| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 20 .11.2014 |
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli Komisyon üyeleri, değerli bürokratlar, sevgili basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, beş dakikalık süreç içerisinde çevreyle ilgili o kadar çok konuşulacak konu var ki sığdırmam mümkün değil. Önce isminden başlayayım. Bir önceki Sayın Bakanın TOKİ'den geliyor olması nedeniyle ve biraz önceki milletvekili arkadaşımızın da belirttiği gibi, kanun hükmünde kararnameyle kurulmuş olmanızdan da anlaşılıyor ki çevreden ziyade şehircilik bakanlığı ya da şehirciliği planlama, araziyi nasıl kullanma anlayışından bir türlü bu bakanlık vazgeçmiş değil. Dünyada çevre deyince doğanın korunması, kirliliğin önlenmesi, insanların daha iyi bir ortamda yaşaması anlaşılırken bizde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı denince nasıl büyük binaların kurulacağı, nasıl yeni rant alanlarının oluşturulacağı, nerelerin yağma edileceği anlaşılıyor. Elbette şuna katılıyorum: Sanayileşmenin getirdiği bir yapıyla şehirleşme oranı son yıllarda artmıştır, nüfusumuzun yüzde 75 civarı şehirlerde yaşıyor. Yaşanabilir bir çevre için şehirlerin de bir planlamaya ihtiyacı var ama ondan önce küresel ısınmanın, iklim değişikliğinin dünyaya getireceği önümüzdeki yıllardaki kuraklığın yaşam alanlarımızı tamamen değiştirecek bir mantaliteyi bir tarafa bırakıyorsunuz, milletvekilleri arkadaşlarımızın da büyük bir kısmı buna uyuyor, hangi yerde ne kadar yüksek bina yaptınız, kime ne sattınız, bu noktaya geliyoruz.
Bakın, dünyamız küresel ısınma ve iklim değişikliği nedeniyle bir dizi önlem alıyor. Siz de yakından biliyorsunuz. 2009 yılında Kyoto Protokolü'ne taraf olduk, imza attık. Ne için imza attık? Küresel ısınmaya neden olan sera gazları emisyonunu 1.990 seviyesinin altına çekelim diye. Yıl 2014, kaç katıyız Sayın Bakanım? Sizin verilerinizle söyleyeyim, en az 3 katına gidiyoruz. Hiçbir önlem alıyor muyuz? Hayır, hiçbir önlem almıyoruz. Yaptığımız anlaşmalarda, Bakanlığın yaptığı düzenlemelerde 2018 yılına kadar, hatta 2020 yılına kadar hiçbir yaptırımda yoksunuz, herhangi bir sorumluluk alanı içerisinde değiliz. Kyoto Protokolü'ne imza atmak, taraf olmak demek, o sorumluluğu yerine getirebilecek tedbirleri almak demektir. Bakın, bizim son bir yıl içerisinde enerji kanunuyla ilgili yaptığımız düzenlemede, sizin de bilginiz dâhilinde şöyle bir kanun maddesi geçti enerjide: "Enerji gereksinimi nedeniyle, kalkınmanın zorunluluğu nedeniyle..." Tırnak içerisinde, sürdürülebilir kısmını attınız, bizim enerji ihtiyacı nedeniyle termik santrallerinin ÇED'den muafiyet kısmını 2018' e kadar muaf tuttunuz. Hatta 2018'den sonra da Bakanlar Kurulu kararıyla üç yıl ÇED'den muafiyet verdiniz. Şimdi, böyle bir anlayışla küresel ısınmanın, iklim değişikliğin önüne geçmek mümkün mü?
Bilim adamları söylüyor, 2030, 2050 ve 2080 yılında yeraltı sularının dâhil, kuraklığın, bu iklim değişikliğinin küresel ısınma nedeniyle getirecekleri olumsuzluk nedeniyle Türkiye mevcut su analizi açısından üçte 1 oranında kaybedecektir. Topraklarının 1/3'ü oranında kurak bir noktaya gidecektir. Bu aynı zamanda önümüzdeki süreçte bir su savaşları, bir kuraklık nedeniyle açlığın getirebilecekleri bir boyutla karşı karşıyayız.
Şimdi, ben doğal olarak size soruyorum. Çevre Bakanısınız ve önümüzdeki süreçlerde, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de Çevre Bakanlığının birçok bakanlığın önünde önemli bir rolü olabileceğini düşünüyorum ama siz hâlâ metropollerdeki bu kentsel yapılanmaların, deprem nedeniyle oluşabilecek afet ve değişim, dönüşüm programında nasıl rant sağlayabiliriz hesapları içerisindesiniz. Bunlarla ilgili bir hesaplama yapmıyorsunuz. Denizlerimizin, göllerimizin, ırmaklarımızın kirliliğinin had safhada olduğunu siz benden daha iyi biliyorsunuz.
En son olarak, geçen haftaydı yanılmıyorsam, sizin İzmit'le ilgili kıyı bütünleşik bir planınız var. Plan ne? Kocaeli'deki İzmit ve Yalova'nın tümünü kapsayacak bir bütünleşik kıyı planı. Nedir? Tekil limanlardan vazgeçeceğiz, bütün olarak değerlendireceğiz. Sayın Bakanım, anımsatıyorum: Kocaeli ilinin Marmara sahilindeki uzunluğu 101 kilometredir. 101 kilometre içerisinde büyük ve küçük olmak kaydıyla 47 tane liman ve iskele vardır. Bu 47 liman ve iskelenin içerisinde vatandaşın denizle buluşma alanı toplam 3,5 kilometredir, 101 kilometrenin içerisinde denizle buluşma alanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaplan, uzatıyorum, toparlayabilirseniz lütfen...
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Teşekkür ederim.
Şimdi, siz bütün bir kıyı planlamasının içerisine alırsanız yani sizin deyiminizle İzmit Körfezi'nin tümünü tek liman kabul ederseniz insanların denizle buluşma olanağı nerede, yaşam alanlarıyla buluşma alanları nerede? Kaldı ki siz de biliyorsunuz, Dilovası'nda Belde Limanı, Poliport Limanı, Evyap Limanı ve son Derince Limanı'nın büyük bir kısmının deniz doldurularak yapıldığını benden iyi biliyorsunuz. Son Derince Limanı'nın kapasitesinin 1/3'ü oranında artırılarak özelleştirildiğini de biliyorsunuz. Şimdi, eğer siz bu kentsel gelişme çerçevesinde, eğer bu hızlı tren projesi çerçevesinde, İzmit'in sanayi kenti olması nedeniyle limanlara olan gereksinimi düşüncesiyle hareket ederek kentin ölümüne neden olacaksanız bu doğru değil.
İzin verirseniz Sayın Bakanım, bir şeyi daha anlatayım. Yine, sizin İzmit'teki bu planınızdan sonra yine bir Sayın Bakanımız İzmit'e geldi, Sayın Lütfi Elvan. Gazeteler de yazdı, "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yaptırılan İzmit kıyı planına göre Körfez'de yeni tesis kurulması mümkün değil." diyor. Bakın, sizlerin ve özellikle Hükûmetinizin döneminde, bu cümleler geldikten sonra mutlaka yenileri yapılıyor. Örnek mi? Dilovası'nda, Dilovası'nda çevre kirliliğinin getirdiği olumsuzluk yaşamı olumsuz etkiledi, insan ölümleri başladı, Türkiye'deki kanser oranı Türkiye'nin 2 katına çıktı, bir önlem almaya karar verdik. 2006 yılında Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu. 1'inci maddesinde "Artık bu bölgede yeni bir sanayi yapılaşmasına izin verilmeyecek; mevcut sanayi yapılaşmaları da kendini yenileştirecek, tedbirler alınacak, hem emisyonu hem atık kısmını gözden geçirecek." dedik. Hükûmetiniz döneminde, 2006'dan sonra, Meclis kararına rağmen İMES; GEPKİM; Makinacılar, Kömürcüler OSB olmak üzere 4 tane OSB Dilovası'nın üstüne konuldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Şimdi ben yine kaygılar içerisindeyim, Kocaeli halkı olarak kaygı içerisindeyim.
BAŞKAN - Sayın Kaplan, son cümlelerinizi alabilir miyim lütfen.
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Eğer siz bu bakış açısıyla devam ederseniz, planlamayı sadece kentleşme ve rant sağlama uğruna düşünürseniz gelecekte yaşanacak şehir bulamayacağız.
Ben, bu duygu ve düşünceyle hareket etmenizi, sizden bir istirhamım, lütfen hangi düzenlemeyi yapıyorsanız yapın ama Çevre Bakanı olarak kalın -dünyadaki gelişim ve konjonktür de bunu uygun- şehircilikle bırakın bir başkası ilgilensin. Çevreyi koruma, yaşanabilir alanlar konusunda gayret etmenizi istiyorum.
Bütçenizin Türkiye'ye ve bakanlığınıza hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim.