KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Şimdi, tam da Süreyya Bey'in bıraktığı yerden başlayayım, tipik bir emlakçılık. Şimdi, Özelleştirme kurumu özelleştirmeyle ilgili uzman bir kuruluştur, özelleştirme de şu demektir: Mesela oradaki personelin iş gücü uyumunu sağlamaktır, ekonomiye katkısını sağlamaktır, başka şeyleri sağlamaktır. Şimdi ne yapıyor? Özelleştirme İdaresi devletin emlakçılık rolünü üstleniyor, üstelik emlakçılık rolünü üstleneyim derken de iktisadi bir bütünlük çerçevesinde bakmayıp varlık çerçevesinden bakacak. "Şuranın binası ne kadar eder? 50 milyon lira eder, bunu satalım." "Şunu satalım." Bir müflis devlet görüntüsü vermenin anlamı yok. Evet, zor günler yaşıyoruz, bunun farkındayız; sizin yüzünüzden. Bugün ciddi bir fon ihtiyacımız var, o da sizin yüzünüzden ve siz ne yapıyorsunuz? Size miras bırakılmış, cumhuriyetin size miras bıraktığı, sizden önceki hükûmetlerin size miras bıraktığı her şeyi satarak bu işten kurtulmaya çalışıyorsunuz. Bu yanlış bir yöntem arkadaşlar. Sizden önceki hükûmetlerin de bu hakkı vardı, onlar da her şeyi satarlardı, sonra büyük bir ekonomik refah algısı yaratırlardı, "Aa, biz böyle ne güzel refah yarattık." deyip seçime gidebilirlerdi. Onlar bunu yapmadı çünkü bin yıllık devlet olarak bakarsanız yanlış bir şeydi. Şimdi ne yapıyoruz? Bir varlık fonu kuruyoruz, işte, yeni bir hazine yaratıyoruz, onun içine para koymaya çalışıyoruz. İşte, bilmem ne köprüsünü yaptık diye büyük büyük anlatıyoruz; işte, köprüyü yaptınız, araç geçmiyor; her gün garantiyi Gaziantep'teki köylü ödüyor.

Şunu anlatmaya çalışıyorum: Yaptığınız her şey bizi de ilgilendiriyor, bizim ülkemizi ilgilendiriyor. Şimdi, biz burada anlatıyoruz, sorduğumuz çok rasyonel sorularımıza bile cevap alamıyoruz. Benim gördüğüm, -tarafsız bakmaya çalışıyorum- çok temel, çok önemli eleştirilerimize bile cevap alamıyoruz ama sonuçta sessiz bir grup olarak siz el kaldırıp geçiriyorsunuz. Burada sayın bakanların da rolü çok önemli. Bazı şeyler var, gerçekten anlamlı şeyler söylüyoruz, gerçekten devlet yararına halk yerine bir şeyler söylüyoruz ama hiçbir değişiklik olmuyor. Şu getirdiğimiz maddeyle bütün devleti satma hakkını Özelleştirme İdaresine veriyoruz. Bakın, bu gerçekten yanlış bir şey yani hangi maddenin neresinde... Mesela demin dedik işte, karotla alakalı gelen, madenlerle alakalı gereken düzenleme, "Bu daha iyi şöyle olabilir." dedik. Hiç, boşluğa konuşuyoruz, yıllardır boşluğa konuşuyoruz. E, ondan sonra "demokratik bir ülke", "mutabakat." Tabii ki karar sizin, çoğunluk sizin ama hiç mi dediğimiz bir şeyin önemi yok ya?

Ben bürokratik kalitede de, kusura bakmasınlar, arkadaşları kişiselleştirerek söylemiyorum ama biz buraya gelmeden önce, bu salonu girmeden önce bacaklarımız titrerdi "Bize ne sorulacak?" diye, bütün soru alternatifleriyle gelirdik. Şimdi, soru soruyoruz, cevap alamıyoruz arkadaşlar, bu da iyi bir şey değil.

Teşekkür ediyorum.