| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyon çalışma takvimi, Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesi ve Komisyona davet edileceklerin tespitine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 07 .10.2016 |
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Çağırdığımız kimselerle ilgili hangi soruları soracağımız konusunda hepimizin bir çalışması olacak ve bu çalışma, sorular aynı zamanda Komisyonun ciddiyetinin özü olarak dışarıya yansıyacak. Haftada üç gün, saat 11.00'de başlayan bir çalışma takvimini somutlaştıralım uygunsa herkes için, bu zaman zarfındaki grup toplantı... Bakın, hep olağanüstü şartlardan bahsedip olağan çözümler arayamayız. Olağanüstü şartlar varsa grup toplantılarına gidemeye de biliriz bir süre. Genel başkanların bu konuda hoşgörülü davranacağına eminim, bir sorun çıkacağına inanmıyorum. Eğer herkes için uygunsa -hani somut bir öneri olarak söylüyorum- 11.00'de başlasın. Salı, çarşamba, perşembe başlayalım; bir hafta içinde bile ihtiyacı anlarız Sayın Başkan. Yani ona göre tekrar konuşuruz, sonuçta bağlayıcı değil bu kararlarımız.
BAŞKAN - Evet, ekseriyet bu düşünceye olumlu bakıyor mu arkadaşlar?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamam, o zaman, haftanın üç günü, salı, çarşamba, perşembe saat 11.00'de başlamak üzere...
Bitiş saati olarak nasıl düşünelim? Yani onu kendimiz, birlikte...
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Onu mecbur açık bırakacağız.
BAŞKAN - Hayır hayır, bir de davet ettiklerimizin belirleyeceğimiz süreyle... Diyelim o gün için -atıyorum- 10 kişi davet ettik, 15 kişi davet ettik. Tabii buradaki belirleyeceğimiz dinleme süresine göre -artık uymak zorunda olacağız- o kişileri davet ettiğimizde dinleyeceğiz tabii ki.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Yine, burada bir şey söylemek istiyorum izin verirseniz.
İlk yapacağımız toplantıda bu da bize bir fikir verecek. Yani ne kadar süre bir konuşmacıyla konuşma ihtiyacımızı karşılıyor? Öyle konuşmacılar olacak ki on beş dakikada bitecek ama öyle bir hikâyeleştirmeye başlayacak ki biz rica edeceğiz kalsın diye. Ben biraz bürokrasiden geldiğim için hep adının konulmasından hoşlanırım. Yani şöyle diyelim: 11.00'de başlasın, olağanüstü bir şey olmazsa 18.00 ya da 19.00'da sonuçlansın, sonuçlanmadı, 20.00, 21.00, sabaha kadar da çalışırız, ucu açık, hoşgörüyle ama adı konulmadığı zaman ucu açık bırakılan her işten sonuç alınamıyor. Yani randevularda da öyledir, "Kaçta buluşalım?" -bizde böyle bir alışkanlık var- "Üç, üç buçuk olabilir." Yok kardeşim, ya üçte buluşursun ya üç buçukta. Bunun da adının konulmasının uygun olacağını düşünüyorum.