KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Şimdi değerli arkadaşlar, bir maddeyi anlamak için maddenin metnine iyice bakmamız gerekiyor.

Maddenin 1'inci fıkrası hangi yatırımlara aşağıda görülecek teşviklerin verileceğini öngörüyor. Kavramlar şunlar: "Hedefler doğrultusunda ülkemizin mevcut veya gelecekte ortaya çıkabilecek ihtiyaçlarını karşılama..." Yani "Tekstilden turizme, tıptan eğitime kadar her şey var." diyor. "...arz güvenliğini sağlama..." Bir somutlaştırabiliyor musunuz? Hayır. "...dışa bağımlılığını azaltma, teknolojik dönüşümü sağlama..." Büyük büyük, güzel laflar. Peki, kafanızda herhangi bir şey oluşuyor mu? Benim kafamda herhangi bir güzel bir şey, herhangi bir şey oluşmadığı gibi...

Bizde iki tane şey var. Biri, mesela insanları terörle tehdit etmek "güvenlik önlemi" demek, o zaman kimse bir şey diyemiyor, "Yahu yazık askerimiz, polisimiz..." falan diyor. İkincisi de büyük büyük hayaller koymak insanların önüne, kan bankası üzerinden konuşmak ama burada bir sektör tanımlanmamış, sektör başlıklarının ne olduğunun bilinmesi gerekirken tanımlanmamış.

Dönüyoruz şimdi, neler veriliyor. "Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 32/A maddesine göre kurumlar vergisi oranının yüzde 100'üne kadar, yatırım oranının da yüzde 200'üne kadar ve on hesap dönemine kadar yatırımdan elden edilen kazançla sınırlı olmak üzere kurumlar vergisi istisnası tanımaya..." "Hiç vergi almayacağız." diyor. Bir de uygulamada neyi biliyoruz? Çapraz sübvansiyonlar var. Mesela bir holdingin A, B, C, D, E şirketleri var. C şirketi yatırım yapıyor, kazançlı olan A, B, D, E şirketlerinin kazancının da bir kısmı ona aktarılıyor, yüksek maliyetler gösteriliyor ve holding topyekûn vergiden kaçırılıyor. Ve bunun yüzde 100'üne kadar yapıyorsunuz, yüzde 200'üne kadar da yatırıma katkı oranı koyuyorsunuz.

İkincisi: "Gelir Vergisi Kanunu'na göre gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlandırmaya..." Sadece kurumlar vergisi değil, geliri de koymuş oldunuz içine.

Üçüncüsü: "Gümrük vergisi muafiyeti tanımaya..." Ne kadar? Yüzde kaç oranında? Hangi mallarda? Hangi ürünlerde? Hangi sektörlerde? Hiçbir şey belli değil. "Gümrük vergisi muafiyeti tanımaya..." "Yüzde 100'e kadar"dır bunun anlamı ve diyelim ki millet kamyon getirecek, korkunç vergiler ödüyor, bir iş makinesi getirecek, korkunç vergiler ödüyor, burada "Hiç vergi alınmayacak." deniyor.

Burası çok ilginç: "Yatırımın Hazine taşınmazı üzerinde yapılması hâlinde, belirlenecek yatırımcı lehine doğrudan, hasılat payı alınmaksızın -bile- kırk dokuz yıl süreyle bedelsiz irtifak hakkı tesisi veya kullanma izni verilmesine ve yatırımın tamamlanması ve öngörülen istihdamın beş yıl sağlanması şartıyla -sadece beş yıl öngörülen istihdamı kayıt üzerinde sağlasanız bile- Hazine taşınmazının talep edilmesi hâlinde bedelsiz devredilmesine..." Devlete ait, hazineye ait bütün toprakların verileceği anlamına geliyor.

Geçiyoruz. "...ek 2'nci maddesinde yer alan prime esas kazanç alt sınırına bağlı kalınmaksızın on yıla kadar sigorta primi işveren hissesinin karşılanmasına..." "On yıla kadar sigorta primi işveren hissesi karşılanacak." diyor.

Yetmiyor. "

İşletme döneminde yatırıma ilişkin enerji tüketim harcamalarının yüzde 50'sine kadarının en fazla on yıla kadar..." On yıla kadar da yüzde 50 enerji şeyi veriliyor.

"Sabit yatırım tutarının finansmanında kullanılan yatırım kredisi için 10 yıla kadar faiz veya kâr payı desteği ya da hibe desteği sağlanmasına..." On yıla kadar faizini, kredinin her şeyini karşılıyorsunuz. Zaten o da onun 3 katı oluyor.

"

Yatırım için özel önem taşıyan belirlenen sayıda her bir nitelikli personel için..." Nasıl personel? Hangi nitelikte? Kaynakçı mı, doktor mu, mühendis mi belli değil- "...beş yılı geçmemek üzere, asgari ücretin aylık brüt tutarının 20 katına kadar ücret desteği verilmesine..." Asgari ücretin, brüt ücretin 20 katına kadar.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne kadar sürede, aylık mı, yıllık mı?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Beş yılı geçmemek üzere.

MUSA ÇAM (İzmir) - Aylık.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yok yok, aylık brüt tutarın, beş içerisinde, 20 katına kadar.

"Yatırım tutarının yüzde 49'unu geçmemek üzere ve edinilen payların on yıl içerisinde halka arz veya yatırımcıya satış şartıyla yatırıma ortak olunmasına..." Yetmedi, bir de bir şey oldu, geldik, biz ortak olacağız. "...karar vermeye ve yukarıdaki desteklerden bir veya birden fazlasını uygulatmaya yetkilidir." Böyle bir yetki olur mu arkadaşlar? Yukarıda bütün mali işlerden muaf tutuyorsunuz ve yetkiyi tutup bir genel müdüre teslim ediyorsunuz.

"1'inci fıkra kapsamındaki destekler bütçeden, ekonomi bütçesinden karşılanır." Artı, bununla da kalmıyor, diyor ki: "

Proje bazlı yatırım konusu ürüne, süresi ve miktarı -ne olduğu belli değil- Bakanlar Kurulunca belirlenecek alım garantisi verilebilir." Arkadaşlar, siz yeni kamu iktisadi teşebbüsleri kuruyorsunuz, yeni devlet sektörleri kuruyorsunuz. Tek fark ne biliyor musunuz burada? Bunun sahibi özel sektör olacak. Yani bir kuruş vergi vermeyecek, kredi faizi ödemeyecek, sigorta primi ödemeyecek, hazinenin arazisine konacak, siz ona ortak olacaksınız, alım garantisi vereceksiniz ve bu yeni KİT'lerin kurulması demek. Sahibi kim olacak? Özel sektör olacak. E, yazık günah değil mi bu halka? O zaman, kamu iktisadi teşebbüsü kurun. Bu kötü bir şey değil. Çünkü burada gördüğümüz kadarıyla, adamın beş kuruş maliyeti yok, her şeyine destek veriyorsunuz, hatta alım garantisi veriyorsunuz, tutuyorsunuz, milletin varlıklarını özel sektöre aktarıyorsunuz. Eğer amacınız şuysa: Yeni bir burjuvazi sınıfını kamu kaynakları üzerinden bu şekilde yaratmaya çalışıyorsanız o burjuva ile -onun rengi ne olursa olsun- halk arasında bir adaletsizlik ortaya çıkar. İşte, biz diyoruz ya: Bu ülkenin başına geliyor, geliyor, geliyor; işte, böyle tuğlaları koyup, koyup, koyup bu ülkenin başına bela açacak bir sistem kuruyorsunuz.

Bakın, torba yasanın tekniğinden tutun içeriğine kadar o kadar tehlikeli şeyler yapılıyor ki oysa bu ülkede bu iş ayrı bir kanunla, sektörleri belirtilerek, yarışma koşulları belirtilerek yapılabilir. Şimdi, 5 tane şirket başvurdu, nasıl karar verilecek? Varsayalım, bir genel müdür, bir müsteşar yardımcısı -kimseyi işaret etmiyorum, sakın yanlış anlamayın- sütü bozuk, İstanbul'da oturdu, pazarlık yapıyor. "Şunu da veririz ama şu şartla, şunu da veririz ama bu şartla; şöyle de olabilir, böyle de olabilir." E, ne olacak yasama organının iradesi? Çok geniş bir takdir yetkisiyle devlette suistimalleri artıracak bir şekilde bir maddeyle verilmiş oluyor. Böyle yapacağımıza, eğer bu kadar önemli bir şey varsa, kanla alakalı, diyelim ki yüzde yüz ithal ettiğimiz bir şey varsa bunları vereceğinize bir kamu iktisadi teşebbüsü kurun. Bu kamu iktisadi teşebbüsünü de geçmişte yapıldığı gibi bir çiftlik hâline getirmeyin. Namuslu, yurtsever, vatansever insanlar başına geçsin ve bu insanlar gelirini de, giderini de kamu içinde yapsınlar. Aksi takdirde ne oluyor biliyor musunuz? Yeni yeni küçük devletler üretiyorsunuz. Şu an itibarıyla Türkiye'deki kamu ihale düzeni şudur: 20 tane belirlenmiş şirket var, ihaleyi kesinlikle bunlar alıyor. Onlar kendi ihalelerini yapıyorlar, alt şirketlere, taşeronlara işleri yaptırıyorlar ve bu arada, yüzde 10 ile yüzde 50 arasında haksız kaynak elde ediyorlar ve bunlar da vatandaşın vergisinden gidiyor. Bu kötü bir düzen, bu kanun da kötü bir kanun. Kesinlikle madde içerisinden çıkarılmalı.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.