| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 24 .11.2014 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, Sayın bakanlarım, değerli Dışişleri ve Avrupa Birliği Bakanlığı bürokratları, diğer bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın bakanlara hayırlı uğurlu olsun diyorum yeni görevleri.
Sayın Bakanım, Sayın Korutürk sizler için, özellikle Dışişleri Bakanımız için "Bir taraftan şanslı, bir taraftan şanssızsınız. Şanslısınız çünkü Cumhuriyet tarihinin en kötü Dışişleri Bakanından sonra geldiniz." dedi ama o Dışişleri Bakanı bugün Başbakan. Dolayısıyla, sizin dış politikayı düzeltmeniz, istediğiniz yönde başarılı bir yola sokmanız ne derece kolay olacak takdirinize bırakıyorum, hakikaten zor, işiniz çok zor.
AK PARTİ politikalarını, dış politikasını değerlendirmek de çok zor. Hele bu dönemde onların değerlendirmesini yapmak, analizini yapmak da çok zor. Zaten, Sayın Bakanım, siz de analiz etmediniz, bir kesit verdiniz, özellikle makyajın bol olduğu, "photoshop"un bol olduğu bir kesit verdiniz, olayları aktardınız bize ama analiz yapmadınız.
Özellikle, bakın -bu dönemde ne kadar önemlidir-bir dönem içerisinde birden aklıma geliyor, şu Kıbrıs'la ilgili, Güney Kıbrıs'taki özellikle petrol ve doğal gazla ilgili bir yığın gelişme oluyor, o konulularla ilgili bilgi vermediniz, çok önemlidir. Kıbrıs'la ilgili önemli gelişmeler oldu, çok bilgi vermediniz. IŞİD'le ilgili çok bilgi vermediniz. Alman istihbaratının bizi dinlemesi söz konusuydu, böyle bir açıklama yapıldı, bu konuyla ilgili -çok önemli bir konu- bilgi vermediniz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyindeki oylama, uluslararası kuruluşlardaki durumumuzla ilgili, bunlarla ilgili bilgi vermediniz. Terör örgütleriyle iş birliği için suçlanıyoruz, bunlarla ilgili bilgi vermediniz. Bunlar, Dışişleri Bakanlığının gündeminde olması gereken konular. Musul Başkonsolosluğumuzla ilgili saldırı ve rehin alma konularıyla ilgili bilgi vermediniz. Bütün bunlar, bakın, bir yıl içerisinde olan, gelişen hadiseler. Çok önemli hadiseler, hepsi tek tek skandal nitelikteki hadiseler. Ve bu dönemde skandal hadiselerin yanı sıra, Sayın Bakanım, kurumsal bir iş birliği de yok. Siz bu işleri bilen birisiniz. Dışişleri Bakanlığının çok değerli mensupları var, çok iyi bir kadrosu var yanınızda ve arkanızda ama onlarla iş birliği de yeterli değil maalesef. Yani, bu dönemde o kurumsal yapı da yeterince kullanılamıyor. Genelkurmayla ya da bizim diğer kurumlarımızla olan iş birliği de yeterince yapılamıyor bu dönemde. Böyle bir eksiklik de var. İyi bir koordinasyon söz konusu değil. Ve her ne kadar böyle İslami bir görüntü olsa da bir yeni Osmanlıcılık hayali olsa da bunlar bize ait hayaller ve görüntüler olsa da aslında birilerinin işine gelen görüntüler ve hayaller bunlar, birileri tarafından kullanılan görüntü ve hayaller ve edilgen bir dış politikamız var bizim. Çok fazla edilgen bir dış politikamız var. Batı çıkarlarına uygun bir şekilde sürekli olarak gelişmeler oluyor.
"AK PARTİ döneminde şu başarıyı elde ettik dış politikamızda" diyebileceğimiz -ki arkadaşlarımız da konuştular- tek bir başarı yoktur, önemli tek bir başarımız yok maalesef. "Evet, şunu yaptık, geçmiş dönemlerden farklı olarak şöyle bir hadiseyi gerçekleştirdik." diyebileceğimiz bir başarımız yok maalesef. Bu, "Hard power, soft power" hadisesini bilirsiniz, bizim kültürümüzün, bizim tarihimizin -biraz önce söylediğim şekilde- maalesef kullanılması bu dönemde söz konusu oldu ve bu dönemde...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sayın Kuşoğlu, biraz haksızlık ediyorsunuz, resmî Twitter hesabı takipçisi 671 bine yükselmiş. Bu, Dışişleri bakımından muazzam bir başarı.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, ben Sayın Kuşoğlu'nun konuşmasını bölmemek için şey yapmamıştım.
Sayın Kuşoğlu, buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kısıtlı zamanda, tabii, bazı değerlendirmeleri yapacağım.
Edilgen bir dış politika diyorum. Mesela, İsrail bu dönemde görünmez bir politika izliyor. Bölgede, doğrudan doğruya, Gazze dışında olaylara müdahale etmiyor ama Türkiye İslami bir görüntüyle geçmişten gelen o "soft power" gücüyle olayların içerisinde istenildiği gibi kullanılabiliyor. O gücü, Türkiye'nin gücü, geçmişten gelen gücü Batı çıkarları için tam anlamıyla kullanılıyor ama İsrail olayların ön planında yok. İsrail'den de daha fazla etkili olan bir Türkiye var bölgede ama Batı çıkarları için etkili olan bir Türkiye var.
David Ignatius'un bir sözü var, onu özellikle burada zikretmek istiyorum, tutanaklara da geçsin. "Arap dünyasında karışıklıklara arka planda kalarak nüfuz etmek isteyen bir yönetim için Erdoğan mükemmel bir kısayol, Arap mahallesinde itibarı çok yüksek." demiş, 2010'da. Ve bu, bu şekilde de kullanıldı maalesef. Yani, stratejik derinlik Türkiye için değil, aslında Batı için söz konusu oldu. Stratejik derinlikten yararlananlar Batılılar oldular, Türkiye olamadı.
Sayın Badak, konuşmasında dedi ki: "Türkiye geçmişte Orta Doğu'ya giremedi. Bu dönemde biz girdik, Orta Doğu'yla biz ilgilendik." Ama, şimdiki Başbakanımız da Bakanlığı sırasında "Sykes-Picot" yenilenmesi gereken doğal zamanını doldurmuş, doğal olmayan sınırlar oluşturmuş bir anlaşmaydı." dedi. Ama, bugün bakıyoruz, o doğal olmayan sınırların bozulmasıyla Türkiye paniğe kapılmış vaziyette, Suriye ve Irak'taki sıkıntılar da budur. Bizim "Bölgede istikrar sağlansın." diye bas bas bağırmamızın sebebi de bölgede bir Kürt devletinin kuruluyor olmasından dolayı ortaya çıkan korkularımızdır ve bütün bunlara sebep olan da yine aynı kişidir, kişilerdir, aynı politikadır. Ondan sonra da bütün bunlardan şikâyet ediyor, korkuyor, kendi yarattığı olayların altında kalıyor, maalesef, Hükûmet ve Başbakan. Siz bütün bunlarla uğraşacaksınız maalesef, bütün bunlarla, bu sıkıntılarla uğraşacaksınız.
Bunlar, tabii, bizlerin muhalefet partisi olarak yorumları, bakışı, böyle olması da çok normal. Biraz önce söylediğim gibi, bir tane böyle sağlam bir başarı, bir farklı çizgi döneminiz için gösteremezsiniz, iktidarınızdan bahsediyorum tabii, sizden değil.
Ben -sonuç olarak burası Plan ve Bütçe Komisyonu- biraz da teknik konulara girmek istiyorum müsaadenizle.
Bakanlığınızla ilgili bir Sayıştay raporu var. Sayıştay raporunda 2013'le ilgili olarak...
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Hangi bakanlıktan bahsediyorsunuz?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Dışişleri Bakanlığından. Size bakarak söyledim. Avrupa Birliği Bakanlığıyla ilgili olarak da var.
...5 bulgu var, 5 tane eleştiri konusu var. Çok derinlemesine yapılmış bir çalışma değil ama önemli bulgular bunlar. Mesela, bir tanesi diyor ki: "Katma değer vergisi iadelerinin tahakkukuna, takibine ve tahsilatına ilişkin bir sistem yoktur." Dışişleri bakanlıkları için bunlar önemli konudur, bunların olması lazım. "Yabancı para cinsinden tahsil edilecek değerli kâğıt bedellerinin hesaplanmasına dair bir yasal boşluk var." Bu konuyla ilgili olarak da bir sıkıntı var. Diğerlerini çok önemli görmüyorum, her zaman için halledilebilecek konular ama bunların muhakkak Bakanlığınızda halledilmiş olması gerekiyor.
Benzeri bir Sayıştay raporu Avrupa Birliği Bakanlığı için var 2013'le ilgili olarak. 2 tane bulgu var Sayın Bakanım. Bu IPA fonlarıyla ilgili olarak eleştiriler var. Bunların dikkate alınması lazım, gelecek yıllarda bunların tekrarlanmaması lazım.
Yine, Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkez Başkanlığıyla ilgili 4 bulgu var, bunlar önemli bulgular. Muhakkak dikkate almanız gerekiyor.
TÜRKAK'la ilgili, Akreditasyon Kurumuyla ilgili olarak da önemli eleştiriler var. Bir tanesi Sayın Bakanım, "Kasa hesabı usulüne uygun tutulmamaktadır." diyor. Bir işletmede, bir kurumda kasa hesabı usulüne uygun tutulmuyorsa gerisi zaten yoktur. "Nakit takibi bile doğru dürüst yapılmıyor." diyor. Yıl içinde girişilen taahhütlere ilişkin taahhüt kartı açılmayarak giderlerle ilgili hesaplar da kullanılmıyor, kayıtlar da doğru dürüst yapılmıyormuş TÜRKAK'ta. 2 tane bulgu var, bunların muhakkak dikkate alınması gerekir.
Sayın Bakanım, bütçelere ekli olarak bazı cetvelleri vardır. E cetvelinde Dışişleri Bakanlığıyla ilgili olarak 11'inci madde var. Burada, Dışişleri Bakanlığının, Kıbrıs konusunda Bakanlık ve Lefkoşa Büyükelçiliğince yürütülecek çeşitli faaliyetleri için, ayrıca önceden öngörülmeyen bazı uluslararası toplantıların giderlerinin karşılanması için, yurt dışında yürütülecek tanıtım faaliyetleri için bir fon konuyor her sene. Ama, bu fon -sizin talebiniz midir bilmiyorum- hem İhale Kanunu'ndan muaf hem 5018 sayılı harcama usulleriyle ilgili bir kanun vardır, ondan muaf hem de taşıt kanunundan muaf. Neden böyle bir muafiyete gerek duydunuz? Böyle bir özel fon kurulmasının sebebi nedir? Bakıyorum, 2013'te bu fon aşağı yukarı 23 milyar civarında. Daha sonra bu artıyor, 26,5-27 milyon oluyor. 2015 için de 23 küsur milyon lira talep ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, ek süre veriyorum, toparlayabilirseniz...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bunun muaf olmasını siz mi istiyorsunuz, böyle bir talebiniz mi var, neden gerek oluyor? Çünkü, o kadar fazla Kamu İhale Kanunu'ndan muafiyet talebi var ki, o kadar çok var ki rahatsız oluyoruz artık yani 140'dan daha fazla. Bu, harcama bütünlüğünü bozuyor, denetim yapılamıyor, büyük sıkıntılara sebep oluyor. Belki haberiniz bile yoktur bundan ama bu sıkıntılara sebep olan bir anlayış, bu anlayışın da değişmesi gerekiyor.
Sizin, ayrıca, Bakanlık olarak 115 taşıt talebiniz var. Bunların 69'u binek otomobil ve bunun, 20'si de galiba zırhlı binek otomobil. 115 tane otomobil talebiniz var. Nereler içindir bunlar? Bir hazırlık yaptırabilirseniz, sunum bölümünde cevap verebilirseniz memnun olurum.
Avrupa Birliği Bakanlığı için teşekkür edeceğim, geçen sene de bu sene de taşıt talebi yok. Avrupa Birliği Bakanlığı taşıt talebinde bulunmayan tek Bakanlık. Onun için tebrik ederim. Bilmiyorum, başka nereden temin ediyorsunuz, fonlardan mı temin ediliyor başka bir yol mu kullanıyorsunuz acaba? Ama, o fonların öyle kullanılmaması lazım, amacına uygun kullanılması lazım.
Ben soru-cevap bölümünde tekrar mikrofona geleceğim.
Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum Bakanlığa.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.