KOMİSYON KONUŞMASI

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Komisyonun çok değerli üyeleri, milletvekili arkadaşlarım ve bürokratlar, basınımızın temsilcileri; hepinizi ben de "iyi akşamlar" diyerek selamlamak istiyorum.

Bugün, tabii, burada Sağlık Bakanlığının bütçesini konuşuyoruz. Amacımız, elbette ki... Bir tabir vardır "Almadan vermek Allah'a mahsus." Öncelikle, bir bütçe imkânları ölçüsünde sağlık hizmetlerini ülkemizde en verimli bir şekilde nasıl sunmak gerekir, onu konuşacağız.

Bunun dışında, bugüne kadar yapılan uygulamalarda varsa eksik, fazlalar onları tartışmak üzere elbette ki bütçeyi tamamlayacağız.

Öncelikle, şunu ifade etmek isterim: Özellikle biraz evvelki konuşmacı arkadaşımız "Yozgat milletvekiliyim." dedi. Galiba bu gibi şeyleri kıyaslarken geçmişle kıyaslarsak bugün yanlış yapıyoruz demektir. Ben 1979 yılında mesleğe başladığımda döner sermaye saymanının maaşını ödeyemeyecek durumdaydı döner sermaye. Yani Türkiye'de bir sigorta sistemi vesaire yoktu. Eğer böyle geçmişe kıyaslayarak takılırsak doğru şeyler yapamayız, o zaman yanlışa doğru gideriz. Bugünkü geldiğimiz noktada elbette ki imkânlar ölçüsündeki sağlık hizmetlerinin sunumunu en iyi şekilde nasıl yaparız, onu konuşmamız lazım.

Şimdi, buradaki eksiklikleri elbette ki bir muhalefet milletvekili olarak söyleyeceğiz. Yapılanlar da zaten vatandaşın takdirinde görülmektedir. Bütçe konusundaki görüşler arz edildi burada. Bütçenin kontrol edilebilir olmadığı, iki başlı bir bütçe olduğu, döner sermaye bütçesiyle genel... Hâlbuki mali yönetim ve kontrol bütçesinde genel bütçeye tabi olmasına rağmen Sağlık Bakanlığının bir başka döner sermaye bütçesi Sayıştay raporlarında ifade ediliyor. Bir defa bunun şeffaf olması gerekir, daha anlatılabilir, açık olması gerekir. Sayıştay raporlarına uygun hâle mutlaka getirilmesi gerekiyor. 2008 yılında herhâlde bir yasayla bunu düzelteceğiz demiş Hükûmet ancak o günden bugüne kadar bu konuda bir çalışma yapmamış, değiştirmemiş ve biz bunun hesabını veremiyoruz, yapamıyoruz diyor. Döner sermayesini de bir döner sermaye işletmesi olarak kabul etmiyor Sayıştay, raporunda onu ifade ediyor.

Şimdi, bu imkânlar ölçüsünde verilen sağlık hizmetine gelince bu performans sistemiyle beraber hastalara döner sermaye ve doktorların alacağı performans çerçevesinde ve kurulan kamu hastaneleri mantığı içerisinde sıkıştırıldı hastalar. Kamu hastaneleri birlikleri diyorlar ki çok hasta gelsin, çok hasta muayene edelim. Yani neticesinin ne olduğundan ziyade onlar için mali bakımdan, mali yönden durumu daha önemli. Ben kamu hastane genel sekreterleriyle konuşuyorum, bir arkadaşım bana diyor ki: "Bizim için en iyi şey ağız ve diş sağlığı merkezi." "Niye?" dedim. "Orada gelir iyi, onun için." dedi. Yani o altında neler yapılıyor, temel amaç nedir? Sağlık Bakanlığının anayasal ve yasal görevleri halkın sağlığını korumak ve tedavi edici hizmetlere de katkıda bulunmak yani bakış açısı itibarıyla kamu hastane birlikleri doğru doğmamıştır bir defa. Hastalara ne deniyor? Siz istediğiniz hastaneye gidin muayene olmak için. İstediğiniz birinci, ikinci, üçüncü basamak olsun, bugün bire gidin, yarın üçe gidin, diğerini beşe gidin. 8,5'a çıkardık diye övünüyor Hükûmet ya da iktidar partisi milletvekili arkadaşlarım. Bu doğru mudur? Yani 8,5'a niye gidiyor? 8,5'a niye çıktı? Avrupa Birliği ortalaması bizim -sağlık harcaması- 2 katımızdan fazla olmasına rağmen 6,4. Bizde 8,2. 8,5'a geldi deniyor. Bu hastaların bu kadar hastanelere hücum etmesi doğru bir sistem midir? Bu, sistemden kaynaklı bir şey. Sağlıkta bir sistem olur ve özüne uygun olarak hastalar gider. Biz otuz beş yıldır bu işin içerisinde birisi olarak, hangi imkânlardan nereye geldiğimizi bilen birisi olarak da söylüyorum. Bu kamu hastane birliklerinin anlayışı ve mantığıyla evet, fiziki alanlarda düzelmeler oluyor, yapılıyor ama aynı mantığın içerisine hizmet anlayışı sıkıştırılınca fiziki alanlar ne kadar güzel olursa olsun verimli bir sağlık hizmeti orada alabilmek maalesef mümkün olmuyor. Yani mutlaka bunun bir sistematiğinin olması gerekir aile hekimliklerinin kurulmasının nedeni oydu. Hükûmet bunu şöyle izah ediyor: Yetersiz, çok yoğun olacaklar, onun için sevk sistemi getiremiyoruz. Ama hiç yoktan birinci, ikinci basamağı doğrudan, üçüncü basamak olan... Üniversiteleri bir rezalet.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Eskiye göre bu kadar hasta sayısı yok. Aile hekimliğinde daha çok gitmeye başladı, şimdi ben söyleyeceğim size.

BAŞKAN - Sayın Şimşek, devam edin.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Söz alır söylersin, o, başka bir şey. Ben Sağlık Bakanlığının verilerinden söylüyorum İsmail Bey.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Hükûmet versin, sen verme.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - İsmail Bey, benim verdiğim rakamlar Sağlık Bakanlığının verdiği rakamlar. Onların rakamlarıyla konuşuyorum burada. Bu, doğru değildir 8,5. Bizim gibi bir ülkede kişi başına düşen sağlık harcaması 5-6 yüz dolar olan bir ülkede 8,5 bu kadar 6-7 yüz milyon poliklinik yapmak doğru bir sistem değildir.

Bakın, geldiğimiz noktada tamam, iyi şeyler oldu. Elbette de dünyada da gelişmeler oluyor. Efendim, MR yokmuş eskiden bilmem ne, şu bu, var şimdi. Size bahsediyorum ben, 1979 yılında mesleğe başladığım zaman, döner sermaye saymanının maaşını verecek gelire sahip değildi döner sermaye. Sigortalı yoktu. Rahmetli Özal'dan sonra bu sigorta sistemleri vesaire gelişerek hastane döner sermayeleri de biraz güçlendi ve hastaneler gelişmeye başladı, fiziki alan ve güzellik hizmet anlamında ve bu noktaya gelindi. Onun için bu, yanlıştır, 8,5 doğru değildir. Bunu bir sistematiğe bağlamak lazım. Araştırma hastanelerinin polikliniklerini sağlık ocağı polikliniği gibi kullanmamak gerekir.

Performans sistemi, hekimleri birbirine düşürdüğü gibi yararlı bir sitem de olmamıştır. Mutlaka hekimlerin özlük haklarına da yansıyan bir sistem olmalıdır. Hekim, hastasına güvenli bir şekilde yaklaşmalıdır. Yani hastaya yaklaşırken sadece onun şikâyetini değerlendirecek şekilde yaklaşmalıdır. Yoksa, bundan muayene edip gönderirsem 10 puan alırım, bilmem ne yaparsam şu puanı alırım, denirse iş işten çıkar. Hani, eski sistemde hastayla hekim arasında para vardı deniliyor. Yani hasta para ödüyordu, şimdi de puan var efendim, değişti ama puan var, hekim puan değerlendirerek hastaları değerlendiriyor. Hekim, hekimdir ama her şeyden önce de insandır. Yani, bu şeyi de doğru bir şekilde değerlendirmeli ve hekime güvenceli bir maaş mutlaka ödenmelidir. Hastalarla hekimler arasında güven bunalımı var, güven sorunu var. Hastaneye başvuran hastalar hekime güvenmiyor, yarın başka bir hastaneye, başka bir doktora gidiyor. Dolayısıyla, buradan 8,5'u yakaladık diye de övünmeye başlıyor Hükûmet. Bir güven meselesi var hastayla hekim arasında. Eskiden para vardı ama hekimle ilgili, güveniyordu hasta, hekime.

BAŞKAN - Sayın Şimşek, lütfen toparlayınız. İkinci kez uzatıyorum.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - İkinci kez mi?

BAŞKAN - Evet.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - İsmail Bey'in kestiklerini de katıyor musunuz?

BAŞKAN - Kattım. Buyursunlar. Lütfen toparlayın.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Şimdi, hasta memnuniyetinden bahsediliyor ama bu hasta memnuniyeti, ben söylüyorum, sübjektif bir memnuniyettir, doğru bir memnuniyet değildir. Yani, "hasta netice alıyor da ondan memnun" değil. Erişim doğru, hasta başına harcama...

Üç tane temel ayak var efendim sağlık hizmetlerinde. Bir, erişim; iki, kalite, nitelik; üç, maliyet. Birincisi ikisini zaten tetikler. Yani erişim, maliyet ve kaliteyi mutlaka tetikleyen şeylerdir. Maliyet artar erişim artarsa onu demek istiyorum.

Şimdi, ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde diş hekimlerinin sorunlarını biraz evvel ben vakit yok diye kısa kısa geçeceğim.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Yoruldun.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - O zaman biraz daha sakin.

Ben, ağız ve diş sağlığı hizmetlerini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şimşek, son bir dakika daha veriyorum. Üçüncü kez uzatıyorum.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Şu ağız ve diş sağlığı hizmetlerine bir müsaade edin.

Çok önemli burası. Niye önemli? Hükûmet, hani genel tababette 8,5'a ulaştım diyor ya ağız ve diş sağlığı hizmetlerini Türkiye'de 130'a yakın ağız ve diş sağlığı merkezinde 81 ili ve 900 küsur ilçesi olan ülkede 130'a yakın bir ağız ve diş sağlığı merkezlerinde 6-7 bin hekimle vermeye çalışıyor. Ancak hastaların Türkiye'de nüfusun yüzde 7-8'ine kadar erişebilmiş. Hani erişim çoktu? Nerede burada erişim? Hastaya erişim nerede? Yok. Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde vatandaşlar, merdiven altlarında steril olmayan, hijyenik olmayan ortamlarda diş teknisyenleri eline terk edildi. Mutlaka bunun yaygınlaştırılması, piyasadaki diş hekimi arkadaşlarımızın muayenehanelerinden -dünyada böyledir bu- mutlaka hizmet satın alınması gerekir. Ağız ve diş sağlığı hakikaten...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, bir dakika da Yeniçeri'nin hatırı için.

Buyurun.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Geçmişte sevk alan hastalarımız bakın, SUT'taki tarife üzerinden serbest diş hekimine, dışarıda herhangi bir hekime gittiği zaman yararlanır, orada diş tedavisini yaptırabilirdi. Bu da hakikaten ağız ve diş sağlığı hizmetlerine bir kalite, bir standart getiriyordu ama şimdi, biraz evvel, Kadir Gökmen Öğüt meslektaşım da ifade etti. Hakikaten bu kadar yoğun ortamda, bu kadar elemanla ağız ve diş sağlığı merkezlerindeki verilen hizmetin kalitesi de düşük. Görseniz, diş laboratuvarlarına gidin bir görün Sayın Bakanım, orada teknisyenler silikozis hastalığı riski altında "sen modelaj yapacaksın, öteki muflayı atacak, öbürü..." Sanki fabrikada ayakkabı üretiliyor. Diş teknisyenliği, diş hekimi protezi bu şekilde üretilmez. Bu anlayışla verilen hizmet doğru değildir. Burada mutlaka bunları ifade ediyorum.

Peki, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.