| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1319) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 15 .08.2016 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanım, sayın bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, bu düzenlemeyi ne için getirdik? Neden bu konu gündeme geldi? Özellikle darbe girişimi sonrası bu konu gündeme geldi. Şöyle bir sıkıntımız var: Darbe girişimi başarısız oldu ama bunu ekonomik bir boyuta da var. Eğer Türkiye ekonomik olarak sıkıntıya girerse bu başarısız darbe girişimi tamamlanmış olur, Türkiye sıkıntıya girer. Bu nedenle bunu getiriyoruz.
Biliyorsunuz, kara parayı aklayan bir düzenleme de daha önce gelmişti, buna da biz karşı çıkmıştık. O da Türkiye'nin ekonomik olarak kötüye gidişinin bir sonucuydu, onun getirilmesi de ekonomik olarak sıkıntıya girmemizin bir sonucuydu. Biz onu da şöyle eleştirmiştik, dedik ki: Kara parayı aklayan bir ülke olursak normal sıcak para da gelmez, normal parayı da getiremeyiz. Türkiye bununla ilgili olarak töhmet altında olan bir ülke olur, Türkiye'den dışarıya, bankacılık sistemine giren paralar Batılılar tarafından kabul edilmez. Dolayısıyla tam tersine bir sonuç doğurur diye eleştirmiştik onu da.
Şimdi, burada da şöyle bir şey var: Evet, burada Türkiye'yle ilgili, özellikle kredi derecelendirme kuruluşları siyasi not veriyorlar. Bu hafta sonu da bir not söz konusu. Siyasi not veriyorlar, siyasi değerlendirmeler yapıyorlar, Türkiye'nin sıkıntıya girmesine sebep oluyorlar; bunu önlememiz lazım. Evet, önlememiz lazım, Türkiye'nin siyaseten sıkıntıya girmemesi lazım. Ama bu bunun çözümü değil, kesinlikle değil. Çünkü getirilen düzenleme Sayın Bakanım yanlış, değerli arkadaşlarım yanlış, hakikaten yanlış. Neden yanlış? Çünkü hepimiz isteriz, bizim de G20 ülkelerinde olduğu gibi bir fonumuz olsun, çok büyük meblağları olsun bu fonun. Galiba bu tür fonlar dünyada 8 trilyon dolarlık bir hacme ulaştı şu anda, aldığımız bilgilere göre, 8 trilyon dolar. Dolayısıyla çok büyük bir hacme ulaşırsa Türkiye'de spekülatif amaçla yabancıların gelip de piyasayla oynamalarına, döviz üzerinden oynamalarına engel olabiliriz böyle bir fonumuz olursa.
Bundan çok memnun oluruz ama bu, kanunla olabilecek bir şey değil ki. Yani şunu söyleyeyim, teşbihte hata olmaz, Türkiye'nin atom bombası olursa askerî yönden iyi olur mu? Olur. Peki, kanun yapalım, Türkiye atom bombası üretsin diye bir kanun yapalım. Üretmiş olur mu? Ya da enerji problemini çözmek için Türkiye şöyle şöyle yapsın diye bir kanuni düzenleme yaparsak, kanun getirirseniz, çıksa buradan bunu çözmüş olur muyuz? Çözmemiş oluyoruz. Burada da aynı şey söz konusu. Türkiye 300 milyar dolar borcu olan bir ülke. Bu borç varken biz nasıl bu 8 trilyon dolarlık piyasada etkili olabilecek bir fon kurabiliriz ki? Türkiye zaten borçlu, zaten borç alabilmek için çok büyük faizler ödüyor. Burada da etkili bir fon kurabilmek için yine faizle dışarıdan para alacaksınız. Bu fon Türk lirasıyla olmaz ki, bu fon dövizle olacak. Bu fonun sonuç olarak döviz olarak bir varlığının olması lazım, varlıklarının döviz nezdinde bir değerinin olması lazım. Dövize çevirdiğimizde, döviz temin ettiğimizde nasıl olacak bu? Yine borçlanmış olacağız. Yani biz piyasadaki spekülatif dalgalanmalara karşı, oynamalara karşı fon oluşturmak için yine borçlanmış olacağız. Bir anlamı kalmamış olacak, hiçbir anlamı kalmamış olacak.
Tabii, başka birçok sıkıntısı da var bu işin. Denetim dedik, Anayasa'ya aykırı dedik. Sayın Bakan, denetim konusunda siz konuşmanızın önemli bir bölümünde gerekçeler saydınız. Merkez Bankasını söylediniz, Borsa İstanbulu söylediniz. Borsa İstanbul normalde... Bir kere Merkez Bankası Sayıştay denetimine tabi, bizde de Sayıştay raporları mali denetime tabi. Sayıştay denetimiyle ilgili raporlar düzenli olarak geliyor. Borsa İstanbulla ilgili olarak da şunu söyleyeyim, orası iki sene önce kuruldu: Orası da Anayasa'ya göre tabi. Biz itiraz etmemize rağmen 2014'te kanun çıktı, Anayasa Mahkemesi iptal etti onu. Bunun üzerine bu sene bir düzenleme daha yapıldı o atlanarak, şimdi konu yine Anayasa Mahkemesinde. Yine Anayasa Mahkemesinden dönecek çünkü Anayasa'nın hükmü çok net. Bununla ilgili bir düzenleme yapıldı, bunun dışına çıkarılmaya çalışıldı. Mümkün değil.
Sayın Bakanım, bir şeyin denetlemiş olması iyi bir şeydir, o fona yatırım yapacaklar nezdinde iyi bir şeydir. Mesela SPK denetimi diyoruz. SPK denetimi bu fon için yeterli olmaz. SPK denetimi yani bağımsız denetim... Burada deniyor ya bağımsız... Denetim çeşitlerini amaca göre, yapana göre vesaire, çok çeşitli şekillerde anlatmak mümkün. Ben hem yeminli mali müşavirlik belgesi olan hem de bağımsız başdenetçi belgesi olan birisiyim, denetim konusunu iyi bilen birisiyim. SPK denetimi, ortakların bir anonim şirkette pay alanların, hisse alanların güvenceye kavuşması için yapılır bağımsız denetim. O hissedarlar için, oradan pay alan, ortak olan o şirkete, pay alanların güvencede olması için yapılır. SPK'ya o nedenle o şirketler tabidir. Devlet gözetimindedir orası, devlet her türlü garantiyi verir. Benim gözetimimdedir, bu kurallara göre bu şirket çalışmaktadır ve denetimini de sonuç olarak benim koyduğum kurallara göre yaptırıyorum der devlet. SPK denetimi onun için. Ama Sayıştay denetimi çok daha farklıdır. Sayıştay denetimi halk adına yapılır, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına dolayısıyla yapılır. Demokrasi için çok önemli bir konudur ve muhakkak yüzde 50'nin üzerinde payı olan bütün şirketler için söz konusudur, bütün dünyada da böyledir, olmalıdır da, doğrusu da budur.
Eğer böyle bir denetim varsa ve bihakkın yapılıyorsa bundan da herkes çok mutlu olur. Bu fonun daha etkili çalışmasını istiyorsak, daha fazla güven vermesini istiyorsak, tam tersine, denetim dışına çıkarmak değil, denetlenmesini sağlamak zorundayız. Ben ilk konuşmamda usulle ilgili söz aldığım zaman ne demiştim denetimle ilgili itiraz ederken? Norveç fonu çok iyi denetlendiği için, şeffaf olduğu için, hesap verebilir olduğu için herkes Norveç fonuna güveniyor. Şimdi buna nereden güveneceksiniz, bu fona niçin güvensin buraya para yatıran insanlar, kişiler, kuruluşlar, şirketler, fonlar, neden güvensinler?
Burada, 6'ncı maddede "denetim" başlığıyla bahsedilen fonlar "SPK kapsamında bağımsız denetim ve kurumsal yönetim düzenlemelerine tabidir." diyor. Burada bir ortaklık söz konusu değil ki. Bu anonim şirket bir kere denetime tabi değil, bir. Fonlar denetime tabi. Fonların denetimi de bir ortak için yapılacak denetimdir. Bu fonun halk adına yani Sayıştay adına, Meclis adına denetlenmesi, performansının uygun olup olmaması, halkın parasıyla, kamu sermayesiyle oluşturulmuş bu şirketlerin doğru çalışıp çalışmadığının, birileri tarafından istismar edilip edilmediğinin bilinmesi mümkün olmayacaktır ki, SPK denetimi bunu vermez ki bize. Siz Bakansınız, seçilmişsiniz, atanmışsınız, Bakan olarak denetime tabisiniz. Geliyorsunuz, Meclise hesap veriyorsunuz, halk adına geliyorsunuz, şuraya oturuyorsunuz, bütçenizi anlatıyorsunuz, o bütçenin nerelere harcandığını anlatıyorsunuz, hesap veriyorsunuz ve onun da sonuçları var ama burada SPK denetimi öyle bir denetim değil ki, öyle hesap vermek söz konusu değil ki. Bir kamu payı varsa, kamu ortaklığı varsa, kamunun herhangi bir yatırımda payı varsa muhakkak denetlenmesi gerekir, Sayıştay tarafından muhakkak Meclis adına denetlenmesi gerekir. Bu bütün dünyada böyledir, bunun dışarı çıkarılmasının hiçbir anlamı yoktur, zararı vardır, getirisi yoktur, hiçbir şekilde getirisi yoktur.
Bakın, denetim açısından böyle, amaçsal açıdan bakınca da sonuç olarak bu fon... Böyle bir fon olması lazım, ben prensip olarak istiyorum, böyle bir fonumuz olsun, çok güçlü bir fonumuz olsun ama böyle bir fonu oluşturabilmek için sonuçta dövize ihtiyacımız var, yine borçlanmamız gerekecek. Yani, çok gerçekçi değil. O nedenle, prensip olarak karşı çıkmıyoruz bu fona ama uygulamada yanlışlıkları var.
İki, hukuksuz. Bakın, şuradan başlayalım 1'inci maddede "Amaç ve kapsam..." "...kurulması, yönetimi ve faaliyetlerine ilişkin esaslar düzenlenmektir." Böyle bir amaç olmaz ki. "Bu kanunun amacı, Türkiye Varlık Fonu'nun kurulması, yönetimi ve faaliyetlerine ilişkin esasları düzenlemektir."
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Burayı değiştirdiler Bülent Bey, birazcık daha değiştirdiler.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Değişmiş şeklini görmedim henüz.
Daha sonra bir varlık yönetimi anonim şirketinin kurulması söz konusu. Kaç kişiden oluşuyor bu şirket, ortakları nedir, bunlarla ilgili bilgi yok. Bu şirketin denetimiyle ilgili bilgiler yok, daha doğrusu hiçbir şekilde denetimi söz konusu değil. Bu şirketin bünyesinde kurulacak olan fonlar ve onların alt fonlarıyla ilgili bilgiler yok ve bunu yaparken de...
Sayın Bakanım, bizim galiba 1987 yılından beri fonlarımız var, SPK'ya tabi fonlar Türkiye'de var, özel sektör fonları bunlar. Bu fonlara yatırım yapılmak suretiyle yol, köprü, yatırım ortaklıkları var. Bunlar vasıtasıyla zaten varlık fonları, yatırım fonları, yatırım ortaklıkları vasıtasıyla biz zaten bu fon işletmeciliğini yapıyoruz. Ama burada öyle bir düzenleme yapılıyor ki, hepsini de öldürüyoruz bununla. Böyle bir fon olunca, o fonlara kimse yatırım yapmaz. Onları da bir taraftan öldürmüş oluyoruz. Yani sermaye piyasamızı güçlendirmek adına, sermaye piyasamızı tam tersine baltalamış oluyoruz bununla, böyle bir sıkıntı getiriyor.
Şimdi, torba tasarıda, şu anda 75'inci madde oldu, bir düzenleme var. O düzenlemeyle her türlü yatırım yapılabilecek. Proje bazında -teşvik sistemimizi değiştiriyoruz- Bakanlar Kurulu uygun her türlü yatırıma ortak olabilecek, yarıya yakın ortak olabilecek; her türlü desteği verebilecek ve yine orada da bir denetim söz konusu olmayacak.
Şimdi, bununla şu yapılanı bir araya getirince Türkiye'de özellikle ekonomi yönetiminde çok büyük bir hukuksuzluk ortaya çıkıyor. Yani bizim zaten ekonomi yönetimiyle ilgili, kurumlarıyla ilgili, koordinasyon eksikliği olan bu alanda bir de hukuksuzluk ortaya çıkmış oluyor ilave olarak. Biz geçen dönem, siz de hatırlarsınız, hazineye ait gayrimenkullerin bir varlık AŞ kurulması ve bu yeşil sermayenin, özellikle İslami sermayenin Türkiye'ye çekilmesiyle ilgili bir yatırım ortaklığı da kurmuştuk. Ama orada da yine hazineye ait gayrimenkullerin, binaların, hazinenin binası da dâhil olmak üzere, bu fonun bünyesinde olmasını da öngörmüştük ama istediğimiz gibi çalışmadı, hiçbir şekilde olmadı bu. Yine benzeri bir sonuç alınması durumda büyük sıkıntılara girmiş olacağız. Yoksa kurulmasının hiçbir mahzuru yok ama bu bizim hukuk sistemimizi tahrip ediyor, bir. Anayasa'ya aykırı bir düzenleme yapmış oluyor ve amaca da ulaşmamış oluyoruz. Yani amaca ulaşmak istiyorsak, bu krizlerden, bu sıkıntılardan bizi kurtaracak, spekülatif amaçlı yatırımcılardan bizi kollayacak, kurtaracak bir düzenleme yapmak istiyorsak çok daha farklı bir şekilde konuyu kaleme almak zorundayız, bu şekilde olmayacak.
Bakın, uluslararası spekülatörler bu tür şirketlerden, fonlardan çok daha fazla yararlanırlar. Şu meşhur yatırımcı Soros tarafından çok büyük meblağları İngiliz Merkez Bankasından kazanması hadisesini bilirsiniz. Onların sebebi kamunun bu tür fonlarla, bu tür bir anlayışla, zihniyetle ortaya çıkmasıdır, bunlara karşı durmaya çalışmasıdır. O zaman çok daha rahat hareket edebiliyorlar; karşılarındakinin devletin, kamu anlayışının nasıl bunlarla mücadele edeceğini, nasıl bir düzenleme yaptığını daha net olarak görüyorlar. Kamu çok rahat hareket edemiyor, çok elastik olamıyor; onlar birkaç gün içerisinde spekülatif yaptıkları bazı işlemlerle çok daha fazla para kazanabiliyorlar. Galiba birkaç milyar pounddu İngiliz Merkez Bankasını da bu şekilde dolandırdılar. "Dolandırdılar" demeyeyim yani sonuçta hukuki olarak para kazandılar ama böyle bir boşluktan yararlandılar.
Maddeler sırasında tekrar konuşmak istiyorum. Epey notlarım var ama biz de genel merkezden geldik, notlarım da karışık vaziyette, maddeler hâlinde daha net olarak açıklamalar yapmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.