KOMİSYON KONUŞMASI

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, biraz önce arkadaşlarımızın tespit ettiği gibi, yaklaşık olarak on saatten beri -bir saatlik arayı düşersek dokuz- son bölümdeki dört beş saatten beri aynı konu üzerinde, daha doğrusu geneli üzerinde görüşmeler devam ediyor.

Tabii, ben baştan -belki, bilmiyorum, tabii, bu sizin takdirleriniz- acaba tek tek gitseydik, karşılıklı olarak, her konuşmacıdan sonra değerlendirmeyi beraber yapsaydık veya cevap şeklinde gitseydik nasıl olurdu diye de düşünmedim değil ama faydalandığım bir değerlendirme oldu.

Değerli arkadaşlar, tabii, önemli değerlendirmeler yapan Sayın Bakanımız ve değerli arkadaşlarımızın birçoğu ayrıldılar ama ben geniş kapsamlı bir şekilde de toparlamaya çalışacağım.

Şimdi, mesela, ilk, Sayın Bakanımız öyle bir tanım yaptı ki ben dâhil şüpheyle kanunu baştan aşağı bir daha taradım, acaba başka bir yerde kaçırdık mı diye. "Tahsiste olanlar dâhil tüm hazine taşınmazları, nokta" dediğiniz zaman bu şöyle bir şey oluyor: Ne anlıyoruz hep beraber? Tahsiste olanlar dâhil tüm hazine taşınmazlarını bu fona koyuyoruz, bu fon vasıtasıyla tasarrufta bulunuyoruz. Bunları satıyoruz veya başka şeyler yapıyoruz. Hâlbuki, kanun o değil yani kanunda tarif edilen madde, Varlık Fonu yönetimi anonim şirketinin kuruluşu ve faaliyet konuları. 3'üncü madde de uzun bir madde. Başlayarak, "...yerli ve yabancı şirketlerin hisse senetleri, özelleştirme kapsam ve programına alınanlar dahil Türkiye'de kurulan ihraççılara ait paylar..." diye devam ediyor, son tarafında diyor ki: "...ulusal yatırımlar ile uluslararası alanlarda diğer devletler ve/veya yabancı şirketler tarafından yapılacak yatırımlara iştirak ve bunlarla sınırlı olmamak üzere diğer yatırım araçları işlemleri Şirket tarafından Türkiye Varlık Fonu adına gerçekleştirilir." Fonun kaynakları son derece net bir şekilde açıklanmış, Varlık Fonu'nun kaynakları ve finansman sağlanmasıyla ilgili 4'üncü maddede (a), (b) ve (c)'de çok net bir şekilde tarif edilmiş. Bunları burada tekrar okuyarak sizleri sıkmak istemiyorum ama sanki böyle okumamızda da fayda var. Bunun içinde şimdi ben mahzurlu bir şey de görmüyorum veyahut da endişe edeceğimiz bir şey de görmüyorum.

"a) Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından; özelleştirme kapsam ve programında bulunan ve Türkiye Varlık Fonuna devrine karar verilen kuruluş ve varlıklar ile Özelleştirme Fonu'ndan Türkiye Varlık Fonuna aktarılmasına karar verilen nakit fazlasından,

b) Bakanlar Kurulu tarafından; Türkiye Varlık Fonuna aktarılmasına veya Şirket tarafından yönetilmesine karar verilen kamu kesimine dair kamu kurum ve kuruluşlarının tasarrufu altında bulunan ihtiyaç fazlası gelir, kaynak ve varlıklardan;

c)

Türkiye Varlık Fonu tarafından yurtiçi ve yurtdışı sermaye ve para piyasalarından ilgili mevzuat kapsamında yer alan izin ve onaylar aranmaksızın her türlü yöntemle sağlanan finansman ve kaynaklardan,

oluşur."

Birçok arkadaşımız hakikaten çok değerli katkılarda bulundu. Bu, adının başında "Türkiye" olan, Türkiye Varlık Fonu olarak kurulan bir fon. Bunun asıl amacı kredibilitesi yani asıl para eden kısmı kredibilitesi, bunun asıl para eden kısmı uluslararası piyasalarda genel kabul görmesi. Yoksa, kendi içimize dönük bir varlık fonu kurmaya kalksaydık bunun hiçbir anlamı olmazdı. Dediğiniz gibi, bütün endişelerinize katılıyorum. O zaman, bütçe kaynak ve imkânlarıyla... Özelleştirme zaten birçok şeyi yapıyor. Hemen hemen bunun gerçekleştireceği içeriye dönük bir şey olsaydı... Yüzde 80'ini, 90'ını gerçekleştiren bir fonksiyonu zaten yerine getiriyor. Hâlbuki, bizim buradaki amacımız başka: Türkiye'nin değerlendirilemeyen menkul ve gayrimenkullerini genel kabul görmüş tüm kurallar içinde, şeffaflık, denetlenebilir, bütün bu alanlar da dâhil olmak üzere yani uluslararası piyasalarda... Şimdi, buradaki tartışmaların içinde, "Acelemiz ne?", "Artık, süreni sonuna mı geldik?", "Deniz bitti mi?", "Bu 15 Temmuzdan sonra çok acele ediyorsunuz bunları sağlamak için..." Tam tersine, böyle bir şeyi konuşmak, 15 Temmuzdan sonraki iklimde, belki olmaması gereken zaman dilimlerinden birinde bunu konuşuyoruz. Bu fonun ihtiyaç duyduğu şey 15 Temmuz iklimi ve ortamı değil; bu fonun ihtiyaç duyduğu şey, 15 Temmuz öncesi iklim veyahut da bundan sonra sağlanacak olan demokrasinin hakikaten bütün kural ve kurumlarıyla çalıştığı, hukukun üstünlüğünün yatırım ortamında ve diğer bütün alanlarda egemen olduğu, demokrasiye artık asla şüpheyle bakılmadığı bir ortamda bu fon para eder.

Arkadaşlarımızın sorularında cevaplanmayan kısımlar varsa onları da cevaplamaya çalışacağız ama bu fonda endişelere yer olmadığını yani... Bu fonla neler yapılmaya çalışılacak? Başbakanımızın bir sözü var: "Sorunları torunlara devretmeyeceğiz." diye. Torunların varlıklarını da bugünden yemek gibi bir şeyimiz olmayacak. Biz Türkiye'nin varlık ve imkânlarını tam değerlendirebildiğimiz kanaatinde değiliz ve zaman zaman yaşadığımız bütün o krizler... Yani, hakikaten çok farklı şeyler konuşuldu burada, onlara da geleceğim. Bu, 2001'deki Türkiye'nin bankacılık sektörüyle ilgili uygulamalar, Halk Bankası, Vakıflar Bankası, Ziraat Bankasıyla ilgili Türkiye'nin imzaladığı taahhüdü... O dönemin Başbakanı... Ha, bunu eleştirmek için söylemiyorum. Türkiye o gün köşeye sıkıştırılmıştı. Türkiye'nin o günkü Başbakanı, Başbakan yardımcıları ve o günkü...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, yeni bir tartışmaya yol açmayalım.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Hayır, değil.

BAŞKAN - Yani, biz önümüze bakalım. Lütfen...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Hayır, Sayın Başkanım, Türkiye'yi köşeye sıkıştıran Başbakan, Başbakan yardımcıları değildi; Türkiye ekonomik anlamda o gün köşeye sıkıştırılmıştı. Onu söylemeye çalışıyorum. Elinde böyle bir değeri olmuş olsaydı, böyle güçlü bir şeyi olmuş olsaydı o gün namerdin kendisiyle oynamasına Türkiye müsaade etmezdi. Onu söylemeye çalışıyorum. Yani, o gün, tarih meydanda, o günkü şeyler elimizde, Ekonomi Bakanlığında tesadüfen. Bu bankaların kapatılmasıyla ilgili kararlar, taahhütler Ekonomi Bakanlığında.

Değerli arkadaşlar, sırayla gitmeye...

ERHAN USTA (Samsun) - Dış Ticaret Müsteşarlığıydı o zaman, sizinle alakası olmaz.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Ekonomi Bakanlığının elinde şu anda. Yaklaşık olarak 70 maddelik, o dönemin şeyleri, ben size bunun kopyasını veririm, göndereyim. Bir ara bütçe konuşmamızda da bunu orada belge olarak da göstermiştim. Eyvallah, oradaydınız ama belge elimizde, ben size gönderirim. Saklı, gizli bir belge de değil yani, devletin elinde.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - BDDK'ydı, TMSF'ydi, neyse... Bakanlığa nasıl geçmiş, onu merak ettik biz de.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Devletin kurumunda yani. TMSF, BDDK veya neredeyse o dönemin ekonomiden sorumlu bakanının da en sonunda imzaladığı bir belge.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, denetimle ilgili maddelere bir gelelim. Katılıyorum burada. Yani ne yapmalı, ne etmeli, bunu en şeffaf hâle getirmeli. Uluslararası standartlarda denetimler, hakikaten uluslararası arenada para edecekse bu fon, uluslararası arenaya çıkıp da Türkiye'nin kredibilitesini nakde çevirecekse, Türkiye'nin şu andaki zor durumda olan o alanlarında hakikaten Türkiye'nin önünü açacaksa olabildiğince de şeffaf olması lazım. Şeffaf olurken de bu arada tabii ki denetimlerle ilgili de bunun elinin, ayağının bağlanmaması lazım. Yani, dünya piyasalarına çıktığınız zaman sizin de dünya piyasalarında bir denetime tabi olmanız lazım. Biz burada gayet net bir şekilde anlatıyoruz. Kanunun metninin içinde var, yani teklifin içinde var.

Norveç fonundan bahsetti Sayın Tamaylıgil. Norveç fonu, OECD'nin kurumsal yönetim ilkelerini baz alan bir fondur. Linaburg ve Madvell şeffaflık ilkelerini baz alan bir fondur ve IMF tarafından kabul gören Santiago ilkeleri dâhilinde hareket eder. Bu fonun tabi olduğu sermaye piyasası kuralları ve denetimine tabi olduğu Sermaye Piyasası Kurulu da aynen bu kurallarla çalışır. Yani dolayısıyla bu fon da otomatik olarak aynı kurallara tabi olmuş oluyor.

Şimdi, Anayasa'nın 160'ıncı maddesine baktığımız zaman, bu doğrudan Sayıştaya tabi olan alanları tarif ediyor. Gelelim bizim bu 165'inci maddeye. 165'inci maddenin başında (E) başlığıyla yer alıyor Sayın Başkanım. (E) başlığı şunu diyor: "Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Denetimi." Altında da 165'inci madde. "Sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarının Türkiye Büyük Millet Meclisinde denetlenmesi esasları kanunla düzenlenir." Bu fon bir kamu iktisadi teşebbüsü değil. Kaldı ki değil. Ama gelin, tamam, bunu da bir şekilde bir denetim... Bu fon gelsin, burada Merkez Bankasının bir örneği var, bilgi veriyor. Buna uygun bir... Yani, buradaki ben Plan Bütçe Komisyonunun bu konudaki hassasiyetlerine de saygı duyuyorum. Bu konuyla ilgili de sizin uygun göreceğiniz bir formülasyonu getirmeye eyvallah diyorum. Buna bir şey söylemiyorum. Ama, bakın, konuyu düzgün tartışalım.

BAŞKAN - O zaman bir adım öne gidip mesela Merkez Bankasındaki gibi, Başbakanın kamu denetçilerinden oluşturacağı mesela 3 kişilik bir komisyon tarafından da istendiğinde bu fonun denetlenmesine imkân verecek bir düzenleme getirilebilir yani.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Sayın Başkanım, Merkez Bankasındaki düzenleme farklı. Merkez Bankasındaki bir emir hükmü değil. "Merkez Bankası bağımsız denetim kuruluşlarına denetleme yaptırabilir." diyor. Ama burada şu andaki kanun teklifinde, Türkiye Varlık Fonu'nda "yaptırır" diyor. Dolayısıyla, Merkez Bankası acaba bu bağımsız denetim kuruluşlarına denetim yaptırmaz endişesiyle oradaki tarifte Başbakana da bir yetki veriyor "yaptırabilir" diye. Bizimkinde böyle bir endişe yok. Ama ben diğer taraftan...

BAŞKAN - Bağımsız dış denetimin alanı dışında da Başbakanın bir denetim yaptırmasını...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Sayın Başkanım, ben diğer taraftan şunun altını çizerek tekrar bahsetmek istiyorum: Yani, hep beraber, sabahtan beri burada, buranın denetlenmesi Meclis tarafından... Bundan kaçınmıyorum. Yani burayla ilgili asla... Ama buradaki tarif edilen şey: "Türkiye Büyük Millet Meclisinde denetlenmesi esasları kanunla düzenlenir." Türkiye Büyük Millet Meclisi burada ne derse bu kanun içinde buranın denetlenmesiyle ilgili, yani "SPK kuralları ve kurumlarıyla denetlenir.", "Bağımsız denetim kuruluşuyla denetlenir..." Bu zaten bir düzenlemedir ve bu yeterlidir. Ben bu kanunu böyle anlıyorum. Kaldı ki zaten bu fon kamu iktisadi teşebbüsü değil, yani hitap ettiği alan bu fon değil. 161'inci maddeye gidersek de orada da diyor ki: "Kanun kalkınma planları ile yatırımlar veya bir yıldan fazla..." Burada özel usuller konabileceğini, yani bütçenin kendi içinde de özel usuller konabileceğini söylüyor. Kaldı ki bunların hiçbir yerine de tabi değil bu. Yani keşke, onun için dedim zaten, böyle bu konularla ilgili en üst düzeyde bunu tartışmaya açan, devamlı denetimle ilgili bu konuyu gündeme getiren arkadaşlarımızın terk edeceklerini bilseydim ben o zaman belki sizden söz isterdim özellikle. Ben sonuna kadar kalınacak ve...

ERHAN USTA (Samsun) - Fonun statüsünü nasıl görüyorsunuz Sayın Bakanım? Ne yani? KİT değil.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Özel kanunla Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kurulan ve evrensel standartlarda normlara tabi olan bir kuruluş bu. Denetlemeyle ilgili de tamamen...

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bir soru sorabilir miyim? Bir küçük soru: Özelleştirme İdaresi şu anda bu kurulan şirketin yüzde 100 sahibi olmayacak mı?

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Evet.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Özelleştirme İdaresini kim denetliyor?

BAŞKAN - Sayıştay Kanunu'na tabidir, Sayıştay denetimine.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Onu soruyorum.

Özelleştirme İdaresini kim denetliyor Sayın Bakan?

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Sayıştay denetliyor.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Yüzde 100 sahibi. Yani, bir iştirak olarak da...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Ama bakın, Sayıştay denetimine tabidir. Meclis iradesi, Özelleştirme İdaresi Kanunu'nu hazırlarken bunu Sayıştay denetimine tabi kılmayabilirdi de. O gün öyle bir şey uygun görmüş. Şimdi aynı Meclis... Ki koymamakla ilgili de hiçbir şekilde yanlış yapmıyor. Dönüp dolaşıp yine aynı denetim mekanizmasına geliyoruz. Kaldı ki bağımsız denetim kuruluşlarıyla onların ortaya koyacakları bütün denetim raporları tüm kamuoyunun her şeyine de açık. Bir de şu: Ya, bu fon kurulacaksa ve uluslararası arenada para edecekse, bir değeri olacaksa, fon toplayacaksa, başka fonlarla temas edecek bu fon. Şu anda bakın, örnekleri var, hakikaten çok başarılı örnekleri de var. Örneğin, Rusya ve Çin arasında, Fransa ve İtalya arasında ortak yatırım anlaşmalarını ulusal varlık fonları yapıyor. Türkiye Varlık Fonu çıktığı zaman bu piyasalarda, diyelim ki İtalyan varlık fonuyla veya Rus varlık fonuyla veya Malezya veyahut da Çin varlık fonuyla ve diğer ülkelerin varlık fonlarıyla bir anlaşma yaptığı zaman, Türkiye Varlık Fonunun uluslararası arenadaki kredi notu veyahut da derecelendirme veya genel kabul görmesi, şeffaflığı, denetimi Sayıştay raporuna bakmayacaklar mı Allah aşkına? Yani ben ona kesinlikle katılmıyorum. "Sayıştay raporu olsaydı bu daha fazla değerli olurdu." değil. Uluslararası denetim kuruluşlarından biri, ikisi, üçü, ne kadar bununla ilgili, ne derece şiddetli veyahut da ne derece sağlam raporlar verdiyse onunla değerlendirilecek ve kaldı ki, burada bu aceleye getirilen bir şey değil. Bu süreci ben size anlatmaya çalışayım. Yani, işte, Yatırım Teşvik Kanunu'ndaki düzenlemeyle ilgili yakında gelecek olan Merkez Bankası Kanunu'nda da değişiklik yapılıyor mesela, işte, EXİMBANK'ın kredi verirkenki garanti, yani teminatla ilgili elini rahatlatmakla ilgili ve ihracat kredi garanti fonuyla ilgili bu çalışmalar yıllardan beri gelen çalışmalar, ben Bakan olduğum günden beri konuşulan şeyler.

Sayın Çam biraz önce kıdem tazminatı fonuyla ilgili, doğrudan bana da söyleyerek, "Kendisi de iş adamıdır, yatırımları..." Evet. Benim bir zamanlar yönetim kurulu başkanlığı yaptığım şirketler ki, bugün tamamen ailemizin diğer fertleri tarafından götürülen şirketlerimizde 900'ün üzerinde çalışanımız var, kader birliği yaptığımız arkadaşlarımız var. Ama ben şunun altını çizerek söyleyeyim size: Bugün Türkiye'deki çalışanların kıdem tazminatı alabilme oranları yüzde 13'ler seviyesinde. Bir kıdem tazminatı fonunun kurulmasında Türkiye'de tüm çalışanların bir gün bile çalışsa o bir günlük kıdem tazminatının garanti altına alınmasıyla ilgili bir hedefe doğru.

Ha, bir de şunu söyleyeyim: "Bunu sermayedarlar istiyor, sermaye istiyor." Asla. Sermayenin üzerine yük getiriyor. İşsizlik Fonu'yla ilgili gelen yükler en son, işte, asgari ücretle gelen ekstra yükler, bununla ilgili yükler, zaten şu anda Hükûmetin gündeminde böyle bir şey de yok. Bunu çalışanların veyahut da tarafların kendi aralarındaki bir uzlaşmayla bunu sağlamaları gerekiyor.

Sayın Başkanım, burada Plan ve Bütçe Komisyonumuzun şunu bilmesini -bizde bir laf vardır- istiyorum: "Böyle üstün körü yapılan bir çalışma getirildi önümüze, bizi de burada yoruyorsunuz." gibi bir şey söylenirse hakikaten verilen emeklere ben bunu biraz haksızlık olarak görürüm. İlgili kuruluşlarla istişare edildi mi? Bunun ilgili kuruluşları Hazine, Merkez Bankası, SPK, Borsa İstanbul, Ekonomi Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Başbakan yardımcılıkları, Bankalar Birliği, bütün bu kuruluşlarla haftalarca bu çalışıldı.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ama bu torbanın içinden ayrıldı Sayın Bakan.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - O bir takdirdir, siyasi bir takdir; torbanın içinde olsun veya olmasın, sonuçta amaç değişmiyor ama Komisyonumuz böyle bir takdirde bulundu, bunun çok önemli bir kanun olduğunu, prestijli bir kanun olduğunu... Sayın Bakanımızın söylediği sözü ben size söyleyeyim: "Bakın, bunun böyle torbanın içindeki bir madde gibi değil, uluslararası arenaya çıktığınız zaman elinizde bir ana kanun şeklinde bunun olmasında fayda görüyoruz." dedi, onun üzerine biz de dedik ki: Eyvallah.

Şimdi, yapılan çalışmalarda bütün Komisyon...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Gece gece sizi fazla bozmayalım da torbanın içinden kaç maddeyi nasıl çıkardığımızı ve burada bürokratlara ne dediğimizi Başkan size yarın anlatsın.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Ben şahit olduğumu...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - O kadar ayrıntılı çalışsanız böyle...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Mehmet Bey, ben şahit olduğumu söylüyorum, ben Sayın Bakanımızla aramızdaki diyaloğu söylüyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bilmiyorum ama hani torbanın içindeydi diyorum, ayrıntılı çalışsanız...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Ben hayır demiyorum ki ona.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Aha, yanınızda arkadaşlarımız, müsteşarımız orada. Gece geldi, dün çıkardık. Şimdi soracağım "EXIMBANK 'evet' dedi miydi sizin getirdiğiniz maddeye?" diye, bu sefer kalacak.

Şimdi siz öyle bir söylüyorsunuz ki hiçbir sorun yok, hepimiz yani boşa konuştuk o zaman.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Boşa konuştunuz demedim, sabahtan beri ağzımdan böyle bir şey de çıkmadı.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şunu söylüyoruz: Hiç sorun yok...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Boşa konuşmadığınızın göstergesi şu...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - "Her şey dört dörtlük, her şey çalışılmış." diyorsunuz Sayın Bakan. Öyle bir şey anlatıyor ki Sayın Bakanım "Çalışıldı, her şey dört dörtlük." E, biz boşa mı söylüyoruz? Çalışılsa böyle olur mu? Bu kadar şey çıkar mı yani?

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Daha iyi, iyinin düşmanıdır.

BAŞKAN - Sayın Bakan...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Daha iyisi olduğu zaman biz onun peşinde oluruz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biz susuyoruz gece oldu diye ama yapmayın yani.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Müsaade edin de dokuz saatten beri ben susuyorum ama.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - 2002'ye girdiniz, 2001'e girdiniz yani...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Siz girerken bir şey yoktu ya. Dokuz saatten beri ben de susuyorum burada ve burada bütün konuşulanları da buraya, Komisyona duyduğum saygı çerçevesinde anlatmaya çalışıyorum. Yok, susayım, kapatayım diyorsanız kapatayım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, kapatmayın da böyle söylerken hiçbir şey yokmuş, sanki biz de burada boşa bu suçlamada bulunmuşuz gibi de söylemeyin. Kibar söyleyişlerimiz bunlar diyoruz yani kibar söylüyoruz tespitlerimizi, siyaseten söylemiyoruz, teknik olarak söylüyoruz.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Sayın Günal, ben de aynı kibarlıkta cevap vermeye çalışıyorum, aynı nezakette cevap vermeye çalışıyorum. Yoksa her söze verecek bir cevabımız da vardır, onu da söyleyeyim.

Şimdi, bakın, Komisyonumuzun önerdiği tüm değişiklikler de hemen hemen yapıldı burada, teklif üzerinde. Yani, buradaki bazı düzeltmelerle ilgili, bazı "wording"lerle ilgili, bunlar da Komisyona bizim duyduğumuz inançla ve güvenle yapıldı.

BAŞKAN - Onların önergelerini hazırlattım, yarın zaten maddelerde çıkar.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Tek tek bazı konular var...

BAŞKAN - Sayın Bakan, mümkünse Komisyonda şu an bulunan milletvekili arkadaşlarımızın spesifik soruları varsa onları bir cevaplayalım. Mesela, Sayın Tamaylıgil'in soruları oldu.

(AK PARTİ sıralarından "Yarına bırakalım." sesi)

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Yok, yarına bırakmayız, olur mu? Yarına bırakmayalım, hepsini bugün konuşalım. O konuda ben tabii ki burada Sayın Temizel olmadığı için ona daha fazla devam etmek istemiyorum ama Sayın Günal'ın söyledikleri... "Denetim yoksa bu kadar yetki suistimale davetiye çıkarır." Denetim var, her köşesinde bununla ilgili bir denetim mekanizması mutlaka konuldu. Tabii, Sayın Yıldırım burada olmadığı için onun sorusunu da geçiyorum. Sayın Kuşoğlu'nun da "Bu fon darbe sonrasında hemen acilen getirildi." diye böyle bir şeyi var.

BAŞKAN - Öyle olmadığını söyledi sonra, kayıtlara girdi zaten.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Herkes, bütün konuşmacılarımız denetimle ilgili bir konu söyledi. Burada denetimin, bu Anayasa maddesinin bu teklife hitap etmediğini altını tekrar çizerek söylüyorum.

"Şirket yönetimi kaç kişiden oluşuyor?" Bunu Sayın Kuşoğlu konuşmaları arasında söylemiş. Bu da kanun teklifinde var. Başbakan tarafından atanacak olan 7 kişiyle...

BAŞKAN - Şöyle: Teklifte yok Sayın Bakanım. Onun henüz daha önergelerini düzenlemedik. Yani, istişari görüşmeler neticesinde yapacağız onu, evet.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Önergelerle gelecek, öyle söyleyeyim. Önergelerle tabii ki Komisyonun takdirine arz edilecek.

Tabii, şimdi, burada gecenin bu saatinde tasarruf oranlarıyla ilgili konuya girmek istemiyorum çünkü Sayın Usta'nın en çok üzerinde durduğu alanlardan, konuşmasına ilk başladığı yerde... Şimdi, doğrudur, tasarruf oranlarımız 2002 yılında yüzde 18,5'lardan şimdi yüzde 14'ler, 15'ler seviyesinde, yüzde 15'i biraz geçti. İşte, "Bu, Türkiye için yeterli mi?" Orada bunu söylerken tabii ki dikkatimi çeken biraz da böyle ekonomiyle ilgili bilgimizi veyahut da bununla ilgili söylemlerimizi biraz küçümseyen tavrından dolayı da üzüldüğümü söylemek istiyorum. Türkiye'de kayıt dışı bir vakadır. Bunun ne kadarının ölçülebildiğini, millî gelir tespit edilirken satın alma gücü paritesine göre kayıt dışının da onun içine dâhil olduğunu, bütün bunları hepimiz biliyoruz. Ama ben şunu altını çizerek söylemek istiyorum: Türkiye'de kayıt dışı tasarruflar bizim toplam tasarruf oranlarımızın üzerine tam olarak konmamıştır, konması da mümkün değildir. Türkiye'deki Türklerin gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki varlıklarını kimse ölçümleyemiyor. Yani, mesela bu -ki ufak bir serpintisidir o- 15 Temmuzdan sonra 11 milyar doların... Evet, "Dolar artık 3 liradır, buradan daha fazla yukarı gitmeyecek." varsayımıyla tabii ki vatandaşlarımızın bu anlamda bu darbecilere karşı bir cevabı olarak da verdikleri vardır ama bu bile bu anlamdaki bir göstergedir. Onun için tasarruf oranlarımıza 15'ler dersek Türkiye'ye haksızlık etmiş oluruz. Türkiye'deki yatırımların finansmanında tasarruf oranlarımızın bu kayıt dışının üzerine ilave edildiği zaman bunun çok daha üzerinde olduğunu biz tahmin ediyoruz.

"Vatan topraklarının satılması..." Bu da Sayın Usta'nın sözüdür. Bakın, burada yani politik olarak şöyle söyleyeyim: Türkiye'de gelip de bu ülkenin kaderinde yer almak isteyen, benimle aynı topraklarda aynı kanunlara tabi olarak üzerinde ay yıldızlı Türk Bayrağı olan Türk tapusunu satın alacak olan tüm yabancıların başımızın üzerinde yeri var. Bu, vatan toprağını satmak değildir. Bir başka yabancıyı, bu ülkenin kaderine razı olarak gelen birini... Yani, bu vatan toprağı... Türk vatandaşı hangi kanuna tabiyse gelip de Türk tapusunu satın alan vatandaş da aynı kanuna tabidir. Ben bunun övünülmesi gereken bir şey olduğunu düşünüyorum. "Önceki dönemlerde... Bu dönemlerde..." yani bazen de son derece yanlış buluyorum "Şu dönemde şu kadar satıldı, bu dönemde bu kadar satıldı." tartışmalarını, bu tartışmalar da son derece gereksiz tartışmalar.

Bu fon yani Türkiye Varlık Fonu güven duyulan ekonomilerde olur. Güven duyulmayan bir Türkiye ekonomisi olsaydı, Türkiye'de yatırım ortamı uygun olmasaydı, piyasalara çıktığınız zaman kimsenin dönüp bakmayacağı bir fonu baştan bile bile kurmanın bir anlamı var mıydı? Onun için burada bu bir güvensizlik değil; tam aksine, Türkiye'nin önümüzdeki dönemle ilgili bir güven ortamına ne kadar yatırım yapacağını, güven ortamına dair beklentilerin ne kadar pozitif olduğunun bilinmesi anlamında bunu söylüyorum. Yani, güven ortamımız veya şeffaflığımız, Türkiye'nin bir prestij markası olarak çıkacak olan bu kanun bizim için hakikaten son derece önemli.

EXIMBANK konularıyla ilgili yine Sayın Usta'nın söylediği "Reeskont kredilerini bile kullanamayan EXIMBANK..." Doğrudur çünkü EXIMBANK şu anda kredi verirken ihracatçıya yüzde 100 teminat isteyerek kredi veriyor. Yani 1 milyon dolar kredi isteyen bir vatandaş A bankasından, B bankasından, piyasadan 1 milyon dolarlık teminat mektubu alıyor, gidiyor bunu EXIMBANK'a veriyor, EXIMBANK da ona kredi veriyor. Sadece faiz oranlarındaki bir avantajdan dolayı insanlar oraya gidiyor. Olması gereken şey -ki şu andaki çalışmamızın içinde de o var yani diğer torbalarda, kanunlardaki çalışmalarımızın içinde o var- EXIMBANK Türk Hava Yollarından yüzde 100 teminat alarak Türk Hava Yollarına EXIM kredisi veriyor -yani Türk Hava Yollarına ne kadar kullandırıyor bilmiyorum ama tahminim herhâlde 200-300 milyon dolar varsa- Türk Hava Yolları gidiyor, bankalardan, diğer özel bankalardan 300 milyon dolarlık teminat mektubu alıyor. Tabii ki burada -Sayın Başkanla da bir istişaremiz var- bizim asıl hedefimiz, bir ihracat seferberliği için Türkiye'deki küçük ölçekli ihracatçılarımızı EXIM kredilerinden yararlanabilir hâle getirmek. Bunun için de ihracat kredi garanti fonunun büyük bir gerekliliği var. Bu diğer kredi garanti fonundan çok farklı. Orada zor durumda olan şirketler anlamında yani böyle kredi alamayan veyahut da biraz zorlanan şirketler, KOBİ'lerle ilgili bir çalışmadır o. Buradaki her şeyi düzgün, siparişi de var, üretimi de var ama teminat bulmada zorlanıyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kredi garanti fonu yapamıyor mu bunu Sayın Bakan?

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Yapamıyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Niye? Bir kararla değiştirilebilir.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Çok farklı bir alan orası, yönetimi çok daha farklı. Yani burada söylemeye çalıştığımız şey Türkiye İhracatçılar Meclisinin yaklaşık olarak 200 milyon TL koyacağı, EXIMBANK'ın 300 milyon TL koyacağı, diğer bankaların da koyacağı ama diğer, mesela, öbür taraftaki kredi garanti fonunun batık oranı yüzde 4'ler, 5'ler seviyesinden bu hemen hemen 0 seviyesinde olacak çünkü hiç kimse EXIMBANK'dan elde edeceği bu kadar uygun bir kredi imkânını kendini eksi pozisyonuna da düşürerek de elinden kaçırmak istemeyecektir. Bizim bu alanı açmamız lazım.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Yani onun da teminat istememesi lazım.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - İşte, ondan söylüyoruz. Bu kredi garanti fonunun zaten teminatı kullanacağı kredinin yüzde 20'si kadar bir teminat veya yüzde 25'i kadar bir teminat. Konuşalım, istişare edelim bunları.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Neyse ben yarın anlatayım size bunları. EXIMBANK'a KKDF'ye sormadığınız için maalesef böyle söylüyorsunuz.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - EXIMBANK'la istişare ederek, konuşarak yapıyoruz bunu. EXIMBANK bunu ortağı.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Daha değil, daha olacak. Daha kurulmamış, daha yok ortada.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Olacak tabii ki, kurulabilir. Bunun kurulması için herhangi bir kanun veyahut da hiçbir yerden bir şeye gerek yok. Ortaklığa çıktığı zaman...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, önce varlık fonunu kuralım da ona da sonra gelelim.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Hayır, orada EXIMBANK'la ilgili...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, hayır yani bilsin diye söylüyorum. Ben size formülünü de söyleyeceğim, çok basit şekilde anlatacağım yarın ama şimdi gece arkadaşlar biraz yoruldu.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - "Fonun gelirleri ne?"

ERHAN USTA (Samsun) - "EXIMBANK'tan kredi kullanamıyor." dedim. Siz ona bir girdiniz fakat bir şey söylemediniz yani "Yüzde 100 teminat istiyor." dediniz, sonra bir şey söylemediniz.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Ondan dolayı kullanamıyor işte.

ERHAN USTA (Samsun) - Ne yapacaksınız onu?

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Şimdi, Merkez Bankası Kanunu'yla yapacağımız değişiklikle üçlü garanti değil, ikili garantiyle...

ERHAN USTA (Samsun) - O çıktı zaten.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Onun hemen arkasından da bunlarla ilgili EXIMBANK yaptığı çalışmalarla Türk Hava Yolları gibi veya şeyler gibi bazı firmalarda yüzde 50 teminatla veya 0 teminatla verebilir hâle gelecek.

ERHAN USTA (Samsun) - Risk kimin üzerinde kalacak?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - EXIMBANK...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - EXIM orada risk alacak.

ERHAN USTA (Samsun) - Merkezin üzerinde...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - EXIM orada risk alacak. Ben şimdi şunu soruyorum size: Türkiye'nin önde gelen firmaları veya Türk Hava Yolları gibi firmaları, hangi biri EXIMBANK gibi bir krediyi kullanıp da bununla ilgili "default" durumuna düşüp de böyle bir imkânı kim kaçırmak ister? Bunlar da A, A, A, bilmem neyle de bankalarda veya birçok yerde derecelendirilmiş olan firmalar. Bunlarla ilgili tabii ki bir şey şu: 16 milyar dolarlık bir limitin 8 milyar dolarını belki, kimini 0 teminatla, kimisini yüzde 75 teminatla, kimisini yüzde 50 teminatla, kimisini yüzde 100 teminatla vermeye devam edecek.

ERHAN USTA (Samsun) - Orta uzun vade reeskontu da...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Tamamında bir çalışma yapılacak.

ERHAN USTA (Samsun) - Şu anda sistemde yok, bu kalktı.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Yok tabii ki, yok tabii ama bunların tamamıyla ilgili bir çalışma yapılacak.

ERHAN USTA (Samsun) - Bizim yorumlarımız doğruymuş demek ki.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Tamamıyla ilgili bir çalışma yapılmak ihtiyacı var zaten şu anda.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan "Yok." dedi de.

BAŞKAN - Şöyle... Hayır, hayır, yok, tabii yani...

ERHAN USTA (Samsun) - Yani "Oraya doğru gidiyor." diye şimdi ifade etmişti.

BAŞKAN - Ama öyle demiyor Sayın Bakan.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Yani laflarımızın yanlış anlaşıldığı kısım varsa bir daha konuşalım.

ERHAN USTA (Samsun) - Bir şunu söyleyeyim: Şu üçten ikiye düşüyor Sayın Bakanım imza şeyi. Onu aslında başkan yardımcısı güzel açıkladı, hakikaten biz de ona katıldık, dedik ki: Orada ilave, yaklaşık 1 puanlık bir maliyet ve bunlar çok kısa vadeli olduğu için işte 240 bin, 360 bin ikinci bir banka teminatına gerek yok. Önemli olan aracılık maliyetleri azaltılsın diye aslında destek verdik ona.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Aynı mantık canım.

ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, yatırımların reeskont kredileriyle desteklenmesi gibi bir noktaya gideceksek burada orta uzun vadeli kredilere 5-10 milyon gerilere doğru gidilecek.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - O ayrı bir şey.

ERHAN USTA (Samsun) - İşte orada... O zaman üç imza gerekecek.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - O ayrı bir şey. Bu ihracat kredileri.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hepsinde, reeskontta... Sayın Bakanım, Merkez Bankası Kanunu'nda "ihracat" diye ayırmıyor. Orta ve uzun vadeli...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bunu EXIMBANK düzenleyecek, kendisi düzenleyecek.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Reeskonta ve avansa kabul edilecek senetlerin nitelikleri yazıyor.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - İnsanlara da inisiyatif bırakacaksanız, oraya koyduysak eğer, bir yönetim kurulu veya genel müdür diye birilerini koyduysak... Ben de yaparım onu, yönetim kurulu, genel müdür, getir yüzde 100 teminatını, ben de sana vereyim bu parayı. Bu vezne olmaktan başka bir iş değildir.

ERHAN USTA (Samsun) - Merkez Bankası ayağı var. Onu biliyorsunuz, Merkez Bankası rezerv biriktirme amaçlı olarak o sistemi devreye soktu.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Tamam, o da var, hepsi var yani şu andaki Merkez Bankası nisandan beri zaten piyasaya müdahale etmediğinden ve rezervlerin artması da onlardan gelen paralarla bunu artırmaya devam ediyor.

"Fonun gelirleri ne, içeriden mi dışarıdan mı?" Hem içeriden hem dışarıdan. İçeride sisteme girmeyen paraların bu fon vasıtasıyla, bu fonun ürettiği menkul değerlerle fona girmesini; dışarıdan Türkiye'nin projeleri, Türkiye'nin bazı varlıkları, değerlendirilemeyen varlıklarının gerek yurt içinde gerek yurt dışı piyasalarda pazarlanmasıyla sağlanacak olan gelirleri olacak.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, üç dakikamız var, toparlarsak...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Tabii, Sayın Erdoğdu da burada yok.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Buradayım, buradayım.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bu yasa "Bizim paramız yok." yasasıdır. Bu, biraz önce açıkladığımız şeydir. Bu yasa "Bizim itibarımız var." yasasıdır. Bu yasa "Bizim uluslararası arenada kredibilitemiz var." yasasıdır. Bu yasa bizim bundan sonraki piyasalarda para maliyetlerimizi, Türkiye'nin finansman maliyetlerini, faiz maliyetlerini aşağı çekmekle ilgili iddialı bir adımdır. Cesareti olanların çıkaracağı bir yasadır. Cesareti olanların piyasalara çıkarak, bu Türkiye'nin değerlendirilemeyen kaynak ve imkânlarının pazarlanması için çıkılır bu yasayla. O anlamda...

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Faiz lobisinin canına ot tıkayacak.

BAŞKAN - Sayın Savaş, yeni bir tartışma başlatıyorsun.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Sayın Erdoğdu'nun bir endişesi vardı, onu da şurada böyle bir cevaplandırayım. Bu fonun kalkıp da "Şu projeyi destekleyeyim, şu projeyi desteklemeyeyim; şu iş adamının arkasında olayım, şu iş adamının arkasında olmayayım." gibi bir yetkisi olmayacak. Bu fon elde ettiği gelirleri, imkânları gerek EXIMBANK'ın imkân, sermayesini artırarak gerekse Kalkınma Bankası gibi bazı bankalarımızın imkân ve sermayelerini artırarak bundan sonra yatırımcılara yine o bankalar vasıtasıyla, yine bankacılık kuralları...

BAŞKAN - Sermaye katkısından mı olacak, anlamadım?

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Ya, onlara fon sağlayarak, onların imkânlarını artırarak, onların borçlanma imkânlarını artırarak...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - "Proje finanse edecek." diyor ya Sayın Bakan, ondan söyledim.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Onlar vasıtasıyla bu piyasalarda bunu yapacak. Yoksa, bu fon gidip de bankacılık yapmayacak, bir yerlere sermaye koymak için mutlaka belirli kurallara tabi olacak.

Mega projelerde zaten burada tarif edilen şey var. Burada endişeleri anlayışla karşılıyorum. Gerek zorunlu emeklilikte gerekse BES'ten geleceklerde buraya aktarılacak olan miktarlar sınırlı, belli.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, artık, lütfen toparlayalım.

ERHAN USTA (Samsun) - Miktarlar nasıl belirlenecek?

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bakanlar Kurulu kararıyla, ilgili kanunlarda yaptığınız tariflerle, piyasada nasıl, ne veriliyorsa bu da aynı şekilde o kaynakları, o imkânları, vatandaşı mağdur etmeden o imkanlarla, o şeylerle alacak, kullanacak. Şu kadarlık bir kısmı buraya aktarılmasıyla ilgili hangi otorite karar alıyorsa o kadarlık kısmı buraya aktaracak. Bakanlar Kurulu...

ERHAN USTA (Samsun) - Düzenlemeyle yani şey yapıyorsunuz, buradan kaynak bulup buraya para yatırabilirsiniz öyle mi, bireysel emeklilik şirketlerine?

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Evet, tabii ki, tabii ki.

Denetimle ilgili tabii ki yine uzun uzun...

BAŞKAN - Sayın Bakan, daha önümüzde 13 madde var. O 13 maddeyi de yani ifade edebiliriz bir bölümünü. Kifayetimüzakere diyelim mi?

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. İnşallah yarın daha şey bir şekilde maddelerde...