KOMİSYON KONUŞMASI

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli hazırun; tabii, bir torba yasa... Son yıllarda genelde Meclis temmuz ayında çalışır ve ondan sonra bir ara verirdi, o ara öncesinde de her temmuz ayı böyle kokteyl olarak hazırlanmış torba yasaların gündeme geldiği, tortu olarak kalmış veya daha önce yapılmış olan yasal düzenlemelerin mevzuata girdikten sonra ortaya çıkan sorunlarının tespiti ve ona bağlı olarak iyileştirmelerin içeriğinde yer aldığı ya da işte, belli sektörel veya idari açıdan ortaya çıkan beklentilere o günkü kanun yapma içeriği içerisinde başlık oluşturarak ortaya konulan bir tercih içinde olurdu.

Bu sene, tabii, bu yeni gelen... Dün Sayın Bakanımız dedi ki: "Daha fazla kanunu içeren torba yasalar da yapıldı. Bunu 36-37 başlığı, kanunu içermesini bu kadar büyütmeyelim." Ama kötü, örnek olmaz Sayın Bakanım. Yani bizim hedefimiz, kanun yapma açısından gerçek anlamda böyle torbalara ve yama düzenlemelere ihtiyaç kalmadan, vizyonu olan, stratejisi belli olan, etki analizlerinin en iyi şekilde ortaya konulduğu bir kanun yapma sistemini uygulayabilsek veyahut geçici, palyatif olarak ortaya çıkan sorunları çözmek anlamında bir kanun yerine bir reform başlığı altında... Yani mesela geçtiğimiz günlerde de vergiyle ilgili çeşitli düzenlemeler yaptık ve o zaman dedik ki: "Yıllar içerisinde birikmiş olan vergi tahakkuk ve tahsilat arasında veya ceza tahsilatı açısından ortaya çıkan, biz, tortuları temizlemek amacıyla ve bir kaynak hareketi sağlamak için..." Ama, demek ki olayın özünde bir vergi reformu ihtiyacı vazgeçilmez. Bundan sonra, biz bu geçmişi temizledikten sonra aslında geleceği net olarak projelendireceğiz ve oluşturacağız ki, onu reformist adımlarla ortaya koyacağız ki geçmişteki o kalıntıları temizleyip önümüze bakacağız. Maalesef kanun yapma açısından, tercih açısından bunu denemiyoruz. İşte, dediğim gibi, temmuz ayları bu tür düzenlemeler için çok müsait bir ay hâline geliyor. Yani, öyle maddeler yaşadık ki burada 60 madde geldi, 100 küsur maddeye çıktı kimin aklına ne gelirse, hangi bürokratik kademeden veya ihtiyaçtan ne gelirse bir ekleme yapılarak. Bu da Meclisin ve kanun oluşturma yani yasamanın kalitesi açısından, maalesef ortaya konulan sonuç açısından bize doğru bir yöntem olarak kendini göstermiyor.

Şimdi, burada ilk torba yasa içeriğinde gelen bazı maddelerle ilgili yeni bir karar ortaya kondu ve değerlendirmeler bundan sonraki başlıklarda yapılacak. Tabii, buradaki bütün maddelerle ilgili ayrı ayrı maddeler üzerinde görüşeceğiz.

Şimdi, bunun içerisine bakıyorsunuz, teşvikle ilgili düzenleme var. Doğrudur, Türkiye'de teşvik sistemiyle ilgili -ki sanırım 8 defa ayrı uygulamayla kendini gösterdi- bir kanuni yapılanma oluştu ve her teşvikle ilgili başlık ortaya çıktığında maalesef sonuçları istenilen hedeflere ulaşmadı. Demek ki bugünkü dünya şartlarında teşvik için konuştuğumuzda burada belli düzenlemeler ortaya koyuyoruz. Çünkü hem Türkiye açısından hem dünya açısından, ekonomik şartlar açısından baktığımızda bir taraftan Asya Pasifik ülkelerinde ortaya çıkan ekonomik tablo, bir taraftan Avrupa içerisinde İngiltere ve Brexit sonrası ortaya çıkan tablo, bir taraftan Amerika ve Latin Amerika açısından ülkelerin ortaya koyduğu ekonomik tablo içinde Türkiye'nin kendi alacağı pozisyon için tanımlanmış bir yol haritası olması lazım. Ama, "Teşvikte şunları şunları geçici yapalım, bir adım atmış oluruz." düşüncesiyle torbaya koymak ne derece mantıklı diye düşünmek gerekiyor.

Diğer taraftan bu da 37 dedik, hadi çıkarılanlar 35, 36 kanun dediğinizde o kadar birbiriyle alakasız ki. Yani, tabii ki şehit aileleriyle ilgili yapılacak olan bir düzenleme başımızın üstünde yer alacaktır, onlarla ilgili kolaylaştırıcı her çalışmada da daha fazla... Ki gazilerimizi de ekleyerek yapılacak çalışma çok çok önemli.

Ama, bunun yanında, bakıyorsunuz kamulaştırmayla ilgili düzenleme... Yani, peki, kamulaştırmada mağdur olan halkın veya vatandaşın durumunu iyileştirecek yasayı yaparken bugün bunu yapacağımıza o gün bu yasa çalışması ortaya çıktığında bu vatandaşa ne gibi etkilerinin olacağının hesabını niye yeterli olarak yapamıyoruz? İşte, biraz önce anlatmaya çalıştığım yasa yapma mantığıyla ortaya çıkan gerçek bunu kendisi de gösteriyor.

Diğer taraftan baktığınızda, tabii, burada çok olumlu ve olmazsa olmaz olumlu olan maddeler de var. Yani, bir taraftan elemanlarla ilgili yapılan düzenlemeler, denetim elemanıyla ilgili yapılan düzenlemeler, bir tarafta...

Bir de her kanunda bakıyorum bir gemi maddesi çıkıyor. Biz bundan önceki torba yasada da bir gemi maddesiyle karşılaşmıştık, şimdi yine 2 tane gemi maddesi var; burada da gemi tanımını ve bu cezalı tarhiyatla ilgili süreci tanımlayan. Yani, gemileri seviyoruz da bu kadar fazla her kanunun içeriğinde gemiye atıf yapan çalışmanın olması da bu da ayrı bir dikkat çekici nokta. Her maddede her kanunda bunu yapıyoruz işte. Diğer taraftan turizm...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Dört tarafı denizle çevrili.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Üç tarafı denizle çevrili, dördüncü tarafı daha bulamadık. Üç tarafı denizle çevrili olan ülkemizde denizle ilgili ticari eylemleri planlı bir şekilde... Yani, bir zaman tersanelerle ilgili, yapımla ilgili büyük bir artış sonra batış noktasında değil de hep söylediğim bir planlı strateji içerisinde... Bu da nedir? Biz maalesef kalkınma planlarıyla ilgili süreci çok önemsiz gördük ve onları geriye atarak tutarsız orta vadeli planlar, sonuçları birbirini tutmayan hedefler ortaya koyduk. O ayrı bir konu ve değerlendirilir.

Onun yanında, işte baktığınız zaman, sağlık personeliyle ilgili düzenlemeler, işte definle ilgili bir düzenleme, Danıştay açısından alınan kararlar, hepsini bir araya getiriyoruz ve kanunu yapıyoruz.

Şimdi, biz kanunu yaparken her usul tartışmasında ve kanun maddesine geçtiğimizde deriz ki ilgili bakana: "Bunun etki analizini yaptınız mı? Şimdi, ben bu torba yasanın genel etki analizi açısından bakmak istiyorum ve etki analizi olarak baktığınızda buna sadece maddi etki analizi olarak bakma da yetersizdir. Yani, şimdi, bu yapılan torba yasa ve alt maddeler içerisindeki etkinin ekonomik boyutunu ortaya koymak önemli. Ama, şimdi, biz torba yasanın sonunda 2 tane ilimizin il vasfını ortadan kaldırarak onu ilçe yapıp yeni bir il ihdas ediyoruz. Hep beraber oturup yani geçmiş örnekler ve onun getirdiği sonuçlarla beraber bir de etki analizini yapmak lazım. Bu etki analizinin içinde ekonomi var, bunun içerisinde sosyal pozisyon var, buradaki psikolojik etkileri var, siyasi etkileri var. Bunlar açısından ve bugün içinde yaşadığımız dönemin hassasiyet ve önemi dâhilinde böyle bir maddenin, bu 2 maddenin gerekçesine baktığım zaman gerekçesi birbirine "copy-paste" yapılmış, aynı gerekçelerle gelmiş 2 tane ille ilgili karar süreci. Peki, bunun etki analizi yapıldı mı? Yani, orada yaşayan vatandaşın psikolojik olarak ve ekonomik olarak yaşayacağı etki ne, onun boyutu ne, topluma ve ülkeye etkisi ne veya siyasi ve sosyolojik açıdan ortaya çıkacak olan sonuçları ne? Bir güvenlik tanımı ortaya koymuş, onun açıklaması ne? Böyle baktığımızda, gerekçesi tam olarak tanımlanmamış bir madde veya kanun sürecinin işlemesinin bizim önümüzdeki dönem için ne fayda getireceğine... Dediğim gibi etki analizini ben net olarak göremiyorum, gören varsa da anlatmasını rica ediyorum.

Onun ötesinde, seçilmişler ve atanmışlar arasında kanunla güç yarışı hâline dönüştürülecek bir düzenlemenin de çok iyi değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Hukuken ortaya çıkmış olan "suç" kavramı içinde kim ne yaptıysa suçunun bedelini ödemesi gerektiğine inanıyorum. Ama, bu bunun genel düzenleme içerisinde bir yetki karşılaştırması veya yarışı hâline dönüştürülecek yasal düzenleme zemininin de önümüzdeki yıllar açısından baktığınızda olumlu sonuçlarla karşımıza geri dönmeyeceğine inanıyorum, bunun da uyarısını yapmayı önemli görüyorum.

Maddelerimiz epey fazla ve bunlar üzerinde de detaylı olarak görüşeceğiz.

Bir taraftan, tabii, bu son yaşadığımız darbe girişimi sırasında dördüncü demokratik büyük güç olarak kendini gösteren medyanın ortaya koyduğu tavır gerçekten takdir edilecek ölçüde. RTÜK paylarıyla ilgili yapılan düzenleme burada çok olumlu ancak burada diğer kanal veya kanal açamayacak veya frekans kullanım hakkına sahip olamayacak, televizyon işletemeyecek tanımında olan kurum ve kuruluşlar veya yapılarla ilgili içerisinden cımbızla vakıfların çekilmiş olmasının altını bir daha çizmek istiyorum. Orada kurulacak şirkette kurucuların ortaklık tanımımın olması yani o zaman öyle bir şey getiriyor ki kurucularının hayatta olduğu vakıflarla ilgili bir atıf yapılıyor, bir adres gösteriliyor gibi bir gerçekle de karşı karşıyayız çünkü öyle vakıflar var ki Allah rahmet eylesin kuranların mekânı cennet olsun hayatta değiller. Şimdi, o zaman bu tanımlanmış, adresi belli, hedefi belli, el konulan frekanslarla ilgili gidecek yerlerin belli olduğu... Bazen Bakanımız "Yani, her şeye iyi niyetle bakın, kötü niyetle bakmayın." dese de ama ben her zaman olayın her boyutuyla değerlendirilmesi ve sonrasında olumlu gelişmelerden de gurur duyulması noktasında hassas olan bir kişiyim. O yüzden yasamada, dediğim gibi, etki analizlerinin etkin olarak değerlendirildiği bir sürecin işlemesini ve maddeler içerisinde de gerekli uyarıları yapacağımızı dile getiriyorum, beni dinlediğiniz için de teşekkür ediyorum.