| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza infaz kurumlarında yaşandığı iddia edilen hak ihlallerine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 06 .10.2016 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Tabii, İnsan Hakları Komisyonunun görevi insan hakları ihlallerini incelemek, gelen şikâyetleri değerlendirmektir. Bir de İnsan Hakları Komisyonunun oluşturmuş olduğu çeşitli alt komisyonlar var, bunlardan birisi de Cezaevi Alt Komisyonu. Cezaevi Alt Komisyonunun görevi de cezaevlerindeki hak ihlallerini, gelen şikâyetleri değerlendirmek ve sonuca bağlamaktır. Cezaevi Komisyonu, dolayısıyla, hastaneyi ve postaneyi ziyaret etmez, cezaevini ziyaret eder ve cezaevinde kim yatıyorsa onu ziyaret eder yani cezaevinde kimler varsa onların sorunlarını, onlardan gelen şikâyetleri değerlendirir ve sonuca bağlar.
Şimdi, Cezaevi Komisyonuyla ilgili grubumuz tarafından 2 başvuru yapıldı, 1'isi 12 Ağustosta, 1'isi de geçtiğimiz günlerde yapıldı. Bu Komisyonun toplanması ve Cezaevi Alt Komisyonunun bir program yaparak cezaevlerindeki hak ihlallerini incelemesiyle ilgili bir araştırma yapılması istendi. Bu, tabii, hem Komisyondaki bazı arkadaşlar hem de birileri tarafından, FETÖ'ye destek vermek, FETÖ'nün sorunlarını incelemek gibi yansıtılmaya çalışıldı kamuoyuna. Bize gelen şikâyetlerin çoğu, işkence, taciz, şiddet gibi iddiaların çoğu 15 Temmuz öncesinde cezaevinde kalan insanlarla ilgili, onu öncelikle belirtmek istiyorum ancak şunu da hep beraber -Sayın Başkanın da söylediği gibi- kabul etmemiz gerekiyor: Cezaevi Komisyonuyla giderken Cezaevi Komisyon üyeleri kör olmalıdır; insanların mezhebine, etnik kimliğine, toplumsal statüsüne, işlediği suça karşı kör olmalıdır ki bu yaptığımız ziyaretlerde gittiğimiz yerlerde kimsenin hangi suçtan yattığını söylemiyoruz, sormuyoruz ki ön yargılı davranmayalım diye, olması gereken de budur. Tabii, bize gelen iddialara baktığımız zaman -bunlar size söylendi- darp iddiası var, 15 Temmuz sonrasında, 15 Temmuz öncesinde kalan insanlarla ilgili sıkıntılar oluşmaya başladı, kitap yasakları, elbise yasakları... Örneğin birçok cezaevinde eskiden kitap sınırı yokken şimdi kitap sınırlaması getirilmeye başlandı. Birçok cezaevinde insanlardan sıfır etiketli elbise, kazak getirilmesi isteniyor, ikinci el veya eski elbiseler kabul edilmiyor. Görüşmelerde -siz de biliyorsunuz- OHAL sonrasında telefon görüşmeleri on beş güne çıkarıldı. Mahkûm sayılarını, özellikle E tiplerindeki mahkûm sayılarını biliyorsunuz; insanlar hâlâ üst üste yatmakta, hâlâ nöbetleşe nefes almakta, tuvaletlerin önünde yatmakta. Bu cezaevleriyle ilgili çeşitli, fareden tutun birçok şeyin olduğunu biliyoruz, böceklerin olduğunu biliyoruz. Cezaevlerinde "A takımı" denen, özellikle son dönemde "A takımı" denen bir tim oluşturuldu, bu timin daha etkinleştirildiği iddiası var. OHAL'de alınan kararlar çocuk cezaevlerinde da aynı şekilde uygulanıyor yani büyükler ile çocuklar aynı. Örneğin on beş günde bir telefon, görüşme hakları aynı şekilde kısıtlanıyor. Dilekçeler işleme konulmuyor. Kitap, gazete ve yayın hakları kısıtlanmış durumda. Baştan beri, en baştan beri söylüyoruz, cezaevlerinde sadece belli kanallar izlenebiliyor. Özellikle "muhalif" dediğimiz -gerçi son dönemde muhalif kanal da kalmadı ama- dediğimiz kanalların izlenmediğini görüyoruz. Belli bir disiplin içerisinde okutuluyor, dinletiliyor, izlettiriliyor. Geçtiğimiz günlerde bir cezaevi ziyaretinde kütüphaneden bile kitap alınmadığını mahkûmlar ifade ediyor, kütüphanedeki kitapların bile verilmediği söyleniyor. Milletvekiline gönderilen mektuplar örgüt içi haberleşme diye iletilmiyor. Sayın Genel Müdür de burada, milletvekiline mahkûmların veya mahpusların göndermiş olduğu mektuplar örgüt içi haberleşme diye verilmiyor. Onun bir örneği de var şimdi yanımda.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Kime verilmiyor?
BAŞKAN - Milletvekillerine verilmiyormuş.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Geldi bize bir sürü.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Milletvekillerine verilmiyor.
Geçmişte büyük mücadeleyle alınmış sohbet hakkı kısıtlanmış durumda. İşte, Şakran'la ilgili birçok isim verebiliriz. Şakran Cezaevi, Bolu Cezaevi, Ödemiş Cezaevi gibi cezaevleriyle ilgili ciddi iddialar var. Tekrar gündemde olmaması gereken, bir insanlık suçu olan, insanlık ayıbı olan çıplak arama, ince arama dediğimiz oyuk araması dediğimiz arama tekrar bütün cezaevlerinde uygulanmaya başlanmış durumda. Yine, 15 Temmuz sonrasında avukatlarla görüşen mahkûmlar hem kayda alınıyor hem infaz koruma memurları tarafından dinleniyor. Hasta mahpuslarla ilgili sevk sıkıntısı olduğunu görüyoruz, biliyoruz. Bununla ilgili çok çeşitli iddialar basına da yansıyor, bize gelen iddiaları da görüyorsunuz. Şimdi, bu işkence iddiası, kötü muamele iddiası -Sayın Başkanın da söylediği gibi- uluslararası camiada Türkiye'yi zor durumda bırakıyor. Bunu tabii yeni bir mağduriyetle belki bir meşrulaştırma aracı olarak da kullanabilir bazıları yani bunu bilinçli olarak yayabilir de ancak cezaevi alt komisyonunun görevi bu uluslararası camiada, uluslararası alanda Türkiye'yi zor durumda bırakacak hareketten de kaçınmaktır. Ne yapması lazım? 4 siyasi partinin bulunduğu bu Komisyon bu iddiaları ciddiyetle araştırıp rapor yapması lazım. İşkence yoksa "yok" demek lazım, yoksa "Biz cezaevlerini ziyaret etmeyeceğiz, filan mahkûmları ziyaret etmeyeceğiz." demek bu iddiaları zımnen kabul etmek demektir. Hele hele bir cezaevi komisyonu başkanının böyle bir şeyi söylemesi insan haklarına aykırı bir durumdur. Biz, tekrar söylüyorum, CHP olarak insanların, mahkûmların tipine, kılığına kıyafetine, siyasi görüşüne, işlemiş olduğu suça göre bir ziyaret yapmıyoruz; cezaevinde kim varsa onları ziyaret ediyoruz yani cezaevinde kim yatıyorsa, kim varsa. Dolayısıyla, cezaevi komisyonunun görevi cezaevlerinin sorunlarını, cezaevinden gelen şikâyetleri inceleyip bunları bir karara bağlamaktır. Son dönemde de cezaevi alt komisyonunun -15 Temmuz öncesi de- çok çalışmadığını gördük yani çok çalışmadı maalesef bu dönemde. Yaklaşık bir yıl oldu bu komisyon kurulalı, kaç ziyaret yaptığını, kaç tane cezaevine ziyaret yaptığını siz biliyorsunuz. O nedenle bu cezaevi komisyonunun özellikle bu dönemde, özellikle Türkiye'nin geçmiş olduğu bu dönemde darbeye karşı mücadele konusunda oluşturulmaya çalışılan bir algıya cevap vermesi bakımından cezaevi komisyonuna herkesten daha fazla görev düşüyor. Cezaevi komisyonunun bu iddiaları değerlendirip bir sonuca bağlaması gerekiyor.