| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Gazeteci Yazar Yavuz Selim Demirağ'ın, Fetullahçı terör örgütüne ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 19 .10.2016 |
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Şimdi, birincisi, şöyle bir şey: Türk Silahlı Kuvvetleri bu ülke ve halk için çok önemlidir; bundan hiçbirimizin şüphesi yok, göz bebeğimiz gibi bakmalıyız ama göz bebeğimiz gibi bakarken de bunun böyle eksiklerini, bilmem nelerini gündeme getirmeyerek sonradan çok üzücü sonuçlarla da... Burada bir dengeyi kurmak zorundayız. Mevcut Türk Silahlı Kuvvetleri...
BAŞKAN - Gözümüze iyi bakacağımıza göre, ona zarar verecek ne varsa temizlenmesi için de çalışmalıyız diyorsunuz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Tabii, tabii. Bunu, bir de, böyle bize karşı bir şey yaptı diye değil, bir eğilim olarak yapmak lazım çünkü bu Türk Silahlı Kuvvetleri en büyük yarasını bu darbede almadı, Ergenekon'da aldı. O Ergenekon'da aldığı yaralı hâliyle bu hâle geldi zaten Türk Silahlı Kuvvetleri, bunu tespit etmek lazım. Türkiye Cumhuriyeti'ne savaşlardan daha büyük zararı bu Ergenekon, Balyoz gibi davalar... Onun sonucudur bunlar. Bunun da daha sonucu olabilir zaten, onun için çok ciddi bir iş yapıyoruz.
Şimdi, sorun şu: Bir, bu Ergenekon, Balyoz, askerî casusluk davalarıyla ordunun büyük bir şeyi tasfiye edildi, ordudaki kariyer planları değiştirildi. Tabii, biz şimdi sürekli kuvvet komutanları hakkında konuşuyoruz veya ordunun üst komutanları hakkında konuşuyoruz ama onlara görevini yaptırmayan siyasi ortamı da başka bir zaman konuşacağız, onu bir rezerv olarak koyuyorum çünkü bu kadar subay atılırken, bilmem ne yapılırken onlar da herhâlde siyasetten bağımsız olmadıklarını... Çünkü, çok büyük ihtimalle konuşamıyorlar şu an itibarıyla ama o siyasi ortamı görmezden gelerek de bir şey söylemek mümkün değil yani ellerini attıklarında dinsizlikle suçlanan bir ordunun... Bugün Hilmi Özkök çok önemli bir şey diyor: "Korkuyorduk." diyor. Yani, bu ülkede adı konulmamış bir baskı var, bu ülkede özellikle laiklere, laiklik eğilimi olanlara çok ciddi bir baskı var ve Hilmi Özkök bugün itiraf etti onu, o da kayıtlara geçecek çünkü Türkiye'de laiklerin korkusunu hiç kimse konuşmadı, herkes 28 Şubatı konuştu.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Cenazeye gitmeye...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Evet, cenazeye de gitmeye korkuyor.
Bu ülkede bir korkutma olduğunu, bunun da tek taraflı olmadığını da söyleyecek kadar namuslu bir adamımdır ben siyasette. Bu karşılıklı korkutma işinin... Zaten bu korkularımızı yükselte yükselte bu noktalara geldik. O korkular yükseldiği için koskoca bir siyasal parti gitti de bir cemaat grubuna teslim oldu.
Şimdi, sorum şu: Bu korkular yükseltilerek Türk Silahlı Kuvvetlerinde, şu anda darbeden boşalmış yerlerde Işıkçılar, Okuyucular, İlim Yaymacılar, Hak Yolcular gibi gruplar da görev almaya çalışıyor mu? Benim duyduğum kadarıyla, orduda bir subayın liyakati yani savunma sistemlerini bilmesi, silah kullanma sistemlerini bilmesi, ülkesini, halkını sevmesi gibi şeylerin dışında, şu an itibarıyla, başlıca orduda olmak üzere Emniyette ve diğer bütün bürokraside görev alabilmek amacıyla kendisine Okuyucu diyen, İlim Yaymacı diyen, Hak Yolcu diyen çeşitli grupların etkin olmaya çalıştığını ve bunun da delillerini koyduğunu ve bunun da ülkede en sonunda topyekûn bir çözülme ve çöküşe gideceği yönünde sizin de kaygılarınız var mı?
Teşekkür ediyorum.