RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben Sayın Çavuşoğlu'na bir soru sormak istiyorum: Balkan ülkelerinden Türkiye'ye göç eden kişilerin geride bıraktığı taşınmazlar ciddi bir problem konusu Sayın Bakan. Bu konuya ilişkin olarak benim de defalarca yönelttiğim soru önergeleri var ama cevap alamıyorum. Şimdi burada sizden cevap almak isterim.

Türkiye ve Bulgaristan arasında bir örnekle konuyu açayım. Türkiye ile Bulgaristan arasında 1925 tarihli bir Ankara Anlaşması ve ona dayalı olarak çıkan ikamet Sözleşmesi var 1926 tarihli; orada diyor ki: "Türkiye'den göç eden Bulgarlarla Bulgaristan'dan göç eden Türkler iki yıl içinde mallarını serbestçe elden çıkarırlar, buna ilişkin hususlar ikincil mevzuatta düzenlenir." Fakat dönemin koşulları içinde zaten böyle bir şey mümkün olmamış ve aynı zamanda çıkmış ikincil mevzuatta yok. Anlaşmalarla gelenler için farklı belki, anlaşmaya dayanarak iki ülke ama bu şekilde gelen ve mallarını orada bırakan insanlar var ve bunlar Bulgaristan mahkemelerinde dava açtıkları zaman reddediliyor.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - 89'da gelenleri mi söylüyorsunuz?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hayır, daha öncesi diyorum. 30'lu yıllarda var, 50'li yıllarda bir anlaşmaya dayalı gelenler var. Yani 50-68 gibi belli göç anlaşmaları var, onlarda zaten belirleniyor. Onun dışında gelenler var, mallarını bırakıyor. Sonrasında bunlar tabii kollektifleştiriliyor ama Bulgaristan'da rejim değişikliği olduğu zaman mallar sahiplerine iade ediliyordu ama iade edilmesi için buraya başvurduğu zaman vatandaşlarımız bizim, bunların talepleri reddediliyor ya Bulgaristan mahkemelerinde hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidip, orada da ret var. Bu da şunu gösteriyor ki: Bu anlaşmanın bir biçimde tanımlanmasına ihtiyaç var. Nedir? Türkiye burada vatandaşlarının mal taleplerini -ki hukuki haklı taleplerdir- yerine getirmek için ne tür bir çalışma yapıyor, buna ilişkin bir çalışma var mıdır?

Teşekkür ediyorum.