SAKİNE ÖZ (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, değerli basın mensupları, Sayın Bakan; Manisa Milletvekiliyim. Manisa'da bu yıl oldukça hüzünlü zamanlar yaşadık, oldukça kötü günler yaşadık. Soma'daki maden faciamızın arkasından Yırca'daki ağaç katliamına kadar oldukça kötü günler yaşadık.

Soma'daki Yırca ve maden sorunlarıyla son dönemde daha fazla Türkiye gündemine yerleşen Manisa'mızın birçok ilçesinde içeriği birbirinden farklı sorunlar da yaşadık ve bu sorunları, çevreyle ilgili bu sorunları sizlere iletmek için bugün buradayım.

Turgutlu ve Gördes'tesi vahşi nikel ve kobalt madenciliğinden Salihli ve Alaşehir'deki gelişigüzel jeotermal ruhsatı verme koşullarına, içme ve sulama suyunda oynanan oyunlardan tüm Gediz'i etkisi altına alan geniş kirliliğe, Horzumalayaka'da ilk günden beri ortak olduğumuz, sizlere de soru önergesiyle sorduğumuz köylümüzün su hakkı mücadelesinden Kula ve Salihli'de katı atık bertaraf tesislerinin çevreye olası etkilerine, su alanlarına olası etkilerine kadar sorunlarımızı dile getirmeye çalışacağım.

Değerli milletvekilleri, Değerli Bakanım; son yıllardaki bu irade sayesinde Manisa'da bir çevre sorunu oluşmaya başladı ki sizler de Gediz Nehri'yle -çevre kirliliği- ilgili konuda oldukça bilgilisiniz ve geçmiş tarihlerde de süre vererek Gediz'in temizlenmesiyle ilgili, kirliliğin çözümüyle ilgili sözler verdiniz. Ama bugün itibarıyla Gediz'in daha da kirlenmiş simsiyah akan sularıyla karşı karşıyayız.

Salihli'de oturuyorum. Salihli'den Akhisar'a geçmek için Gediz Nehri'nin üstünden geçmem gerekiyor. Köprüden geçerken etrafıma bir baktığımda simsiyah akan bir nehir suyuyla karşılaştım. Nehrin suyunun hemen kenarındaki verimli arazilerde de karnabahar, marul gibi bahçeleri gördüm. O suyla mutlaka bağlantısı olacak nitelikte sulama koşulları gelişiyor. Biz farkında olmadan o suyla yetişmiş o sebzelerden yiyerek belki de sağlığımızın gün geçtikçe daha da kötüye gitmesine neden oluyoruz. Ben bu konuyu tekrar burada hassasiyetinize sunmak istiyorum.

Soma'daki ağaç katliamının haricinde çevremizdeki diğer yerlerde de oldukça fazla sorumuz var. Ben bunları ana başlıklar altında sizlere anlatmaya çalışacağım.

Turgutlu Çaldağı'yla ilgili biraz önce vekilim de bilgi verdi. Turgutlu Çaldağı'ndaki orman katliamını, ağaç katliamını yıllardan beri söylüyoruz. Yıllardan beri orada yapılan çıplaklaştırma, dağın doğal dokusunu bozma faaliyetlerine ne yazık ki bir çare bulamadık. 6 milyar dolar değerinde 40 milyon tonluk nikel rezervi için on beş yıl içerisinde yaklaşık 2 milyon ağacın kesilmesi öngörülüyor. Bugünlerde yeniden bir ÇED raporuyla daha da fazla ağaç kesilmesi ve çevreye, nikel madeninin özellikle Gediz Havzası'na, o bölgeye, insanı diksen bitecek verimlilikteki o bölgeye vereceği zararı sizlere anlatmaya çalıştık ve duyarlı olmaya çağırdık. Sizlerin bu hassasiyetimize hassasiyet göstermenizi buradan rica ediyorum.

Biz Manisalılar olarak Tarzan'ımızla övünürüz, çevre dostu Tarzan'ımızla övünürüz. Ama ne yazık ki bugün itibarıyla Manisa'da her yerden bir çevre katliamı var ve sularımıza, ormanlarımıza bir müdahaleyle karşı karşıyayız.

Yine, Gördes'teki nikel madeninin sularımıza, yer altı sularımıza vermiş olduğu zarardan söz etmek istiyorum. Gördes nikel madeni orada sadece Gördes bölgesini değil, Manisa ve İzmir'in de su havzasını etkilemekte.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Bu su havzasıyla tüm çevremize zarar verdiğimizin altını çizmek istiyorum.

Ben jeotermale karşı değilim, jeotermal enerjinin kullanılmasına karşı değilim ama özellikle Salihli ve Alaşehir bölgesinde sayısı belirsiz kişilere jeotermal enerjiyle ruhsat verildiğiyle ilgili bilgiler alıyoruz. Jeotermal enerjinin geçen yıl patlamasıyla, daha doğrusu jeotermal enerji ruhsatı alanların bu işleri tam koşullarına göre yapamamasından dolayı fay hattına kaçak yaparak geçen yıl bir yığın arazimize zarar verdi. Jeotermal enerjinin reenjeksiyonunun düzenli bir şekilde yapılmamasından dolayı oradaki, bölgedeki bağlarımıza bor madeni gelmekte. Biliyorsunuz, sizlere de bunu aktardım, tarımsal sulamada kullanılan yer altı sularının çevreye bor etkisini sizler de biliyorsunuz. Biz bunun için sizlere daha önce de... 9 köy muhtarımız ve eski köy ama şimdiki mahalle dediğimiz 9 mahallemizin muhtarıyla ve sulama kooperatifi başkanlarıyla sizlere geldik. Yeşilkavak Barajı'mızın bir an önce yapılması gerektiğini ve ovamızın bor madeni etkisinden kurtarılması gerektiğini bir kez daha sizlere buradan hatırlatmak istiyorum. Çünkü Yeşilkavak Barajı belki de gelecekte Salihli'nin içme suyunu da karşılayacak nitelikte bir su.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Yeşilkavak mı?

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Evet.

Sizler de bunu çok iyi biliyorsunuz ki programınıza alıyorsunuz ama farklı projelerle belki de erteliyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öz, lütfen toparlayalım.

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Sürem az kaldıysa Horzumalayaka'dan bahsetmek istiyorum.

BAŞKAN - Süreniz bitti aslında da buyurun.

SAKİNE ÖZ (Manisa) - İlave süre vereceğinizi tahmin ediyorum.

BAŞKAN - Verdim, ilave süreleri de verdim.

Son bir dakika daha vereyim.

Buyurun lütfen.

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Horzumalayaka'ya bu hafta sonu gittim Sayın Bakanım. 1.450 rakımına çıktım. 1.450 rakımındaki arazilerimizin nasıl talan edildiğini, dozerlerle, iş makineleriyle nasıl erozyona neden olabilecek şekle geldiğini gördüm. Gözlerimle gördüm ve sizlere de öneriyorum. O bölgede çok değerli ağaçlarımız var. Kestane ağaçlarımız, ceviz ağaçlarımız, elma ağaçlarımız ve yılkı atlarımız var, kendi doğal ortamında olan hayvanlarımız var. Davet ediyorum, gelin, bu bölgeyi beraberce görelim çünkü orada yapmış olduğumuz Kavaklıdere Barajı'nı dolduracak nitelikte erozyonla karşı karşıyayız. Şu anda o bölgedeki derelerimiz erozyonla dolmak üzere. O bölgede yatırımımız olan, sizin yatırımınız olan Kavaklıdere Barajı'nın dolma tehlikesi artmış bulunmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öz, lütfen...

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Teşekkür ederim.