| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/728) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 28 .06.2016 |
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Bakanım, şöyle: Gelir İdaresi veya Vergi Denetim Kurulu harici birtakım tespitlere, bulgulara, bilgilere, delillere dayalı olarak mükellefin vergiyi eksik ödediğine dair bir bulguya erişmiş olabilir. Bu illa o bulgunun, o kişinin vergiyi eksik ödediği anlamına gelmez. Biz böyle durumlarda, siz de çok iyi biliyorsunuz, ne yapıyoruz? Normal, mükellefi vergi incelemesine alıyoruz. Gerçekten üçüncül kaynaklardan almış olduğumuz bilgi ve belgeler, verginin eksik ödenip ödenmediğini vergi incelemesi yoluyla tespit ediyoruz.
Burada yapılan düzenleme şu: Gelir İdaresi veya Vergi Denetim Kurulu harici kaynaklardan elde ettiği bilgilere göre böyle bir ihtimali gördüğü takdirde doğrudan vergi incelemesine başlamak yerine mükellefe on beş günlük bir süre vererek izaha davette bulunuyor. Ne demek? Mükellefle vergi idaresinin bulgusunu veya Vergi Denetim Kurulunun bulgusunu paylaşmak suretiyle burada verginin eksik ödenip ödenmediği konusunda bir vergi incelemesine başlanabileceğini, eğer bu konuda izah edici nedenler varsa bilgi vermesi isteniyor. Bu durumda iki ihtimal var. Kişi idarenin elde etmiş olduğu bilgilerin, bulguların farklı delillerle, bulgularla doğru olmadığını, aslında vergiyi eksik ödemediğini tamamen belgelerine dayalı olarak izah edebilir. İdare, bu durumda eğer mükellefin yapmış olduğu izahatı yeterli görür ise o takdirde vergi incelemesine başlamamış olacak. Ne demek? Normalde vergi incelemesi sırasında elde edeceğimiz bilgi ve bulguları bu ön aşamada elde etmek suretiyle hem mükellef bakımından bir izaha fırsat veriyoruz hem de idari bakımdan vergi incelemesine başlamak noktasında gereksiz bir iş yükünden de kurtulmuş oluyoruz.
İkinci ihtimal ne? Mükellef pekâlâ da diyebilir ki: "Evet, sizin harici olarak elde etmiş olduğunuz bilgi ve bulgulardan hareketle, bana bu sorduğunuz soruya istinaden vergimi eksik ödediğimi ben de kendi defterime, belgeme baktım, doğru. Ben, bu durumda bu vergimi ödemek istiyorum." Dolayısıyla eksik ödenen vergiyi tam olarak ödeyecek, vergi incelemesi yapılsaydı ödenecek olan gecikme faizinin tamamını ödeyecek. Sadece vergi cezasında biliyorsunuz 359'uncu maddeye girmeyen hâllerde 1 kat vergi zıyaı cezası vardır. Bu durumda cezasını 1 kat olarak değil, yüzde 20 olarak biz hesaplayacağız.
MUSA ÇAM (İzmir) - İndirimli yani.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İndirimli.
Dolayısıyla şöyle olacak: Vergiyi tam ödeyecek, verginin geçmişten gelen faizinin tamamını ödeyecek, cezanın ise biz yüzde 20'sini hesaplayacağız. Dolayısıyla burada aslında mükellefin elde ettiği avantaj ne? Normalde yüzde 100'ünü ödemesi gereken cezayı biz yüzde 20 olarak hesaplayacağız ama biliyorsunuz ki aynı mükellef vergi incelemesi yapıldıktan sonra da gelip cezada indirim hükümlerinden yararlanıp cezayı zaten daha düşük oranlarda ödeyebilir veya yine sizin çok iyi bildiğiniz gibi uzlaşma hükümlerinden yararlanmak suretiyle cezayı buradaki belirtilen orana düşürebilir.
Bu maddeyle sağlamak istediğimiz esas fayda, mükellef ile idare arasında vergi incelemesinden kaynaklı iş yükünü azaltmak, mükellefleri harici kaynaklardan elde edilen vergi incelemesini gerektiren konularda kendini ifade etme, belki de gerçekten bizim dışarıdan, haricen elde ettiğimiz bilgilere göre, mükellefin yaptığı izahata göre aslında inceleme yapmamız gereksiz. Böyle bir imkân vermek. Daha ileriye gidelim, mükellef, gerçekten idarenin bulgularına eğer katılıyorsa da vergiyi ödemiş olacak.
Bu maddedeki düzenleme, Vergi Usul Kanunu'nun 359'uncu maddesindeki fiilleri kapsamıyor yani idare "hileli vergi suçları" dediğimiz suçlardan kaynaklı bir hususu tespit etmişse herhangi bir şekilde bu maddeyi çalıştıramaz, izaha davette bulunamaz, doğrudan doğruya vergi incelemesi yapacak.
Bunun tek istisnası, Sayın Bakanım, siz de çok iyi biliyorsunuz, özellikle yaygın ve yoğun bir şekilde karşılaştığınız sahte belge kullanımı konusu. İşletmeler normalde çok sayıda alışları arasında bazen gerçekte bir mal ve hizmet hareketi olmasına rağmen geriye dönük olarak daha sonra sahte belge kullanma isnadıyla karşı karşıya kalabiliyorlar, hatta çoğu defa da gerçekte bir mal ve hizmet hareketi olmasına rağmen. Mesela Maliye geriden gelen dört yıl önceki bir faturayı sadece dört yıl önce faturayı kesen mükellefi iş yerinde bulamadığı için, onun için düzenleme raporu yazdığı için onun, o şirketin fatura kestiği bütün herkese de düzenleyici diyoruz.
Dolayısıyla burada iki konu var. Gerçekten bakıldığında bugün Vergi Denetim Kurulunun iş yükünün içerisinde yoğun bir iş yükü alan aslında sonuçları itibarıyla da yani çok büyük oranlarda ya çok küçük küsuratlı rakamlarla vergi denetim kapasitesinin yanlış ve eksik kullanıldığı ve çoğu defa zaten incelemelerin istatistiğini ortaya çıkarsak aslında yazılan raporlarda çok yüksek oranlarda vergiyi tarh ediyoruz, cezayı tarh ediyoruz ama herhangi bir şekilde bir vergi kaçırma kastı, sahte belge kullanma kastı olmadığı için de hürriyeti bağlayıcı ceza yönünden de bir suç takibatı teklifinde Vergi Denetim Kurulu bulunmuyor.
Biz burada şöyle bir imkân getiriyoruz: Yani sahte belge kullanma bakımından sınırsız ve limitsiz bir imkân getirmiyoruz. Diyoruz ki: Bir mükellefin bir yıllık alışları içerisinde her hâl ve takdirde alışlarının yüzde 5'ini geçmemek ve her bir belge türü itibarıyla da tek tek 50 bin TL'yi geçmeme hâlinde bu maddeden mükellef yararlanabilecek. Bu şu anlama gelmiyor: Mükellefe bu fırsatı verdik, mükellef izahatta bulundu ama idare her zaman için yeterli görmeyebilir. Örnek vereyim, mesela sadece rakamlandırmak anlamında: 10 milyon liralık yıllık alışları olan bir mükellef, yaklaşık 500 bin liraya tekabül eder. Bir kere, hiçbir şekilde bu kapsamda değerlendirilebilecek toplam alış tutarı 500 bin lirayı geçemeyecek. Buna rağmen diyelim ki 500 bin lira toplamda var ama faturalardan bir tanesi 100 bin lira, yine yararlanamayacak. Her bir hâlde teker teker faturalarının 50 bin TL'yi geçmemesi şartı var. Böylelikle, zaman zaman değil, çoğunlukla mükelleflerin hep mağduriyet ifade ettiği ve gecikmiş vergi incelemeleri süreleri nedeniyle de Maliyenin yoğun bir şekilde iş yükünü oluşturan bir alanı da çözümlemeye kavuşturmuş oluyoruz. Burada mükellef pekâlâ da bu belgeye ilişkin olarak o belgeden kaynaklanan katma değer vergisini düzeltme beyannamesiyle verecek, vergisini ve faizini tamamen ödeyecek, cezasını yüzde 20 olarak hesaplayacağız. Böyle bir durumda da mükellefin gösterdiği bu iyi niyete karşılık inceleme yapmayacağız.
Bu tür uygulamaları, daha doğrusu bu maddeye çalışırken "Acaba farklı ülkelerde de bu tür müesseseler var mıdır?" diye baktığımızda bırakın bizim buradaki getirdiğimiz müesseseyi, başlamış vergi incelemelerinde bile mükellef ile denetim birimi arasında, idare arasında bu tür uzlaşı mekanizmaları, incelemenin bir an önce sonuçlandırılması, mükellefin gönüllü beyana bir an önce sevk edilmesi noktasında öneriler var. Biz bu düzenlemenin mükellef hukukunu koruyacağına, verginin tam ve zamanında alınmasına katkı sağlayacağına, özellikle Vergi Denetim Kurulu başta olmak üzere gereksiz ve zaman alan iş yüklerinden kurtulmak suretiyle esas vergi kayıp ve kaçağına odaklanacağımızı düşünüyoruz.
Sizin de tabii eleştirileriniz, katkılarınızla bu madde daha da geliştirilir ama sonuçta böyle bir amaca hizmet ediyor.