| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyonda uzman olarak görevlendirilecekler, Komisyona davet edileceklerle ilgili teklifler ile kişi ve kurumlardan istenecek bilgi ve belgelere ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 11 .10.2016 |
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Öncelikle tabii ki sözlerimin başında Komisyonumuzun çalışma usulleriyle ilgili birkaç hususu dile getirmek istiyorum üzülerek.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarafından seçilen 15 kişi olarak 15 Temmuz gecesi yaşanan bu hain girişimi araştırıp ortaya çıkarmak vebalini üzerinde taşıyan milletvekilleriyiz. Tabii ki her birimizin siyasi kimlikleri ayrı, her birimizin "background"unda muhakkak buraya kadar gelinen süreçte bir birikimi var. Bir de malum, hepimizin elinde akıllı telefonlarımız var, sosyal medyamız var. Tabii, bu konuda bu Komisyonun çalıştığı süre içerisinde istesek de istemesek de gene kamuoyu tarafından da hepimiz yakın takip altındayız.
BAŞKAN - Tereddütsüz.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Yaptığımız bütün açıklamalara, yazdığımıza, çizdiğimize, konuştuğumuza Komisyonun selameti açısından birazcık daha itina göstermemiz gerektiğine inanıyorum. Aslında bunu hepimiz biliyoruz ama günlük hayatın ya da işte Komisyonun heyecanı içerisinde belki zaman zaman bunun dışına çıkıyoruz. Bu konuda öncelikle hepimizin kendisini kontrol etmesinin Komisyonun selameti ve üzerimize düşen vebalin yerine getirilmesi bakımından hayırlı olacağına inanıyorum.
BAŞKAN - Evet, teşekkür ederim.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Tabii, bunun ötesinde demokrasi kurumlar ve kurallar rejimidir. Şimdi, kurumlar olmadan kurallar olmaz; kurallar olmadan, kurallar işlemeden de demokrasiyi yürütemeyiz. Tabii ki demokrasinin kurumları içerisinde öncelikle demokrasinin temel kurumu parlamentodur ve 15 Temmuz gecesi en önemli saldırılardan birisi Parlamentoya yapılmıştır. İkincisi siyasi partiler. Üçüncüsü, tabii, muhalefet, belki söyledikleri hoşa gitmeyebilir ama bu sadece demokrasilerde var. Bugün iktidar olan yarın muhalefet olabilir, bugün muhalefet olan yarın iktidar olabilir. Bu bakımdan, bu kurumların, ki bunun en önemlilerinden bir tanesi de basındır... Tabii, basına da söz söylerken birazcık ölçülü olmamız lazım. Tabii, basından da aynı hoşgörüyü... Onlar da burada söylenenleri kaleme alırken, yazarken, çizerken Komisyonumuzun yaptığı çalışmaları gölgeleyecek birtakım böyle sansasyonel manşetler yerine Komisyonun bütün çalışmalarını birazcık daha kamuoyuna aktaracak bir şekilde çalışabilirlerse elbette ki Komisyonumuzun çalışmalarına çok daha pozitif katkıları olur.
Şimdi ben bugün geçen hafta söylediğim birtakım hususları yazılı önergeler hâline getirdim. Burada tabii ki özellikle ilk başta ortaya çıkartılmasını arzu ettiğimiz husus yurtta sulh konseyidir. O gece TRT'de okunan bildirinin altında "yurtta sulh konseyi" diye bir imza vardı. Şimdi, bunlar kimdir? Türkiye'deki yetkili kurumlar, istihbarat bunların kimliğini ortaya çıkartıp bunların bilgilerini almadan bizim yol haritası çizmemiz çok zordur. Öncelikle bu yurtta sulh konseyi kimlerden oluşmaktadır ve bu yurtta sulh konseyinin üyelerinin muhakkak tespit edilmesinin ve bunların Komisyonumuz tarafından muhakkak bilgisine başvurulmasının zorunlu olduğunu düşünüyorum. Gene o gün, 15 Temmuz günü MİT Müsteşarının Genelkurmay, Diyanet ve birtakım başka ziyaretleri var kamuoyuna yansıyan. Elbette ki o gün MİT Müsteşarının elinde birtakım bilgiler vardı. Onun çerçevesiyle ilgili ilk bilgisini alacağımız kişilerden birisinin MİT Müsteşarı, Genelkurmay Başkanı, Diyanet İşleri Başkanı olduğunu düşünüyorum. Gene, darbenin siyasi ayağıyla ilgili muhakkak bu yurtta sulh konseyi ile birtakım yerlere ulaşabilmemiz lazım. Gene bu arada, piyasada çok satanlar listesinde yer alan ve özellikle ordunun içindeki yapılanmayla ilgili isimler de kullanarak darbeden aylar önce yayımlanmış "Ağacın Kurdu" diye bir kitap var Mustafa Önsel'in. Muhakkak Komisyonumuz tarafından -darbeden önce bu isimler de bu kitabı yazdığına göre muhakkak bildikleri vardır- bu zatın da bilgisine başvurulması gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi, Başbakanlıktan istediğimiz bilgiyle ilgili ben geçen haftaki toplantımızda da bir çerçeve çizdim. Şimdi, Fetullahçı terör örgütünün kamuyla ilgili aşağı yukarı kırk senelik bir mazisi var. Bunun tabii 2004'e kadar olan süreciyle ilgili Başbakanlık belki bize genel bir özet değerlendirme yapabilir ama 2004'te Millî Güvenlik Kurulu kararı alınmış. Bunun altında bugünkü Sayın Cumhurbaşkanın, birçok o günkü Millî Güvenlik Kurulu üyesinin imzası var, o günkü Cumhurbaşkanının imzası var. Bu Millî Güvenlik Kurulu kararının kapsamı, karar alındıktan sonra neler yapıldı, bunları bilmemizde Komisyon olarak fayda var.
Gene, CHP'ye yapılan operasyonu ve Milliyetçi Hareket Partisine yapılan operasyonu da dikkate aldığımızda bunlar da elbette ki cemaatle ilgili olaylar. Bununla ilgili olarak Hükûmet tarafından bugüne kadar neler yapıldı, Başbakanlığın bize yapacağı sunumun içerisinde bunların yer alması lazım.
Gene, MİT Müsteşarının gözaltına alınma teşebbüsü sonrası biliyorsunuz, Parlamentoda o dönemde bir gecelik yoğun çalışmayla bir kanun çıkartıldı MİT Müsteşarını korumak için. Yani, o güne kadar belki olayın vahametiyle ilgili MİT de "Biz bilgi sahibi değildik." diyebilir ama o günden sonra MİT ne yaptı, Başbakanlığın sunumunun içerisinde bununla ilgili de özel bir bölüm olması lazım.
Şimdi, 17-25 Aralıkla ilgili olarak iktidar partisi hep bunun bir darbe olduğunu söyledi. 17-25 Aralıktan sonra neler yapıldı? Yani bakın, 15 Temmuzdan sonra yapılanları da muhakkak bir özet olarak topluca bize Başbakanlığın sunması lazım; ne kadar insan açığa alındı, bu listeler 15 Temmuzdan önce mi hazırlandı, sonra mı hazırlandı, bu kanun hükmünde kararnamelerle ihraç edilenlerle ilgili tespitler hangi usulle yapıldı? Oradaki şikâyetleri ortadan kaldırmak, tabii yarın... Bir de şu var: Yani, çok profesyonel bir şekilde, cemaatin kendi içinden çıkan itirafçıları aracılığıyla her gün yeni listeler ortada dolaşıyor; şu da cemaatin adamıydı, bu da şöyleydi, böyleydi. Bu sayının kontrolden çıkması ve bu gidişin gerekli araştırmalar yapılmadan yapılması tabii ki devlete olan güveni de sarstığı gibi mağdur kitlenin genişlemesi de sonuçta cemaatin işine yarar. Bu manada da bizim Başbakanlıktan alacağımız brifingin bir çerçevesi olması lazım. Yani, bunun da bundan sonraki yol haritasının ortaya çıkması bakımından önemli olduğunu düşünüyorum.
Gene arkadaşlar, bu dinlenecek kişilerle ilgili olarak, öncelikle MİT Müsteşarının, Genelkurmay Başkanının, eski Genelkurmay Başkanları Necdet Özel, Hilmi Özkök, İlker Başbuğ'un, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in dinlenecek kişiler olduğuna ben inanıyorum ve bunları, tabii ki önümüzdeki süreçte listelerimizle ilgili diğer güncellemeleri sürekli olarak yapacağız.
Yine bir başka verdiğim, Komisyon Başkanına sunduğum bir başka dilekçede de ByLock ve örgütün diğer haberleşme sistemini kullananların listesinin Komisyona sunulmasını, ayrıca şu ana kadar FETÖ-PDY hakkında hazırlanan iddianamelerin Adalet Bakanlığınca Komisyona ulaştırılmasının sağlanmasını Komisyon Başkanlığından...
BAŞKAN - İddianameleri diyorsunuz değil mi?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Evet, iddianameler.
BAŞKAN - Açılmış dava varsa...
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Açılmış yani hazırlanmış iddianameler, yoksa hazırlık soruşturması zaten gizlidir, o manada yapabileceğimiz çok fazla bir şey yok, belki o soruşturmaların selameti bakımından sakıncalı da olabilir. Biz işin ortaya çıkartılmasını istediğimize göre birazcık daha derdimiz üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. O bakımdan, öncelikle şu ana kadar ortaya çıkan iddianameleri bir görelim ki onlarla ilgili olarak... Yani, Adalet Bakanlığının tabii koordinasyon durumu nedir, her ilde hazırlanan iddianamenin birbiriyle bütünlüğü var mı yok mu, Komisyonun bunları görmesi bakımından da bir ipucu verir diye düşünüyorum.
Ben şimdilik teşekkür ediyorum.