| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/728) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 29 .06.2016 |
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu, tabii, mevcut iktidar döneminde çıkarılan dördüncü varlık barışı. Yani, âdeta bu iktidarın klasik politikalarından biri hâline geldi varlık barışları. Aslında, bunlar, bir defaya mahsus bir imkân sağlayan ama sürekliliği olmayan birtakım düzenlemeler.
Şimdi, Sayın Başbakan önümüzdeki yasayla ilgili olarak şunu söylemişti yanlış hatırlamıyorsam: "Yatırımcının önüne turkuaz halı sereceğiz." O zaman biz de şunu düşünmüştük: İlk dört ayda baktık, bu yabancıların Türkiye'de yapmış oldukları yeni yatırımlar yani açmış oldukları fabrikalar, yapmış oldukları, diğer getirmiş oldukları makineler yüzde 70 oranında düşmüş sanayi sektöründe; hizmet sektöründe Sayın Bakan, yüzde 38 oranında düşmüş, toplamda da yüzde 56'lık bir gerileme var. Herhâlde biz bunların önüne bir turkuaz halı sereceğiz falan derken bir de baktık ki -biraz önce Sayın Temizel gerçekten iyi bir şekilde ortaya koydu bütün gerekçeleriyle- meğer biz turkuaz halıyı kara paracıların, suçtan kaynaklanan mal varlıklarını aklamak isteyenlerin -Ceza Kanunu'nun 282'nci maddesi bu rüşvetçilerin, vergiden kaçınanların, hep benci finans sektörünün, Panama'cıların paralarını bir şekilde aklayabilmek için çıkarıyormuşuz. Yani bu kadar 70 küsur madde burada tartışıldı, tartışıldı, sonunda bir tane geçici madde -açık söyleyeyim- bu kanunun ciddiyetini önemli ölçüde zedelemiş vaziyette.
Şimdi, başkalarının nam hesabına dahi para yatırılmasına imkân veren böyle bir düzenlemeyi neden getiriyorsunuz? Hani eski bir Hazine Müsteşarı olarak şunu hatırlıyorum: Ülke ne zaman biraz dövize sıkışsa, etrafta, ellerinde birtakım çantalarla, işte "Şurada şu kadar milyar dolar var, burada bu kadar milyar dolar var ama bu düzenlemeleri yaparsanız bunu biz memlekete getiririz." gibi dolaşan birtakım insanlar vardır. Eğer bunlara kanılıyorsa, açık söyleyeyim buradan bir şey olmaz. Ya da burada birilerinden "Bu işi yapın, biz şu kadar para getireceğiz." diye bir adrese teslim olayı da olabilir diye insanın aklına geliyor.
Şimdi, bakıyorum, burada ne yapıyoruz? Bundan önce birtakım düzenlemeleri yapmışız. Bu düzenlemeleri yaparken demişiz ki: Bu paralar büyük bir olasılıkla yurt dışında vergiden kaçınmak için veya vergi kaçırmak için götürülmüş olan paralardır. En azından bunların bu ülkeye gelip hesaplara girmesine yani bir şekilde aklanmasına izin verirken "Şu ülkede insanların vicdanını rahatlatacak, vergi ödeyenlerin, dürüst iş adamlarının vicdanını rahatlatacak bir vergi alalım." Bugün bakıyoruz, burada o da yok ama dönüp baktığımız zaman dünyada şu tartışılıyor yani bu İngiltere'nin özellikle Avrupa Birliğinden çıkışının arkasında mesela deniyor ki: "Bazı iş adamlarının, bazı iş âleminin bazı kesimlerinin giderek pervasızlaşması, vergi ödememek için vergi cennetlerine paralarını götürmesi, bulundukları ülkeden kazancı sağlamalarına rağmen o ülkenin bütçesine yardım etmemeleri var, destek olmamaları var." Ama bugün dönüp baktığımız zaman bu düzenlemeyle biz bu insanları, bu tür insanları bir kere daha mükafatlandırıyoruz. Yani kamu vicdanının böyle bir şeyi kabul etmesi mümkün değil. Artı, bakın Sayın Bakan şunu söyleyeyim, siz de gayet iyi biliyorsunuz tabii, bir vergicisiniz siz de: Bu tür uygulamaları yaptığınız zaman önümüzdeki dönemde vergi ödeme alışkanlığını zayıflatırsınız. Çünkü, vergi ödemeyen adama siz burada bir imkân tanıyorsunuz.
Şimdi, şu söyleniyor: "Efendim, memlekette yatırım yapılmıyor, bunlar gelsin yatırım yapsın." Ya memlekette, Türkiye'de yatırım yapılmamasının temel nedenlerinden bir tanesi hukukun üstünlüğünün ciddi şekilde erozyona uğraması. İşte aşağıda bir yasayı tartışıyoruz. Şimdi, ben şunu sorayım size Sayın Bakanım: Aşağıda tartışılan maddelerden bir tanesi şirketlere kayyum atamasını kolaylaştıran ve kayyumların da sorumluluklarını ortadan kaldıran bir düzenleme. Gidin, İstanbul'da samimi olarak hangi iş adamıyla konuşursanız konuşun dönüp size diyecektir ki: "Ya ben, benim şirketime ne zaman bir kayyum atanacak, o kayyumlar da aldıkları yüksek maaşlarla birlikte benim şirketimin içini ne zaman boşaltacak? Bu konuda ciddi şekilde endişe duyuyorum." Hatırlayın, bundan önce ta 2012'den itibaren Türkiye'de çok ilginç olayları yaşadık. 2011'den beri de dönüp baktığımız zaman bugün Türkiye'de yatırımların, özel kesim yatırımlarının tutarı enflasyondan arındırdığınız zaman 2011 seviyesinde çakılmış kalmış. Siz ihale yapmışsınız, bir şirket gelmiş ihaleyi kazanmış ama bu ülkenin Başbakanı, ilgili kurullara danışma ihtiyacını dahi duymadan televizyonlarda o ihaleyi iptal etmiş; haklı, haksız ama burada hukuk işlememiş. Bugün gelip bakıyorsunuz, bugün geldiğimiz noktada Türk idaresiyle ilgili olarak fiilî durumlardan bahsediyoruz. Fiilî durum ne demek? Yasa karşısında "fiilî durum" dediğiniz andan itibaren o başka bir noktaya gider, hukuku tanımadığınız anlamına gelir. İşte böyle bir ortamda bu ülkeye yatırım gelmez.
Şimdi, ben gerçekten biraz önce değerli arkadaşlarımızın da sorduğu şu soruyu sormak istiyorum: Bir, Türk ekonomisinin ciddi sıkıntıları baş göstermiş, o belli. Yani bugün Türkiye'nin net döviz rezervleri 27,2 milyar dolar, iki aylık ithalatınıza bile yetmiyor. Yani serbestçe kullanabileceğiniz rezervler 27,2 milyar dolar. Şimdi, böyle bir döviz ihtiyacına binaen "Nasıl gelirse gelsin, ne olursa olsun ben bunu açıyorum."mu diyorsunuz? Yoksa kimden geleceği, nereden geleceği biliniyor, bunun gelmesi için gerekli ortam mı hazırlanıyor? Bir kere bu konuda tabii çok fazla bir bilgim yok ama böyle bir düzenlemeyi yaptığınız zaman, burada birkaç defa sözü geçti, FATF dediğimiz (Financial Action Task Force) sizin de gayet iyi bildiğiniz uluslararası bu yapı bir müddet sonra "Bu ülkeye bu paralar nereden geldi?" diye sormaya başlayacaktır. Bunlar neyle ilgileniyor? Kara para aklaması ve terörizmin finansmanıyla ilgili.
Şimdi, diyorsunuz ki: "Burada Ceza Kanunu'nun 282'nci maddesi uygulanmaz." Bir de şunu söylediniz biraz önce: "Para gelecek ama ben bunu delil olarak kullanmayacağım ama başka türlü dava açabilirim." Nasıl açacaksınız? Yani ortada para var, en güzel delil orada duruyor, bir başka şeyi onunla ilişkilendirip "Ben bunu dava kapsamına sokarım." diyorsun. Dava kapsamına girmek istemeyen adam sizin böyle bir şey yapabileceğinizi biliyorsa ki buradaki tabii zabıtlara da bakacaklardır, böyle bir şey yapabileceğinizi biliyorsa zaten o kapsamda gelme konusunda giderek tereddüt içinde olacaktır.
Ben şunu söyleyeyim, bu düzenleme, bir: Getirmiş olduğunuz ve ciddi teknik düzenlemeleri de içeren ve Türkiye'de işte vergi bakımından hayatı da bir miktar kolaylaştırma amacıyla yapılmış olan bu torba yasayı ciddi şekilde zedeleyecektir, itibarına gölge düşürecektir. Yetmez, bu düzenleme Türkiye'nin itibarına gölge düşürecektir. Yetmez, buradan beklediğinizi, eğer hakikaten bu adrese teslim bir düzenleme değilse beklediğinizi de alamayacaksınız, onu da söyleyeyim yani niye gelsin Körfez sermayesi kalkıp da... Şimdi bakın, hep bir Körfez sermayesi hikâyesi anlatılır. Şunu açıkça ifade edeyim: Körfez sermayesi Londra'nın kriterlerine bakar, Türkiye'yle ilgili Londra ne diyor? Ona göre gelir ya da gelmez ve ben şunu da açık gördüm geçmişte: Körfez sermayesi diğer sermayelerden de çok daha ürkektir, çok daha fazla... Dolayısıyla, bu düzenlemenin Körfez sermayesinin önünü açacağı konusunda da ciddi tereddütlerim var. Bu, Türkiye'nin itibarını zedeler. Açıkça, bu düzenleme Türkiye'ye ve size çok ciddi sıkıntılara yol açar. Bu nedenle bu düzenlemeden vazgeçilmesinin ben yararlı olduğunu düşünüyor, gecenin bu ilerleyen saatinde de sözümü daha fazla uzatmak istemiyorum.
Teşekkür ediyorum.