KOMİSYON KONUŞMASI

EFKAN ALA (Bursa) - Sayın Başkan, olabildiğince Türkiye'ye katkıda bulunulsun diye bir tavır sergiliyorum, ben de milletvekiliyim. Bu tür üslubu doğru bulmadığımı -elbette herkes fikrini söyleyecektir- belirtmek istiyorum. Burada sorgulanan ben değilim.

BAŞKAN - Sorgulama yok Sayın Bakanım, araştırma zaten, bir soruşturmamız da yok onu ifade edeyim.

EFKAN ALA (Bursa) - Ben de sizi çok iyi tanıyorum sayın milletvekili. Siz bu sistemin göbeğindekilerle de pekâlâ diyalogu olan birisiniz.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hangi?

BAŞKAN - Bir saniye...

EFKAN ALA (Bursa) - Aytun Bey, bir şey söyleyeceğim...

Arkadaşlar, sorulara cevap verip bir iki şey daha söyleyeceğim.

Bir kere "resimler" falan dediğiniz, ta kaymakamlığa bizim 1980'lerde girdiğimiz ve o zaman -herkes birbiriyle resim çektiriyor- İngiltere'de resim çektirmişiz yani şimdi de bizimle yüzlerce insan resim çektiriyor.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Yarısından çoğu gitmiş, siz tutuklamışsınız, açığa almışsınız.

BAŞKAN - Aytun Bey, lütfen...

EFKAN ALA (Bursa) - Bir saniyenizi rica ediyorum. Sordunuz, cevap veriyorum.

BAŞKAN - Aytun Bey, lütfen, Sayın Bakan dinledi, siz de dinleyin.

EFKAN ALA (Bursa) - Biz AK PARTİ hükûmetleri olarak bir kimse ya da bir örgüt suç işlemeye başladıktan sonra haddini bildirmişizdir, suç işlememiş oldukları sürece de bir şey yapmadık. Yani o zamanlar suç mu işlediler de, kimse suç işledi de biz mi bir şey yapmadık? Yani bu ne biçim bir mantıktır? Bir suç işlemeye başladığı andan itibaren gerekli tedbirleri aldık o zaman siz karşı çıktınız.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - MİT darbesi...

BAŞKAN - Aytun Bey, lütfen, rica ediyorum...

EFKAN ALA (Bursa) - MİT hususunda da kimse Hükûmetin ortaya koyduğu politikayı yargılayamaz, onların işi değil o. Politikayı politikacı değerlendirir, gelir, Mecliste karşı çıkar ama Hükûmet bir politika ortaya koymuş, onu uygularken, onun gereğini yaparken birileri geçip de o politikaya karşı devletin birimlerini harekete geçiremez. Yani bu çok açık bir şey, devlet umuru olan herkes bunu bilir.

Yani o resimlerdekilerle benim ne alakam var? Hiçbir alakası yok. Herkes herkesle resim çektiriyor. Ta 1980'lerde, 1980'in sonunda İngiltere'ye gitmişiz. Burada milletvekillerimiz var. Zaten, belli gruplar bir arada. Daha çok resim bulabilirsiniz öyle resme bakarsanız. Yani gençlik zamanındaki şey.

Arkadaşlar, beni de eleştirebilirsiniz ama hiç olmazsa şöyle belli bir şey olsun.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Bakan, o cevabı alamadım.

EFKAN ALA (Bursa) - Bakın, sizi hiçbir şey söylemeden dinledim, istirham ediyorum...

Şimdi, atamalar konusunda, "Başbakanlık Müsteşarıydınız." Arkadaşlar, Başbakanlık Müsteşarı... Biz Hükûmetin yaptığı bir şeyi reddediyor değiliz ki. Ne kadar etkili olur bir müsteşar? Siz de müsteşar yardımcılığı yaptınız.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hayır, ben müsteşarlık yaptım dört yıl.

EFKAN ALA (Bursa) - Müsteşarlık da yaptınız, bilirsiniz. Şimdi, etkili olup olmamak da başka bir şey. Bir insanın önceden suç işleyeceğini eğer... "Bunlar suç işleyebilir, devlet aleyhine çalışabilir, onun için de bunları atamayalım." Böyle bir şeye, oraya girdiğiniz zaman oradan çıkamazsınız yani orada söyleyeceğimiz çok şey var. Daha önce 28 Şubata destek verenler o 28 Şubatta da insanların neler yaşadığını biliyor, ondan önce de neler yaşadığını biliyor, sonra da neler yaşadığını biliyor.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ben 28 Şubatın mağdurlarındanım, Hüseyin Bey bilir. Onu geçelim.

BAŞKAN - Aytun Bey, lütfen, nezaketle dinlemeyi...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - İlgili bir şey söylüyorum.

BAŞKAN - Ama, şu anda söz vermedim, sözü Sayın Bakana verdim. Lütfen, rica ediyorum...

EFKAN ALA (Bursa) - Şimdi, "Atamalar şöyle olmuş, böyle olmuş." Biz sistemden bahsediyoruz. Daha önceki koalisyon dönemi zamanında çıkmış ve o zamanki hükûmetler zamanında yani 2000'in başlarında çıkmış bir yasaya uygun olarak -yasada öngörülen şey- bir komisyon kuruluyor, Emniyet müdürleri -onu değiştirdik şimdi- birinci sınıfa atananlar belirleniyor. Ondan sonra, onların içerisinden siz adam atayacaksınız. O zamanki bakanlık yapanlar öyle değerlendirmiş. "Bunlar suç işleyecek." diye onların elinde bir bilgi olsaydı elbette yapmazlardı. O komisyon belirliyor, sonra o belirlenen kişiler arasından da atama yapılıyor. Burada, "Adil Öksüz'ü tanıyor musunuz? Bıraktırmanızda filan..." Arkadaşlar, bu soruyu çok ayıplıyorum yani.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Peki, bıraktırılmasından bilginiz var mıydı?

BAŞKAN - Aytun Bey, rica ediyorum.

EFKAN ALA (Bursa) - Hayır, kardeşim.

Emniyet bana bağlı, Jandarma bana bağlı ve onu gözaltına alan biziz.

EFKAN ALA (Bursa) - Onu da Adalet Bakanlığına soracaksınız. Yani orada soruşturma açıldı işte. Kusura bakmayın yani soruşturma...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hayır, savcıyı...

EFKAN ALA (Bursa) - Haklısınız.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen hatibi dinleyelim.

EFKAN ALA (Bursa) - Arkadaşlar, anlatıyorum, bakın, soruşturma açıldı -siz de bilirsiniz- bırakan hâkimler hakkında... Birisi bırakıyor, sonra savcı itiraz ediyor, hâkimler hakkında da soruşturma açıldı. Şimdi, Emniyet, Jandarma ya da güvenlik birimi yargının serbest bıraktığı bir şeyi tutabilir mi, burada avukatlar da var. Yani olacak iş değil. Ben de kesinlikle ne duydum ne görüştüm ne de bilirim; bilmem yani tanımam da hiç tanımıyorum. Öyle bir soru da... Hadi, sordunuz, söyleyeyim: Kesinlikle böyle bir şey olamaz. Yani bu soruyu sormanızı bile çok üzülerek dinledim.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hayır, istihbarat görevlisi olabilir Sayın Bakan. İstihbarat görevlisi olabilir, bir şekilde ilgisi olabilir.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, rica ediyorum... Bakın, ayrıntılı olarak yürütüyoruz, soru sorulacağında müsaade ediyorum, cevabı da alalım.

EFKAN ALA (Bursa) - Sayın Başkanım, ben izninizle bu soruyla da irtibatlı iki cümlelik bir şey söylemek istiyorum.

1960'tan bugüne -geçen gün çıkardım kendimce- yaklaşık 15 darbe girişimi olmuş, buna muhtıralar dâhil, 15. Yani seçilmiş, sandıkla gelmiş hükûmetleri sandık dışı yollarla devirme girişimi, darbenin adı budur, tanımı budur. Bunlardan AK PARTİ hükûmetlerine kadar, Talat Aydemir girişimini dışarıda tutarsanız, hepsi başarılı olmuş. AK PARTİ hükûmetlerinden sonra olan hiçbir darbe girişimi başarılı olamamıştır. Bunlar her darbe girişiminden sonra veya öncesinde aldığımız tedbirlerle olmuştur. Bize, bu millete yani askerî dönemlerde, darbe dönemlerinde yapılmış, hele 1982 Anayasası'yla, 1960 Anayasası'yla, 1971 muhtırasıyla giydirilmiş bu deli gömleğinin, bu Anayasa'nın bütün problemlerini bizim üzerimizden çözmeye çalışmayın. Biz milletimize verdiğimiz sözlerin gereğini yerine getiriyoruz ve onu da değiştirmek, dönüştürmek için elimizden geleni yapıyoruz. Çok açık, en bariz örneği benim. Ben buraya bir senelik İçişleri Bakanıyken "Hiç olmazsa darbe girişimlerini önleyecek şekilde bizim siyasi irade olarak yetkimiz olsun, sistemde bir değişim, dönüşüm yapalım." diye bir tasarı getirdim ve az daha, Allah muhafaza, bir milletvekilimizin hayatına mal oluyordu Mecliste.

Onun için, lütfen şunu yapalım: Birbirimize her şeyi söyleyebiliriz ama şunları böyle koyalım, ondan sonra oturalım, konuşalım. Siz de milletvekilisiniz. Sizler çıkaracaksınız o zaman bu sistem nasıl dönüşürse darbelere bir daha fırsat vermez, darbenin "mesela"sı bile olmaz. Yani darbenin imkânını ortadan kaldıralım diye şimdi, darbeden sonra, açık darbeden, kanlı, tarihimizde görülmemiş şekilde haysiyetsizlerin, o haysiyetsiz darbenin arkasından yaptığımız düzenlemelere bile karşı çıkılıyor. Yani gücü dengelemezseniz devletin içerisinde nasıl önleyeceksiniz? Yani Anayasa'dan irade kullanma yetkisini alan anayasal kurumlar var, oysa millete aittir irade. Milletin seçtikleri kullanır bu iradeyi ya da milletin seçtiklerinin seçtikleri, atadıkları. Yani kendi kendini seçen mekanizmaların anayasal kurum olarak tanımlanması, zaten onların da iradenin önemli bir kısmını kullanıyor olması vesayet rejimini ortaya çıkarıyor. Burada şimdi sistemi konuştuğumuz zaman 15 tane darbe girişimi ne demektir? Yani sistem seçimden çok... Yani bu kadar genel seçim yaptık mı, bakmak lazım. Yani her sandığın karşısında bir darbe girişimi olmuş. Şimdi, böyle bir sistem var, sürekli darbe üreten, darbe şeyi üreten bir sistem var, imkânı da var, çeşitli biçimlerde bunu kullanıyorlar. Arkadaşlar, dolayısıyla, böyle bir sistemle karşı karşıyayız.

Ben tekrar şunu söylüyorum, yani biz...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, çok soru gelecek daha, isterseniz...

EFKAN ALA (Bursa) - Hayır, bu genel çerçeve içerisinde değerlendirme yaparsak yararlı olur. Tabii ki herkes soracağını sorar, ben kendi cevabımı veririm, o başka bir mevzu yani.

Teşekkür ediyorum.