| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 20 .11.2014 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Bakanlığın değerli temsilcileri; öncelikle bir şey ifade etmek istiyorum. Sayın Bakan, ülkenin her tarafından çok sık talepler geliyor. Yoğun bakımda birisi, bir hastalıkla ilgili yoğun bakıma gitmesi gerekiyor ama bakıyorsunuz, yirmi otuz yıl ötede yer bulunamıyor. Yani, farklı branşlarda böyle vaka çok geldi; özel hastanede, devlet hastanesinde, hiçbir yerde bulunmuyor. Biz, tabii, böylesi durumlarda Bakanlığı arıyoruz. Tabii, önceden bilgi alıyoruz "Gereklilik var mı, yok mu?" diye, teyit ettikten sonra Bakanlığı arıyoruz. Bazen de 112 ambulans servisleriyle ilgili talepler geliyor. Onlar da önce danışmanlarımız, ofisimiz, önce başhekimlerle ilgili, hekimlerle görüş alışverişi yaptıktan sonra Bakanlığınızı arıyor. Bu konuda, dört beş vakada Bakanlığın gereklilik konusunda hızlı davrandığını gördüm. Arkadaşlara burada bir teşekkür etmek istiyorum. Tanımadığım hastalardı, bir telefon yetiyordu, bir telefonla aramışlardı, ben de ofisimde şey yaptım ama 5 yaşındaki, 3 yaşındaki çocuklar için özel uçak ambulans gönderildi, hastaneden kaldırıldı, Ankara'ya götürüldü, bunu da ifade etmek istiyorum.
Tabii ki bu çalışmayı, Sağlık Bakanlığını -sağlık çok önemli bir ülke için- son derece önemsiyoruz ama siyaseten aynı düşünmüyoruz Sayın Bakan yani biz sağlığın, eğitimin öyle çok özelleştirilecek, ticarileştirilecek bir alan olduğun düşünmüyoruz çünkü artık yolsuzluk, sahtecilik ve ithal ürünler, makine aksamı, ilaç konusu, gerçekten çok büyük bir pasta bu, çok büyük, milyarlara varan bir olay ve çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
Şimdi, şehir hastanelerinden bahsettiniz. Bu böyle bir alan yani üniversitelerin tıp fakültelerinde hekimlerin durumu ne olacak yani hakikaten eğitim-öğretim ne olacak? Bu çok ciddi bir sorun. Yani, madem özelleştirmeye gidiyorsunuz, şehir hastaneleri kurmaya, Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı hastanelerin durumu ne olacak? Oradaki mensupları, emeklileri gidiyor, özel hastanelerde tedavi ediliyor. Onunla ilgili bir bakıyoruz ki SGK'dan değil, Millî Savunma Bakanlığı bütçesinden para ödeniyor; özel hastanelere biraz farklı ödemeler yapıldığı şeklinde haberler düşüyor basına.
Burada ben şunu sorgulamak istiyorum: Eğitimde de aynı durum var Sayın Bakan, bu bir Hükûmet görüşü, bu neoliberal bir görüş değil. Neoliberal ekonomilerde bile devlet belli bir noktada yoksulluk sınırı, açlık sınırı altında olanlara -ki bu asgari ücret açlık sınırının altı bir rakamdır, memur maaşı da yoksulluk sınırının altı bir rakamdır- bunlara özel olarak sağlık yardımları yapıyor yani birdenbire eğer ticarileşip, özelleştirilip AVM'ler sağlık AVM'lerine dönüşürse ben korkarım ki vahim durumlar sağlık açısından oluşacak. Yani, devlet, Hükûmet bu konuda bu kadar özel ve ticari hür teşebbüsü savunuyordu, o zaman niye komünist devletler gibi TOKİ'yi elinde ısrarla tutuyor? İnşaat sektöründe her türlü yolsuzluk var. Niye Başbakan ısrarla kendine bağlı tutuyor? Sağlığı tutsun, eğitimi tutsun, niye TOKİ'yi tutuyor, inşaatı tutuyor? İnşaatlarda insanlar asansörlerden patır patır ölüyor. Bunların sağlığının da sizi ilgilendirmesi gerekir Bakanlık olarak, sadece SGK'yı ilgilendiren bir konu değil, onların bir noktada sizi de ilgilendiren boyutu var.
Bir sitemi dile getireceğim yani bunu, çok açık ifade ediyorum, söylemek zorundayım çünkü daha önce Sayın Akdağ zamanında da söyledim ben. Demokrasi olarak kendim de, partim de, biz katılımcı demokrasi, çoğulculuğa son derece önem veririz. Yani, bir kavgalı durumunuz var iktidar olarak Türk Tabipleri Birliği, Türk Dişhekimleriyle, eczacı odalarıyla. Gerçi eczacı odalarıyla bu son yasada biraz durumu limonileştirmekten çıkarma imkânı doğdu ama yani şunu ifade etmek istiyorum Sayın Bakan: Sizden önce Sayın Akdağ'ın gitmediğini biliyorum da siz de Türk Tabipler Birliğinin merkezini ziyaret edip bir çayını içtiniz mi? Yani, "Bir proje konusunda fikir almak üzere geldim." diye, "Bir yasal düzenleme konusunda görüşünüz nedir?" diye, Türk Dişhekimleri Birliğinin keza. Mesela işte, herhâlde böyle bir uyumsuzluk, diyalogsuzluk var ki buraya, kapıya gelince gaz bombaları, TOMA'larla karşılıyoruz ki sanırım burada daha uygarca karşılamayı isterdik diye düşünüyorum.
Şimdi, buradan şuna geçmek istiyorum: Yani tabii hekimlerin bir yemini vardır, Hipokrat'ın yemini vardır ve buna gerçekten, etik açıdan da Etik Kurulunun iyi bir işlerlik kazandırması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, ticarileştiği zaman, özelleştiği zaman etik durum ortadan kalkıyor.
Sayın Bakan, çok gereksiz ameliyatlar yapılıyor bu ülkede, çok gereksiz bıçak kullanılıyor, çok gereksiz neşter kullanılıyor. Eğer sigortası varsa karşı tarafın yolunacak, çok gereksiz MR çekiliyor, çok gereksiz filmler çekiliyor ve çok gereksiz ilaç yazılıyor, çok gereksiz yatırılıyor insanlar. Bu ülkenin servetinde, şeyinde bir haksızlık var. Benim -gelen giden insanlar çok olduğu için- isyan edesim gelen anlar oluyor. Bunun bir denetim mekanizmasını hiç düşündünüz mü?
Bir, paralel olayının sağlığa da yansıdığı yönünde bazı şeyler duyuldu, ne kadar doğru, ne oldu soruşturması, bürokratların da içinde olduğu? Basel İlaç dediler; 2,5 milyar dolar dediler. Var mıydı öyle bir şey hakikaten, böyle bir denetiminiz oldu mu? Nükleer ve radyolojik konularda, tehlikeli iş kolunda, personelin korunmadığını düşünüyorum, hastanın da korunmadığını düşünüyorum. Çok hoyratça kullanılıyor yani çok hoyratça "mobbing" uygulanıyor. Yani bu alanlarda biraz daha düşünmek sağlıklı olur diye düşünüyorum.
Kaçak ilaç Türkiye'ye ne kadar girdi, özellikle kanser ilaçları veya keyif ilaçları veya insülin iğnesi? Yani bu konuda elinizde ciddi bir doküman var mı? 2002'deki rakam 650 milyon ilacın 2014'te 2 milyona çıkması hayra alamet değil. Ya bizim toplum olarak tümden sağlığımız sarsıldı... Ruh sağlığımız zaten bozuk Sayın Bakan, fizikî olarak da sallanıyoruz artık. Bu kadar ilaç, yani ilaç manyağı olduk. Böyle bir toplum olabilir mi? Yani gereksiz yere insan günde on tane hap içer mi? Mutlaka, bir yerde faydası varsa bir yandan da yan tesiri vardır.
Sayın Bakan, kozmetik ürünleri takip ediyor muyuz? Kozmetik ürünlerde çok ciddi bir tehlike olduğunu, kolonyadan şampuana kadar, şampuandan tutun da temizlik maddelerine kadar çok ciddi bir tehlikeli durum olduğunu söylüyorlar. Sizin Bakanlığınızı da ilgilendirmesi lazım, bu sadece Hıfzıssıhhayı etkileyecek bir konu değil. Mademki önleyici hekimlik diyorsunuz, önleyeceksiniz, önleme burada başlar.
BAŞKAN - Sayın Kaplan, sunumda belirttiler o konuda.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ben soruyorum, ben rakam istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Ha biliyorum da, doğru.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bakın şimdi Başkan, şimdi haksızlık ettin bana ama neyse, kavga etmeyeceğim seninle bu akşam.
BAŞKAN - Estağfurullah, buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - 37 ürün deşifre ettiniz. Bakın, tespit ediyorum, daha üst boyutları var mı bunların? Gözaltılar var, bir de İnternet üzeri alım satımlar var. Hastalık grupları konusunda ciddi bir projelendirmeniz var mı? Bu silikozis hastaları gibi, Bilecik seramikteki yerlerdeki gibi.
Sayın Bakan, çok ciddi bir şekilde tuza, şekere, üç beyaza karşı olduğunuzu biliyorum.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Sigaraya da.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - O da beyaz. Fakat, en çok kaçak şekerin Türkiye'de kullanıldığını biliyor musunuz? Bu kaçak şeker konusunda, sakarin, aspartam, ithal tatlandırıcılar ve bunu çikolatadan, bayramlık şekerlerden, çocukların lolipopundan, bizim şu masada çay içtiğimiz şekere kadar hepsinde olduğunun farkında mısınız?
Cezaevlerinde ciddi sağlık sorunları var, ona dikkatinizi çekmek istiyorum. Orada ciddi bir ekip çalışmasını yapıyor musunuz?
Sayın Bakan, bir sitemimi söyleyeceğim, ben bu konuda açık olmayı çok severim. Soma'da ve Ermenek'te insanlarımız öldü. İş güvenliği ve sağlık Çalışma Bakanlığının elbette. Sağlık açısından, Bakanlığınızın da orada olmasını, orada gözükmesini, oradaki yanlışlara dikkat çekmesini bekleriz.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Orada da oldum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Siz konuşmuyorsunuz, sorumlu bakanlar konuşuyor, istifa etmesi gereken bakanlar konuştu, uyarması gerekenler konuşmuyor.
Yine, Sayın Bakan, hemen şurada bir şey ifade etmek istiyorum. Bir eksiklik fark ettiniz mi yeni köşk sarayında? Hiç dikkatinizi çekmedi mi? Çankaya'da sağlık merkezi var, personel var, bin oda, şimdi 500 oda daha her odaya 2 kişi koysak 2 bin kişi, 3 bin kişi. Birisi hapşırır, birisi merdivenden düşer yani bunların sağlıkları için hemen yakında bir merkez olması gerekmiyor mu? Niye, hiç kimse akıl edip söyleyememiş mi? Bakanlığa da sormadılar mı bunu?
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yakında hastaneleri var.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Neyse, onu geçtim.
Birileri çağın hastalığı olarak narsizmden bahsediyorlar Sayın Bakan.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, unuttuysanız ödenek koyalım.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Onu geçeceğim ama şu olayı merak ettim, soracağım Sayın Bakan. Şöyle basıyorsunuz bu yeni aletlerde, şöyle bir kalp var "sağlık" diye yazıyor. Sonra "Bir kimlik yarat." diyor, şöyle bir şeyler çıkıyor: "Bir günde ne kadar yürüdün, bir günde kaç merdiven çıktın?" Bunlar sağlıklı mı? Yani bu konuda bir yorumunuz var mı?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Programa bakayım, ondan sonra söyleyeyim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Olur mu Sayın Bakanım, bunlar herkesin cebinde artık. Durmadan buna bakıyorlar hep.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Bende o program yok.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Kullanıyor musunuz?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Yok, kullanmıyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Peki, teşekkür ederim.