KOMİSYON KONUŞMASI

EFKAN ALA (Bursa) - Teşekkür ediyorum.

Aslında, yani sistemi sorgulayıcı da, sorgulamaya kapı açıcı da bir soru. Teşekkür ediyorum.

Çünkü arkadaşlar yani 12 Eylül anayasası ve onun anayasal kurumları, yetki kullanan, irade kullanan, aslında halkın seçtiklerini kullanması gereken iradeyi paylaştırılmış olarak kullanan bu kurumlardan gelen bilgilerin hepimiz tarafından ne kadar tereddütle karşılandığını hepimiz biliyoruz. Yani o zaman birtakım mahfillere kalsaydı zaten... Bizim, düşünün, yüzde 49,5 oy almış, yüzde 50 oy almış partimize ondan kaç sene sonra kapatma davası açtı aynı zihniyet ve bizi nelerle suçladılar. Onun için o günlerde böyle bir yapıdan gelen bir değerlendirmeyi Hükûmet dikkate alamazdı, almaması doğrudur, almamalıydı da.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Ama ben 2014'ü söylüyorum.

EFKAN ALA (Bursa) - Yok, siz 2004 dediniz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Yok, cevap 2014.

EFKAN ALA (Bursa) - Hayır, hayır, siz 2004'teki kararı söylüyorsunuz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Karar ama benim sorduğum soru 2014'te.

EFKAN ALA (Bursa) - Tamam, o dönemi söylüyor ama o dönemi.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Hayır ama 2014'te de yani o bir işlem yani bir süreç. Yani sonuçta 2014'te niye alınmamış? 2004'te tamam.

EFKAN ALA (Bursa) - Hayır, hayır şöyle: Artık ondan sonra o anlama geldiğini zannetmiyorum yani o döneme ilişkin soruyorsunuz. O zamanki tartışmaları hatırlarsanız...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Hayır, Millî Güvenlik Kurulu bir karar alıyor, bunu Hükûmete tavsiye ediyor.

EFKAN ALA (Bursa) - Hayır, öyle anlaşılmış ama 2004'te alınan kararı 2014'te biz şöyle şöyle yaptık değil de, biz de o gün o tartışmaların içerisindeydik. O gün alınan o karar uygulanmadı, uygulanmaması da doğruydu diye bir karar oluşturuldu, doğrudur da ama sonradan şunu söylüyorum: Bu yapı ne zaman berraklaştı? Ben size arkadaşlar tarih verdim. Yasal olmayan dinlemeler, insanlara tezgâhlar, haraç toplamalar yani tamamen bu terörist yapılanmaya doğru eğim, makas değiştirmeler, tamamı arkadaşlar işte "one minute"ten sonraki senelerde olmuş ve kaç ay sonra başlamış, söylüyorum, o başladıktan sonra Hükûmet farkına vardığı andan itibaren yani bir suç örgütü hâline dönüştüğünü, bir suç örgütlenmesi olduğunu, böyle bir sapkınlığın ortaya çıktığını gördüğü andan itibaren alması gereken, alınması gereken tedbirlerin hepsini almaya çalışmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakanım.

EFKAN ALA (Bursa) - Kimine yetti, kimine yetmedi sayısı.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Şöyle efendim, bakın...

EFKAN ALA (Bursa) - Ha, Sayın Cumhurbaşkanımızın da "Kandırıldık." dediği, çok açık söylüyorum, "aynı menzile doğru..." Biz din hassasiyeti olan, demokrat -tabii ki birçok insanın Türkiye'de, onu zinhar tartışamayız, din hassasiyeti var; insanların inançlarına, hepsine saygı duyuyoruz ve saygıyla selamlıyoruz ama- daha bir kıyaslama yaptığınız zaman, hani AK PARTİ dediğimizde din hassasiyeti biraz daha yüksek insanların siyaset yaptıkları baştan kuruluşları itibarıyla da bir partiyiz ve bunu da söylüyoruz. Bu nedenle, herkesin din özgürlüklerinin önündeki bütün engellerin kaldırılması gerektiğini de söylüyoruz; kimini kaldırabildik, birçoğunu kaldırdık, bundan sonra da olanları da kaldırma hedefimiz var. Yani, inanç özgürlüğünün önündeki, din ve vicdan özgürlüğünün önündeki bütün engelleri kaldırmayı hedef edinmiş, siyaset yapma nedeni olarak tanımlamış bir parti ve bir anlayış olarak diyoruz ki efendim: Kandırıldık. Kendisine böyle diyen insanlar bu kadar hukuksuzluk, bu kadar hırsızlık yapamaz arkadaşlar ya, yapmamalı, öyle diyen bir adamın yapmaması gerekir. Bizim kandırılmış olmamız bu anlayış içerisinde yani bu literatür içerisindeki bir kandırılmadır. Elbette, ortaya çıktığı andan itibaren de yani bunların suçu, bunların suç işleme durumları ortaya çıktığı andan itibaren kimse, bizim ya da Cumhurbaşkanımızın ya da, efendim, Başbakanımızın, bizlerin gereğini yapmadığını söyleyemez. Biz, o zaman bağıra bağıra bunların üzerine gidiyorduk ama birçok kimse o zaman bize karşıydı. O bakımdan, bu yapı sadece bizi değil dünyayı kandırmış yani herkesi kandırdı. Daha şu şey oluncaya kadar ben Meclis kürsüsünden kaç kere bunların savunulduğunu kendi kulaklarımla duydum orada görev yaparken. Arkadaşlar, yani "Bir yanlışlık yaptık, bize yanlış yaptırdı." demek erdemdir ama önemli olan o yanlışın gereğini de yapmaktır, yapıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkürler.