KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, birincisi: Demin, mesela ben talepleri ilettim, hani bu kabul mü oldu, yazılacak mı bu yazı, anlayamadım yani. Dedim ya Hazine Müsteşarlığı şey... Bu yazı yazılacak mı, talep edecek misiniz, yani usulümüz nedir onun?

BAŞKAN - Mesela, bir önceki toplantının tutanaklarını da, ne diyoruz ona, ham hâlde aldık. Tabii, yazılı verilenleri şu anda aldım, havale ediyorum, dosyalarımızda arkadaşlar. Şu anda sözlü bildiren arkadaşların da netleştirmek için, hani Divan olarak yazıyı nasıl yazalım, nasıl isteyelim konusunda Sayın Erdoğan'dan onun için biraz daha ben açıklamasını şey yaptım.

Şimdi, Divan olarak bunları bir tasnif edelim. Hangi kurumlardan isteyeceğimiz konusunda Komisyonumuz Divana müsaade etsin, bir çalışma yapalım. Ayrıca, şu anda gelen isimler itibarıyla şöyle görüverdiğim biz bunları sanıyorum yani 3+1 içinde, eğer iyi program yaparsak, bir de süre koyup o süre sonundakileri yazılı bildirmelerini, geçmiş araştırmalarda olduğu gibi sağlayabilirsek, bunları çağırabileceğimiz gibi, yani şu anda ham olarak baktığımda benim bir kanaatim oluştu. Bunları değerlendirelim ve çalışma takvimi sunalım biz Komisyonumuza.

Şu anda mükerrer talepler var. Mesela, gördüğüm kadarıyla Sayın Sancar'ın teklifleriyle, yine Sayın Selçuk Bey'in teklifiyle, Cumhuriyet Halk Partisinin grup olarak yani 4 imzalı verdiği tekliflerle oldukça örtüşen isimler var, yani aynı isimler. Yani buradan hareketle de bir, tasnif çalışması yapıp bu gruplamaya göre sanıyorum en erken önümüzdeki hafta olabilir diye ben düşünüyorum çünkü davet yazılarımız kendilerine ulaşacak her ne kadar sözlü olarak söylesek böyle... Bir de diyelim ki salı günü yapacağımız bir toplantıda şu 5 kişi, 6 kişi dinlenecek dediğimizde, arkadaşlarımızın o gün dinleneceklerle ilgili bilgilendirerek o kişilerin alanları, diyelim ki eski Genelkurmay Başkanları teklif edildi dinlemek için, ha o zaman kimleri sırayla çağıracağımızı da arkadaşlarınızın bilgisi olsun ki yöneltecekleri sorular açısından veyahut da o kişiyle ilgili yaşanmış olaylar zincirini hatırlayıp bir hazırlık yapması bakımından imkânı olsun çünkü şu anda hemen Komisyona birini çağırsak bir hazırlığımız olmadan sadece onu dinlemiş oluruz ama hazırlığımız olmadığında yeterli soruyu soramayız diye düşünüyorum. Bu açıdan, şimdiye kadar gelen bu taleplerle ilgili, hani Komisyon olarak "Şu yazıyı yazalım, yazmayalım." diye bir kararımız olmadı, demin ifade edildiği gibi böyle bir karara varmadık ama bu konuda Başkanlık Divanına Komisyonumuz ön çalışmayı yapma fırsatı verirse programı hazırlarız, arkadaşlarımızı bilgilendiririz diye düşünüyorum. Özellikle, örtüşen isimlerden başlarız. Yani diyelim ki burada AK PARTİ Grubundan arkadaşların, Cumhuriyet Halk Partisinden, Milliyetçi Hareket Partisinden ve HDP'den arkadaşların ortak isimlerinden başlamak üzere.. Hani, bu tip toplantılarda ihtilaf konusunu öteleyip ittifak konularından başlamak genelde komisyon çalışmaları, istişare çalışmalarında daha yararlı olur kanaatindeyim. Bu ortak yönden hareketle başlarsak biz de bu programı hazırlar, Komisyonumuza takdim ederiz, çalışmamızı da bu şekilde başlatırız arkadaşlar.

Soru dışında başka bir şeyiniz varsa, buyurun.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yani şu açıdan söyledim, bir: Şimdi, burada bir sürü basın mensubu var. Bu basın mensubu burada 15 tane milletvekilinin tespitlerini dinlemek üzere aslında gelmedi. Eğer bu Komisyona yönelik basın ve kamuoyu ilgili düşerse ve algı olarak da "Buradan bir şey çıkmaz." şeyi yerleşmesinin siyasal sonuçları olur, siyasal sonuçların birincisi şu olur: Bu darbeyi yapanlar, bu terör örgütü, bu neyse adı artık, her neyse, şunu söylerler: "Kardeşim, gördün mü bak, hiçbir suçumuzu bulamadılar; toplandılar, hiçbir şeyde çıkaramıyorlar." birinci yasal riski bu.

İkincisi: Başta iktidar partisi olmak üzere bütün partilere: "Bunlar gerçekleri araştırmak istemiyorlar, yalandan bir Komisyon kurmuşlar." gibi bir şey çıkabilir. Şunu söylemeye, riskleri anlatmaya çalışıyorum. Onun için, buraya gelen insanlar, buraya gözünü dikenler, bu yerli, yabancı bütün basın dâhil bizim buradaki tespitlerimizi dinlemek için gelmiyorlar, zaten bunlar defaatle konuşuldu.

Bir diğer mesele, ben bütün Komisyon üyelerinin dinlenmesi gerektiği isimlere saygı duyuyorum. Ama mesela "Tarafsız Bölge" programını açıp da çok rahat görüşlerini alabileceğimiz insanlar veya "Gündem Özel" veya bilmem ne programından görüşlerini alabileceğimiz insanlar veya işte şu tip kaynaklar gibi -ki önemli bir kaynak- buralardan toplayacağımız bilgiler, uzmanlarımız tarafından toplayacağımız bilgiler mevcutken Komisyonun diyelim ki bu yönde şey yapması işi çok sulandırabilir, anlıyorum ben de mesela bir sürü insanın dinlenmesi gerektiğini anlıyorum. Stratejileri de şey yapıyoruz ama hani şu dinlensin, bu dinlensin falan filan, yine söylüyoruz, yani gerçeği ortaya çıkarmak üzere şey yapacağız. Onun için, bir, kamuoyunun buraya ilgisini düşürmememiz lazım, bunun için de bir an önce program yapılmalı. İkincisi: Buraya gelecek şahıslar kendilerini savunmak isteyebilir, manipüle etmek isteyebilir, çok gereksiz yerlere kayabilir, onun da usulünü önceden koymak lazım. Mesela, aynı, bakanlar Genel Kurulda sorulara cevap veriyor ya, yani orada kendi istediğini anlatmak istiyorsa belirli bir süresi olmalı ama spesifik olarak soruya cevap vermeli. Mesela, diyelim ki bilmem ne geldi, Zeynel Yıldırım sordu, işte, "Siz 14 Temmuz gününde şurada olduğunuza yönelik bir haber var, bu konuda ne diyorsunuz?" "Efendim, işte, Fetullah Gülen terör örgütüyle ben şöyle mücadele ettim, böyle mücadele ettim." şeklinde bir şeye izin vermeden; soru bu, cevap bu; soru bu, cevap bu...

Bir diğer mesele de şu: Şimdi, biz kurumlara, onların da bunu bilmesi, belki gazeteler yazacaktır, böyle bir şeyi yazması Komisyona çok faydalı olur. Sorduğumuz sorularda Komisyona eksik, yanıltıcı, kasten cevap verenlerin veya buraya gelip bilgisini saklayanların, bu Komisyonu, bu Komisyon üzerinden de bu milleti yanıltmaya çalışanların tamamının sonuç olarak yaptıkları bu işlemlerin, bu darbecilere destek olduğunu bilmesi gerekiyor. Yani, biz zorla insanların ifadesini alacak değiliz ama bizim şöyle bir meşruiyetimiz var: Biz 85 milyon kişi adına, yasama adına -yargı da bunu yapıyor ama- bunu araştıran insanlarız. Bizim bir sorumluluğumuz var, buraya gelenlerin de sorumluluğu var.

Yani, bir de şöyle bir şey olur: Biri geldi mesela, CHP'yle ilgili son derece sıkıntılı bir şey söylüyor; bizim dönüp de ona bağırıp çağırmamız, o konuda bizim eksikliğimizi gösterir veya diyelim, geldi, sizinle alakalı bir şey gösteriyor yani sizin ona bağırıp çağırıp o konuşmayı yönlendiriyor olmanız... Sonuçta hepimiz çok zeki insanlarız diye düşünüyorum veya ortalama zekâya sahip olduğumu düşünüyorum ben. Zaten başında isimlerden, şuradan, buradan şeyi anlıyoruz biz.

Ben yine söylüyorum, benim tek derdim var: Ben bu memleketin milletvekiliyim, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekiliyim ama bu milletin milletvekiliyim. Bizim başımıza bir daha böyle bir iş gelmemeli. Onun için de buranın çok büyük önemi var. Burada tuzaklar kurulması, bilmem ne yapılması, olur, siyasi taktiktir, hiçbir şey demiyorum ama bizim burada bir de insanlara da bunu yükleyecek bir şeyimiz olmalı. Gerekirse başında bir standart metne beraber karar verelim, siz buraya kim misafir edilecekse okuyun, burada doğruları söylemesi gerektiğini, baskı altında olmaması gerektiğini, bilmem ne gibi... Bir de kuralları öncesinden koyalım. Mesela, soru için, diyelim ki her bir milletvekiline 2 soru hakkı veya 3 soru hakkı ve toplamda da süresinin üç veya beş dakika olması, cevapların da mesela, işte, altmış dakika olması, on dakika da kendi eklemek istediği bir şey olup olmaması gibi... Başında koyarsak o zaman bir zaman planı yapma şansımız olur. Ama, şunu unutmayın: Yüz yirmi gün, bunun rapor yazma süresi, başındaki süreci otuz günü çıkın, doksan gün. Doksan gün içinde sadece dinlesek 6 kişiden fazla dinleyebileceğimizi düşünmüyorum. 6x9 yani çıkacak şey bu. Ama bundan daha önce, kendi değerlendirmelerimizi yapmamız gereken şeyler olacak, başka şeyler olacak. Onun için, bir an önce, salıdan gecikmemek üzere, üzerinde uzlaşılan isimlerle başlama şeyinizi çok mantıklı görüyorum.

Bir de şundan endişeliyim: Şimdi, ben diyelim ki Komisyon üyesi olarak taleplerim oldu, önemli de talepler olduğunu düşünüyorum. Bu sizin muhakkak teknik değerlendirmenizden geçmelidir ama bu sizin süzgecinde geçmemeli, onun için Başkanlık makamına onu söylemeye çalıştım. Şimdi, ben bunları istedim, bunda ne yapacaksınız? Ya ben bunları gereksiz gördüm, mesela o zaman Komisyon üyeleri bir şey isteyecek, siz onları şey yapacaksanız, orada bir sıkıntı olabilir, onun için sordum.

Bir de geçen mesela şunu teklif etmiştik: Buranın kapılı devre kamera sistemiyle -kameraları çıkardık- yayın yapılması. Mesela o teklifimiz ne oldu? Mecliste görüşüldü mü? Buradaki konuşmaları halk görsün istiyoruz, değil mi, bu çok önemli bir şey, kendimize güvenimizi de gösteriyor. Siz de Mecliste konuşacağınızı söylediniz, o konuda bir görüşmeniz oldu mu?

BAŞKAN - Bitirin ben cevap vereyim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bir de kamuoyunun çok merak ettiği şeylerden başlarsak kamuoyunun ilgisi açısından da çok doğru olacağını düşünüyorum. Yani Selçuk Bey mesela, bilmem ne yazarı falan, bunlar da dinlenilsin, Selçuk Bey'in söylediğinin muhakkak çok önemli sebepleri olduğunu düşünüyorum ama işte 15 Temmuz gecesiyle başlarsak hem kamuoyunun ilgisini devam ettirmiş oluruz hem samimiyetimizi göstermiş oluruz. Zaten birçok isim de, 3 partinin de verdiği isimler ağırlıklı bunlardan oluşuyor. Bu iletişim açısından da doğru bir şey olacaktır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Evet, gerekli notları ve uyarıları aldık.

Ben teşekkür ediyorum.

Bir ön görüşme yaptı arkadaşlarımız ama bana son verdikleri bu konuda teknik bir altyapı olarak hemen yapabiliriz demediler ama biz cevap bekliyoruz şu anda oradan, Meclisten.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Siz yapamıyorsanız, cep telefondan periscope yapayım mesela.

BAŞKAN - Periscope zaten Anayasa Komisyonunda da...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Onu yapmak değil yani gerekirse olur da ama Sayın Başkanım iletişimi engelleyemeyiz, böyle bir çağ değil artık.

BAŞKAN - Öyle bir maksadımızın olmadığı zaten Sayın Çıray...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Onun için sizden rica ediyorum, bir an önce, ivedilikle bu teknik süreç yürürse o zaman daha Komisyonun alanına yakışır bir durum ortaya koyar.