| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketi Genel Müdürlüğünün 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 03 .11.2016 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Türkiye'de limanlar arkadaşlar, bir problem; sadece Denizcilik İşletmelerine ait limanlar bir problem değil, özel sektöre de ait limanlar bir problem ki bu problemi en büyük yaşayan kentlerden biri biziz. 43 tane liman var; bir tane devlet limanı vardı, o da Devlet Demiryollarına ait Derince Limanı, özelleşti. Özelleşirken şöyle güzellik yaptılar Kocaeli'ye, Türkiye'ye en çok katkısı olan ile İstanbul'dan sonra... Bugün bürokrasideki çalışan arkadaşlarımız maaşlarını alıyorsa Kocaeli sayesinde alıyor, yatırımlar yapılıyorsa Kocaeli sayesinde yapılıyor çünkü yüzde 12'sini veriyor. Şöyle güzellik yaptılar: Körfez'in en dar alanında Derince Limanı yani karşı kıyıyla, kuzey ile güney arasındaki en dar alanında bir Derince Limanı'mız var. Derince Limanı da oradaki bütün limancılık faaliyetlerini organize eden, römorkörü, sizin limancılık işletmelerinde bazı şeyler var, kaptan, pilotaj falan var, bunları düzenleyen, buradaki tekeli ortadan kaldıran ve fiyat düzenlemesi yapan bir kurumdu aslında Derince Limanı, en çok da elleçlemenin yapıldığı yerdi orası. Sonra o güzelliği nasıl yaptı Özelleştirme İdaresi? Özelleştirme İdaresinin bir özelliği var, yerinde oturuyor ve Türkiye'yi yönetiyor; asla pratiği bilmiyor, asla sokağı bilmiyor, asla ihtiyaçları bilmiyor, asla kentin durumunu bilmiyor, "Satalım da ne olursa olsun..." Oturuyorlar burada, proje yapıyorlar. Bir de öyle yetkiler verilmiş ki artık büyükşehir belediyesinin, oranın kendi lokal belediyesinin bunlara karşı çıkma şansı falan da yok. "Yaptık." diyorlar, oluyor gidiyor. 450 bin metrekare dolgu verdiler, Körfez'in -5 milyon metreküplük bir dolgu yapıyor 450 bin metrekare- o en dar yerinde, 500 metre denizin içine, 1 kilometre kıyıya paralel bir dolguyu koyarak sözleşmenin içerisine böyle ihale ettiler ve gelecekte o akıntılar, sizin bahsettiğiniz akıntılar, şunlar bunlar, doğal yaşam falan hepsini etkileyecek, aynı zamanda da bulunduğu ilçeyi etkileyecek bir çalışmaya imza attı Özelleştirme İdaresi.
Şimdi, alan şirketi söylediğim zaman "Olayı siyasallaştırıyorsun." diyeceksiniz, demeyeceğim alan şirketi, hiç önemli değil, başkaları da yapmış olabilir. Ben, bu şirketin baskısıyla yapıldığını, bir siyasi baskıyla yapıldığını düşünüyorum bunun çünkü kentte günlük ortalama 7 tane konteyner transferi yapılırken Derince Limanı'nda, 1.370'e çıkacak. Bu Derince Limanı'nın bir bağlantısı vardı, Devlet Demiryollarıyla bir bağlantısı vardı, hızlı trenle o bağlantı da kalktı. Otoyollarla hiçbir bağlantısı yok. Şimdi, Özelleştirme İdaresi -Özelleştirme İdaresi duyuyor değil mi, arkada da arkadaşlar var- kalkmışlar, benim Derince ilçeme bu konteyner limanının -450 bin metrekare daha dolgu- Derince Limanı'nın yapılmasına izin vermişler. 1.370 tane tır girecek günlük ortalama, eğer tam kapasiteyle çalışırsa 1.370 tane. Otoyolla bağlantısı yok, Devlet Demiryollarıyla bağlantısı yok, hızlı trenle o da kalkmış ortadan. Arkadaşlar, siz oturduğunuz yerden bu işleri yapmayı bırakın, gidin kente bir bakın. 43 tane liman var, 43 tane limanın 34 tanesi aktif ve yüzde 50 kapasiteyle çalışıyor. Ben şuna inanırım: Evet, bizim sanayi bölgesinin bir limana ihtiyacı var çünkü ham maddenin transferi ya da üretilen ürünün transferi için, yarı mamulün transferi için çünkü lojistik olarak gemi taşımacılığı daha ucuz. "Buna ihtiyaç var." denebilir, denirse "Tamam, sineye çekelim." deriz ama 43 tane var, 34 tanesi aktif, 8 tanesinin kapasite yetersizliğinden çalışmadığı, diğerlerinin yüzde 50 kapasiteyle çalıştığı bir yere 450 bin metrekare dolgu izni veriyor bu Özelleştirme İdaresi.
Bu Özelleştirme İdaresinin yaptığı hiçbir şey doğru değil arkadaşlar Türkiye'de, zaten bu limanlara da baktığınızda bunu görüyorsunuz. Böyle bir kuruma ihtiyaç var ama bu kurum bir defa Özelleştirmenin denetiminden çıkarılmalı acilen. Limanı işletir işletmez, limanları ellerinden alsınlar, hepsini alsınlar, satsınlar, zaten yaptıkları tek iş o. Faydalı bir satış mı yapıyorlar? Yaptıkları hiçbir satışın da faydasını görmedik Türkiye'de, anlatamazlar da yaptıkları işleri. Ama, böyle bir kuruma ihtiyaç var, onu anlatmaya çalışıyorum aslında. Özelleştirme İdaresinin mahvettiği olayları düzeltmek, toparlamak, yoluna koymak Türkiye'deki tüm... O üç tarafı denizlerle çevrili, yüzlerce limanı olan bir ülkenin denetimi sağlayacak bir kuruma ihtiyacı var. Bu kurum liman işletmesin. Evet, limanlar geriye devrolduğunda bırak Özelleştirmeye devrolsun, bu kuruma da devrolmasın, satsınlar onlar. Zaten diyorum ya doğru bir iş yapmıyorlar, onları da elden çıkarsınlar ama böyle bir kuruma ihtiyaç var. Niye ihtiyaç var? Bütün bu limanların düzenlenmesi, hatta liman yapılacak yerlerin tespiti, hatta o kentin coğrafi yapısıyla uygun olup olmadığı, maliyet anlamında uygun olup olmadığı gibi birçok kriterle bu işler denetlenebilir.
Şimdi, tabii, bunları söylerken, bu kuruma ihtiyaç var da ama kurum verilen görevi de yapmamış. O 3 tane bahsedilen liman var ya, 3 tane bahsedilen liman, Sinop, aynı şirketin farklı isimlerle aldığı limanda denetim... Ne yapmışlar? Özelleştirme İdaresi şey yapmış, "Kurumdan bir görevli yani Denizcilik İşletmelerinden uzman bir görevli bunların yönetiminde yer alacak." demiş önce. Özelleştirme İdaresi sonra beğenmemiş, "Siz bu işi yapamıyorsunuz." demiş, Özelleştirme İdaresinde ofiste oturan beyler limanların yönetim kurullarına girmişler, denizcilikten anlıyorlar ya! Türkiye'deki madenden anlıyorlar, denizcilikten anlıyor, her şeyden anlıyor bu Özelleştirme İdaresi! Şekerden anlıyorlar, çimentodan anlıyorlar, anlamadıkları iş yok, her şeyi bunlar bilir! Birer tane de eleman vermişler oraya, yönetim kurullarına. Demişler ki: "Denizcilik İşletmesi vermesin, bundan sonra biz vereceğiz bu elemanları oraya." Ve kurumun yapması gereken denetim görevi de ortadan kalkmış. Belki kurum personelinin olduğu dönemde de olmuş olabilir, tarihsel olarak karıştırıyor olabilirim belki periyotları ama denetim görevini de yapmamış. Şimdi, kurum kalsın diyorum, kurum hem limanları denetlemek... Kendi iştiraklerini ya da katılım payı olanları, hasılat payı olanları söylemiyorum, Türkiye'deki tüm limanları denetleyecek bir görev verilmeli kuruma ve limanlar oradaki özel şirketlere bırakılmamalı. Bizde çok yoğun olduğu için özellikle bizi örnek veriyorum yani 43 tane liman var ve Derince Limanı düzenliyordu orada tüm pilotajı, römorkör hizmetlerini, şunları bunları. Şimdi o ortadan kalktı, fiyat tarifesini kimin düzenlediği belli değil, herkes kaptırmış gidiyor orada. Şimdi, bunların düzenlenmesi gerekiyor. Böyle bir kuruma ihtiyaç var ama kurum liman işletmesin, liman işletmesin kurum.
Dediğim gibi, bu kurum, tekrar oturup gözden geçirilmeli, yeniden yapılandırılmalı, zaten limanı işletecek eleman sayısı da kalmamış, 185'lere falan düşmüş personel sayısı. Geçmişte verilen görevlerin hiçbirini yapmamış, yapamamış ya da yapmamış, zaten teftiş raporlarında da bu var. O özelleştirdikleri limanlardaki yapmaları gereken denetim görevini, yönetim kurulunda bulunma gerekçelerini yerlerine getirmemişler. Ama, bir şeyi öneriyorum: Bu kurum elindeki şeyleri hemen Özelleştirme İdaresine devretsin ya da -ne vardı bizim- Ankara Elektrik Dağıtım Şirketi, havuz şirket vardı, oraya devretsin bu limanları ve denetim görevini, düzenleme görevini, piyasayı oluşturma görevini üstlensin. Böyle bir önerim de var bu işle ilgili çünkü ikisini birden beceremiyor, yapmamış zaten, tarih boyunca da olmamış bu iş. Önerim bu.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Akar.