KOMİSYON KONUŞMASI

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Şimdi, yani bizim Türkiye'de genelde algı problemimiz olduğunu düşünüyorum. Yani, gerçekten "Çocuğun üstün yararı, üstün yararı" lafını hem gelen her kurum kullanıyor hem hepimiz kullanıyoruz. Elimizde hem işte o Lanzarote Sözleşmesi var hem Çocuk Hakları Sözleşmesi var hem ILO'nun sözleşmeleri var ve bunlar uluslararası standartları yani ülkelerde olması gereken şeyi belirliyor, bizlerin de imzaladığı sözleşmeler. Şimdi, bunu hâkimler de yapıyor, yıllarca kalkıp da uluslararası sözleşmelere kendi kararlarıyla doğru dürüst atıf yapmadılar, uygulamadılar, hâlâ da yapmamakta direniyorlar zaman zaman. Bence yeni düzenlemelere gerek olmadan da hakikaten insanlar aslında bir yerlerin başında bulunan, etkili, yetkili kişiler "Ya, burada çocukları biz denetlemek zorundayız." diyerek yola çıkabilirler yani buna bir engel olduğunu düşünmüyorum ben. Kafalar hep bürokratik işlediği için aslında... Bana şuradan kesinlikle bir emir gelmesi lazım, buradan bir talimat gelmesi lazım. Hayır, böyle bir şey yok. Yani, bu sözleşmeler de aynı zamanda yasal metinler ve buna göre yapılabilir şeyler var ama bürokrasi o kadar katı ki hakikaten bunu yapmak isteyen insanları da engelliyor.

Siz şaşırdınız Sayın Başkan yani 49 kişi olunca. Türkiye'de çok fazla şeyde var 49 kişi yapmak. 49 kişi olduğunuz zaman kreş açmazsınız, 49 kişi olduğunuz zaman denetim dışına gidersiniz, 49 kişi olduğunuzda sendika kuramazsınız -49'u örnek olarak veriyorum- tarımda 50 kişi altında olduğunda denetlenmezsiniz. İşveren de zaten kâr amacıyla çalıştığı için bunu denetim dışında tutmak, kreş açmamak için bu rakamı 50 yapmaz, 49 yapar. Yani, bütün bunlar gerçekten farklılaşmalı artık ve o imzaladığımız sözleşme standartlarına iç mevzuatın da uyarlanması gerekiyor. Aslında sorun biraz da orada.