KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli bürokrat arkadaşlarımız, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Tarım ve Orman Bakanlığımızın 2025 yılı bütçesi görüşülürken burada, tarımda dünyada ne kadar stratejik bir konumda olduğumuzdan, tarımsal ihracat gelirlerimizden, ülkemizde tarımsal üretimin kalkınmada ne kadar büyük bir paya sahip olduğundan, tüm bunların hepimizin gıda güvenliği ve geleceği açısından ne kadar önemli olduğundan bahsetmeyi dilerdim fakat karşımızda en yüksek tarımsal potansiyele sahip ülkelerden biri olan Türkiye'yi yirmi iki yılda tarımsal anlamda neredeyse her yıl gerileten bir iktidarla karşı karşıyayız. Mesele ne biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Mesele, aslında iktidarın ne istediği. Üreten, kendine yeten, tarımsal alanda öncü olan, kalkınan bir ülkede çiftçiyi destekleyeyim, ürettiği ürün para etsin, köyünden çıkıp metropollere göçmesin, orada geçim derdi altında kahrolmasın mı istiyorsunuz, yoksa çiftçi bağını bahçesini bırakıp kente gitsin, biz de zeytinliklere çöküp maden ocağı kuralım mı istiyorsunuz? Birincisini istiyor olsaydınız, yirmi iki yılda çoktan tarımda dünya devi olurduk. Eğer isteseydiniz bunu yapmamanız için hiçbir sebep de yoktu.

Sayın Bakanım, tarıma bu yıl da millî gelirin sadece yüzde 1'i kadar destek bile veremediniz. Gerçi, bu kadar sorun millî gelirden tarımsal destek için yüzde 1 pay ayrılarak da çözülecek gibi görünmüyor. Kendi çıkardığınız Tarım Kanunu'nun bile gereğini yerine getiremiyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, Bakanlığın 2025 Yılı Performans Programı'na göre 2023 yılında 63 milyar 325 milyon lira, 2024 yılında 91 milyar 549 milyon lira olan tarımsal destekleme bütçesi 2025'te sadece 135 milyar liraya çıkarılmış. 2025 yılı millî gelir hedefi 61,5 trilyon lira. Tarım Kanunu'na göre Hükûmet tarafından millî gelirin yüzde 1'i oranında tarımsal üretim destekleme verilmesi gerektiğini biliyoruz ancak 135 milyar liralık destek 2025 yılı gelir hedefinin sadece yüzde 0,19'una tekabül ediyor. Bu destekler bile geç ödeniyor yani çiftçiyi bitirmeye devam ediyorsunuz.

Yine, bugün çiftçinin en büyük sorunlarından biri TMO'nun belirlediği fiyatlar. Çiftçi diyor ki: "Bizim ürünlerin tam fiyatını versinler, biz destek mestek istemiyoruz ya da destek vereceklerse tam versinler. Hükûmet önce 2006 yılında çıkardığı Tarım Kanunu'nda verilen vaatlerini yerine getirsin."

Değerli arkadaşlar, seçim bölgem Antalya turizmin başkenti olduğu kadar tarımın da başkenti konumundadır. Antalya Tarım ve Orman İl Müdürlüğünün 2023 yılı ilk üç aylık brifing sunumuna göre Antalya 19,3 milyar lirayla bitkisel üretimde Türkiye 1'incisi. Türkiye'nin örtü altı üretim alanının yüzde 38'i Antalya'da bulunmaktadır. 2022 yılında ilimizden 160 milyon dolar değerinde domates, 138 milyon dolar değerinde biber, 38 milyon dolar değerinde salatalık, 35 milyon dolar değerinde nar, 28 milyon değerinde üzüm, 27 milyon değerinde kabak ihraç edilmiştir. Peki, bunca başarının arkasında çiftçi kazanmış mıdır? Maalesef hayır. Antalya'da çiftçimizin sorunları saymakla bitmiyor. Meyvecilik büyük tehlikede. Serada üretim yapmayan çiftçi kazanamıyor. Nar, elma ve narenciye kalitesinde marka olan Elmalı, Korkuteli, Gazipaşa, Finike ilçelerimizde çiftçiler ürünlerini maliyetine ya da zararına satmak zorunda kalıp ağaçları kesiyor. Geçen yıl da söyledim: Çarşıda, pazarda satın alacak meyve bulamayacağız yakında.

Nar üreticileri sulama konusunda desteklenmek zorunda. En kaliteli narların üretildiği Gazipaşa ve Döşemealtı bölgelerinde ilave su kotaları yüksek fiyat nedeniyle üretim maliyetini arttırdığı için üreticiyi su kullanmaktan alıkoyuyor; bu durum da narda verim ve kaliteyi olumsuz etkiliyor. Buradan gerçekten uyarıyorum: Çiftçi nar ve narenciye üretiminden de vazgeçmek üzere.

Seracılık ve kesme çiçek üretiminde de Türkiye'nin başkenti olma yolunda olan Antalya’da meydana gelen hortum, dolu, aşırı yağış ve fırtına nedenleriyle tarım alanlarında meydana gelen hasarlar en çok seracılık yapan çiftçilerimizi olumsuz etkiliyor. Bu konuda, her türlü tarım arazisi zarar gören çiftçilerimizin hasarlarının giderilmesi için devlet desteği önemli ölçüde artırılmalıdır.

Krediye erişememe, Toprak Mahsulleri Ofisinin fiyatları, silinmeyen yüksek faizler yüzünden artan borçlarla birlikte gübre, mazot, ilaç ve işçilik gibi tarımsal girdi maliyetlerindeki aşırı artışlara karşı devlet desteğinin de yetersiz olması çiftçinin mücadele ettiği bütün sorunlar arasında. Israrla söylüyoruz: Şu dönemde devletin en çok destek vermesi gereken alanların başında tarım var çünkü üretmeden ekonomiyi büyütmek mümkün değil.

Değerli arkadaşlar, 22 Ağustos 2024 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanan yönetmelikle Türkiye genelinde özel mülkiyette bulunan ve iki yıl üst üste tarımsal üretim yapılmayan arazilerin Bakanlık tarafından tarımsal amaçlı olarak kiraya verilmesi öngörülüyor; bunu yaparak gıda üretiminin artmasını bekleyenlere bir çift sözüm var: Rize'de düzenlediğimiz çay mitinginde, Gaziantep'te fıstık mitinginde, Turgutlu’daki çiftçi mitinginde, Tekirdağ'da buğday mitinginde, Ordu’da, Giresun’da fındık mitinginde bas bas bağırdık neler yapılması gerektiğini. “Üretimin artırılmasını istiyorsanız önce çiftçiye yeterli desteği verin.” dedik, “Girdi maliyetlerini azaltın.” dedik. Biz bu çözümleri sahadan topladık değerli arkadaşlar, sizin gibi saraydan değil. Oturduğunuz yerden kimseden görüş almadan, toplumsal faydası, zararı ne olur diye düşünmeden yasal düzenlemeler çıkarıp dikte ettirmeye devam ediyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, yine, bütçe teklifine baktığımızda 2024 yılının başlangıcı için kırmızı et üretiminde beklenen yüzde 5,5 düşüşün yıl sonunda yüzde 18,34 olacağı tahmin edilmekte. Teklife göre et üretimi 2026 yılında ancak 2023 yılındaki düzeye ulaşabilecek ve teklif ile stratejik plan karşılaştırıldığında görülüyor ki kırmızı et ithalatı 2028'e kadar da devam edecek yani et fiyatları düşmeyecek, vatandaş yine et yemekten imtina ettirilecek.

Her meslekte olduğu gibi… Sayın Bakanım, veterinerlik mesleği yılda 2.500 civarında mezun veriyor, bunun yaklaşık 400’ü yani altıda 1’i atanabiliyor. Veteriner hekimlerin de bu konuda çözüm taleplerini iletmek istiyorum.

Çiftçinin talepleri yerine getirilmediği, sorunları kökten çözülmediği sürece verilen yetersiz desteklerle, plansız üretimle, ithalatla tarımın sorunlarını çözemezsiniz diyorum. Gün gelir, ölümü gösterip sıtmaya razı ettiğiniz çiftçinin ahı tutar diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Erdem, teşekkür ederim.