| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1319) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 16 .08.2016 |
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Sayın Başkanım, yöntem olarak böyle karşılıklı olarak şey yapalım mı yoksa toplu olarak mı cevaba geçelim?
BAŞKAN - Sayın Bakanım, zaten maddelere geçtiğimiz için...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Uygun gördüğünüz yerde...
BAŞKAN - Tabii, uygun gördüğünüz yerlerde... Maddeleri görüştüğümüz için, bu biraz daha, böyle, diyalog şeklinde olabilir.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Peki Başkanım.
Yani Ekonomi Bakanı olarak benim söyleyeceğim şey şu, daha doğrusu bu fondan beklentilerimin en başında gelenlerden bir tanesi Türkiye'nin içeride ve daha doğrusu Türk firmalarının ve Türkiye'nin büyük projelerinde kendine ait imkân ve kaynaklarla o projelere bir şekilde bir başlangıç sağlayabilmek. İki, Türkiye'nin, Türk ihracatçılarının, Türk müteahhitlerinin dışarıda etkinliğini artırabilmek, Türkiye'nin yurt dışında ekonomik etkinliğini artırabilmek. Sizin söylediğiniz de bir şey yani Türkiye bazen böyle speküle edilmek istendiğinde, küçük rakamlarla speküle edilmek istendiğinde, beklenmedik bir 15 Temmuz ve belki 15 Temmuzdan sonra böyle bir fon kanunu gündeme geldiği için haklı olarak dün akşam "Bunda niye acele ettiniz?" 15 Temmuzdan sonra niye böyle bir şeyde acele ediyorsunuz, yoksa bir sıkıntı mı var?" gibi şeyler zamanlama anlamında belki tesadüften kaynaklanan bir şeydir ama spekülatif amaçlı dalgalanmaları veyahut da sabotajları engellemek açısından belki böyle bir emniyet supabı görevi de görecektir ama asıl amacı o değil, o olmaması gerekir. Çünkü o olağanüstü bir hâl. Türkiye her gün olağanüstü hâl yaşamayacağına göre...
BAŞKAN - Bu bir sonuç olarak ortaya çıkıyor zaten yani bu bir mekanizma.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Türkiye'nin, gerek hazinenin gerekse diğer tüm kuruluşlarının bazı ihtiyaç hâllerinde onun orada durması veya bazı büyük projelerin finansmanında o fona veya o projeye yine uygun bankacılık kuralları çerçevesi içinde birilerinin, bazı kurumların finansmanıyla oraya bir yüzde 5'le, yüzde 10'la girecek olması bile bence piyasaları regüle etmeye yeter.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, Sayın Usta'nın da sorularının da kısa kısa cevaplarını alırsak, yoksa sonuna doğru biriktiği zaman bitiremeyiz bu işi.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Dün akşam da bunların bir kısmını tabii ki konuşmuştuk, o da tüketime dayalı büyüme. Tüketime dayalı büyüme, bir de ithalata dayalı büyüme, ikisi beraber değerlendirilebilecek olan bir şey. Evet, Türkiye olarak bir kıta özelliği olmayan bir ülkeyiz biz, bir Amerika gibi, Çin gibi tüm ekonomisiyle kıta özelliği olabilen ülkelerin kendi tüketimleriyle kalıcı bir büyüme sağlaması bekleniyor. Bunun ekonomik büyümeye katkı vermesi bekleniyor ama bizim gibi bağımlı ülkeler yani kıta özelliği olmayan ülkelerin iç tüketimle sağladıkları büyüme genel itibarıyla sürdürülebilir değil, suni. Yani bu şu demek: Elinizdeki bir kap suyu ısıtarak genişletmek ve genleştirmek gibi bir şekilde görebilirsiniz bunu. Kalıcı, gerçekçi bir büyüme değil ama arada böyle bir büyüme yapmak da piyasaların canlı durması için, piyasaların bir sonraki adımda ihracata dayalı büyümeyle de desteklenebilmesi için o süreyi iç büyümeyle geçirmesi için faydalı görülebilir ama kalıcı bir şekilde devamlı iç piyasayla, iç tüketimle büyüme sağlıklı değildir. Dün aslında Aykut Bey'in söylediği bir konu vardı. Biz böyle devam edersek iç piyasaya dayalı, iç borçlanmaya dayalı, ithalata dayalı büyümeye devam edersek kaçınılmaz bir şekilde o şişen ekonominin beş yıl, yedi, sekiz yıl arasında bir patlaması da son derece normaldir, bugüne kadar da tekrar tekrar bir şekilde biz bunu hep yaşadık yani o anlamda aynı düşüncelerdeyiz.
Kamu borç stokunu artıran büyük yatırımlara nasıl bu fon... "Bu fon kamu borç stokunu artırmaz mı?" Değil mi?
ERHAN USTA (Samsun) - "Kamu borç stokunu artırmadan büyük projeleri destekleyemeyiz." diye gerekçede bir şey geçiyor, kendi ifadeniz.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Evet, bu da dışarıdan kaynakla imkân sağlamakta.
ERHAN USTA (Samsun) - Nasıl yani?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bu da şu: Elinizdeki projeyi öyle bir projelendirirsiniz ki yatırım anından itibaren ileride gelirleriyle beraber bir paket hâline getirirsiniz. Uluslararası piyasalara çıkarsınız ve bunu satarsınız. Menkul kıymet hâline dönüştürürsünüz, baştan satarsınız. Temin ettiğiniz kaynak ve imkânlarla bu projeyi gerçekleştirirsiniz.
ERHAN USTA (Samsun) - Bu proje sermaye gideri olarak bütçede yer almayacak mı Sayın Bakanım?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bu ayrı bir şey, projenin pazarlanması yani özü kamu özel ortaklığı gibi, yap-işlet-devret gibi. Teknik olarak bunlar düzenlenebilir. Yani bütçenin şurasında yer almış, burasında yer almış, bütçede reel anlamda borç olarak görünmeyecek ki. Bu proje kendi başına borçlanabilen bir proje veyahut da kendi başına finanse edebilen bir proje hâline gelecek. Sizin dediğiniz şu olur...
ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Bakanım, kamu adına bir yatırım yapıyorsak bunun bütçede giderleştirilmesi lazım. Bütçede giderleştirilecek bir şey, eğer kendi gelirleriniz yoksa, açıkla finanse ediyorsanız açık olarak görünmesi lazım.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Değil, açıkla finanse etmiyorsunuz. Orada, şimdi, şöyle: Bu projeyi pazarlıyorsunuz. Bu projeyi öyle bir hâle getiriyorsunuz ki başlangıcıyla, gelirleriyle ve bitişiyle ve devamlılığıyla ortaya koyduğunuz ve menkul hâle dönüştürdüğünüz zaman satabilirsiniz bunu.
ERHAN USTA (Samsun) - Satmak işin finansmanı Sayın Bakanım. Şimdi, finansmanla açığa giden şeyi karıştırmamız lazım. Bakın yani kamu hesaplarımızın bizim güçlü olması, kamu hesaplarımızın çok şeffaf ve şey olması lazım. Yani şimdi, Kanal İstanbul veya bir şey yapacağız, eğer bu yap-işlet-devretle yapılacaksa o ayrı bir model, zaten sürüyor o modeller ama bunu devletin sermaye giderlerinde göstererek yapacaksak bunun karşılığında diyelim ki kendi bütçemiz açık veriyorsa açık olacak, finansmanında aşağıda iş borçlanma, dış borçlanma, birtakım finansman kalemlerinden bir tanesi yazılacak.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Yok, öyle değil.
BAŞKAN - Sayın Usta, siz nasıl yapılmasının daha doğru olacağını düşünüyorsunuz? O şekilde gidelim bence.
ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, ben anlayamadım, bu olabilecek bir şey değil, ben onu söylemeye çalışıyorum yani böyle bir şey olmaz ki.
BAŞKAN - Tamam, ben bir metodu mu var gibi şey yaptım.
ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, gerekçede böyle yazıyor ama o zaman gerekçeyi düzeltmemiz lazım. Kamu borç stokunu artırmadan büyük yatırımları finanse etmek, kamu yatırımlarını finanse etmek dediğimiz zaman ben bunun nasıl olacağını bilmiyorum yani bu olabilecek bir şeymiş gibi gelmiyor bana. Ben bu konuda muhasebattan arkadaşlar varsa...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bunun muhasebeyle ilgili kurallarını tabii ki muhasebeciler bulurlar, bilirler ama izin verirseniz şöyle: Kamu bankaları, Ziraat Bankası, Halk Bankası yüzde 100 kamu sermayesi ki Ziraat Bankası halka açılmadı, Halk Bankası, Vakıflar Bankası belki Borsa İstanbulda işlem gördüğü için aynı anlamı ifade etmeyebilir. Ama Ziraat Bankası çıkıp da borçlandığında, bir proje bazında borçlandığında, 1 milyar, 2 milyar dolar borçlandığında bu bütçede görünüyor mu, bütçe kayıtlarında görünüyor mu?
ERHAN USTA (Samsun) - O bütçe değil.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Kurduğunuz Varlık Fonu da ayrı bir kamu kuruluşu gibi bir şey. Bu çıktığı zaman, bir projeyi, diyelim ki Ulaştırma Bakanlığı veya Enerji Bakanlığı herhangi bir projesini ortaya koyduğunda bunun finanse edilmesiyle ilgili bir formül geliştirildi ve bu projeyi devretti bu kuruluşa ve kuruma. Bunlar üretilir ama burada asıl önemli olan, diyelim ki Ankara-Niğde otoyolu, bu yol Türkiye'nin günde 18 bin araç geçme kapasitesi olan, belirli bir geliri olan, bilmen nesi olan bir proje olarak değerlendirildiğinde, bu projeyi siz fon olarak aldığınızda, bu proje ve bunun finansmanı için öyle bir şeye çıkıyorsunuz ki bu yol şu tarihte ihale edilecek, şu tarihte bitecek ve şu kadar geliri olacak, bu projeyi satın almak isteyen biri var mı, yapmakla ilgili satın almak isteyen biri var mı diye çıkıp da bunu menkul kıymet hâline dönüştürdüğünüzde... Anlaşılan, genel kabul görmüş anlayış şu: Yap-işlet-devret veya yap-işlet şeklinde formüller değil. Bu projeyle ortaya çıktığınızda, menkul kıymet hâline dönüştürdüğünüzde Borsa İstanbul veya başka araçlar eliyle satabilme imkânınız var.
ERHAN USTA (Samsun) - Yapmadan mı menkul kıymet hâline dönüştürüyoruz?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Tabii, yaparsınız, dünyada örnekleri var.
ERHAN USTA (Samsun) - Tamam.
Aşama aşama bir anlatalım Sayın Bakanım, bir anlayalım yani anlamak istiyoruz.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Birçoğu var içinde.
ERHAN USTA (Samsun) - Niğde otoyolunu bir yapın da bir şey yapalım yani bu, sermaye giderlerinde gösterilecek şimdi Sayın Bakanım, kavramları çok farklı kullanıyoruz. Bu KİT değil. Şimdi, bakın, GFS'de "non-financial public sector" der tamam mı? Yani Ziraat Bankası, Halk Bankasının dışındaki bütün kamuyu oraya alır. O yüzden ben GFS'teki statüsü nedir bu fonun dedim yani belki önce o soruya bakmamız lazım. GFS'e göre buradaki statüsü nedir? Şimdi, bu KİT'se KİT'lerin nasıl işlem göreceği var. KİT'se bir "financial"ı var, bir "non-financial"ı var yani öbür tarafta bunların her birine bakmamız lazım. Bakın, bunlar çok kritik şeyler, hakikaten bunlar çok kritik şeyler. Şimdi, kamu hesaplarında bu işlerden kastım muhasebe değil. Şimdi, bütçe açığı açıklayacaksınız, kamu açığı açıklayacaksınız, kamu borç stoku açıklayacağız, bunlarla ilişkisinin kurulması lazım, bu da statüsüyle alakalı bir şey. Şimdi, otoyol projelerinin hepsi bütçenin sermaye giderinde gösterilecek bir şeydir. Ha, finansman modeli dış borçlanmadır, iç borçlanmadır.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bu fon zaten borçlanırken ne hazine garantisiyle borçlanacak ne de başka şekilde arkasında bir destek isteyecek. Bu fon borçlanırken Türkiye'nin kendi kredibilitesiyle, ortaya koyduğu projenin değeriyle borçlanma imkân ve kaynaklarını arayacak. Bu fonla ilgili mesela ben geçenlerde oturup konuştuğumuzda da size bu konuyu anlatmıştım. Eximbank eliyle girmiş olduğu bir projede bu fon eğer gider de Eximbank'a böyle bir kaynak ve imkân sağlarsa Eximbank gidecek, diyelim ki A ülkesindeki bir sulama ve altyapı işine Eximbank kredi verdiğinde Eximbank gidecek; bir, onunla ilgili projesinin yapımını üstlenecek, iki, onu gerçekleştirecek olan müteahhitlerle ilgili düzenlemesini yapacak, üç, o işi ihale yaptıktan sonra o alan müteahhitler işletimini de projeyi tam anlamıyla tamamladıktan sonra Eximbank çıkacak diyecek ki dünyaya: "Benim elimde böyle bir proje var. Bir, projesini yaptım, iki, finansmanını sağladım, üç, ihalesini yaptım, işletimini de şu firma yapacak." Kapatıp torbayı dünyaya çıkacak diyecek ki: "Satılık olan bir proje var elimde." Dünyada bunun örnekleri var. Eximbank bunu gerçekleştirdikten sonra bu fonla ilgili finansman ilişkisinde dönecek diyecek ki: "Ben senden aldığım parayı da şu şekilde iade ediyorum." Bir borç çünkü, bankacılık ilişkisi ve kâr ilişkisi.
ERHAN USTA (Samsun) - Borç işte, buyurun, borç.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Ama bu fonla arasındaki borç. Veyahut da diyecek ki Eximbank...
ERHAN USTA (Samsun) - Bir yerde borç olarak bunu göstermeden yapmak mümkün değil.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Hayır değil ama burada siz bunu doğrudan Maliye Bakanlığı bütçe bağlantısını kurarsanız o tabii ki sizin dediğiniz şekilde anlaşılır.
ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Bakanım, çok affedersiniz işin Eximbank kısmı biraz farklı ama otoyol örneğinde olduğu gibi yani bir kamu sabit sermaye stokuna bir şey ilave edeceğiz ve bunu bütçenin haricinde başka yapmaya...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Yap-işlet-devrette bütçenin borcuna işleniyor mu?
ERHAN USTA (Samsun) - Yap-işlet-devretlerde farklı model...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bu da farklı bir model.
ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, hayır risk hesabı üzerinden işleniyor. Eğer garanti veriyorsa...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Garantisi yok diye de bahsediyoruz, kanunda da var garantisi yok.
BAŞKAN - Ya bunun muhasebeleştirme kısmına sonra bakalım.
ERHAN USTA (Samsun) - Muhasebe değil, bu statüsü, statüsü. Yapacağımız şeyin statüsü nedir?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakanım, bilgi sahibi bir bürokrat arkadaşı dinleyelim, genel yapıyı bir anlatabilir mi bize? Bir dinleyelim yani siyasetten arındırılmış olarak yapıyı...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Burada siyaset yapmıyorum arkadaşlar.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yok, yok bürokrasiden de bir dinleyelim, ondan sonra...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Yani bunun dizaynını veya bunun hedeflerini koyan da siyasettir. Bürokrasi kalkıp da gelip de "Ey Hükûmet, sizin şöyle bir fona ihtiyacınız var, hadi size bir fon kuralım." demedi bize.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Demediyse de kötü yani onlar da anlamadıysa çok kötü.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Hayır, öyle bir teklif onlardan gelmedi. Bütün dünyaya bakıldığında... Tabii ki beraber konuşuldu, beraber çalışıldı.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Mahzuru var mı dinlememizin?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Yok tabii ki.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - O zaman müsaade ederseniz kim sahiplenecekse, kim yapacaksa...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Özelleştirme İdaresi Başkanımız, buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Başkanım müsait midir?
BAŞKAN - Yani Komisyonun talebi benim için her daim uygundur, evet.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - İsterseniz birkaç tane daha Erhan Bey'in şeyi vardı Sayın Başkanım, onları da...
BAŞKAN - Peki, onları da bitirelim ondan sonra.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - "Nakit fazlalarını bu fona aktardığımız zaman bütçe açığı oluşur mu?" Bu fona alınan her türlü nakit fazlası bir kere ödünç veya borç şeklinde yani şöyle söyleyeyim: Herhangi bir kamu kuruluşunun yani bu belediyelerin veya kamu kuruluşlarının ellerinde duran fazla paraların alınmasıyla ilgili bir şey yok. Burada gayet açık ve net bir şekilde kaynakları anlamında baktığımız zaman da orada tarif ediliyor. Bu şöyle: Diyelim ki hazine bir yerde bir tahsis yapmış, bir turizm bölgesini tahsis yapmış. Yaptığı bu tahsisi otuz yıllık gelir şeyine bağlamış, her yıl oradan düzenli olarak aldığı bir gelir var. Bu otuz yıllık gelirlerini bu fona devrettiği zaman bu fon, bu gelirleri piyasaya çıkarak anında nakde çevirme işlemini yaparsa hazineye her yıl mükellefiyeti olan o ödemeyi yani oradan, tahsisten gelecek ödemeyi yapmaya devam edeceği için herhangi bir açık söz konusu olmayacak. Yani vadeli gelirlerini bu fon, belki nakde çevirme imkânıyla ilgili fırsatını bulduğunda en hızlı bir şekilde bunu gerçekleştirebildiğinde, en menfaatli, en düşük iskonto oranlarıyla gerçekleştirebildiğinde bunu deneyecek.
ERHAN USTA (Samsun) - Senet kırdırmak gibi bir şey bu bahsettiğiniz şey.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Tabii ki. Hazine elindeki bu imtiyazı bu fona devredecek, bu fon da bununla ilgili piyasada kabul görülebilecek seviyelere geldiğinde, ihtiyaç duyduğunda, gerekirse bunu teminat olarak göstererek belki.
ERHAN USTA (Samsun) - İşte bu, fonun borçlanmasıdır Sayın Bakanım.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bu fon borçlanacak tabii ki.
ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Bakanım, yine yanlış anlıyorsunuz, bunun statüsünü bir belirleyelim önce. Bu fon, kamu hesapları yani kamu kesimi genel dengesi dediğimiz, o "public sector" dediğimiz şeyin içerisinde bir unsur olacaksa bunun borçlanması kamu borcunu artıracak. Her türlü borçlanmasını...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Onun içinde yer almayacak, kendi başına borçlanabilen bir kuruluş olacak.
ERHAN USTA (Samsun) - Bunun içerisinde yer alıp almaması meselesi bizim takdirimizde olan bir mesele değil. İşte o yüzden diyorum GFS'e baktınız mı diye. Mr GFS'in bu iş için bir şey demesi lazım yani ona arkadaşlar bakmışlardır. Bu işler GFS'den bakılır, çalışılır. Hele hele böyle bir fon, uluslararası piyasaya çıkacağız, yani her şeyde olabildiğince şeffaf olacağını söylüyoruz, denetleneceğini söylüyoruz, yani hesaplarda devletin -bakın muhasebe kaydı değil kastettiğim şey- açık hesabında, borç stoku hesabında görülüp görülmemesi meselesi uluslararası standartlara uygun olacak. Arkadaşlar diyorsa ki: "GFS'e baktık, hiçbir şekilde biz bunu kamuyla iliştirmeyeceğiz." diyorsa o zaman başka eleştirilerim var ama GFS bunu bir şekilde kamu içerisine ya fon dersiniz ya işletme dersiniz bir şekilde kamunun içerisine alıyor.
Şimdi, şöyle gidelim, Merkezî yönetim bütçesi neyden oluşuyordu? Genel bütçeli kuruluşlar, özel bütçeli kuruluşlar, düzenleyici kuruluşlar. Evet, bunlara merkezî yönetim diyoruz. Onun üzerinde sosyal güvenlik kuruluşlarını ve mahallî idareleri eklediğimizde genel bütçeye, genel devlete geliyoruz. Onun üzerine KİT'leri eklediğimizde toplam kamuya geliyoruz. Şimdi, bunun içerisinde bir yere bunu yerleştirmemiz gerekecek.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Gerek yok, zorunda mıyız?
ERHAN USTA (Samsun) - Ee GFS öyle diyor.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Kendi başına kurulan bir şirket, bu kendi imkânlarıyla, kaynaklarıyla, hazine garantisi olmadan kendi riskini getirecek birisiyle borçlanabilen, fon yaratabilen, kaynak ve imkân yaratabilen, genel kabul görmüş kurallara göre de borç verebilen, destek olabilen bir şey. Bunu GFS veya illaki devletin bir yerine... O zaman bir anlamı kalmıyor ki, o zaman zaten bu Anayasa'nın 165'inci maddesinde illa denetlenmesi gereken kamu iktisadi teşekkülü hâline dönüşüyor.