| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök'ün, Fetullahçı terör örgütüne ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 19 .10.2016 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Efendim, hoş geldiniz.
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Buyurun Sayın Tanrıkulu. Sağ olun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Ben de teşekkür ederim açıklamalarınız için. Gerçi açıklığa kavuşturdunuz ama kayıtlara geçmesi açısından söyleyeceğim ve sizin bilginize de sunacağım verilen cevabı.
25 Ağustos 2004 tarihli Millî Güvenlik Kurulu Kararı aynen şöyle: "Fetullah Gülen konusu gündeme gelmiş, yurt içi ve yurt dışı faaliyetlerine karşı bir eylem planı hazırlanması uygun görülmüş ve bu konudaki tavsiye kararının Hükûmete bildirilmesine karar verilmiştir." Karar bu. Ben de 2004 yılında Taraf gazetesinde bu çıktıktan sonra Hükûmete soru sordum. Hükûmet de Başbakan Yardımcısı aracılığıyla aynen şu cevabı verdi: "Önergede bahsedilen konu -2004 tarihinde cevap verdiler- Millî Güvenlik Kurulunun gündemine Hükûmetimiz tarafından getirilmemiştir."
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Biz getirdik çünkü.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - "Ayrıca, söz konusu Millî Güvenlik Kurulu Kararı'nı hayata geçirme yönünde Hükûmetimiz döneminde herhangi bir Bakanlar Kurulu kararı alınmamıştır, herhangi bir adım atılmamıştır."
Siz de biraz önce bunu teyit ettiniz. Ondan sonraki Millî Güvenlik Kurulu toplantılarında da Hükûmeti bu konuda uyardığınızı ve bilgilerinizi paylaştığınızı ifade ettiniz ama Hükûmetten herhangi bir adım atılmadığı...
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Bizim görevimiz bunu söylemekti ve söyledik; yapıp yapmamak o Hükûmetin görevidir. Onun takdiri de halkımızın ve diğer partilerin görevidir. O bakımdan, ben... Efendim, lütfen siyasetle beni şey etmeyin.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Ben teşekkür ederim. Sadece kayıtlara geçmesi açısından...
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Evet ama dediğiniz doğrudur. Hatta daha başka şeyler de söylendi aynı konuda. Tabii, takdir sizlerin, Hükûmetin konusudur.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - İkinci konu: Yine siz konuşmanıza başlarken alay komutanı olarak 1982 yılında duruma açıklık kavuşturdunuz, kendi pozisyonunuzu açıkladınız yani alay komutanı olarak neden sorumlu olduğunuzu, eğitim ve disiplinden sorumlu olduğunuzu. Evet, siz de izlemişsiniz, 13 Ekimde dinledik biz Mustafa Önsel'i -kurmay albay- tutanakları istedim. Orada yani sizi ilzam edecek ve etmeyecek bir biçimde sizin döneminizde 1982 yılında özel bir sınıf oluşturulduğunu -1986'da mezun oluyorlar- o sınıfın tek kaynaktan beslendiğini yani askerî okul ve sivilden gelenler genellikle karma olurmuş, yirmi beş, otuz kişilik sınıflar olurmuş, yarısı sivil kaynaklı yarısı ise askerî kaynaklı olurmuş. Ama o dönemde oluşturulan sınıfın tek kaynaklı olduğunu, özel bir sınıf olduğunu, bunu tespit ettiklerini, onların 13'ünün general olduğunu, 11'inin de darbeden tutuklu olduğunu ifade etti ve bu örgütlenmeyi harp okulunda o tarihe kadar götürdü kendisi ve böyle söyledi. Bu sınıftan gerçekten de haberiniz var mıydı?
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Kasaptaki ete soğan doğradığımı da söylemiş kendisi. O ifadesi de yazının değerini gösteriyor. Söylediği sözlerin değerinin bir ölçüsüdür yani şimdi durup dururken onu niye söyledim.
Şimdi, ben size şöyle söyleyeyim efendim: Öğretimle ilgili konular tamamen öğretim başkanlarının görevidir, öğretim başkanları tayin eder. Bütün okullarda olduğu gibi bazı sınıflar öğrencilerin seviyesine göre düzenlenebilir. Nasıl düzenlendiğini ben bilmiyorum ama özel bir sınıf sivillerden kurulu asla olmamıştır benim bilgim dâhilinde, olması da mümkün değildir. Niye mümkün değildir? Şimdi, orada okul komutanı var, tümgeneral; kurmay başkanı var, albay; öğretim başkanı var, albay; 4 tane tabur komutanı. Her birisinde 5'er tane bölük komutanı, bir sürü takım komutanı. Bütün öğretmenler derse giriyor çıkıyor ve hiçbirisi bunları görmüyor, bilmiyor, özel bir sınıf kuruluyor. Buradakiler...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Ama şöyle yani isimler belli tabii, hangisinin okulda okuduğu dönem de belli.
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Tamam ama ben size şöyle söyleyeyim Sayın Tanrıkulu: Şimdi, her sene biliyorsunuz Askerî Şûra'da 20 küsur albay general yapılır. Bu ne demektir? Her devreden 20 küsur çıkar. Şimdi, onun kastettiği... Ben 1982'lilere diyor zannettim, hatta geçen gün televizyonda da müdahale ettim "1985'liler." diyor. Benden sonraki sene mezun olmuştur. Varsa öyle bir şey benden sonraki komutan da fark etmemiş demek ki, alay komutanı çünkü alay komutanının zaten görevi dışındadır da. Ondan sonra... Bunlar kaç kişi oluyor? Her devreye 20 kişi düşüyor. Yani 1985 devresinden 20 kişinin kurmay subay olması çok olağandır yani ortalama olarak.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Aynı sınıftan olmasına dikkat çekti yalnız, aynı sınıftan.
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - O öyle diyor, acaba öyle mi? Yani öyle diyor. Kendisi de o zaman öğrenciymiş herhâlde.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, bunu Genelkurmaya yazılı olarak soralım. Hangi sınıflar vardır? Hangi sınıfın, bunların kökenleri nereden gelmiştir ve bunların hangi generalliğe...
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Evet, sorulsun.
BAŞKAN - Olur, hayhay.
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - En güzeli odur yani "Askerî liseden gelmiş." deseler hadi anlayalım, oradan geldi, buradan geldi. Sonra sivilden gelmiş. Siviller... Harp okuluna her zaman sivil aldık yani şimdi harp okulunun kendine özgü şeyleri var. Mesela, harp okulunda Silahlı Kuvvetlerdeki gibi millî subay yetiştirmek için, millî ordu olmak için yazılı olmayan usuller uygulanır. Ben alay komutanıyken bana emir geldi Kenan Evren Paşa tarafından, ondan sonra "Bütün iller temsil ediliyor mu?" diye. Sadece Hakkâri'den yoktu. "Alın 1 tane öğrenci." dedi. Hileişeriyeyle Hakkâri'den 1 tane öğrenci aldık ve oraya koyduk. Bütün etnik kesimler, bütün refah kesimleri, bütün coğrafi kesimler, bütün inanç kesimleri harp okulunda ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde temsil edilir. Onun için Türk Silahlı Kuvvetleri millî bir ordudur ve biz bunu, yazılı olan şeyi askerler olarak, komutanlar olarak her zaman gözetmişizdir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Var mı Sezgin Bey?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bir sorum daha var.
Şu ifade ediliyor: Yani bu örgütlenmenin yargı içerisindeki ilk ortaya çıkışı bir davayla, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesiyle ilgili davadır; rektörün tutuklanması, Yücel Aşkın'ın tutuklanması olayıdır. O davada işte özel mahkeme, genel mahkeme ayrımı yapılmaksızın devlet güvenlik mahkemesi, özel yetkili mahkemede dava açıldı falan. O davayı ben de o zaman basından avukatlar vasıtasıyla falan da izlemiştim, baro başkanıydım o zaman. Erdoğan Teziç YÖK Başkanı ve 70'e yakın rektör ve profesör Adalet Bakanından randevu alıyorlar ve gidiyorlar, Adalet Bakanıyla görüşüyorlar; ertesi günü de Van'a gidecekler. Adalet Bakanıyla görüşmeden sonra siz şunu söylüyorsunuz yani sorulmadan söylüyorsunuz ve sizden de randevu istenmemiş: "Benden istenseydi ben randevu vermezdim."
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Kaç senesinde oluyor?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - 2 Kasım 2005 tarihinde.
13 Kasım 2005'te de Enver Arpalı, Genel Sekreter Yardımcısı çamaşır ipiyle asıp intihar ediyor. Yani sizden bir randevu da istenmemiş ama bu beyanda o gün bulunuyorsunuz ve diyorsunuz ki: "Benden istenseydi ben vermezdim randevuyu toplu bir şekilde." Yani Adalet Bakanına gitmişler, görüşmüşler. Bu soru işareti hep kamuoyunda kaldı. Neden bu açıklamayı yapma gereği duydunuz?
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Evet. Benim hatıramda kesin bir yeri yok ama şu var: Belki Genelkurmay Başkanlığımın ilk sırasında tabii her komutan gibi ben de bazı düzenlemeler yapmayı hep düşünmüşümdür. Hani Silahlı Kuvvetlerinin bir emir komuta zinciri vardır. Bu emir komuta zincirine nüfuz edip de düşünceleri farklılaştırmaya sıcak bakmamışımdır. Çünkü Silahlı Kuvvetler hep karşılıklı diyaloğa, konuşmaya, beyin fırtınasına önem veren çünkü açıkça herkes konuşur, eder, söyler yani buna dışarıdan bir şey gelmez. Eğer söylemişsem bile o zaman mutlaka ona önemli bir olay etki etmiştir, onun için öyle demişimdir. Şu anda ben kesin olarak hatırlamıyorum.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Çünkü Erdoğan Teziç'in de şu açıklaması var: "Yani biz zaten bu olayın gereği olarak Adalet Bakanıyla görüştük. Genelkurmay Başkanından -zaten bunu ayırt edebilecek pozisyondaydık- randevu istemedik ama neden bu açıklama yapıldı, onu da, ben de bilmiyorum." dedi. Şu nedenden biliyordu efendim, açık konuşalım, burası milletin Meclisi: Sizin bu açıklamanızın yani size sorulmadan yapılan bu açıklamanın Van'daki hâkim ve savcıları cesaretlendirdiği ve işte ertesi gün cezaevlerine gidişlerinde hocaların büyük bir baskıyla karşı karşıya kaldıkları gibi bir inanış var, o nedenle sordum. Yani size sorulmayan bir konu hakkında ve randevu da gelmemiş, böyle bir istek de yok, neden yapıldı acaba bu açıklama?
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Vallahi, öncesine bakmak lazım yani bir soru üzerine mi? Yani gerçekten durup dururken ben öyle çok konuşan bir insan da değilim biliyorsunuz Genelkurmay Başkanıyken. Hatta dediler ki: "Ne az konuşuyorsun." Ben dedim ki, birisi "Ben hep büyük başarılarımı susmama bağlarım." demişti, onu söyledim. Yani öyle çok konuşan, gereksiz yere konuşan...
Ama şu var yani şimdi Genelkurmay Başkanı olarak görev sahanızda olmayan şeyleri gruplar hâlinde alırsanız verdiğiniz mesaj belki şu anda baktığımız zaman doğrudur ama o zaman doğru muydu acaba? Çünkü o günkü şartlar içerisinde olayları değerlendirmek lazım.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bir açıklama varsa daha sonra da Komisyona gönderebilirsiniz eğer şeyse, belki şu anda hatırlamayabilirsiniz. Hani askıda kalmasın diye ben söylüyorum.