KOMİSYON KONUŞMASI

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, eski tartışmaya girmek istemiyorum ama bu yapılan, insan hakları alt komisyon başkanının yapmış olduğu konuşma sorumlu bir milletvekiline yakışmaz. Yani, şimdi bu iddialar, bizim görevimiz...

BAŞKAN - Soru soracaktık, lütfen.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Soracağım.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Kişisel hesaplaşmaları başka yerde görelim, komisyonları alet etmemize gerek yok.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, yani bu FETÖ'yü güçlendirir uluslararası camiada, onu söylemek lazım.

MEHMET METİNER (İstanbul) - FETÖ'yü zaten yeterince güçlendiriyorsunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayenizde, siz güçlendiriyorsunuz; geçmişte kucak kucağa oturan sizdiniz, biz değildik.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Ne kadar meraklısınız ya.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Geçmişte onlarla ilgili olumlu şeyler söyleyen, onlarla resim çektiren, arkasında namaz kılan biz değildik, onu söyleyeyim ben.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Bir iblisin arkasında namaz kılmadık Allah'a şükür.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bu tartışmayı yapacaksak yapalım, devam edelim. Örneğin, Pensilvanya'da bizden hiç arkasında namaz kılan bir tane milletvekilimiz yok, fotoğraf çektiren bir tane yok diye devam edebiliriz bu tartışmaya, üç gün konuşurum bununla ilgili ben. Böyle bir şey olur mu ya? Yani, böyle bir insanın cezaevi alt komisyonu başkanı olması bile insan haklarına aykırı bir durum ya, valla aykırı bir durum yani. Böyle bir şey olur mu ya, böyle bir şey olur mu ya? Senin babanın çiftliği mi ya, sabahtan beri herkesi tahkim ediyorsun. Böyle bir şey olur mu?

BAŞKAN - Veli Bey, hani soru...

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Sizi yapalım, daha saygılısınız maşallah!

MEHMET METİNER (İstanbul) - Çok saygılı, evet!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Tabii, benim olmam lazım tabii.

Böyle bir uygulama olur mu ya? FETÖ'yla mücadele ediyorsunuz, adam açıklama yapıyor, yahu üstüne vazife mi? Bu, Türkiye'de o insanları meşrulaştıracak, o insanları mağdur gösterecek. Ya bu, sorumlu bir milletvekilinin yapmaması gereken bir açıklama.

Şimdi, ben bir iki şey söyleyeceğim Sayın Genel Müdürümüze. Geçtiğimiz günlerde Bakırköy Cezaevinde bir sevk sırasında bir isyan gibi bir şey yaşandı. Orada cezaevi doktoru, cezaevindeki infaz koruma baş memurları görevden alındı, içeriye alındı. Sonuçta bunlar sizin memurlarınız, sizin personeliniz. Bunlarla ilgili bir araştırma yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ben gittim, bunlarla konuştum. Hem DHKP-C hem FETÖ örgütüne üye olmaktan cezaevine atılmışlar. Özellikle doktoru ben Metris Cezaevinden tanıyorum. İlk bu Ergenekon ve Balyoz tutuklamaları başladığı zaman herkes bu, şimdi herkesin küfrettiği FETÖ'dan korkup bu insanlara, Balbay'a, ne bileyim işte Tuncay Özkan'a yaklaşamazken bu doktorlar bunların sağlık sorunlarıyla ilgileniyordu. Bunlarla bir ilgilenmenizi ben sizden... Yani bunlar sonuçta sizin personeliniz. Suçluysa cezalandırılsın ama bunu bir araştırmanızı ben sizden rica ediyorum.

Ayrıca, ben size şimdi bu hem TİHV'in hem CİSST'in raporları var, onları size ileteceğim. Yine, bu Şakran'da, Bolu'da, Sincan'da, Kocaeli'deki iddiaları da size vereceğim, bana gelen mektupları da komisyona ileteceğim.

Bir de bu kitap yani o kadar çeşitli ufak tefek problemler var ki bu cezaevlerindeki aslında birçok iyi uygulamayı da yok sayıyor. Örneğin kitabın yasaklanmasının ne mantığı var, kitabın verilmemesinin ne mantığı var veya elbisenin etiketli olmasının ne mantığı var ya? Bu sonuçta sizi yıpratıyor. Yani, bunun mantığı da yok, bir anlamı da yok, bir kârı da yok bu cezaevlerine yani. Birçok iyi uygulama var hakikaten, birçok kötü uygulama var ama bu uygulamaların bir faydası yok bize; bize de faydası yok, size de faydası yok.