| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök'ün, Fetullahçı terör örgütüne ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 19 .10.2016 |
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Genelkurmay Başkanımız, hoş geldiniz.
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Sağ olun.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi, inançlı bir insan olduğunuz için sizin başınıza çok şey geldiğini söylediniz ama Genelkurmay Başkanlığı gene en iyi şeylerden birisi olması lazım.
Şunu söylemeye çalışıyorum: Laiklik ilkesine saygı duyarak, inanan ve inanmayan herkese saygı duyarak veya hangi inançtan olursa olsun, elhamdülillah, şükür, bir Müslüman olarak sözlerimi söylüyorum ama sizin varoluşunuz zaten başlı başına laikliğin bir eseri diye görüyorum. İnançlı bir insan Türkiye Cumhuriyeti devletinin Genelkurmay Başkanı.
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Sonra olabiliyor, evet.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bu önemli bir şey. Onu önce vurgulamak isterim.
Nitekim, size 2003 senesinde Jandarma Teknik İstihbarat Daire Başkanı olarak Sayın Hasan Atilla Uğur, bu FETÖ'yle ilgili -o zamanki adı neydi bilemiyorum, "cemaat" diye mi adlandırılıyordu-...
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - O zaman "cemaat" deniyordu, "camia" deniyordu, çeşitli isimler vardı.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - ...bunlarla ilgili bir liste getirdiğinde, bunların böyle çok tehlikeli olduğunu, adam öldürecek kapasitede olduğunu söylediğinde, siz "Ne uğraşıyorsunuz bu işlerle, bunlar Müslüman adamlar." demişsiniz diye basında bir beyanatta bulundu.
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Bu tamamen yalan efendim.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi...
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Bir de müsaade eder misiniz sözünüz bittiyse.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Tabii ki...
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Yani bir albay kalkıp da Genelkurmay Başkanına kendiliğinden getirmezdi, onun komutanı vardır, o Jandarma Genel Komutanına arz eder, ondan sonra bana gelir, bana gelmeden önce İkinci Başkan inceler yani sistem böyle çalışır. Ama kalkıp bana gelmiş, bir de üstelik Cumhurbaşkanına da gitmiş, öyle diyor kendisi. Vatan sevgisine verdim ben onu, çok seviyor vatanını, milletini diye. Öyle, bazı insanlar yapmak isteyip yapamadıkları şeyi yapmış kabul ediyorlar, kendilerini de inandırıyorlar. Yani öyle bir şey mümkün mü?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sormak istediğim o değildi ama bunun açıklanması da size fırsat vermiş oldu, iyi oldu.
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Tabii, sağ olun.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ama burada, yine konuşmanızda çok önemli bir şekilde, 2004'ten sonra, 2004'te bütün uyarılarınıza rağmen, Millî Güvenlik Kurulu kararı çıkmasına rağmen Hükûmetin hiçbir şey yapmadığını da ifade etmiş oldunuz.
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Ben görmediğimi söyledim yani.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Tamam, en azından şahıs olarak. Bu kayıtlara geçmiş oldu, buna memnun oldum.
Şimdi, siz bu "FETÖ" denilen, bugün "FETÖ" diye adlandırılan örgüt... TSK komutasına yönelik hamlelerinin en kritik döneminde Genelkurmay Başkanıydınız ve döneminizde yapılan seminerin teknolojik sahtekârlık ve kurumunuz için ağır bedeller üreten sonuçlarına gerçeğin ışığının düşmesi için yapabileceğiniz hiçbir şeyi yapmadığınız... Bunu neye dayanarak söylüyorum? "Ete soğan doğramam." gibi veciz bir cümleyle bunu ifade ettiniz, karışmayacağınız konusunda.
Peki, YAŞ kararları ile bu insanlar daha sizin döneminizde başlayan şerhlerle ve daha sonra YAŞ kararlarından tamamen atılımların çıkarmasıyla ordu içinde daha çok yerleşmiş olmadılar mı? Yani iktidardaki bu örgütün o dönemde, iktidardaki partnerine karşı durmaktan mı çekindiniz? Yani hiçbir müdahalede bulunmadınız Türk ordusunun generalleri tutuklanmaya başladı, hukuk dışı olaylar olmaya başladı, tasfiyeler başladı ve o dönemde size bu sorulduğu zaman "Ben, kasaptaki ete soğan doğramam." dediniz.
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Evet. Ben onun belgesini de getirdim size. "Kasaptaki ete soğan doğramam." lafı, Sayın Gül Cumhurbaşkanı iken bir konuda beni çağırdılar, davet ettiler. "Baş üstüne." dedik çünkü Cumhurbaşkanının davetine icabet edilir. Gittim orada konuştuk, dönüşte bir basın ordusu ayrıldığımda oğlumun evine kadar geldi. Öyle bir şey sordular ki bana dediler ki efendime söyleyeyim "Olmamış bir şey olursa -şimdi tam da hatırlayamıyorum konuyu- ne olur?" diye. Ben babaannemden duyduğum lafı söyledim, dedim ki: "Kasaptaki ete soğan doğramam, hele bir olsun, ondan sonra." Yani, bu, doğmamış çocuğa don biçmenin benim öğrendiğim versiyonu. 2008. Şey ne zaman başladı, Balyoz? En çok bunu Balyozcular kullanıyor. Balyoz 2010'da başladı. Yani bu davalarla ilişkisi olmamış. "Ete soğan doğramam." lafı yani olmamış bir şey sorulduğu zaman söylenmiş bir laf.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ergenekon 2007 yılında başladı ya Paşam...
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Ama Ergenekonla ilgili değildi yani bu konunun şeyle...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ergenekon'da askerler vardı ya.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Yani bu laftan bağımsız o zaman bir başka sorum var tabii. Sizin cevap vermenizi bekleyerek, onun için kusura bakmayın şey yapıyorum.
BAŞKAN - Estağfurullah.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Peki, ne yaptınız Paşam?
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Ben şimdi söyleyeceğim.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ben sıradan bir hekim ve eski bir bürokrat olarak dahi o süreçlerin nasıl bir şekilde yürüdüğünü hissettim, okuyarak anladım. Yani onun bir kumpas olduğunu, daha başlangıcında bu bilgilerimle sezdim ve anladım, öğrendim. Siz sezip -çok deneyimlisiniz ve devletin en büyük güvenlik kurumunun başındaki en yüksek bürokratsınız- bu konuyu anlamış, daha doğrusu bilgi de gelmiş olmalı size, bu durumda ne yaptınız?
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Efendim, benim zamanımda -bir defa şimdi, tabii siz Ergenekon'u falan hepsini birleştirerek soru soruyorsunuz- hiç kimse tutuklanmadı ki, hiçbir dava da açılmadı. Benim hiç dava açtığımı Ergenekon konusunda, Balyoz konusunda duydunuz mu? Hiçbir zaman bu konularda, efendime söyleyeyim, aleyhine "Bunlar yapmıştır, etmiştir." dediğimi duydunuz mu? Bunlar, hep ben emekli olduktan sonra. Yani benim zamanımda hiç kimse tutuklanmadı ki, hiçbir dava açılmadı ki.
Şey konusuna gelince, Millî Güvenlik Kurulunda söylenen sözden daha güçlü bir şey olabilir mi? Yani siyasi partilerimizden en önemlilerinden bir tanesi de bunu milat olarak kabul ediyor. Çok önemli bir toplantıdır, çok önemli bir görüştür ve Silahlı Kuvvetlerin görüşüdür. Bir siyasiye bundan daha fazla ne olur? Yani siyasiye... Ben ettiğim yeminin şeyi olarak bir defa hep kendimi siyasetin altında ve siyasete bağlı olarak görmüşüm, ben Başbakana bağlıyım. Hep aslarıma verdiğim şey budur: Biz siyasete düşman değiliz, siyasetçiye düşman değiliz, ondan sonra, ama siyasetin dışındayız, biz siyasete karışmayız. "Herkesin görevini yaptığı bir Türkiye istiyorum." dedim giderken. Ben o her şeye nasıl karışayım? Şimdi öyle kişiler var, falanca, efendime söyleyeyim, rektöre, bilmem kim, savcı bilmem kime bu Hilmi Paşa niye bir şey yapmamış... Ya, ben, niye yapayım yani.
Ondan sonra, söylediğim hani "Çok sıkıntılar çektim." dediğim konular onlar. Yani başkasından çekmedim sıkıntıyı. Genelkurmay Başkanı oldum ama basında neler yapıldı? Efendim, Hrant Dink hakkında ben niçin konuşmuyormuşum... Niye düşünüyor? Çünkü o kafa, şey zannediyor, Jandarma Genel Komutanı bana bağlı olduğu için, jandarmalar, efendime söyleyeyim, işin içinde olduğu için... Jandarma Selahiyetleri ve Görevleri Kanunu var. Jandarma, kanunda idari ve adli konularda tamamen İçişleri Bakanına bağlıdır. Genelkurmay... Ondan sonra vesayet oluyor. Ben niye karışayım adaletin işine? Hrant Dink ile Genelkurmay Başkanının bir ilişkisi olabilir mi? Ama diyorlar.
Yani şimdi tabii, Sayın Milletvekilimiz tabii -kendisi de ifade ediyor- dışarıdan aldığı bilgilerle böyle yapıyor ama gerçek böyle değil yani. Yani dediğim gibi, benim zamanımda hiçbir bu konularda dava açılmamıştır, hiç kimse tutuklanmamıştır, söylenenler tamamen tabii bilerek veya bilmeyerek biraz yanıltıcıdır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Aytun Bey, başka sorunuz var mı?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bitiyor, son sorumu sormak istiyorum.
Tabii, bence bugün bu toplantının tarihe geçecek notu, 2004 Millî Güvenlik Kurulunda ortaya koyduğunuz tavır, 2004 Millî Güvenlik Kurulu kararının bu hükûmetler tarafından uygulanmamasıdır. Esasen, bu konuşmayla, bu Komisyon sonucun yarısına ulaşmış kabul ediliyor. Çok önemli buluyorum söylediklerinizi.
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - O tabii Komisyonun takdiri, ben bir şey diyemem.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi, Sayın Genelkurmay Başkanımız... Ben böyle hitap ediyorum çünkü bu ülkenin Genelkurmay Başkanı hepimizin Genelkurmay Başkanıdır ve bu topraklarda namus ve şerefimizle yaşamanın tek yolu, sağlam Türk Silahlı Kuvvetleridir. Başka türlü bizi bu topraklarda böyle yaşatmazlar.
Ama şunu da ifade etmek istiyorum: Şüphesiz hepimiz her zaman sivil otoriteye bağlıyız. Zaten demokrasi ve sivil otorite olmazsa biz olmayız siyasetçi olarak. Bizi var eden demokrasi ve sivil otoritedir. Yalnız bunun bir tek şeyi var, bunu tespit etmek isterim: Siyasi iktidarlar yeter ki anayasal meşruiyetini kaybetmesin. Anayasal meşruiyetini kaybetmiş siyasi iktidar itaati hak ediyor mu, hak etmiyor mu, eski bir müsteşar olarak buna bir soru işareti koyuyorum.
Şimdi son olarak sorum şu: Bütün bu kendi sorumluluklarınızdan bağımsız olarak 15 Temmuzu nasıl değerlendiriyorsunuz ve Zekeriya Öz tarafından demokrasi kahramanı ilan edilmeniz sizi üzdü mü?
Teşekkür ederim Sayın Genelkurmay Başkanım.
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Zekeriya Öz onu söylemiş; o, onu bağlar, beni üzmesi üzmemesi önemli değildir ama ben kendimi biliyorum, ben demokrasiye yürekten bağlı bir insanım. Bütün hareketlerim de bunu göstermiştir, beni takip edenler yakından bilirler. Ondan sonra, ben hiçbir zaman siyasetçilerle kavgalı olmadım, siyasetçilerle kavgalı olmadığım hâlde hâlâ benimle "olmadım" diye kavga edenler de vardır, bunu biliyorsunuz.
Herkes kendi görevini yapmalı. Siyaset, siyasetçinin işidir. Ben siyasete müdahale edersem, ondan sonra işler bozulur, herkes eder.
"Meşruiyetini kaybetmiş, kaybetmemiş..." Anayasa Mahkemesi var, muhalefet var, her şey var. Yani bu, Genelkurmay Başkanının görevi midir? Onlara zorla mı yaptırayım yani siz bunu uygulayın mı diyeyim?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hayır, burada bir yanlış anlama var, düzeltmem lazım.
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK -Yani bir şeyin değeri, alternatifiyle değerlendirilir deniyor ya, müdahale etseydim daha mı iyi olurdu?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hayır, burada bir yanlış anlama var, kastettiğim o değil.
BAŞKAN - Ben mikrofonunuzu açıyorum.
Buyurun efendim.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bu masanın etrafında olan herkes, her türlü sivil yönetime müdahaleye karşıdır; herkes, tartışmasız bir şekilde. Kastettiğim o değildir. Yine söylüyorum, eski bir bürokrat olarak Anayasa'yı ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nu bilen birisi olarak söylüyorum: Amirleriniz -böyle bir şeyin varlığından söz etmedim, böyle bir tespitte bulunmadım ama kendi görüşümü ortaya koydum- eğer Türkiye'yi yönetenler ve amirler siyasi ve anayasal meşruiyetin dışına çıkıp hukuksuz emirler vermeye çalışırlarsa bunu da hiçbir bürokrat uygulamak mecburiyetinde değildir, onu vurgulamak istedim. Bu benim görüşüm, bunu siz yaptınız ya da sizden bir şey yapın manasında söylemedim. Bu bir tespit. Türk siyasetine, halka doğru bir tespittir. Anlatabiliyor muyum? Yani size, niçin müdahale etmediniz filan, öyle bir şey söylemiyorum ama sizin Genelkurmay İkinci Başkanınız Sayın İlker Başbuğ dahi tutuklandı ve bunlar anayasal meşruiyet içinde mi, hukukun üstünlüğü içinde mi oldu Paşam?
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Öyle bir şeyi bana niye soruyorsunuz?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Dolayısıyla, anayasal meşruiyet dışına ve hukuk dışına çıkıldığı zaman, sözlü, kendi gücünce, imkânları olan her Türk vatandaşının buna karşı bir tutum alması, vatanseverliğin ve yurttaşlığın görevidir, o manada söyledim.
BAŞKAN - Aytun Bey, teşekkür ederim.
GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK - Ben de aynen öyle yaptım. Bana geldiler "İfadeni almak istiyoruz." dediler, "Geleyim." dedim, ondan sonra dediler ki: "Biz İzmir'e geliriz." "İzmir'de istediğiniz yere, adliyeye gelin, adliyedir esas yeriniz." dedim. Adliyeye geldiler, verdim.
Şeye çıktım, nedir o, Ergenekon davasında beni şey olarak davet etti mahkeme; mahkemede ifademi verdim ve Sayın Kılıçdaroğlu "Ergenekon davası, Hilmi Paşa'nın ifadesinden sonra çökmüştür." dedi, aynen böyle söyledi.