Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 1 |
Tarih | : | 10 .08.2016 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, aslında, benim söyleyeceğim şeylerin bir kısmını İbrahim Bey söyledi ama ben de yine o konuya ilişkin düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Tabii, burada, şu anda üzerinde durduğumuz, bu ihracat öncesi sevk kredilerine ilişkin, sevk öncesi ve sonrası reeskont kredilerini konuştuk ama bildiğim kadarıyla yani içeride yatırımların finanse edilmesine yönelik reeskont kredisi verme durumu olsa o da bu maddeye istinaden olacak, değil mi? Önce o soruyu sorayım, ondan sonra...
MERKEZ BANKASI BAŞKAN YARDIMCISI ERKAN KİLİMCİ - Evet, buradaki reeskont uygulaması Merkez Bankasının bu pencereden yaptığı tüm krediler için geçerli olacak.
ERHAN USTA (Samsun) - Tamam. O zaman şimdi, tabii, burada, aslında şöyle bir genel olarak baktığımızda, eski, 1950'lerin merkez bankacılığına dönüş anlamında bir şey var. Eskiye dönüş illa kötüdür anlamında söylemiyorum. Şimdi öyle bir şey var. Tabii, burada, biz yatırım yapamıyoruz, yatırımları finanse edemiyoruz diyoruz. Dolayısıyla temel olarak da yüksek faizdir, yani yüksek faiz de unsurlardan bir tanesi daha doğrusu, sadece yüksek faiz değil. Yani bu durumda biraz daha, faiz açısından, tabii, çok daha avantajlı bir finansman sağlanmış olacak. Dolayısıyla, böyle bakınca, aslında bu yönüyle sınırlı da olsa yatırımlar üzerinde olumlu etkisi olabilir bunun. Fakat, tabii, burada çok dikkatli olmak gerekiyor. Bir defa, bu, para politikasını zorlaştırır yani para politikası anlamında bir defa orada size bir zorluk çıkartacaktır, ona bakmak lazım.
Tabii, bizim 1990'larda bu kısa vadeli avanslarda filan çok kötü tecrübelerimiz var. Yanlış hatırlamıyorsam 1992-1993'te hazineyle kısa vadeli avansları sıfırlayacak bir plan yapılmıştı. Biz mesleğe ilk girdiğimizde bizim bütçe dengeleri yaparken finansman kalemlerimizden bir tanesi iç borçlanma, bir tanesi dış borçlanma, bir tanesi de Merkez Bankası kısa vadeli avansıydı ve bazen açıklar çok fazla arttığı zaman Merkez Bankası kısa vadeli avanstan basılır, oradan para alınırdı. Onları Türkiye kaldırdı. Yani o güzel bir uygulama. Tabii, insanın hemen aklına o tür şeyler de geliyor. Ben bu kapsamda öyle bir şey olmayacağını zaten biliyorum. Onun imkânı yok.
Burada, tabii, özellikle yatırımlarla ilgili kısım için söylüyorum, bu prensiplerin iyi belirlenmesi gerekir yani buradan kaynak kullandırmak, çok somut projelerde veya daha doğrusu çok spesifik projelerde, Türkiye'nin belki ihtiyaç duyduğu, üretemediği malların Türkiye'de üretilmesini sağlayacak çok stratejik veya çok spesifik projeler için böyle bir şeyin kullanılması yoluna gidilebilir. Bu, tabii, bugünkü Merkez Bankası anlayışına veya belki de 2007 öncesi Merkez Bankası anlayışına çok ters ama yine de biz de o tür şeyleri biraz daha yatırımlarımızı artırma anlamında buradan bir miktar finansman kullandırabiliriz ama dediğim gibi çok dikkatli olmak lazım. Çok ciddi talep gelir, çok ciddi siyasi baskı oluşur bu tür şeylerde. Çünkü ciddi bir faiz avantajı olacak. Dolayısıyla, yanlış projeler desteklenirse Türkiye için de iş ciddi bir sıkıntıya doğru gider.
İbrahim Bey'in dediği gibi, benim notlarımda da var, bu Krediler Genel Müdürlüğünün mali tahlil birimleri tabii tasfiye edilmişti geçmişte. Tabii, bu birimleri yeniden kurmanız gerekecek, yeniden orada bir kapasite oluşturmanız gerekecek çünkü firmaların araştırılması gerekiyor. Bu anlamda da oraların tekrar bir kapasite oluşturması gerekecek.
Şimdi, ben üç imza konusunda, sizin anlattığınız sınırlar içerisinde, tabii, bu, içerideki yatırımların desteklenmesi farklı. Yani bu daha kısa vadede, işte, 240 gün filan diyorsunuz, 240 günlük süre içerisinde krediyi kullananın var, bir de arada bir banka olacak, bunların... İki imza bence yeterli, eğer üçüncü imza bir maliyet doğuruyorsa önemli olan bizim aracılık maliyetlerini düşürmemiz. Ben burada ikna oldum, ancak, şimdi, tabii, içeriye yönelik kullandıracağımız kredilerde, onlar daha uzun vadeli yatırım kredisi olmak durumunda, banka da batabilir yani bir banka da batabilir. Belki orada üç imza konusunun tekrar değerlendirilmesi gerekebilir. Daha uzun vadeli kredilerde diye, yani kurguyu yanlış anlamadıysam, o gerekebilir. Ona da bakmak gerekiyor.
Bir son not da: Bu Ulusal Varlık Fonu'nu Ekonomi Bakanıyla konuşurken işte, ihracatın finansmanında zorluklar çekiyoruz, burada kaynağa ihtiyacımız var, ben de onu demiştim. Reeskont kredilerinde kapasite limit kullanılamıyor yani böyle hemen işte 8 milyar... Şimdi siz dediniz, 20 milyar limit var, 8 milyar ancak kullanılmış, buralardaki kullanımlara bakmak lazım. Yani bu burada kullanılmıyor, kaynak bulamıyoruz filan deyip bir başka şeyi oluşturmak, bu gerekçeyle oluşturmak anlamsız oluyor. Bu da burada teyit edilmiş oldu.
Teşekkür ederim.