| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/721) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 27 .06.2016 |
İSRAFİL KIŞLA (Artvin) - Sayın Bakanım, Sayın Başkanım, çok değerli Komisyon üyeleri; gerçi maddelere geçince aslında konuşmak istemiyordum ama gene geneliyle ilgili konuşmalar devam edince ben de birkaç şey söylemek istiyorum: Tabii, muhalefetin elbette ki eleştirme hakkı vardır, bunu anlayışla karşılamamız normaldir ama tabii, gerçekten çok kabul edilemez boyutlarda da eleştiriler geliyor. Fakat muhalefetin de, herhâlde, halktan iktidar olma yetkisini almış bir iktidarın da bu ülkeyi yönetme hakkına da tahammül göstermesi gerekir diye düşünüyorum.
Şimdi, Allah'a şükürler olsun ki 2002'den sonra AK PARTİ iktidara geldi. Yani buna hamdediyorum çünkü en başarılı olduğumuz alanlardan bir tanesini de millî eğitim olarak düşünüyorum. Neden dolayı başarıdır diye söylüyorum: Şimdi, 2002'den öncesini de hep beraber yaşadık. Gerek ideolojik yaklaşımlarla gerekse her türlü baskıcı anlayışla tek tip insan yetiştirme idealiyle millî eğitimin kodlarının gerek ortaöğrenimde gerek liselerde nasıl altüst edildiğini nasıl bozulduğunu hep beraber gördük. İşte, yeni dönemde, AK PARTİ döneminde bir özgürlük anlayışıyla tercih imkânı tanıyarak vatandaşlarına yeniden millî eğitim kodlarına kavuşmuş oldu, normalleşme süreci başlamış oldu. Bunu çok çok önemsiyorum çünkü o dönemde belli sıkıntıları yaşayan, çocuklarıyla yaşayan insanlardan biriyiz.
Bir diğeri, gerçekten fırsat eşitsizliğini kaldırmış bir iktidardır. Bugün batısıyla doğusuyla, özel okullarla devlet okulları arasındaki fırsat eşitsizliği had safhadaydı. Biz belki de doğu illerinde kitap bulamazken, belli elitlerin gittiği okullarda çok daha başarılı eğitimler verilirken şimdi Hakkâri'den İstanbul'a varıncaya kadar bütün okullarda gerek sınıf ortamı gerek okul ortamı gerekse materyaller olarak yani akıllı tahtasından tablet bilgisayarına varıncaya kadar bütün Türkiye'nin her tarafında eğer bu imkânlar tanınabiliyorsa, herkes masasında o kitabını bulabiliyorsa bunu da sağlanmış olarak fırsat eşitsizliğinin ortadan kaldırılması noktasında AK PARTİ iktidarının başarmış olduğu önemli bir husus olarak görüyorum.
Bir diğeri alt yapı yatırımları. 2002 öncesinde 80 kişilik hatta, çok iyi biliyorum, 120 kişilik sınıfların olduğunu biliyorum. Eğer o gün 120 kişilik, 80 kişilik sınıflarda eğitim görülüyorduysa AK PARTİ bu derslik ve okulları yapmasaydı bugün herhâlde 300 kişilik sınıflarda eğitim gören bir Türkiye'yi yaşıyor olurduk hep beraber.
Demin söylediğim gibi, o tek tip insan yetiştirmenin getirmiş olduğu baskılarla Kıbrıs, Viyana, Bosna, dünyanın pek çok yerinde okumaya giden çocuklarımız bugün, belki de on yıl sonra bu ülke insanlarının yüzde 50'sinin çocukları Türkiye'de okuma imkânı bulamayacak, belki kendi okuyabileceği, özgürce okuyabileceği ülkeleri aramak zorunda kalacaktı. Onun için millî eğitimde çok çok güzel şeyler özgürlük adına, millî eğitim adına, geleceğimiz adına... Ve bizim en büyük sermayemizin, en büyük potansiyelimizin, zenginliğimizin insan potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Burada da bu noktada çok önemli gelişmelerin kat edildiğini belirtmek istiyorum.
Öğretmenlere gelince... 2002'ye baktığımız zaman 67 milyon olan ülke nüfusunda 543 bin öğretmen görev yaparken -10 milyon nüfus artışı var- bugün 993 bin öğretmen görev yapıyor. Yani bu iyiye gidiş midir, kötüye gidiş midir? Yani 67 milyon Türkiye'de 543 bin öğretmen, bugün 77 milyonluk Türkiye'de 993 bin öğretmen. O bakımdan, bu noktada da aslında iktidar elinden geleni fazlasıyla yapmıştır. Elbette ki daha fazlasını da bekleme hakkınız var, hakkımız var. O noktada da ülkenin imkânları elverdikçe inanıyorum ki atanamayan öğretmenlerin de atanması noktasında iktidar olarak, Millî Eğitim Bakanlığı olarak herhâlde onların istihdamı noktasında da en fazla gayret gösterecek bir bakanlıktır.
Tabii, benim bir bakanımızın ifadesinde önemsediğim iki noktayı da vurgulamak istiyorum. Kaliteyi artırma elbette ki önemli. Bununla beraber mesleki eğitimin de kalitesinin artırılması önemlidir. Bu iki noktayı önemsiyorum. Burada, mesleki eğitim noktasında özellikle, beklentimiz, bir eleştiri değil ama bir beklenti olarak da doğrusu, ortaöğretimde kamunun ve özel sektörün de ihtiyaçlarını dikkate alarak YÖK ile Millî Eğitimin çok ciddi bir uzun vadeli planlama içerisinde olmasının da ülke geleceği açısından son derece önemli olduğunu belirtmek istiyorum.
Diğer bir husus olarak da imam-hatiplerle ilgili belli eleştiriler getirildi. Doğrusu, kimseyi zorlama hakkına sahip değiliz, tamamen herkes kendi düşüncesi doğrultusunda, kendi görüşleri doğrultusunda her anne baba çocuklarının en iyi şekilde eğitim almasını ister ve bir anne babanın kendi çocuğunu düşünmesinden daha öte kimsenin düşünmesini düşünemem. Yani herhâlde, çocuğunu anne baba herkesten daha iyi düşünür. O bakımdan, burada bu seçeneklerin özgürce kullanılıyor olmasından da rahatsızlık duymamak lazım diye düşünüyorum. Bugün, dün, işte o baskılar sonucunda imam-hatiplerin orta kısımlarının kapatılması, Türkiye'de okuma fırsatlarının olmaması, birilerinin "Başörtünüzle okumak istiyorsanız Suudi Arabistan'a gidin." demeleri belli ki yanlıştı. İşte, bugün halkın tavırları ortada. O bakımdan, ben bundan sonraki dönemde eğitimde kalitenin çok daha artacağını düşünüyorum ve bu yasanın da inşallah hayırlar getireceğini ümit ediyorum.
Bir kısa eleştirimi de arz etmek istiyorum -bunu eleştiri olarak sadece Millî Eğitim yasalarında değil- gerçekten, maddeleri okuduğumuz zaman o kadar teferruat var ki yani pek çoğu niye yönetmeliklerle olmaz da bu kadar her şey kanuna konur? Yani, bunu genel bir şey olarak doğrusu... Bu yaklaşımı kanun yapma tekniği açısından da çok doğru bulmadığımı da ifade etmek istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.