| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/726) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 16 .06.2016 |
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli Bakanım, değerli Komisyon üyelerimiz; ben de tasarıyla ilgili birkaç hususta görüşlerimi ifade etmek istiyorum. Hakan Bey, tasarıyı genel çerçevede özetledi, tekrara girmeden Anayasa'ya aykırılık iddialarıyla ilgili bazı hususlar var, bunlarla ilgili görüşlerimi ifade etmek istiyorum.
Demokratik hukuk devletinin en önemli özelliği, bağımsız yargı sistemine sahip olmasıdır. Anayasa'mızın 36'ncı maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesi adil yargılanma hakkıyla ilgilidir. Tabii adil yargılanma hakkının tesisi de adil, hızlı, etkin işleyen bir yargı sisteminin varlığıyla mümkündür. Hep söylediğimiz bir söz var: "Geciken adalet, adalet değildir." sözü. Bu nedenle, adaletin etkin, hızlı işlemesi adına ülkemizde son yıllarda Komisyonumuzda çok çeşitli yargı paketlerini sizlerle beraber görüştük. Tabii burada her görüşmemizde bağımsız yargıyla ilgili tartışmalar yapıldı.
Bu tartışmalar sadece bugünün konusu da değildir, biz hukuk fakültesinde okurken de bağımsız yargıyla ilgili tartışmalar şiddetli bir şekilde yapılıyordu. Sizin dönemlerinizde de yapılıyordur. O dönemlerde, hatırlıyorum, yargıyı arka bahçe yapmak isteyen siyasilerin açıklamalarını çok net bir şekilde bugün hatırlıyoruz, bu tartışmalara tekrar girmek istemiyorum. Bizler yargının, kimsenin arka bahçesi olmamasını istiyoruz. Hiçbir gruba ya da yapıya kendisini adamamalıdır hâkim ve savcılarımız, adalete adamalıdırlar. On dört yıldır vatandaşlarımızın yargı hizmetlerinden en güzel şekilde faydalanabilmesi için temel kanunlarımızın tamamı yenilendi. Adliyelerin fizikî imkânları artırıldı ama buna rağmen hâlâ yargıyla ilgili sorunları tartışıyorsak, burada evet, Komisyon olarak da bize düşen görevler vardır. Teknik olarak yargıya nasıl faydalı olabiliriz, hukukçu milletvekilleri olarak buradayız. Ve bu anlamda katkılar sunmalıyız.
Tasarıya baktığımızda, tasarı adil yargılanma hakkını güçlendirecek, adaleti hızlandıracak, adil kararlarla yargıyı daha etkin hâle getirecek, hukuk devleti ilkesini güçlendirecek önemli düzenlemeler içermektedir. 20 temmuz tarihinden itibaren artık Türkiye'de yargı sisteminde yeni bir dönem başlamaktadır. İstinaf mahkemeleri uygulamaya geçecek. 2004 yılından bu yana yasası çıkarılan, ancak altyapı çalışmaları tamamlanmadığı için bir türlü uygulamaya geçmeyen istinaf mahkemeleri, artık 20 temmuzdan itibaren uygulamaya geçmektedir. Tabii bu durumda istinaf mahkemelerinde incelenecek dosya miktarlarına bakıldığında, Yargıtay ve Danıştaya gelecek dosyaların yüzde 80'inin istinafta kesinleşeceğini tahmin ediyoruz. Bu durumda da Yargıtaydaki ve Danıştaydaki üye ve daire sayısının fazla olması nedeniyle böyle bir tasarıya ihtiyaç vardır.
Şu eleştiri yapılıyor: "2011'de artırdınız." Evet, artırdık. Niye artırdık 2011'de? Gerekçemiz -o dönemde de ben Adalet Komisyonundaydım- Yargıtayda ağır bir iş yükü vardı ve o iş yükü nedeniyle dosyalar yıllarca bekliyordu. Bu anlamda bir çözüm üretmek gerekiyordu, istinaf mahkemeleri de devreye girememişti, uygulamaya başlamamıştı ve daire sayıları, üye sayıları artırıldı. O dönemde de yine muhalefet "Niye artırıyorsunuz?" diye karşı çıkmıştı. O dönemde karşı çıkanların aslında bu tasarıyı şu anda sevinçle karşılamaları lazım. Yani "Evet, o dönemde artırmanız doğru değildi, şimdi indiriyorsanız doğru bir iş yapıyorsunuz." demeleri gerekir. Hâlbuki indirirkendeki gerekçemiz nedir şu anda? İstinafın devreye giriyor olmasıdır.
Yargıtay ve Danıştay üyelerinin görev süresinin on iki yılla sınırlandırılması ve bir defaya mahsus seçilebiliyor olmaları, burada da "65 yaşını doldurmadan emekliye sevk edilemez, azlolunamaz, hâkimlik teminatı ilkesine aykırı bir durum, Anayasa'nın 139'uncu maddesine aykırı bir durum olduğu" şeklinde yorumlar yapıldı. Burada da hâkimlik ve savcılık teminatına aykırı herhangi bir durum söz konusu değildir. Çünkü Yargıtay üyeliği hâkimlik ve savcılık teminatıyla alakalı bir husus değildir. Hâkimlik ve savcılık teminatı, hâkimlik ve savcılık mesleğiyle ilgilidir. Oradaki görev sona eriyor, oradaki görevi sona eren yüksek yargı üyesi, ilk derece mahkemesinde ya da istinaf mahkemesinde görevine devam etmektedir. O nedenle, Anayasa'nın 139'uncu maddesindeki hâkimlik ve savcılık teminatı ilkesine de aykırı bir durum görülmemektedir. Yine, Yargıtay ve Danıştay daire sayılarını artırmak, azaltmak, üye sayısını belirlemek tamamen Anayasa'mız tarafından kanun koyucuya bırakılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisinde olan bir hususta yani kanun koyucunun Anayasa'ya uygun bir şekilde bu değişikliği yapmış olması bu iddiaları da geçersiz kılmaktadır.
Diğer düzenlemeler de yargıyı hızlandıracak önemli düzenlemeler. Not sisteminin yeniden getiriliyor olmasını, mesleğe kabulde yazılı sınavın yanında sözlü sınavın da getiriliyor olmasını, yargılama süreleriyle ilgili makul süre belirlemesi noktasındaki düzenlemeleri yargıyı hızlandıracak önemli düzenlemeler olarak görüyorum. Yine terör suçlarıyla ilgili de uygulamada kaynaklanan il cumhuriyet başsavcılığının ve il ağır ceza mahkemelerinin yetkili ve görevli kılınmasına yönelik değişiklik de terörle mücadele açısından önemli bir düzenleme olacaktır diyor, tasarının hayırlı olmasını diliyor, saygıyla selamlıyorum.