| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/726) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 17 .06.2016 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Burada Başbakanlığa bildirilir... Mademki tüm özlük hakları burada Yargıtaydaki diğer arkadaşlarımızın, diğer yargıçların özlük haklarına tabiyse bunların kadrosunun şu aşamada Adalet Bakanlığında olması lazım. Kadronun geldiği kurumda olmaması lazım. Yani buraya geçici görevle Millî Eğitimden gelmişse Millî Eğitimde değil veya geçici görevle İçişleri Bakanlığından gelmişse İçişleri Bakanlığında değil; bu kadronun teknik hukuk anlamında Adalet Bakanlığında kalması lazım. Yani burada, "Başbakanlığa bildirilmesi" demek, siyasi anlamda gerçekten kabul edilebilir bir durum değil. Yani yargıç güvencesi açısından da bu kabul edilecek bir durum değil. Bu açıdan, bilemiyorum, bunun buradan çıkarılmasında yarar var. Veya sayın bürokratların bahsettiği gibi... Bizim düşüncemiz şudur: Kanun koyucu gayet rahat bunu buraya yansıtsın. Belki bu şekilde bulunan 37 arkadaşımız da müracaat eder veya etmez. Yani burada kanun koyucunun düşüncesini kanuna yansıtmama gibi bir lüksü yok. Veyahut da gerekçesine yazınız. Gerekçesine baktım, ben gerekçede de bunu bulamadım. Yani onun için bu anlamda gerçekten sıkıntı var, bunu düzeltmekte yarar var.
Bu maddeyle ilgili, evet, arkadaşlarımız biraz önce güvence... Güvence, bağımsız ve tarafsız yargı arkadaşlar. Yani yargı bir siyasi iktidarın alanı şekline dönüşmemeli. Arkadaşların tabii ki şahsiyetleriyle, kişilikleriyle alıp veremeyeceğimiz hiçbir konu yok, kimse kendi üstüne bir alınganlık da yapmasın. Objektif olarak... Şimdi, yargı içerisinde 3 ayrı yelpaze var mı? Hatta 4 tane yelpaze var şu anda. Bu 4 tane yelpaze içerisinde mevcut olan Yargıtay ve Danıştaydaki yelpazeyi eline geçiren arkadaşlarımız siyasi iktidara yakın arkadaşlarımız. Onun için burada arkadaşlarımız diyor ki: "Ben üyeyim, ben başkan değilim." Üye değil ama üye olup da başka yerde kendisini güvenceye alan arkadaşlarımız var, kendisine almamış olsa bile başka işlerden dolayı yakın olan arkadaşlarımız var. Yani olayı mümkünse bu çerçevede düşünmek lazım. Yani kişisel olarak, bu, bir üyenin veya diğer üyenin sorunu değil. Bu, Türkiye'deki 80 milyon insanın sorunu. Yani bugün A iktidarı var, yarın B iktidarı var. Bağımsız ve tarafsız yargı, 80 milyon insanımızın temel hak ve özgürlüklerinin, hukuk devletinin güvencesi açısından biz bakıyoruz. Yani yargının bu kadar siyasete yapışık, ikiz kardeş hâline getirilmesi, hakikaten, temel hak ve özgürlükler açısından bir tehdit ve tehlike oluşturuyor. Yani bugün A iktidarı başta, yarın B iktidarı; bu kabul edilebilir bir durum değil. Yani yargıç arkadaşlarımızın ve vekil arkadaşlarımızın konuya bu çerçevede bakması lazım. Deniliyor ki: "Efendim, burada devlet içerisinde cemaat yapılanması var." O zaman, bu daha büyük bir ayıp. Medeni hukuktaki hocalarımız, rahmetli Sulhi Dönmezer derdi ki: "Cümlenin mefhumu muhalifinden çıkan manaya bakın." "Efendim, şu kadar kişi var." O zaman, demek ki siz bunların hepsini fişlemişsiniz.
BAŞKAN - Sulhi Dönmezer medeni hukuk hocası değil Mahmutçuğum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Medeni hukuk ve ceza hukuk dedim, orayı kaçırdınız.
Hatta, rahmetli Sulhi Dönmezer Hoca derdi ki: "Çocuklar doğa kuralları ihlal edilmez, sosyal kurallar ihlal edilir. Siz sosyal kuralları ihlal ettiğinizde sakın fazla da üzülmeyin, onun telafisi mümkündür."
Şimdi, kaldığım yerden devam ediyorum: Yani burada bu cümlenin mefhumu muhalifinden çıkan mana, demek ki herkes fişlenmiş durumda. Kim fişliyor? Sayı ellerinde, isimler de ellerinde. Böyle bir yargı olabilir mi? Kendi içerisinde bir fişlenme. Bu hakikaten hem Anayasa'mızın 20'nci maddesindeki o özel veriler... Evet, milletvekillerinin gayet açık ve net... Ben Türkiye Barolar Birliğine teşekkür ederim, Mayıs-Haziran 2016 sayısında sayfa 81'de kişisel verilerin korunmasıyla ilgili Sayın İbrahim Korkmaz Bey'in çok güzel bir makalesi var burada ve burada ad ve soyadın kurumlar tarafından tutulması dahi... Bunlar özel veri olarak kabul ediliyor. Peki, bu özel veri kabul ediliyor ve bunun açıklanması dahi kanunun ihlali kapsamında, Anayasa'nın ihlali anlamında değerlendiriliyor. Ben milletvekillerinin olayına hiç gelmeden konuyla bağlantıya geliyorum. Madem yargı içerisinde bu kadar isim belirli, sayı belirli; ya, arkadaşlar, aslında yargının kendisinin hukukun güvencesi, temel hak ve özgürlüklerin güvencesi olması gerekirken, kollaması, koruması gerekirken bu özel verilerin korunmasıyla... İsimler tutulmuş, bu daha büyük bir handikap. Onun için, burada olabilecek bir şey yok. Mesela, şunu söyleyeyim ben: Peki, yargıç olup, savcı olup tetikçilik yapan var mı? Var. Yapıldı mı? Yapıldı. Yapılıyor mu hâlen? Yapılıyor. Peki, bunların yapmayacağı ne malum? Bunların hepsini yaşadık ve yaşıyoruz değerli arkadaşlar, hâlen devam ediyor bu uygulamalar. Onun için, burada yapılması gerekenler, evet, kazuistik sistem anlamında diyeceksiniz ki "Biz her şeyi buna yazıp dökmek zorunda mıyız? Yani biraz daha kazuistik sistemden uzaklaşıp gerçekten yargıcımıza, idarecimize inanmayacak mıyız, güvenmeyecek miyiz?" Evet, inanacağız, güveneceğiz ama yine, rahmetli Sulhi Dönmezer "Çocuklar, iyi bir kanun kötü bir uygulayıcının elinde kötü olur, kötü bir kanun iyi bir uygulayıcının elinde iyi olur." derdi. Sorun, insan unsuru değerli arkadaşlar. Yani burada biz kimsenin niyetini sorgulama durumunda değiliz ama bu ülkede eğer biz düzeni, dirliği ve adaleti sağlayacaksak ilk önce yargı içerisindeki bu düzenin, adaletin sağlanması lazım. Aksi takdirde, bu, sokağa yansıyor, adaletin yara almasıyla toplum da büyük bir yara alıyor, toplumda düzen sağlanamıyor, düzensizlik başlıyor. Burada aşağı yukarı, çoğu arkadaşımız hukukçu, vatandaş artık, bir ihtilaf çıktığı zaman iyi bir avukat bulma yerine diyor ki: "Hâkim bul, savcı bul bana." Bu olacak şey mi? Buna kim bu imkânı, zemini sağlamış? Bu zemini, imkânı sağlayan, yargı mensupları. Bu tür ilişkilerin içerisine girmemesi lazım, terslemesi lazım. Bakıyorsun, aynı şekilde, yargıç arkadaşlarımızın görev yaptığı ilde ya kızı avukat ya damadı avukat; bakıyorsunuz, büro, ofis oldukça büyüyor. Bu nereden kaynaklanıyor arkadaşlar? Yargının bu kadar itibar kaybetmesi, seviye kaybetmesi... Arkadaşlarımız, evet, Yargıtay, Danıştay Başkanı olayını gündeme getirdi ama buna örnek, tam arkasından ABD'de Obama'nın olayı var. Orada yüksek yargıçlar bulunuyor, halk da bulunuyor, Obama geliyor; arkadaş, oradaki yüksek yargıçlar ayağa kalkmıyor, halk ayağa kalkıyor ama bizdeki arkadaşlar... Ben iyi niyetli arkadaşların hepsini tenzih ediyorum, evet, sosyal, beşerî ilişkiler açısından farklı şeyler birbirimize saygı ve hürmet göstermemiz ama orada o yargıçlar ayağa kalmıyor, bizimkiler de ip gibi sıraya diziliyor. Burada biz evet, bu hakkı ve hukuku 80 milyon adına söylüyoruz ama bunu söylerken hukuk temelinde bunu söylüyoruz, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı temelinde biz bunu söylüyoruz. Yoksa, kişilerin isimleri vesaireyi zikretmek istemem ama arkadaşlarımız biraz önce sataşmaya açtılar, ben de açarım o zaman. Sayın Yargıtay Başkanı Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesinde AKBİL dosyasının başkanı mıydı, değil miydi? Dosya ne oldu? Şu anda kendisi nerede? Yani o beratlarla Yargıtay Başkanlığına kadar geldi. O ilişkiler mi sebep oldu, başka ilişkiler mi sebep oldu, liyakat mı sebep oldu, sadakat mi oldu? Bu olay ayrı bir olay. Yani bu açıdan bakarsak örnekler çok fazla değerli arkadaşlar. Hatta, ben daha ötesini söyleyeyim: Şu anda sizin milletvekiliniz, Türk Standardları Enstitüsünün Başkanıydı, şu anda milletvekili. Türk Standardları Enstitüsünün yaptığı tüm iş ve hizmetleri sizin milletvekilinizin kurduğu şirketle yapılıyor. İsmini de söyleyeyim, Hulusi Şentürk, Facebook'una girin, girin, bakın arkadaş. Böyle bir şey olabilir mi? Biz bunu söylerken... Yani yargıçlarla ilgili de bu şekilde örneklerimiz var. Onun için, ben sizden istirham ediyorum: Burada bu düzenlemelerde arkadaşlarımızın eleştirilerine, yapıcı önerilerine yürekten katılıyorum, sözü de eğer uzattıysam hepinizden ayrı ayrı özür diliyorum.
Teşekkür ederim.