anlamak mümkün değil. Bütçe de aşağı yukarı benzeri şekilde harcanıyor. Bu, insani gelişme endeksi değerine sahip ülkeler ve seçilmiş bazı bileşenler, bunları dağıtayım dediğiniz gibi.

Şimdi, yatırımlardan bahsettiniz ya Sayın Bakanım, bakın, seçilmiş ekonomilerde, büyük ekonomilerde kamu sağlık harcamaları. Bizim sağlık harcamalarımızın, yatırımlarımızın özellikle bu sene 60'dan 78'e çıkarıldığını, çok fazla pay ayrıldığını söylediniz. Bakın, kamu sağlık harcamaları, özellikle, görüyorsunuz, Kore'de 7,2; Arjantin'de 7,3; Rusya'da 6,5; Türkiye 5,6; Meksika'da 6,2; Brezilya'da 9,7; dünya ortalaması da 9,9; bizde durum bu.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 2013 verileri mi bunlar?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet, dünya ekonomilerini de aldığım için 2013 bunlar.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Garip, emin misiniz dünya ortalamasından?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kamu eğitim harcamalarıyla ilgili olarak da Güney Kore 4,9; İsrail 5,6; Arjantin 5,1; Rusya 4,1; Türkiye 2,9; Meksika 5,2; bakın, öyle devam ediyor.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Dünya ortalaması 5.

HİKMET AYAR (Rize) - Hangi yılın rakamları o?

GARO PAYLAN (İstanbul) - 2013.

HİKMET AYAR (Rize) - 2002'i de aldınız mı?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Vereceğim, 2002'yi de vereceğim.

Seçilmiş ülkelerde OECD'de öğrenci başına eğitim harcaması... Sayın Bakanım, eğitim harcamasının 122 milyar olduğunu söylediniz ya, bakın, öğrenci başına eğitim harcaması Türkiye'de ilköğretimde 2.577 dolar; Güney Kore'de 7.395 dolar; OECD ortalaması 8.247 dolar.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hangi yıl?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bu da 2014.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Şimdi, daha da düşmüştür dolar kurundan dolayı.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Kat etmemiz gereken çok yol var.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Tabii, onu söylemek istiyorum. Yani, bu nominal rakamlarla övünerek "122 milyara çıktı." demekle olmuyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani, nominal rakamlar 122'ye çıktı ama yatırım değil.

(Oturum Başkanlığına Başkan Süreyya Sadi Bilgiç geçti)

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu süreniz bitti, ilave süre veriyorum.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hikmet Bey, dediniz ya "yatırım ödenekleri" diye, bakın, 2002 gibi, 2003 gibi krizin en yoğun olduğu yıl bizim yatırım ödenekleri içerisinde Millî Eğitim yatırımlarına ayırdığımız pay yüzde 16'nın üzerinde, 2016'da yüzde 12'ydi, şimdi de, 2017 için de yüzde 16'ya çıkıyor tekrar. Yani, o yıllardan daha iyi değil. Yatırımlar içerisinde o yıllarda bile daha fazla yatırıma pay ayırabiliyoruz Millî Eğitim yatırımlarına. Yani, nominal rakamlarla övünmeyeceğiz.

Bakın, 2017/2002... Tarım şu anda, 2017'de 10,3 olacak; 2002'de 8,3'müş, o kriz yılında 8,3. Eğitim 13 olacak diye hedefliyoruz; 16'ymış 2002'de. Sağlık şu anda 9; 2002'de 5,2'ymiş. O yıllarda bile biz daha iddialı yatırım harcamaları yapmışız.

BAŞKAN - Öğretmenlere yapılan yatırımları da dâhil etmek gerekiyor tabii.

HİKMET AYAR (Rize) - Kaç liralık bütçede yüzde 16'ydı, şimdi kaç liralık bütçede yüzde 16 oldu?

BAŞKAN - Yok, o önemli değil, öğretmenlere yapmış olduğunuz yatırımı da görmeniz lazım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kişi başına, öğrenci başına yatırımları da verdim.

Şimdi, hızla devam edeyim. Sayın Bakan, bu nereden alınma biliyor musunuz? Maliye Bakanlığının görevlerinden bir tanesi... Cumhurbaşkanlığı 2015 Sayıştay Raporu. Şimdi, bütçe uygulama sonuçlarını bize Sayıştay kamu idaresi mali tablosu olarak vermiş. "Dönen varlıklar -189" diye başlamış. Ya, böyle bir mali tablo olmaz, siz de biliyorsunuz, bunlar anormal şeyler.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Nasıl olur o?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Biz Meclis olarak kurumlara ödenek bazında tahsisat yapıyoruz. Ödeneklerini belirliyoruz, ödenekleri bazında da sonuçları almamız gerekir. Sizin Maliye Bakanlığı olarak 5018'e göre bu konulara müzahir olma -güzel bir kelimedir- göreviniz var. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Biz ödenek bazında tahsisat yapmışız, bize tutuyor bu şekilde bilgi veriyor, tamamen yanlış raporla.

Sayın Bakanım, şimdi, buradaki şu rakamlar var ya, alınan bağış ve yardımlar var ya, özel gelirler, büyük ihtimalle bu Cumhurbaşkanlığı tarafından Başbakanlıktan alınan uçak. Başbakanlığa tahsis edilen uçağı 2015 yılında Cumhurbaşkanlığına bağışlamış Başbakanlık, 409 milyon lira ve buna aynı yıl amortisman ayrılmış. Yahu, hızlandırılmış amortismanın da kuralları var, böyle bir amortisman olabilir mi?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yanlış amortisman ayrılmış, ben söyledim arkadaşlara.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yanlış tabii.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayıştay bile görmemiş yanlış amortismanı.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayıştay bile görmemiş, bunlar olacak şeyler mi?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Asıl eleştirilmesi gereken şeyleri eleştirmemiş.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bunlara Maliye Bakanlığının müzahir olması lazım, bunlar yanlış tablolar.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Doğru, doğru.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Rakamlı detayına yarın gireceğim ama bir uçak bağışlanıyor, anlarım, Başbakanlıktan, bir kamu kurumundan diğer kamu kurumuna bağışlanıyor...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir yılda amortisman yapamazsınız oraya.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ne olduğu da belli değil, baştan aşağıya yanlış.

Bir konu daha var, bunu önemsiyorum. Bunlar vergi türleri itibarıyla toplam vergi harcaması tahminen. Şimdi, geçen sene 2017 için "33 milyar lira ben vergiden vazgeçiyorum Maliye Bakanlığı olarak." demişsiniz. 2017 için geçen seneki tahmininiz o. İstisnalar, falan filan "33 milyar vergiden vazgeçiyorum." demişsiniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bütçe kanununda mı demişiz?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet, bütçe eklerinde var.

Bu seneki bize verdiğiniz bütçe kanununda bu 33'tü ya geçen sefer, şimdi 102'ye çıkmış. Şimdi, Sayın Bakanım, tamam, anlıyorum "Belki biz vazgeçiyoruz, biz özel sektörü teşvik ediyoruz." diyorsunuz ama 102 milyar liradan bahsediyoruz, geçen seneki 33 milyarlık bir tahmindi. Nasıl yapılacak, bu neye dayanan bir tahmindir? Yani "Ben bu kadar vergiden vazgeçiyorum." diyorsunuz. Şimdi, 50 milyara yakın açık öngörüyorsunuz, 47 milyar açık öngörüyorsunuz, yahu o zaman yarısından vazgeçmeyin hiç açık olmasın.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Tamayligil, geçen sene bütçe görüşmeleri sırasında dedi ki: "Vergi harcama raporunu mutlaka eylülde yayımlayacak mısınız?" dedi, ben de Bakan olarak söz verdim ve gerçekten de eylülün sonunda veya ekimin başında yeni bir vergi harcaması raporu yayımladık. Tamamen uluslararası normlara göre çok kapsamlı bir çalışma, İnternet'e de koyduk sanıyorum. Dolayısıyla, bir anda biz vergi harcamalarını güncelledik. Yani, önceden yapılan tahminleri bir tarafa bırakıp gerçekten bütün kurumlarla ilişki içerisinde ve uluslararası standartlarda bir rapor yayımladık. Bu defa da bütçe kanuna da buna göre bir sınıflandırma ve buna göre bir rakamlandırma yaptık.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bu sene için vazgeçtiğimiz rakam 102 milyar, çok anormal değil mi?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, bakın, bu yeni bir çalışma. Önceki çalışmalardaki, bir önceki yıldaki rakam deflate edilerek getirilmiş. Hâlbuki bu çok kapsamlı bir şekilde, tamamen kavramsal olarak bir çerçeve çalışması var, "database"i çok daha kuvvetli ve kamuoyuna da açık. Yani, hatta -Sayın Tamaylıgil gitti tabii- özellikle bu konuda eleştirileri bekliyoruz, varsa bir eleştiri memnuniyetle dinlemek de isteriz, bu eleştiriyi de almak isteriz ama Türkiye ilk defa, tarihinde ilk defa bir kamu harcama raporu yayımlıyor, uluslararası standartlara uygun bir rapor.

BAŞKAN - Sayın Bakan, sorular kısmında sonra size söz vereceğim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Maliye bütçesinde o konuya da girerim Sayın Bakanım ama 102 milyar lira çok büyük bir rakam, bunun özel olarak tartışılması lazım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tanımları var onun, hepsinin tanımlamaları var.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Maliye bütçesinde bu konuya gireceğiz, 102 milyar vergiden vazgeçiyoruz.

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, lütfen toparlayınız.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bakın, bunun 23 milyarı KDV, Sayın Bakanım da söyledi. Şimdi, 2016'nın eylülü itibarıyla 80 milyar tahakkuk etmiş, diyorsunuz ki: "38 tahsilat yaptık." 80 milyar tahakkuk etmiş, 38 milyar tahsilat yapılmış.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tahakkuk geçen yıllardan gelen bakiyeyle beraber.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Tahakkuk tahsilat oranı geçen yıllardan gelenle beraber yüzde 47, yüzde 48.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır ama bakın geçen yıldan gelen bakiye de ortaya çıkıyor.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdi, bu denetimi de yapamadığınızı gösteriyor ve bir de burada "KDV'den 23 milyar vazgeçiyorum." diyorsunuz. E, bunun altından kalkılmaz ki. Bu nasıl olacak?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Lütfen vergi harcama raporunu inceleyin, varsa tenkitiniz memnun oluruz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bazı ülkelerde bu çalışmayı...

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, lütfen toparlar mısınız?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ben güzel bir sunum hazırlayacaktım, dün araya bu kanun tasarılarını, vesaireleri soktunuz, yapamadık.

BAŞKAN - Sunumunuzda bir sıkıntı yok, arkadaşlar ilgiyle izliyorlar.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdi şirket sayısıyla ilgili "Şirket kurulumunu teşvik ediyoruz." diyorsunuz sunumunuzda. Eylülde kurulan şirket sayılı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 29 azalmış Sayın Bakanım, yüzde 29 azalmış geçen yılın aynı ayına göre. 5.219'dan 3.704'e gerilemiş; kapanan şirket sayısıysa aynı dönemde yüzde 21, yüzde 22 artmış. Yani, durum pek iyi değil. Geçen yılın yani 2016 bütçesinin açığını yüzde 55 artırıyorsunuz. Küresel durumun bu kadar sıkıntılı olduğu bir dönemde neden bunu yapıyoruz, anlamak mümkün değil. Amaç, strateji, bunlarla ilgili epey bir sıkıntı söz konusu. Gerçekten öyle, küresel ekonomideki gelişmelerle bütçemizin, OVP'nin bağlantısını kuramadınız.

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, lütfen Son sözlerinizi alayım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani, sonuç olarak, Türkiye'de, suçların, suç ortamının arttığı, sıkıntıların arttığı, nevrotik sorunların, hastalıkların arttığı bir döneme girdik, böyle bir dönemdeyiz ve sizin çok çok daha fazla dikkatli olmanız lazım.

Bir konu daha var, onu ulaştırma bütçesinde soracağım ama size de soruyorum Sayın Bakanım. Ulaştırma yatırımlarıyla burada övünüyorsunuz, 22 milyar da bu sene ayrılmış, ulaştırma yatırımları son yıllarda 200 milyar lirayı geçti. Değerli arkadaşlar, ulaştırma yatırımları 200 milyar lirayı geçti. Bunun yarısı -Sayın Başbakan açıkladı aynı zamanda- İstanbul'a. Ya, bu İstanbul'a ne oluyor? Sayın Bakanım, Bayburt'u niye savunmuyorsunuz? Bayburt'a niye yatırım yapılmıyor da bu para hep İstanbul'a gider? Ulaştırma yatırımları 200 milyarı geçmiş, yarısı İstanbul'a. Neden bu İstanbul, nedir yani bu İstanbul'a yatırım, İstanbul'a yatırım, Anadolu bomboş.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bayburt'a da yapılıyor, Bayburt'un boğazı yok ama gölü var, orada da yatırım yapılıyor.

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, önümüzde daha 25 Kasıma kadar vaktimiz var.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bayburt'tan, Kırşehir'den, Urfa'dan kaçıyor, İstanbul'a gidiyor. İstanbul'un nüfusu anormal oldu. Yani, yatırımlar planlanır. Böyle bir anormallik olabilir mi? Bütün yatırımlar İstanbul'a? Niçin İstanbul'a ya? Anadolu işsiz güçsüz, biraz önce söylediğim gibi suç, fuhuş artmış, bilmem ne, bu kadar sıkıntı varken...

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, sizi üzmek istemiyorum ama otuz dakika oldu, 25 Kasıma kadar da çok konuşacağız bunları.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Öyle mi? Çok teşekkür ederim anlayışınız için.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Bütçenin geneli üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Soru talebi yok.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Nasıl yok ya?

BAŞKAN - Bakın, görmezsem ben, ona yok derim yani.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Kaç kişi istiyor, bir zaman planlaması yapar mısınız.

BAŞKAN - Buyurunuz birer dakika söz vereceğim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Olmaz o, kaç kişi istedi yani?

BAŞKAN - Yarımşar dakika söz vereceğim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ben en son istiyorum.

BAŞKAN - Evet, Sayın Çam'dan başlayalım.

Sayın Çam...

MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Öyle yapıyordunuz, kaç kişi istediğine bakıp ona göre zamanı bölüyordunuz, usul mü değişti?

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, sorun yok. On dakika süre var, on dakikayı kullanabilirsiniz.

Buyurunuz.

MUSA ÇAM (İzmir) - 15 Temmuzdan sonra Bakanlığınızda açığa alınan personel sayısı kaçtır, ihraç edilen personel sayısı kaçtır?

Özellikle bu Maliye Bakanlığı ile Çalışma Bakanlığında taşeron işçilerin kadroya alınmasıyla ilgili bir faaliyetin, bir çalışmanın yürütüldüğünü duyuyoruz, biliyoruz, bununla ilgili bir çalışma hangi aşamadadır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakanım, tek soru soracağım. Bu iki üç yıl önceki yine bir bütçe görüşmesinde Sayın Şimşek açıkladı ama ondan sonra da devam ediyordu, o devam etmekte olan bir yatırım. Bizim deyimimizle "saray"ın ya da resmî adıyla "külliye"nin maliyeti şimdi neye baliğ oldu acaba, son rakamı Maliye Bakanlığı olarak biliyor musunuz, verebilir misiniz?

Teşekkür ederim.