| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 20 .11.2014 |
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Öyle bir konuşun dediniz ki Sayın Başkan, insanın ödü patlıyor ya, Allah Allah!
Şimdi, teşekkür ederim yine de her şeye rağmen Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; bugün, Dünya Çocuk Hakları Günü'dür. Çocuk hakları ve çocuk sağlığı, Sağlık Bakanlığının da birinci derecede ilgilenmesi gereken bir konudur, çünkü söyleyeceğim olaylar, doğrudan çocuk sağlığıyla alakalıdır. Örneğin, ülkemizde TÜİK verilerine göre, 18 yaşın altındaki evlenme oranı yüzde 32'dir, çocuk gelin sayısı da 181 bindir. Çocuk gelinlerden doğacak olan çocukların sağlığı da bu çocuk gelinlerin sağlığı da Bakanlığımızın önemli konularından birisidir, dikkatinize sunarım.
2002-2012 yılındaki çocuk işçi sayısı, 900 bin olmuştur Sayın Bakan, çocuklarımız ağır işlerde çalıştırılıyor, üstelik de tarımda çalışan çocuklar buna dâhil değil. 2013'te ölen 1.235 işçiden 59'u çocuktur Sayın Bakan. Her ölen 20 işçiden 1'isinin çocuk işçi olduğunu da hatırlatıyorum. O nedenle, sağlığı ne kadar konuşursanız konuşun, bunları düzeltmedikten sonra ve dönüp çocuklardan özür dileyip de bu işi bırakmadıktan sonra hiçbir işe yaramayacaktır.
İkinci konu: Bugün bütçe görüşmeleri nedeniyle, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası demokratik haklarını kullanarak bir eylem gerçekleştirmeye çalıştılar ama gerçekten acımasızca yani hiçbir şekilde faşizmi aratmayacak şekilde coplandılar, gazlandılar ve hastanelik oldular. Onlar size şunları söylemek isteyeceklerdi, onların adına ben bunları burada dile getiriyorum, size diyeceklerdi ki: "2014 enflasyon farkını 2015 bütçesine koyun, çünkü hakkımızı yediniz. Gittiniz, MEMUR-SEN gibi bir ak sendikayla iş birliği yaptınız, hakkımızı yediniz, hakkımızı verin. Ek ödeme döner sermaye ödentileri emekliliğe yansımalıdır." Aynı, iktidar milletvekilleriniz ve bizim de söylediğimiz gibi. Bunları söylemek istiyorlardı. Bu insanların ellerinde silah yoktu, top yoktu, tüfek yoktu. Size diyeceklerdi ki: "2015 bütçesi sermayenin, yerli yabancı tekellerin, savaş lobilerinin çıkarları doğrultusunda değil, bütçenin asıl kaynağı olan işçilerin, emeklilerin ve halkın ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını gözetecek şekilde yapılmalıdır." Yani halkın sağlığını önceleyeceklerdi ama maalesef hastanelik edildiler. "Güvenceli istihdamın korunması ve geliştirilmesi, temel yaklaşım olmalıdır sosyal devlet anlayışıyla." diyeceklerdi. Yine size diyeceklerdi ki: "Emekçilerin yoksulluğunu artıran dolaylı vergileri kaldırın. Kıdem tazminatının fiilen kaldırılması iyi değil, taşeron çalışmanın artması iyi değil, bölgesel asgari ücret ve kiralık işçilik gibi yasalar, düzenler iyi değil, bu yasaları kaldırın." Ama bunları söyleyemeden yaka paça götürüldüler, hangi ülkede yaşadığımızı hatırlayalım.
Bugün, ayrıca, Diş Hekimliği Günü ve diş hekimi meslektaşlarımızın da önünde saygıyla eğiliyorum, sorunlarını onlar aktardığı için ben o konuya girmeyeceğim.
Sayın Bakan, geçen yıl tam 20 Kasımda yine burada bütçe konuşuyorduk, tam 20 Kasımda, tesadüf, aynı güne denk geldi, o zaman da benzer şeyleri söylemiş idik. O benzer şeylere girmeyeceğim çünkü tutanaklarda var. Ben konuşmamın kalan kısmında size sizin hazırladığınız kitapçıkla ilgili bazı önemli noktaları söylemeye çalışacağım. Gururla diyorsunuz ki: "Bütçe artışı yüzde 9,3 olmuştur." Ama, unuttuğunuz bir şey var, bir sayfa öncesinde diyorsunuz ki: "Enflasyonu yüzde 9,4 aldım." Yani, sağlık bütçesini geriye götürmüşsünüz ama "9,3 arttırdım." diye övünüyorsunuz.
Yine, 6'ncı sayfada diyorsunuz ki: "Halk Sağlığı Kurumunun yatırım ödeneği 80 milyon." Bakın, halkın sağlığından bahsediyoruz Sayın Bakan. Hemen altındaki satırlarda Hudut ve Sahillerinin yatırımı 93 milyon, efendim, Kamu Hastaneleri Kurumununki -dikkat edin- tam 6 kat, 495 milyon. Yani, diyorsunuz ki: "Para kazanan yerlere yatırım yaparım, Halk Sağlığı Kurumu gibi bir kuruma ben yatırım için para ayırmam, sadece 80 milyon ayırırım, diğerlerinin altıda 1'ini ayırırım." diyorsunuz.
Şehir hastaneleri için diyorsunuz ki: "Bu ölçekte dünyada ilk ve tek proje." Ya, Allah aşkına OECD rakamlarına bakıyoruz, Türkiye sağlıkta en sonuncu. Yani "OECD ülkelerinin hiç kafası çalışmadı da bizim mi kafamız çalıştı?" diye insanın aklına geliyor. Bakıyorum, onlar yapmışlar mı? İngiltere yapmış, lanet olsun bu sisteme demiş, terk etmiş. Diğer ülkeler bakmışlar, hiç yakınına bile gelmemişler ama ben ülkemde, maalesef, bunu kullanıyorum şu anda.
Ve diyorsunuz ki: "Yatak sayısını 50.541'e yaklaştıracağım." Sayın Bakan yani ne kadar haberiniz var bilmiyorum, bürokratlar mı oynuyor bu rakamlarla bilmiyorum ama Yüksek Planlama Kurulu size emretti, dedi ki: "Sen yatak sayısını artıramazsın." Nokta. E, siz diyorsunuz ki: "50.541'i hedefliyorum." Ya...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYTUĞ ATICI (Mersin) - ...siz devletin üstünde değilsiniz. Devlet size diyor ki: "Yatak sayısını artıramazsın." Siz gelmişsiniz farklı bir şey söylüyorsunuz.
Yine, rakamlarla oynuyorsunuz, diyorsunuz ki: "Cepten harcamalar azaldı." Sayın Bakan, cepten harcamayı gayrisafi millî hasıla içerisindeki oranına ya da tüm sağlık harcamaları içindeki oranına bakarsanız, azalmış gibi görünür çünkü abartılı bir sağlık hizmeti harcamasını kâğıt üzerine koyarsanız böyle olur. Ama, ben size halkın cebinden ne çıktığını söyleyeceğim -sizin yönteminizi kullanacağım- 2002 öncesi ve sonrasını, maalesef, öyle bir duruma getirdiniz bizi de. 2002'de vatandaş cebinden 56 lira harcıyordu, şimdi 157 lira harcıyor. Dolar bazına baktım, 37 dolar harcamış 2002 yılında, şimdi 87 dolar harcıyor. Yani, vatandaşın geliri bu oranda yükselmediği hâlde çok daha fazla bir miktarda vatandaşın cebinden dolar, TL, her ne olursa olsun, çok daha fazla para çıkıyor. Siz istediğiniz kadar oranlarla oynayın, bu oranlar bütçeye...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Atıcı, toparlayın, ikinci kez uzatıyorum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Efendim, dokuz dakika sürem olduğunu biliyorum.
BAŞKAN - Hayır, beş dakikaydı.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yani, Sayın Tamer'in konuştuğu kadar konuşacağım, fazla istemeyeceğim.
BAŞKAN - Tamam.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sağlık TV iyi bir şey Sayın Bakan, biz bunu yıllardır söylüyoruz. Lütfen, bunu web üzerinden çıkarın çünkü kimseye hizmet etmez. Web üzerinden izleyenler zaten o bilinçtedirler. Bunu ulusal düzeyde bir televizyon hâline getirmeniz çok iyi olacak. Bunu hep beraber yapalım.
Bebek ölüm hızı... Dilimde tüy bitti söyleye söyleye ama inatla, konuyla doğrudan ilgisi olmayan arkadaşlarım da halkı yanıltmak için söylüyorlar. Ben bir daha söylüyorum: Evet, 2002 ile 2012, 2013, 2014'ü karşılaştırdığınız zaman düşüş var. Bakın, rakam söylüyorum, 1945 yılından beri ilk defa bebek ölüm hızı yükseliyor Sayın Bakan. 1945 yılından beri yani altmış dokuz, yetmiş yıldır ilk defa anne ölüm hızı yükseliyor, bunu siz de biliyorsunuz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Kaça düştü?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Şimdi, arkadaşlarım, 2002'de şöyleydi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ben de 1945'i söylerim o zaman.
İSMAİL TAMER (Kayseri) -Söyle tabii, söyleyeceksin.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - O zaman da eğitimler vardı.
BAŞKAN - Toparlayınız lütfen.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - 2002'yle karşılaştırmak doğru değil.
Bakın, bir yıl öncekini söylüyorum, yine sizin iktidarınızın dönemi. Yine sizin iktidarınızın döneminde bebek ölüm hızı binde 7,4'tü, geçen yıl 7,8. Eşittir, 600 yeni bebek ölümü demektir arkadaşlar. Anne ölüm hızı, 100 bin canlı doğumda 15,4'tü, 15,9'a yükseldi, 7 annenin doğumdan dolayı fazladan ölmesi demektir. Şimdi, bakın, ben bir hekimim, bu beni uyarıyor. Bir insanın ölmesini istemediğinizi biliyorum Sayın Bakan, buna eminim ama bu, uyarıcıdır, kafamızı kuma gömemeyiz. 2002'de böyleydi şimdi böyle oldu değil. Geçen yıldan bu yıla olan artış korkutucudur, ürkütücüdür, gerçekten önemlidir. Koruyucu ve temel sağlık hizmetlerinde oran vermemişsiniz ne hikmetse, burada da rakam vermişsiniz yani hesabınıza öyle gelmiş, demişsiniz ki artırmışım ama sizin yaptığınız oranı yaptım, koruyucu sağlık hizmetlerinde düşüş var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Aynı oranları bu şekilde.
Aşı, aşı, aşı. Kardeşim, 2014 yılında niye çocuk felci aşısı kampanyası yapıyorsun? Böyle bir saçmalık olur mu? Bilim kurulu bu kararı vermek zorunda kaldı. "Çünkü benim çocuklarım aşısız, Suriye'den gelenler benim çocuklarımı çocuk felci yapabilir." dedi. Neden aşısız?
ALİ BOĞA (Muğla) - Tedbir alıyor kötü bir şey mi?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Çünkü birinci basamak sağlık hizmetleri yeterince verilemiyor onun için.
ALİ BOĞA (Muğla) - Tedbir almasa o zaman başka bir şey diyeceksiniz!
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Atlayarak gidiyorum.
Bir tane önemli bir şey var: Ruh sağlığına önem vermişsiniz, diyorsunuz ki: "Ruh sağlığı kontrol programı." Çok önemli. Evet, halkın ruh sağlığı bozuluyor, halkın ruh sağlığı ekonomik ve sosyal politikalar yüzünden ciddi bozuluyor. Bu konuya ağırlık vermeniz gerçekten son derece önemli.
Sayfa 45 Sayın Bakan. Sayfa 45'te bulaşıcı hastalıkları yazmışsınız. "Azaldı, azaldı." diye. Niye kızamık yok orada? Kızamık bulaşıcı hastalık değil mi? Benim ülkemde kızamık görünmüyor mu? Yani bunu biliyorsunuz.
MUSA ÇAM (İzmir) - O biteli yıllar oldu ya!
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ama bu bir teknik hata değil, bilerek koymadın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Atıcı, dokuz dakikanız doldu bakın.
Son bir dakika.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Peki, son.
Bunu da üzüntüyle karşılıyorum.
Bakın, yeni ufuklar açtınız bize, tırnak içinde. Geçen yıl gururla, onurla bütün televizyonların âlâyla vâlâyla verdiği bir anne sütü bankacılığı vardı. Anne Sütü Bankasına açılış yapmaya, kurdele kesmeye gidiyordunuz. Ciddi yatırımlar yaptı benim ülkem ama siz her ne hikmetse Anne Sütü Bankasını açmadınız, defteri kapattınız. Şimdi, ben size soruyorum: Bize açtığınız bu yollarda, yeni ufuklarda bu kadar yatırım yaparak... Hangi yatırımlar Anne Sütü Bankacılığı gibi hayal olacak? Hani, "Hayaldi, gerçek oldu." diyorsunuz ya gerçekte hayal olanları da sizden duymak isterim!
Son olarak da, sayfa 80'de Sayın Bakan, yani 2002 öncesi ve sonrası... Ya robotik cerrahi yazmışlar. Ya 2002'den önce robotik cerrahi var mıydı Allah aşkına? Türkiye'de sıfır, şimdi şu kadar. Yani o kadar önemsemişler ki robotik cerrahiyi, kulağa da hoş geliyor, aynı tabloya iki kere yazmışlar yanlışlıkla.
BAŞKAN - Lütfen toparlayın.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Bu iş sosyal devlet anlayışıyla yapılmadığı sürece hiçbir sağlık hizmetinin başarılı olmayacağını ve bizi tehlikelerin beklediğini anne, bebek ölümlerinden görmemiz gerektiğini söylüyorum.
Sizlere de saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.