KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, biz burada kafamıza göre bir usul belirleyemeyiz ve bu usulü de getiremeyiz. Biz İç Tüzük'e göre çalışmak zorundayız. Ya gizli oturum kararı alırsınız; yazılı, görsel tüm basın dışarı çıkar ya da açık oturumdur, yazılı ve görsel basın burada hazır bulunur.

Şimdi, eksik bilgi var, ben Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim. Plan ve Bütçe Komisyonuna o ajansın kamerası girmek istiyorsa... Mesela, benim önemli bir şey söyleyeceğimi düşünüyor...

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Bütan ajanslar burada.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya, sorun bakalım KİT Komisyonuna girmişler mi, Plan ve Bütçe Komisyonuna girmişler mi?

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Şu anda kameraların hepsi burada ve muhabirleri de aynı zamanda burada.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Beyefendi, ben Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim, daha sonrasından girip birçok defa görüntü aldılar.

İkinci mesele, yaptığımız işin İç Tüzük'te yerimin olması gerekiyor. İç Tüzük sadece soruşturma komisyonlarına "gizlidir" diyor; bu, bir araştırma komisyonu. Araştırma komisyonu açık olduğuna göre yazılı, görsel basın da kendi takdirine göre... Usul olarak genelde şöyle yapar kameramanlar, bakan konuşurken önemli şeyler söyleyecek diye yayın yaparlar, sonra kendi istekleriyle çıkarlar, kendi yayın politikaları gereği çıkarlar ama buna Komisyon Başkanı "Siz dışarı çıkın." diyemez.

Buraya son derece önemli insanların gelmesini bekliyoruz, henüz emin değiliz ne olacağından ama. Mesela, çok önemli tanıkların, bilgi vereceklerin gelmesini düşünüyoruz. Burada buna başlarsanız, bir daha görsel basın, orada o insanların söyleyeceğini, ne söyleyeceğini görsel basın olarak kaydedemez.

Bakın, şöyle bir etki altındayız: Şimdi, ne dedik başında: "Bu, hepimize karşı yapılmış bir darbe." Kendi tavrımızı da net ortaya koyduk: "Gerçeği ve yalnızca gerçeği, bedeli ne olursa olsun araştırmak istiyoruz." diye. Komisyonun ilk toplantısında bizi son derece üzen, şüpheye iten birtakım gelişmeler oldu. Hatta, ondan sonra sizin açıklamalarınız da bu gelişmeleri itti. Bizim sizden burada demokratik olarak bir talebimiz oldu: "Bu darbe hepimize yapıldıysa gelin Başkanlık Divanını birlikte oluşturalım." diye. Siz çoğunluğunuzla Başkanlık Divanını oluşturdunuz.

Sonra Sayın Başkan, yaptığınız açıklamada diyorsunuz ki "CHP tek başına önerge verdi." İşte, Mehmet Bey burada. Biz Mehmet Bey'e de sonduk, "Sizi de gösterelim mi?" diye ama siz kendi partinizin önergesiyle gelince diğer partiler de o önergede yer almak istemeyince mecbur CHP'nin önergesini verdik. Ama siz basına öyle bir anlattınız ki ben gerçekten çok üzüldüm, sanki biz hiç böyle iki saat burada, bu konuda talebimizi iletmemişiz gibi, Başkanlık Divanını beraber belirleyelim diye. Üstelik tuttunuz, İç Tüzük'e aykırı olarak da Komisyonda bütün yetkinizi AKP milletvekillerinin oyuyla bizim elimizden alarak uhdenize bağladınız. Biz bu Komisyon gölgelenmesin diye, Komisyon üyeleriyle ilgili birtakım vehimlerimizi, endişelerimizi dile getirmedik, ne yapacağınızı görelim diye, hâlâ bekliyoruz ama başında aldığınız bu karar, görsel basını yasaklamanız, bu şüpheleri ne yazık ki gerçek hâle getiriyor. Ne demiştik? "Bu Komisyonda gerçeğin açığa çıkmasını istemeyen ilk organizasyon, Fetullah Terör Örgütü'dür." demiştik. Şu an itibarıyla halktan bu bilgileri saklıyoruz, görsel basını çıkarmak, bu bilgileri saklamak anlamına gelmektedir.