KOMİSYON KONUŞMASI

EFKAN ALA (Bursa) - Teşekkür ediyorum.

Vardı, haksız ikramiye aldıkları doğruydu, soruşturma açtık, ondan sonrasını bilmiyorum yani soruşturma sonuçlanacaktır tabii devlet sistemi içerisinde.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Haksız ikramiye küçük bir şey değil, Sayıştay raporuna göre yaklaşık 1,5 milyar liralık - katrilyon eski parayla- Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından ikramiye ödendiği...

EFKAN ALA (Bursa) - Yani, haksız ikramiyeyle ilgili soruşturma açmıştık yani büyüklüğüne bir şey diyemeyeceğim.

Şimdi, diğer imamlar konusunda kamuoyunda da "mahrem imamlar" diye bilinen bir operasyon yapıldı, tespit edildi. Ama, bunlarda oyun çok yani o oranın imamı, bu buranın imamı, o öbürüne bağlı, birbirinden haberi yok böyle garip bir yapı. Onun için, o birimlerin de her birinin sorumluları var ama tek tek şimdi hatırımda değil yani her bir biriminki. Mahrem imamlar bu önemli kurumların imamlarıydı, yakalananlar.

"Ne önlemler alınabilir?" Bir kere ilkeleri söylüyorum, kuralları demokratikleştiriyoruz ama kurumları demokratikleştirmeye gelince bir dirençle karşılaşıyoruz. Aslında bu da anayasal sistemden kaynaklanıyor. Elbette, darbe döneminde yapılmış bir Anayasa'yla arzu ettiğimiz gelişmiş, kurumsallaşmış bir demokrasi inşası mümkün değil ama çok iyi gelişmeler var, bu tartışılıyor, konuşuluyor Türkiye'de. Umarım demokrasiyi kurumsallaştırma yönünde adımlar atarız. Somut örnek olarak arz ediyorum yani anayasal kurumlar yetki kullanıyor. Hangi yetkiyi? Millete ait olan yetkiyi. İrade kullanıyor tabiri caizse, oysa irade seçilmişlerde ve seçilmişlere... Ya doğrudan bir kurum iradi yetki kullanıyorsa, idari yetki değil de iradi yetki kullanıyorsa o zaman ya seçilmişlere ya da ahaliye, halka doğrudan hesap vermelidir. Ya seçilmişler onun üzerinde yetkili olmalıdır ya da halk onun üzerinde doğrudan yetkili olmalıdır. Bir örnek vereceğim. Mesela, yargıda bu nasıl olur? İşte, Batı'da jüri sistemi var, halk doğrudan seçiyor ve karar veriyor yani. Orada halk jüri sisteminde karar veriyor, millet adına öyle karar veriliyor. Burada Hükûmeti halk seçiyor yani Meclisi. Tamam ama Meclis üzerinde ve hükûmet üzerinde yetki sahibi olan kurumları, anayasal kurumları kendi kendilerine seçiyorlar. Anayasa öyle kurgulanmış ki bir grup oluşturmuş baştan, o grup seçiyor ve bu grubu oluştururken de hem 1960 ihtilalinde hem de 1980 ihtilalinde yeniden oluşturulmuş yani kendi kendini seçecek kurullar, o kurullar kendi kendini seçiyor. Şimdi, epeyce Anayasa değişikliği oldu biraz gelişmeler oldu ama yeterli mi? Kesinlikle değil. Yani, halkın seçtiği bir yapı üzerinde kendi kendini seçen mekanizmaların yetki kullanması ya da bağımsız yetki kullanması bu işin ana nedenidir. Bir de devlet içerisindeki gücü dengeli dağıtmak lazım. Mesela bunun için Jandarmanın ayrılıp İçişleri Bakanlığına bağlı olması önemlidir, kuvvet komutanlarının ayrılıp Millî Savunmaya bağlanması önemlidir, Askerî Şûranın yapısının kanun hükmünde kararnameyle değişmiş olması önemlidir. Yani buna benzer düzenlemelerin çok önemli etkileri olur. Mesela poliste bazı kararlar daha önce, 28 Şubatta alınmıştı, daha ağır silahların olması yönünde çalışmalar yapıldı ve alıyorlar. İşte, size örnek de verdim yani bu darbeden önce bile almıştık; orada helikopteri durduran, polisin elindeki o silah oldu.

BAŞKAN - Evet, teşekkürler Sayın Bakanım.