KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar ve değerli basın mensupları; hepinize iyi akşamlar diliyorum.

Sayın Bakanım, bize sunum yaptınız, teşekkür ederiz.

Yasanın, mevzuatın size verdiği görevleri anlattınız, bunlarla ilgili projelerinizi anlattınız. Teşekkür ediyoruz.

Ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda yıl içerisinde de tabii bir arşiv yapıyorum. Ağırlıklı olarak, sizin alanınızla ilgili olarak çok müthiş şeyler var, bir birikim var. Sürekli olarak HES'lerle ilgili konular, kentleşmeyle ilgili konular, yeşille ilgili, iklim değişikliğiyle ilgili konular, o kadar çok var ki böyle birikmiş, birçoğunu mükerrer veya gereksiz, küçük görüp elimine ettik, önemlilerini biriktirmeye çalıştık. Çok önemli konular, tartışma konuları var.

Türkiye, bir taraftan kentleşiyor, çok hızlı bir şekilde kentleşiyor ki aşağı yukarı bin sene Anadolu tarımla, kırsalda geçindi, köylerde yaşadı ağırlıklı olarak, şimdi, birdenbire hızla kentleşiyoruz. Tabii, çok büyük sorunlar çıkıyor ortaya, çok büyük sıkıntılar var. Böyle olması, bu kadar sıkıntının olması normal ama bir Çevre ve Şehircilik Bakanlığının da bu konuyla ilgili bir felsefesinin olması lazım. Ben, geçen yıl da daha önce de bu konuyu gündeme getirdim. Bakanlığınızın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının -tabii, bu şahsınızla da bağlantılıdır, muhakkak ki Bakanlığınızı şahsınızla etkileyeceksiniz, oradaki çalışmalar üzerinde belirleyici olacaksınız ama- bir felsefesi olması lazım öncelikle. Nedir şehirleşme felsefesi, kentleşme felsefesi? Çok anlayamadığım konu budur. Topluma da net olarak anlatılamayan konu budur. Çok eksiktir bu. Nasıl bir kent istiyoruz? Nasıl bir kent oluşturmayı hayal ediyoruz ya da gerçekleştireceğiz, planlıyoruz? Bu konuda bir eksiklik var, soru işareti var; anlaşılmayan nokta budur. Yeşil nasıl olacak kentlerimizde? Diğer hususlar...

Biz, tabii, geçmişe bakıyoruz, diyoruz ki: "Geçmişte evlerimiz çok güzel planlıydı, böyle apartman dizaynları yoktu, apartmanlar yoktu, Türk evleri birbirinden uzak, rahat, bahçeli mekânlardı." Bunları biliyoruz ama boy boy apartman yapıyoruz. Bir yere gidiyorsunuz, gittiğiniz yerde, Anadolu'nun hemen hemen neresine giderseniz gidin, bir çıplak tepenin üzerinde gördüğünüz yüksek, 8-10 katlı ya da 5-6 katlı konutlar, apartmanlar, beton yığını varsa "Muhakkak TOKİ'nin yaptığı konutlardır." diyorsunuz, hemen biliyorsunuz, tahmin ediyorsunuz. Zaten koca koca da yazıyor hemen, tahmininize de gerek yok. Bu, bizim tahayyülümüz değil. Bu, bizim belki planladığımız... Belki böyle daha ucuza geliyor, maliyetleri düşüyor ama bu, bizim felsefemiz olamaz, daha farklı olması lazım. Bizim mimari anlayışımız bu değil. Turgut Cansever'i bilirsiniz. Turgut Cansever diyor ki: "Bir kiliseye, bir katedrale girersiniz, muhteşemdir, o ihtişam karşısında küçülürsünüz ama bir Mimar Sinan eserine girersiniz, camiye; o da muhteşemdir, orada da büyürsünüz." Bakın, ne kadar güzel anlatıyor. Bizim mimarimizdeki farklılık budur. Şimdi, biz, böyle bir anlayışı ortaya koyamayacak mıyız? Mega kentler oluşuyor. Bir taraftan deniyor ki "Çok büyük kentler olacak, kentlerden her tarafa rahatlıkla ulaşılacak.", bir taraftan da "Hayır, mega kentlerde yaşamak zordur, o klasik kentleri muhafaza edelim, yüksek yapılar olmasın, daha klasik -İngilizler bunu çok iyi başarıyor- şehirleşmeyi devam ettirelim, çevreye çok daha fazla önem verelim, bunu devam ettirelim." Bizim nedir anlayışımız? Mesela, burada çok önemli bir eksiklik var. Sizin öncelikle koymanız, anlatmanız, halka benimsetmeniz gereken anlayış budur diye düşünüyorum. Çok önemli bu.

Bunu geçenlerde de söyledim, şu anda da bazı çalışmaları var. Ben Ankara Milletvekiliyim. Mesela Ankara'da Oxford, Cambridge gibi neden üniversitelerin -ki 22 oldu galiba Ankara'daki vakıf üniversiteleriyle beraber planlanan üniversite sayısı- bazıları neden çevreye alınmaz? Yani Oxford, Cambridge gibi 50 kilometre, 100 kilometre öteye alınır, artık hızlı tren de var, mesela Polatlı'ya çok rahatlıkla gidilip gelinebilir. Yarım saatte zaten gidiliyor, bir problem olmaz. Bunları hiç düşünülmüyor. Ankara'da 3 bin yataklı Etlik'te, 2 bin yataklı da Bilkent'te galiba -ya da ters söylemiş olabilirim- şehir hastaneleri yapılıyor, şehrin tam ortasında. Büyükşehir Belediye Başkanımız o sarayın biraz ilerisinde 1 milyar dolara tema park yapıyor. Bunun altından kalkılır mı? Ne trafiğinin altında kalkılır ne yeşilliği olur ne temiz havası olur ne ferah bir kent olur, mümkün değil tabii. Bütün bunların planlanması lazım, bir anlayış içerisinde olması lazım.

Sunumuzda KENTGES'le ilgili olarak -KENTGES 2010'da daha önce Resmî Gazetede yayımlandı- yeniden bunun ele alınacağını söylüyorsunuz. Bunun aslında büyükşehir belediye sayısı 30'a çıktığında da aynı anda ele alınması lazımdı yani gerekçe buysa hemen yapılması lazımdı o tarihte, aynı paralelde düzenlenmesi gerekirdi diye bir eleştiride bulunayım.

Avrupa Birliği ilerleme raporunda da Türkiye'deki çevre ve iklim değişikliğiyle ilgili önemli eleştiriler var. Siz Avrupa Birliğinide eleştirmişsiniz fonlarından dolayı ama onların da size yönelik, bize yönelik önemli eleştirileri var, "ÇED ve doğa koruması mevzuatında yapılan değişiklikler ciddi endişeler uyandırmaktadır." diyor.

Aslında, sizin Bakan olarak, Bakanlık olarak bu yeşili savunan, iklim değişiklikleri karşısındaki hassasiyetleri savunanlardan taraf olmanız lazım yani sizin biraz daha farklı bir duruşunuz olması lazım, buradaki gibi bakmanız lazım diye düşünüyorum.

Sayın Bakanım, onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın öncelikle dönüşüm programları var, bir tanesi, 24 numaralı olan "Rekabetçiliği ve Sosyal Uyumu Geliştiren Kentsel Dönüşüm Programı" diyor. Bu, sizinle ilgili, doğrudan doğruya Bakanlığınıza görev veriyor. Bu, aslında 2014'te başladı, 2014-2018 yıllarını kapsıyor ama bununla ilgili de bilgi vermediniz. Bu konuyla ilgili 2014'te ne yapıldı? 2015'te ne yapılacak? Daha sonra, bu dönüşüm programları, 25 dönüşüm programı Başbakanın geçenlerde yaptığı basın toplantısında 9, ondan sonra 8 olarak, yapısal dönüşüm programı olarak, reform olarak takdim edilmeye başlandı. Bununla ilgili ne yapıyorsunuz ilave olarak? Farklı bir şey var mı? Ne yapıldı? Bununla ilgili bilgi verebilirseniz memnun olurum, önemli görünüyor çünkü.

Siz 2015'le ilgili bütçenizi sundunuz ama 2013'le ilgili olarak da Bakanlığınızın yaptığı harcamalarla ilgili bilgi vermeniz, hesap vermeniz gerekiyor.

Bakanlığınızın çalışmalarıyla ilgili Sayıştayın bir raporu var. 4 bulgusu var, Dönüşüm Projeleri özel hesabıyla ilgili olarak da 3 bulguları var. Bir tanesini önemli buldum -aslında hepsi önemli ama- bu IPA fonlarıyla ilgili olarak, katılım öncesi mali yardım aracı fonlarının 5018 sayılı Kanun çerçevesinde ele alınmamasıyla ilgili olarak bir eleştirisi var. 95 milyon euroluk fon sağlanmış, 63 milyon eurosunu kullanmışsınız, siz bu fonların yavaş çalıştığını söylüyorsunuz ama bu fonlarla ilgili olarak takip de yanlış yapılıyor, takip de Bakanlığınızda, yanlış yapılıyor, Sayıştayın bu konuyla ilgili çok güzel eleştirisi var. Diğerleri de öyle, vakit olmadığı için çok fazla girmeyeceğim.

Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüyle ilgili olarak çok güzel bir performans raporu düzenlenmiş, burada da 12 bulgu, dikkatinizi çekecek 12 eleştiri var. Performans raporu bütün kurumlarda yok, Tapu Kadastro için yapılmış, çok da güzel bir eleştiri, dikkate alınırsa yararlı olur diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bir konuda sizi tebrik ederim: Bakanlığınızın sadece 17 taşıt aracı talebi var, binek otomobil talebi yok. Genellikle bütün bakanlıklar binek otomobil talebinde bulunmuşlar...

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - İhtiyaçları mı var ya?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Belki yoktur, bilmiyorum.

Ama ilk defa bir Bakanlığın binek taşıt aracı talebi yok, 17 taşıt talebi var ama onlar pikap, onun için tebrik etmek istedim.

Ankara Milletvekiliyim, Ankara yatırımlarıyla ilgili olarak bilgi rica ediyorum. Burada bürokrasiniz, "staff"ınız hazır, yatırımlarla ilgili olarak bilgi verebilirse hemen memnun olurum.

Onun haricinde, Sayın Bakan, Ankara Saraçoğlu Mahallesi'ni biliyorsunuz, Namık Kemal Mahallesi, hemen yakınımızda. Şimdi, orayla ilgili olarak daha önce bir Bakanlar Kurulu kararı çıkmıştı 8 Şubat 2013'te. Afet riski olduğuyla ilgili bir iddia vardı. Danıştay, afet riskinin kanıtlanmasını istedi, yani bunun bir belgeye dayandırılmasını istedi ve bunu iptal etti. Konu değişti, bu sefer de 5 Ağustosta bir başka Bakanlar Kurulu kararı çıktı. Buna göre de, burayla ilgili bazı şeyler yapılacak ama ne yapılacak, proje nedir, o çok net olmadı, anlaşılamadı. Nedir burada, Namık Kemal Mahallesi'nde yapılacak olan? Burası gerçekten özelliği olan, taş binaların olduğu, tarihî bir yer, özellikli bir yer, yeşil bir yer. Buranın feda edilmemesi lazım. Ankara'nın çok önemli, geçmişini, tarihini gösteren bir alanı. Burayla ilgili bir yanlış içerisinde olunmaması lazım. Bu konuda ne yapılacağıyla ilgili epey bir soru işareti var, bilgi verebilirseniz çok memnun olurum.

Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum ülkemize.

Sağ olun, teşekkür ederim Sayın Başkan.