| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 19 .11.2014 |
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bugün, işte, 19'unda başladık, 20 Kasıma girdik. 20 Kasımda Dünya Çocuk Hakları Günü. Bu vesileyle ilk sorumu çocuklarla ilgili soracağım. Bu 6-7-8 Ekim olayları dolayısıyla Van'da tutuklanan 8 çocuk hangi gerekçeyle daha haklarında dava dahi açılmadan Van'dan iki günlük ring yolculuğuyla Sincan Cezaevine götürüldüler. Bunlarla ilgili hazırlanmış raporlar ve kötü muameleye ilişkin raporlar da vardır. Mutlaka sizin de haberleriniz var bu raporlardan. Bu gerekçeyi, bu sevk gerekçesini öğrenmek istiyorum. İkincisi, bu çocuklardan birkaç tanesi Sincan Cezaevine geldikten bir hafta sonra tahliye olmuş. Yani sırf ailelere eziyet.
İkinci sorum: Yanılmıyorsam dün bir genelgeniz olmuş, cezaevlerine yönelik bir genelgeniz olmuş. Bu genelgede dağıtım şirketlerinin cezaevlerine götürdükleri süreli ve süresiz yayınlar dışında diğer yayınların verilmemesi yönünde bir ibare var. Bu ibarenin gerekçesi nedir? Mesela birçok tutuklu, hükümlü dağıtım şirketleri üzerinden değil de abone usulü yayınlara abonedirler ve yayınevleri bu yayınları onlara gönderiyorlar. Mesela Bilim Teknik dergisine aboneler. Onların ismini vereyim, Bilim Teknik Dergisini dağıtım şirketi üzerinden değil de şirket doğrudan gönderiyor. Hangi gerekçeyle, hangi sakıncayla bunların verilmemesini salık veriyorsunuz? Onu öğrenmek istiyorum.
Bir diğer sorum şu: Şimdi, bu hasta tutuklu sayısı muhtelif rakamlarla ifade ediliyor. Bize net bir rakam verebilir misiniz ağır hasta durumunda?
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - İki sorum daha var Başkanım müsaadenizle. Gecenin bu saatine kadar bekledik, sorularımızı da soralım müsaadenle.
Şimdi, HSYK seçimlerinde kimi hâkim ve savcıların gazetelerin manşetlerinde resimleri yayınlanarak afişe edilmesi sizi rahatsız etmedi mi? Yani böyle bir yöntemi doğru buldunuz mu? Hâkim ve savcıların gazete manşetlerinde afişe edilmiş olması, o onu, bu bunu bu şekilde afişe edip fişlenmesine ya da adının ömür billah bir mekanizmayla, bir grupla birlikte anılmasına sebebiyet verecek bu tür yayınları siz doğru buluyor musunuz? Doğru bulmuyorsanız, bu konuda bir girişiminiz söz konusu olmuş mudur?
Son sorum da şu: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Sözleşme'nin 3'üncü maddesine dayalı olarak mutlak hak mahrumiyetinin olamayacağına dair bir tespiti var ve bu tespite dayalı olarak yeniden yargılama yapılması gerektiğine dair kimi davalarda hüküm vermiş. Bunun gereğini yerine getirecek misiniz? Cevap verirseniz sevinirim.
Teşekkür ederim.