| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/721) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 28 .06.2016 |
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Tabii, buradaki bir müzakere aslında çok önemli bir noktaya getirildi ki dün de yapılan oylamada 3+2 kabul görmüştü ama CHP'nin bir tekrar görüşme talebi üzerine bu noktaya geldi.
Ben burada birkaç konuyla ilgili görüşümü söylemek istiyorum. Birincisi, mülakat konusu. Bu konuda kariyer bütün meslekleri biz hep mülakatla alıyoruz devlet kurumlarında, bakanlıklarda. Neden? Çünkü kariyer meslekleri biraz daha seçme ve nitelikleri bakımından alanlara ve hizmetlerine göre nitelikleri yüksek personel çalıştırmak istediğimizden. Öğretmeni de aslında bu kariyer meslekleri arasında görüyorum ve onlardan daha da önemli olduğunu düşünüyorum, burada bulunan herkes de aslında öğretmenlik mesleğinin önemli olduğunu düşünüyor ve önemine binaen de burada bu kadar bunun üzerinde tartıştığımızı düşünüyorum. O nedenle, öğretmenlik mesleğinin eğer toplumda saygınlığını ve çocuklarımıza verdikleri eğitimde görev başlarında gerekli bir başarıyı sağlayabilmelerini, onlardan beklediğimiz performansı sağlayabilmemiz için, elbette ki öğretmenlik mesleğinde de hem KPSS yöntemiyle hem de mülakatla öğretmenlik mesleğini aslında yerine getirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Bakın, biz asker, subay, astsubay alınırken hem yazılı hem de mülakatla alıyoruz, polis alırken hem yazılı hem de mülakatla alıyoruz, bakanlıklardaki bütün kariyer mesleklerini hem yazılı hem de mülakatla alıyoruz, ama öğretmenliğe gelince, bu ilk mesleğe giriştir, burada ifade edilen -yanlış söylüyorsam düzeltsinler- mesleğe ilk girişte adım atarken bir seçme yöntemi. Bakın, KPSS var. Bir defa burada bir objektiflik var, onun arkasından meslekte genel anlamda objektiflik var, onun arkasından nitelikli bir seçimi yapabilmek için mülakatın olması gerekir. Elbette birtakım endişeler ifade edildi, "Burada subjektif yaklaşımlar olabilir." denildi. Müsteşarımız da burada, genel müdürümüz de burada, yönetmelik olarak yapılan düzenlemede, mülakatın kriterleri ve hangi sorular sorulabileceği, sorulması gerektiği de açık bir şekilde ifade edildi. Burada söylenilen endişeler taşınırsa, mahkeme yolu da açıktır, mahkeme yoluyla da bu düzeltilebilir. Onun için, biz, bugün ülkemizde nesillerimizi iyi yetiştirmek istiyorsak, geleceğimizi inşa etmek istiyorsak, ülkemizdeki yetiştirdiğimiz insan gücünün en niteliklisini de öğretmen olarak bu mesleğe taşımak zorundayız. Bu birinci husus.
İkincisi, özellikle bölgeye öğretmen istihdamı bugüne kadarki uygulamalarla sağlanamadığı için zaten Bakanlığımız bu teklifi ortaya koyuyor. Bakın, birtakım bilgiler aldım, ben şunu ifade edeyim: Eniştesi en çok olan bakanlık Millî Eğitim Bakanlığıdır. Yani başka kurumlarda eşi çalışan bakanlık Millî Eğitim Bakanlığıdır ve öğretmenlerdir. Eşleri asker kökenli olanlar bir hayli fazladır, askerin peşine giderler. Adalet Bakanlığında çalışanlar yine bir hayli fazladır, yine Adalet Bakanlığı tayininin peşine gider öğretmenler. Polislerin yine aynı şekilde peşine gider. İçişleri Bakanlığı yöneticileri için de yine aynı şekilde peşine gider. Eğer işçiyse eşi yine işçinin olduğu yere tayin ister, eğer eşi bir yıl -bilmiyorum şimdi üç yıla mı çıkarıldı- sigortalı çalışıyorsa onun peşine tayin ister, gider. Bunu çoğaltmak mümkün. Yani en çok eniştesi olan bir bakanlıktır, eşlerinin peşine sürüklenirler ama doğu ve güneydoğuda veyahut da başka yerlerde, kalkınmada öncelikli yörelerde de öğretmeni tutmak istediğiniz zaman en kolay yol, eş durumuyla o görevini bırakıp tayin olmak durumundadır, çünkü aileyi ve ailenin bütünlüğünü korumak anayasal güvence altındadır.
Şimdi, biz, buradaki uygulamalarımızla hep beraber... Bakın, bunun zorluğu ifade ediliyor, bir zorluk yaşıyoruz. Mademki hepimiz bu ülkenin geleceğini düşünüyoruz, burada, hep beraber bir çözüm üretelim. Bakın, kadrolu atayalım... Zaten atıyoruz biz, üç yıl doğuya atama yapılması zorunluluğu var. Bakın, oraya gidiyor. Burada ifade ediliyor ki "Bir yıl tutamıyoruz." Neden? Bu saydığımız nedenlerden dolayı dönüp geriye doğru geliyorlar. Öyleyse burada bir sistem kurmalıyız.
Ben şunu da ifade edeyim bir eleştirel bakış açısı olarak, bu öğretmen atama sistemini, personel sistemini, eğitimin personel sistemini aslında ciddi bir kurgu üzerine bunu çözmemiz gerekir, eşler öğretmenin peşine gidecek şekilde.
Bakın, her meslekten daha çok önemli olduğunu hepimiz burada vurguluyoruz, ama öbür eşlerin eş durumu söz konusu olduğu zaman, öğretmen sınıfını yılın ortasında bırakır, gider. Sağlık durumundan gider, eş durumundan gider ama gitmek durumunda, çünkü kanunları, yönetmelikleri Başbakanlık böyle düzenlemiş ve bu şekilde gidiyor. Onun için, biz, burada düzenleyeceksek eğer... Bakın, Millî Eğitim Komisyonunun Millî Eğitim Bakanlığı kadar eğitimden sorumlu olduğunu düşünüyorum ben burada, o zaman hep beraber bu sorunu çözecek bir yaklaşımı ortaya koymamız gerekiyor. O bölgede çalışacak öğretmenimizi ücret olarak da güçlendirelim. Bakın, ben bunu da teklif ediyorum. Sözleşmeli öğretmenin maaşı kadrolu öğretmenden aşağı değildir.
Sözleşmeliyle ilgili de bir şey ifade etmek istiyorum. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B kapsamındaki atama biçimidir bu ifade edilen. 657'ye tabidir burada.
Bakın, daha önce 300 bin memur sözleşmeliden kadroya geçti. 60 bin öğretmendi, üç yıl boyunca sözleşmeli olarak çalışıldı. Kaç tane öğretmen atılmıştır meslekten? Sözleşmeli çalıştı, meslekten atılan sayısı çok nadirdir, bunların üç yıl sonra her biri kadroya geçti. Yani o sanıldığı gibi 4/B, öğretmenin canına okuyan veyahut da o mesleği icra eden personelin canına okuyan bir yöntem değildir, ama psikolojik olarak böyle bir algı vardır bizde. Bakın, sözleşmelide maaş konusunda da, çalışma şartları konusunda da, güvence konusunda da ciddi problem yoktur, problem sadece biraz önce bu arkadaşlardan bir tanesi bir şey ifade etti, rapor aldığı için üç ay... Bakın, buna da yeni çıkacak yönetmelikte tedbir alınabilir. Ben kesinlikle bunu kabul etmiyorum. Ayağı kırıldıysa, birtakım rahatsızlıkları dolayısıyla ki bu insani bir şeydir...
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ölen var.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - İşte, tamam.
Bakın, onlara tedbir alabiliriz, ama bir süre koyarak.
BAŞKAN - Peki.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Zaten arkasından kadroya geçme güvencesi de veriliyor kanunda burada.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ne kadar mesela? O yok. Mesela ne sunuluyor? Fazla ücret mi?
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Fazla ücret konusunda...
Bakın, bu bir teklif. Benim bir milletvekili olarak bireysel teklifim.
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) - Soralım Müsteşara.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Ücret olarak o bölgede çalışan öğretmenlere ekstra... Maliye de burada, teklif edilsin...
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Somut söylemeniz lazım ki.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Bakın, görüş olarak sunuyorum, diyorum ki o bölgede çalışan öğretmene ek bir ücret verilsin, çünkü o buna katlanarak oraya gidiyorsa, Ankara'nın göbeğinde çalışan öğretmenle Van Bahçesaray'ın bir köyünde çalışan öğretmenin... Bakın, burada eşit işe eşit ücret mantığını çalıştırdığınız zaman eşitlik olmamış oluyor. Onun için, o bölgede çalışan öğretmene de bir ücret farklılığı getirilebilir. Bu benim şahsi görüşüm.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Hem mecburi hizmet var hem güvenlik sorunu var hem de sözleşmeli...
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Ben ifade ediyorum, yanlış veya doğru ben bunu ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.