KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, ben de somut öneriyle sözlerime başlayacağım. Bu maddeyi çıkaralım. Bunda vebal de var gördüğümüz kadarıyla, bu ağır mübarek günlerde bu vebalin altına girmeyin diyorum. Yok, illa çıkaracağız diyorsanız ikinci önerim şu: Bu tasarıdan çıkarın, ayrı bir düzenleme olarak getirin. Niye? Bu 80 madde Genel Kurulda nasıl geçecek Sayın Bakanım? Yani bizim çoğunluğuna katıldığımız maddeler var. Bazıları su götürür, yine geçebilir ama bu madde yüzünden bu 80 maddenin Genel Kurulda geçmesi günleri alacak ve çok gergin ortamlara neden olacak. Ayrı getirin, madem illa bunu getirecekseniz bu torbadan çıkarın, ayrı bir düzenleme olarak getirin. Yani gerçekten size inanmak istiyoruz. Ama endişelerimize, sorduğumuz sorulara tatminkâr cevap bulabildik mi? Bulamadık. Sözünüzün başında yabancı sermaye, Körfez sermayesine yönelik bir düzenleme olduğunu söylediniz ama maddede yazılanlara bakıyoruz yani ikna olamıyoruz Sayın Bakanım. Yani şimdi, başkasının adına beyanda bulunabilecek. Somuta indirgeyelim yani Katarlı biri, Dubaili biri faraza Mustafa Kalaycı nam ve hesabına, Nurettin Canikli nam ve hesabına beyan ve bildirimde bulunacak. Yani bunun mantığı nerede? Yani bir Körfez sermayesiyse niye böyle bir şeye başvursun?

Yine, diyorsunuz ki: "Bunu veraset ve intikal vergisine konu etmeyeceğim. Yurt dışı kredin varsa bunu bundan indirebilirsin." Nasıl bir Körfez sermayesi ki benim yurt içindeki mükellefimin yurt dışı kredisinin mahsubunda kullanabilecek bu parayı. Yine, "Amortismanlarla ilgili uygulamam, dönem kazancı saymam." diyorsunuz. Körfez sermayesi gelecekse bunları yazmanın ne gereği var o zaman? Biz açık bir şekilde ifade ediyoruz: Bu, alenen kara paraya özel ve örtülü bir af getiriyor. Yani bunun tersini ortaya koyabilecek bir açıklama göremiyoruz. Yani kara para olmadığını nasıl izah edebiliyorsunuz yani kara paraların bu yolla gelmeyeceğini nasıl garanti edebiliyorsunuz? Yani, bu konular bizi ikna etmedi Sayın Bakanım.

Bir de mesela şey demişiz, onu ifade edeyim yani: (3)'üncü fıkrayla (7)'nci fıkra çelişiyor. Niye? (3)'üncü fıkrada diyorsun ki: "Ya, Türkiye'ye getirmesen bile yurt dışı kredi borcuna bunu mahsup edebilirsin." (7)'nci fıkrada da diyorsun ki: "Türkiye'ye getirmediysen bak soruşturma açarım, (5)'inci fıkra hükmünü uygularım." Yani, (7)'nci fıkrada "Türkiye'ye getirmezsen ben (5)'inci fıkradaki hükümleri sana uygularım." diyorsun. (8)'inci fıkrada ilgili kurum ve kuruluşlara "Denilenleri yapmak mecburiyetindesin." diyorsun. Niye böyle bir gerek diyorsun yani eğer çok masum bir düzenlemeyse yani bütün bu ifadeleri yazma gereğini niye duyuyorsunuz Sayın Bakanım?

Yine, şunu ifade edeceğim: Kara para değilse, masumsa niye geçici düzenleme yapıyorsunuz daimi bir düzenleme yapın ki önümde, geçmişte çıkardığınız kanunlar var. İşte, 2008'de 5811'de bir düzenleme yaptınız ki onlara göre bu hepten yani vergi yok, sorgu yok, şey yok yani başkasının adına getirebiliyorsun, epey farklılıklar var ama ana amaç hep varlık barışıyla ilgili. 2009'da 5917'yle süreyi uzattınız, 30 Eylül 2009'a kadar uzattınız. Olmadı, Bakanlar Kurulunun yetkisiyle 31/12/2009'a kadar uzattınız; olmadı, 6111'le beyanlarını yerine getirmeyenlere yeni haklar verdiniz, Nisan 2011'e kadar uzattınız. Bu müstakil bir kanundu. Daha sonra Gelir Vergisi Kanunu'na ekleme yapan yeni bir düzenleme yaptınız 6486'yla, 2013 yılında. Yine, süre uzatımına gittiniz Bakanlar Kurulu kararıyla. Şimdi, o Maliye Bakanının yaptığı açıklamalardan uygulamanın sonuçlarını da görebiliyoruz. Mesela, 5 Temmuz 2010 tarihli uygulama sonuçları, Bakanlığın verdiği, 47 milyar beyan edilen varlık var, tahakkuk eden vergi 1,5 milyar yani bir vergi de almışız o zaman. Bunun gerçi 1 milyarını tahsil edebilmişiz. Yine, 2013'te toplam bildirim 69 milyar, vergi tahakkuku 1 milyar 400 civarında, tahsil de 217 milyon lira yani tahsil epeyce de düşmüş. Yani, bir yandan da istediğimiz sonucu tam elde edemiyoruz.

Aynı şeyleri tekrar tekrar ben de söylemeyeceğim. Yani konu çok net, yazılanlar itibarıyla konu çok net. Sadece (5)'inci fıkra dahi bunun kara paranın gelebilmesine imkân sağlamaya yönelik bir düzenleme olduğunu ortaya koyuyor. Yani şey dememiz ortadan kaldırmıyor, sizin üzerine basa basa "Sırf bu beyanın yapılmış olmasından dolayı ben bunları uygulamayacağım." demeniz kurtarmıyor Sayın Bakanım yani, neticede "Gelebilirsin." diyorsun yani, "Ne olursan ol paranı getirebilirsin, sana büyük fırsat veriyorum." diyorsun. Ayrı bir düzenleme yapmanızı tavsiye ediyorum illa ki "Çıkaracağız." diyorsanız ama tümüyle tasarıdan çıkarılması bizim önerimiz, önerge de verdik, biraz sonra önergemiz de okunacak.

Ben teşekkür ediyorum.