| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 20 .11.2014 |
ALİ ÖZ (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sağlık Bakanlığının değerli bürokratları; öncelikle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Tabii ki konuşmama başlamadan önce ben de özellikle 2015 yılı bütçe görüşmeleri öncesinde Sağlık Bakanımızın 2015 yılı bütçe sunumu kitapçığının son sayfasında aramızdan ayrılmasıyla hepimizde büyük üzüntüye vesile olan Mevlüt Aslanoğlu'nun anımsanmasının son derece isabetli bir karar olduğunu ifade ederek hem şahsınıza hem de ekibinize teşekkür ederek konuşmalarıma başlamak istiyorum.
Tabii ki Sağlık Bakanlığının bütçesini 2002 ile 2014 yılları arasında sürekli olarak bir kıyaslama içerisindesiniz. Hepimizin bildiği gibi, sağlık, son derece işlevselliği fazla olan, dünyadaki teknolojik gelişmelerden de çok yakinen etkilenen... Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi bizim ülkemizde de geçmişle kıyasladığınız zaman birtakım iyileştirmelerin olduğu gerçeğini öncelikle ifade etmek lazım yani buradan dünya sanki yerinde sayıyor da biz Türkiye olarak çok ileri yerlere gidemiyoruz... Bizim onlardan çok daha fazla atak yaptığımız anlamına gelmez. Yapılan iyileşmeler Batı'da, Avrupa ülkelerinde, OECD ülkelerinde ne olmuşsa Türkiye'de bazı alanlarda bunlar da aynı seviyede ama bazılarında da iktidarınızın uygulamaları sayesinde daha ön planda yer tutmuştur. Bunu ifade etmekte hiçbir mahzur olmadığı kanaatindeyim.
Bütçe sunumunuzu özenle ve dikkatli bir şekilde dinlediğimi ifade ederken şunları belirtmekte fayda olduğu kanaatindeyim: Sağlık harcamalarındaki artışı rakamsal olarak nasıl evirip çevirirseniz cepten harcamalar konusundaki sağlık harcamalarının giderek vatandaşlara ağır bir yük getirdiğini hepimizin kabul etmesi lazım. Daha önceki süreçten itibaren Sosyal Güvenlik Kurumunun tek çatı altında toplanmış olması, özel teşekküllü hastanelerdeki Sosyal Güvenlik Kurumuyla yapılan anlaşmalar, vatandaşların oralardan sağlık hizmetine erişmede kolaylaştırmayı sağlamış olmakla beraber beklediğiniz ölçüde vatandaşların oradan sağlığı bir temel hak olarak veya erişebilirlik olarak veya bir bedel karşılığı olmaksızın oralardan hizmet aldığını söylemek maalesef mümkün değil.
Son yapılan düzenlemelerle oradaki fark ücretlerini yüzde 200'e kadar artırdığınızı biliyoruz. Özel hastanelerdeki bu fark ücretlerinin yanı sıra, yine sunumunuzda Türkiye'nin OECD ülkeleri ve Avrupa ülkeleriyle yapmış olduğunuz kıyaslamada teknolojik açıdan birtakım cihazlarda belli bir seviyeye sayısal olarak geldiğini ifade ediyorsunuz. Ancak tabii ki burada ülkemizin özellikle tomografi ve MR çekimi noktasında gelişmiş ülkelerin çoğunun önünde olduğumuzu, dolayısıyla bu kadar tetkikin gerçekten yapılmaya ihtiyaç olup olmadığını, hekimlik uygulamasının, tababet uygulamasının her konuşmamda ifade ettiğim gibi temel değerlerden uzaklaşıp uzaklaşmadığına, tıp fakültelerindeki mevcut durumlarla gerçekten yetiştirilen hekimin kalitesinin ve sunacağı sağlık hizmeti kalitesinin ne olması gerektiği noktasına ciddi manada kafa yormamız gerektiğini ifade ediyorum. Çünkü burada sağlık harcamaları gerçekten tüm ülkelerde olduğu gibi bizde de önceye göre iyileşmiş gibi görünse de hem niteliğini artırıp hem de aslında daha ucuza mal edebileceğimiz birtakım yöntemlerin varlığını kabul etmek lazım. Dolayısıyla, hekimle hastanın baş başa kaldığı süreyi artırmadan biz bu bütçenin içerisinde sağlığa ayrılan payı, gayrisafi millî hasıladan sağlığa ayrılan oranı ne kadar artırmaya çalışırsak çalışalım çok verimli olacağı kanaatinde değilim.
Geçenlerde bir tam gün yasası çıkarttık. Dolayısıyla tam gün yasasına karşı olmadığımızı gerek devlet hastanelerinde, kamu hastanelerinde gerekse üniversitede böyle şeylere karşı olmadığımızı her konuşmamızda ifade ediyoruz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ancak özellikli ve acil durumlarda üniversite hastanelerindeki bugünkü şartlar altında onların elde ettiği gelirlerle orantılı olarak ağır ve aciliyet arz eden hastalardan ben hocaların, profesörlerin bakmaktan imtina edeceğini, kaçacaklarını düşünüyorum. Dolayısıyla, bu noktada bu tam gün yasasının arkasından onların durumunu iyileştirici, mutlaka özlük haklarıyla birlikte iyileştirici bir düzenlemeyi de getirmemizin aciliyet arz ettiğini ifade etmek istiyorum.
Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla performans sistemini her defasında konuştuk yani çok daha fazla hasta bakmak değil bu işin özü. Evet, performans belki faydalı olmuş olabilir ancak performansın sabit bir kısmının uygulanması, performansın diğer kısmında mutlaka performansa esas teşkil edecek bir değerlendirme yapılması mecburiyeti var. Yoksa performansı sadece ne kadar bakıyorsanız o kadar ücret alırız mantığı içerisinde işletmenin sağlık açısından faydalı olacağı kanaatinde değilim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ÖZ (Mersin) - Yıllardır ifade ettiğimiz gibi, hekimlerin, maalesef on iki yıllık iktidarınızın son döneminde -bunu basa basa söylemek istiyorum- bu mesleğin, gerçekten sağlık çalışanlarının çok zor şartlar altında çalıştığını, haklarının bir şekilde yeteri kadar karşılanmadığını hep ifade ediyoruz. Sayın Başbakanın da vermiş olduğu, şimdiki Cumhurbaşkanımızın vermiş olduğu bir sözün acilen yerine getirilmesi, yıpranma payının, fiilî hizmet zammının uygulanmasını özellikle talep ediyorum.
Periferi ve merkezdeki kamu hastanelerindeki sağlık çalışanlarının döner sermaye dağıtımlarıyla alakalı yeni bir düzenlemenin yapılması, hizmeti daha zor götürdüğümüz alanlarda çalışan arkadaşların öncelikli olarak gelir seviyelerinin yükseltilmesi noktasında bir iyileştirme yapmadan Türkiye'deki sağlıktaki personel dağılımı adaletsizliğini gideremeyeceğimiz kanaatindeyim.
663 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile Sağlık Bakanlığının değişen, ayrılan yapısı gereği maalesef yönetimde iki başlılık, üç başlılık ortaya çıktı. Dolayısıyla bu Kamu Hastaneleri Birliğindeki Genel Sekreterlik, hastane idareciliği gibi değişik alanların yeniden gözden geçirilmesi, teke indirilmesi, kararların tek elden verilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyim.
Türkiye'de önemli ihtiyaçlardan bir tanesi, gerek doğuştan gerekse daha sonradan kazalar sonucu oluşan hastalardaki rehabilitasyonda çok ciddi sıkıtı çekiyoruz. Bakın, biz milletvekilleri olarak, bölgeden özellikle belli hastanelerde uzun süreli rehabilitasyon ihtiyacı olan insanların -çok sayıda telefon aldığımız- uzun vadeli sıralara girdiklerini biliyoruz. Dolayısıyla Bakanlığın bu alanlara da mutlaka yatırım yapması gerektiği kanaatindeyim.
Hasta transferinde sıkıntılar var. 112 acil sistemini işletmeye koyduğunuz andan itibaren hastalara yer bulmakta çok zorlandığımızı, hastaları çoğu hekimlerin doluluk oranını ifade ederek kabul etmediklerini, vatandaşın hastanede yer bulabilmesi için büyük sıkıntılar çektiğimizi tekrardan dikkatinize sunmak isterim.
Sağlıktaki şiddetle alakalı biz daha önce bu konuda...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öz, toparlarsanız.
ALİ ÖZ (Mersin) - Çok az kaldı, çok az kaldı Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
ALİ ÖZ (Mersin) - Sağlıktaki şiddetle alakalı bu SABİM TV diye bir şeyi koymanızın hiç uygun olmadığı kanaatindeyim çünkü verimli kullanılmıyor. Biz 2014 yılı bütçesi konuşmaları esnasında da SABİM'i bir heyetle yerinde incelediğimizde orada hiç gerçeği yansıtmayan bir şeyle karşılaştık Sayın Bakanım. Bunu sizden önceki Bakana bir şekilde biz izah edemedik ama aynı yanlışı sizin yapmamanızı, kişisel gayet de iyi ilişkilerimiz olması münasebetiyle özellikle bundan vazgeçmenizi istirham ediyorum. Çünkü orada bize çıkan istatistiki sonuçlar sağlıktaki SABİM'e şikâyet oranını, vatandaşın şikâyet etmek amacıyla SABİM'i arama oranını yüzde 0,5 olarak, istatistik olarak bizim önümüze koydular. Bu doğru değil. SABİM TV eğer işte "Antep'te doktora şu yapıldı.", "Mersin'de hemşireyi böyle dövdüler." gibi yayınlar yapacaksa bunun bir anlamı yok. Yani bu SABİM'den bir şekilde kurtulmanız lazım.
Özellikle liyakatli, ehil sağlık çalışanları atamak yerine, Adalet ve Kalkınma Partisinin her alanda olduğu gibi özellikle sendika tandanslı atamalarının bu ülkenin menfaatine olmadığı kanaatindeyim.
"Türkiye'de tıp fakültelerinin sayısını artıyoruz. Hekim ve sağlık çalışanı ihtiyacımız fazla." Tespitleriniz doğru ancak bu tıp fakültelerinde kaliteyi artırmadan sayıyı artırmakla bunların önüne geçemeyeceğimizi ifade ediyorum.
Organ transplantasyonu ve donörlük önemli bir konu. Bakın, Sosyal Güvenlik Kurumunun ödeme kapsamında olan, özellikle gerek SGK'nın veya gerekse Maliye Bakanlığının sanki bu ülkenin sağlık hizmetlerinden birincil derecede sorumluymuş gibi Sağlık Bakanlığının önerilerini dikkate almadan her defasında blok koyduğunu şiddetle reddediyorum ve onları burada huzurlarınızda kınıyorum. Siz, canla başla mücadele ediyorsunuz, yok bütçe buna müsait değil... Bu devletin bütçesi her şeye müsait oluyor ama sağlık çalışanlarına, vatandaşın sağlığı noktasında yapılacak veya birtakım ekstra gibi görünen şeylere bir şeyler ödemek istediğinizde engel konuluyor. Bu konuda da özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisindeki başta Sağlık Bakanımız olmak üzere tüm hekim arkadaşlarımızı duyarlı olup ortak bir kararla mücadele etmeye davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öz, lütfen tamamlayın, hepsini bitiremezsiniz yani bütün konuları.
ALİ ÖZ (Mersin) - Son cümlem, yazdım hepsini, zaten bitiriyorum efendim.
BAŞKAN - Peki, buyurun.
ALİ ÖZ (Mersin) - Aile hekimliği nöbet sistemi onlara inanın ki ek bir şey katmayacak, onların çalışma ortamındaki motivasyonlarını bozacak ve daha önce sizin de aile hekimliği ve toplum sağlığı merkezlerinde çalışan hekimlerle alakalı vermiş olduğunuz bir sözü tutmadığınızın itirafı olacak. Özellikle tıp eğitiminde ki bu asistanların nöbet sistemine de el atmak lazım, çok yoğun şartlarda ve üst üste nöbet tutmak gerek fiziki, gerek bedensel, gerek ruhsal ciddi travmalara neden oluyor. Onun için de bir çözüm bulmamız gerektiğine inanıyorum.
Bir not daha söylüyorum: Alzheimer hastalığı da ileri yaştaki önemli bir hastalık. Sağlık Bakanlığının bununla alakalı tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi "sosyalleşme projesi" adı altında gerekirse ülkenin değişik bölge ve yerlerinde, illerinde bunlara köyler koyarak bu işi çözmesi gerektiğine inanıyorum yoksa, bunları eve hapsederek, çok pahalı ilaçlar kullanılarak bunun önünü alamayız diyorum.
Bu düşüncelerimle, 2015 bütçesinin başta Bakanlığınıza ve milletimize hayırlara vesile olmasını diliyor, teşekkür ediyorum.